GAZZE’DE YAŞANAN VAHŞET

“MUASIR / ÇAĞDAŞ MEDENİYET SEVİYESİ”NİN

NASIL ÇUKURUN DİBİ OLDUĞUNUN GÖSTERGESİDİR

 

Şu an (19 Ekim 2023) Gazze’de bir savaş yoktur.. Sadece kendi canlarını, namuslarını, çocuklarını, evlerini, topraklarını, mallarını ve izzetlerini korumak için meşru nefsi müdafaa yapan Filistinli Müslümanların üzerine roketlerle, güdümlü güdümsüz füzelerle, uçaklarla, helikopterlerle, dronlarla/ sihalarla, toplarla  tanklarla topluca katledilmeleri için gasıp, hırsız, yalancı, iftiracı, gaddar eşkıya, işgalci siyonist Yahudi varlığı İtrail’in ödlekçe, kahpece, azgınca şizofren aşağılık saldırıları, kan, gözyaşı, feryad ve figanlar, parçalanmış cesetler ve aşağılık vahşet vardır…

Bu saldırılarda doğrudan silahsız sivil halk; çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar topluca kasıtlı olarak katledilmektedirler. Çünkü insanların sığındıkları hastaneler, okullar, camiler, evler kasıtlı olarak bombalanmaktadır. 365 km2’lik ufacık bir yerleşim alanı olan Gazze Şeridinde 2,5 milyon insan, gasıp  Siyonist Yahudi varlığı olan İtrail tarafından karadan, havadan, denizden abluka altına alınıp 17 yıldır bilfiil  hapsedilmiş durumdalar. Bu ablukayı delerek dünyaya etkili bir şekilde seslerini duyurmak isteyen Filistinli bazı Müslüman direnişciler 7 Ekim sabahı bir etkili eylem yaparak Siyonistleri rezil edince, o alçak siyonistler anında Gazze’ye sınırlı şekilde verilen su, elektrik, yakıt, yiyecek, sağlık gibi zorunlu ihtiyaç maddelerinin girişini tamamen kestiler. Filistinlilerden Gazzeyi terk etmelerini istediler, aksi halde hepsinin öldürüleceğini ilan ettiler. Bu şekilde açiz bırakılan Filistinlilerin üzerine en ağır silahlar ile gaddarca zalimce ve ödlekce saldırmaktadırlar. Şu anda en az 1600’ü çocuk 4000’den fazla Flilstinli katledilmiştir. Mesela bir çocuk hastahanesine fosforlu yangın bombaları atarak en az 500 çocuğun ölmesine ve yüzlercesinin yaralanmasına yol açmışlardır. Buna enkez altından çıkartılamayan ve yangınlarda yanıp buhar olanlar dahil değildir. 1,5 milyondan fazla Filistinli evleri yıkıldığı için  Gazze’nin güneyindeki çöle gitmişlerdir. Aşağılık siyonist terör örgütü İtrail bu insanlara dahi saldırmaktadır.!

Bu vahşet ve facia manzarasına; kendilerini “çağdaş medeni özgür demokrat dünya” olarak isimlendiren Avrupa, ABD ve diğerleri topyekün; “İtrail’in kendisini savunma hakkı vardır” diyerek gaddar, zalim, azgınca vahşice saldırgan siyonist Yahudi varlığı olan İtrail’e para, silah, siyasi, ekonomik, askeri ve moral desdek vermektedirler. Fakat gerçekten mazlım, madur Filistinlilere sadece manevi destek için gösteri yapmayı dahi yasaklamaktadırlar, Filistinlilerin lehine gösteri yapanları ve hatta sosyal medyada destek mesajları yayınlayanları çeşitli şekillerde cezalandırmaktadırlar..

Çağdaş medeni özgür demokrat dünya” Siyonist varlığın terörü, saldırısı, işgali, katliamı ve soykırımına tam destek göstermektedirler.!. Çünkü, o azgınlık, hırsızlık, gaspcılık, katillik, soytarılık, gaddarlık o “Çağdaş medeni” Avrupa  ve ABD’nin, Rusya ve Çin’in karakteristlik özelliğidir. Onlar masum insanları öldürmekten ve ölümlerini seyretmekten zevk almaktadırlar. Zira Roma imparatorluğundan bu yana hep böyle olmuştur.  Mesela yöneticileri ve halkı eğlendirmek için düzenlenen Gladyatör dövüşleri meşhurdur. Onbinlerce kişi bu döğüşlerde öldürülmüştür.!..

Daha sonra bu “Çağdaş ileri medeni” Avrupa  ve ABD, “Çağdaş Yaşam Tarzı olan Modernizm”in hayata bilfiil geçmeye başladığı Rönesans ve Fransız İhtilali ile birlikte “emperyalist” olarak sırf kendi menfaatleri için köleleştrimek için Afrike, Avustralya, Amerika ve Asya kıtalarında insanları vahşi hayvan avlar gibi avlamışlar, avlarken öldürmüşler, sağ avladıklarını gemilerle hayvanları taşır gibi taşımışlar, sağ kalanlar vardıkları ülkelerde gayri insani şartlarda en ağır işlerde köle olarak çalıştırmışlardır. Bütün bu süreçlerde bu insanları hep rahatlıkla öldürmüşler ve bundan da zevk almışlardır. O ülkelerin yerli halkını “Kızılderililer” örneğinde olduğu gibi soykırıma uğratmışlardır  ve bundan da zevk almışlardır. Bu alçak  “Çağdaş ileri medeni”ler köle yaptıkları bu insanların ülkelerinin madenlerini gasp etmişler, zenginliklerin çalmışlar ve bununla da zengin olmuşlardır..

Halen de bu sömürü düzenleri devam etmektedir, birbirleri ile köpekler gibi sömürü pastasının paylaşımında dalaşmışlardır. Bu bağlamda 1.Dünya savaşı ve 2. Dünya savaşını çıkarmışlardır. Bu iki savaş sadece aşağılık sömürü paylaşımı için çıkmıştır. Bu pis iki savaşta en az 100 milyon kişi öldürülmüştür.

Rusya, Sovyetler Birliği olarak, Kırımda, Kafkaslarda, Orta Asyada sapık bolşevik devrim uğruna çoğunluğu Türklerden oluşan milyonlarca müslümanı ülkelerinden sürgün etmiş ve katletmiştir.

Çin ülkedeki ve Doğu Türkistan’daki müslüman Uygur Türklerinden onbinlerce müslümanı katletmiştir ve halen Çin işkencesi ile katletmektedir.. Hidistan Keşmir’de ve ülkenin diğer bölgelerindeki onbinlerce müslümanı katletmiştir ve halen katletmektedir.

Bunun dışında sürekli bölgesel savaşları da bu  “Çağdaş ileri medeni” devletler; ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin çıkarmışlar ve milyonlarca insanı rahatlıkla öldürmüşlerdir. En yakın zamanda Çezayir’de 3 milyon müslüman “Çağdaş medeni” Fransız Devleti tarafından katledilmiştir.  Bosna’da BM’nin koruması altındaki binlerce müslüman Hollandalı BM askerlerinin gözleri önünde Sırp katilleri tarafından katledilmişlerdir. Yalanla iftira ile Afganistan “Çağdaş medeni”  Rusya, AB ve ABD tarafından işgal edilmiştir. En az 2 milyon müslümanı katletmişler ve bu ülkenin bütün zenginlikleri talan etmişlerdir. Aynı yöntemle Irak “Çağdaş ileri medeni”  AB, İngiltere ve ABD tarafından işgal edilmiştir. En az 1 milyon müslüman öldürülmüştür ve bu ülkenin bütün zenginlikleri talan edilmiştir. Libya, Suriye, Yemen hep “Çağdaş ileri medeni”  Rusya, İngiltere, AB ve ABD tarafından açıkça işgal edilmiştir. Binlerce müslüman öldürülmüştür ve halen öldürülmektedir…  

Diğer halkı müslüman ülkeler ise üstü kapalı bir şekilde askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel işgal altındadırlar. Hepsi de doğrudan ve dolaylı olarak “Çağdaş ileri medeni” dünya tarafından sömürülmektedirler.

İşte bu gayri insani karakterler günümüzde “devlet” ismindeki ya da  NATO, BM gibi isimler altındaki terör örgütler ile tüm dünyada terör estirmektedirler. Bunu da “insan hakları”, “hukukun üstünlüğü”, “özgürlük” ve “medeniyet” yalanları ile yapmaktadırlar… Böylece gayri insani karakterlerini açıkça sergilemektedirler..!

Ne var ki, bu vahşet manzarasını bir de kendilerine “müslüman devletler” denilen örgütler ve yöeneticileri de seyretmektedirler. Bu “devletlerin” yöneticileri ve güya aydınları da yukarıda manzarasını çizdiğimiz gayri insani Avrupa, ABD ve onların çizgisinde giden Rusya ve Çin’i “çağdaş ileri medeni dünya” olarak görüp onlar gibi olmayı yüksek ideal olarak benimsemiş, onların beğenisini ve hoşnutluğunu almaya meftun olmuş aşağılık kompleksi içerisinde zelil bir görüntü sergilemektedirler.. Katillerden, gasıplardan, gaddarlardan, zalimlerden, yalancılardan, sözlerinde durmayan döneklerden “merhamet” ve “adil çözüm” beklemektedirler. Hiç akletmiyorlar mı?! Bunlar ne zaman sözlerinde durmuşlar, ne zaman adil olmuşlar.?!.. Ne zaman müslümanların lehine bir iş yapmışlar.?!…

Güya İİT / “İslam İşbirliği Teşkilatı” adlı örgütle İslam’ı ilişkilendirmek İslam’a hakaret olur. Zira bu örgütün hiçbir şeyinin İslam ile alakası yoktur. Teşkilat tüzüğünde de üyelerinde de İslam belirleyici değildir. Dolayısıyla bu örgütün fonksiyonel olarak gerçek ismi “İhanet İşbirliği Teşkilatı”dır. Nitekim bu örgüte üye olan 50 küsür “devlet” görünümlü örgütlerin yöeneticileri sadece  o “çağdaş ileri medeni dünya”nın gönüllü köleliğini yapmaktadırlar. Çünkü düşünce, duygu, dünyaya bakış, varoluşa bakış ve değerlere bakış bakımından onlardan farkları yoktur. Hayata ve olaylara onlar gibi laik, seküler, deist, ateist, prakmatist / sadece menfaatçi, çıkarcı bakış açılarına sahiptirler. Bu nedenle onların istedikleri gibi düşünmektedirler. Mesela; Filistinde gerçekte bir “Filistin meselesi”  değil de “Siyonist Yahudi varlığı meselesi” olduğu halde, onlar “Filistin meselesi”nden bahsetmektedirler. Sorun Filistin ve Filistinliler değil sorun Siyonist Yahudi varlığı İtrailin Filistindeki gayri meşru gasıp işgalci ve azgın  terörist varlığıdır. Vakıaya bu açıdan bakılmazsa şu anda olduğu gibi düşmanın istediği şekilde düşünür BM denilen fasid dairenin içerisinde dolanıp durulur. Çözüm AB, ABD ve BM gibi sömürgecilerin istediği kağıt üzerinde  “laik demokratik ulusalcı bir Filistin Devleti” kurmak değildir. Benzer 50 küsür devlet var. Onlar ne işe yaradı ki bu devlet işe yarasın.?!..  Nitekim Gazze’de yaşanan vahşetle ilgili olarak İİT Dışişleri bakanları toplandı. Ne işe yaradı ki!... Toplanırlar, yerler içerler, laklak ederler, katil , gasıp gaddar efendileri ABD, AB gibi sömürgecilerin “iki devletli çözüm” gibi planlarından ve saptırıcı söylemlerinden ezberlediklerini birbirlerine tekrar ederler bir de "kınarlar" ve dağılırlar.!.

O 50 küsür “devlet” müslümanlar için İslam için hangi onurlu tavrı sergiledirler?!.. Hepsi de İslam’ın hayatın her alanına ve yeryüzünün tamamına tekrar hakim olmasına şiddetle karşı çıkmaktadırler ve bu uğurda mücadele eden samimi Müslümanları yok etmeye çalışmaktadırlar. Hepsi de o “laik, demokratik, ulusalcı  çağdaş ileri medeniyet seviyesine” ulaşma emelindedirler.!.. Onun için bu “devlet” görünümlü örgütlerden ve yöneticilerinden hayırlı amel beklenmez. Ayrıca filistin Devletinin kurulması ile kast edilen; Filistin çoğrafyasının en az  %80’inden işgalci Siyonist Yahudi varlığı İtrailin lehine vazgeçmek demektir. Bunun neresi adil ve onurlu bir çözüm olmaktadır.?!.

Köklü çözüm; izzet,güç, onur, gerçek anlamda insanca yaşam sadece ve sadece İslam’ın tekrar hayata topyekün uygulanmasındadır. İslam’ın hayatın fert, toplum, devlet alanında tamamen tekrar hakim olmasındadır.

Bunun tek Şeri / meşru yolu ise, Allah’ın indirdikleri (Kur’an ve Sünnet) ile yöneterek İ’lai Kelimetillah / Allah’ın sözü olan dini İslam’ın hakimiyetini tüm yeryüzüne taşıyarak  yeryüzünde adaleti ve merhameti yayacak olan II.Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıdır. Çalışanlar öncelikle “çağdaş cahiliyye” olan ve seviyesi çukurun dibi olduğu aşikar olan “çağdaş ileri medeniyet”in şirk dolu pisliklerinden, kavramlarından, söylemlerinden ideolejilerinden, rejimlerinden kendilerini tezkiye ederek / arındırarak ihlas ile bunun için çalışsınlar..

Başka çözüm söylentileri sadece fasa fisodur. Vesselam .

Sözümü “muasır /çağdaş medeniyet seviyesi”nin gerçek yüzünü takriben bir asır öncesinden veciz bir şekilde tasvir ederek duygularıma tercüman olan merhum Mehmet Akif Ersoy’un  şu şiiri ile bitiriyorum:

 

TÜKÜRÜN

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:

Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım:

 

Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki?

Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!

 

Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan

Yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan?

 

Şu mezarlar ki, uzanmış gidiyor, ey yolcu,

Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu!

 

Bu ne hicrân-ı müebbed, bu ne hüsrân-ı mübîn

Ezilir rûh-i semâ, parçalanır kalb-i zemin!

 

Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar:

Dipçik altında ezilmiş, parçalanmış kafalar!

 

Bereden reng-i hüviyetleri uçmuş yüzler!

Kim bilir hangi şenaatle oyulmuş gözler!

 

«Medeniyet» denilen vahşete lânet eder,

Nice yekpâre kesilmiş de sırıtmış dişler!

 

Süngülenmiş, kanı donmuş nice binlerle beden!

Nice başlar, nice kollar ki, cüdâ cisminden!

 

Beşiğinden alınıp parçalanan mahlûkât;

Sonra nâmusuna kurban edilen bunca hayat!

 

Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler!

Göğsü baltayla kırılmış memesiz vâlideler!

 

Teki binlerce kesik gözdeye âid kümeler:

Saç, kulak, el, çene, parmak Bütün enkaz-ı beşer!

 

Bakalım, yavrusu uğrar mı, deyip, karnından,

Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can!

 

İşte bunlar o felâket-zedelerdir ki, düşün,

Kurumuş ot gibi doğrandı bıçaklarla bütün!

 

Müslümanlıkları bîçârelerin öyle büyük

Bir cinâyet ki: Cezâlar ona nisbetle küçük!

 

Ey bu toprakta birer nâş-ı perişan bırakıp

Yükselen, mevkib-i ervâh! Sakın arza bakıp

 

Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var

Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!

 

Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!

Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!

 

Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!

Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!

 

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

 

Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!

Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!

 

MEDENİYET DENİLEN MASKARA MAHLÛKU GÖRÜN:

TÜKÜRÜN MASKELİ VİCDÂNINA ASRIN, TÜKÜRÜN!

 

Hele İ'lanı zamanında şu mel'ul harbin,

"Bize Efkar-ı umumumiyesi lazım Garb'ın";

 

O da ALLAHI bırakmakla olur herzesini,

Halka iman gibi telkin ile, dinin sesini

 

Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün

Yine hicran ile çılgınlıgın üstünde bu gün,

 

Bana Vahdet gibi bir yar-ı musaid lazım

Artık ey yolcu bırak, ben yanlız ağlayayım

 

Merhum

Mehmet Akif Ersoy

Ahmed KILIÇKAYA
www.islamiyontem.net

Paylaş :




WhatsApp