Erkekliği öldürmek
Metin Karabaşoğlu
Kadim firavun, erkek çocukları boğazlayıp kadınları sağ bırakıyordu. Modern firavunluk, erkekliği öldürüp, dişiliği diri bırakıyor. Müslüman dünyadan da iki şey istediğini görüyoruz bu süreçte:
(1) İslâm’ın da ‘feminen’ bir söylem içinde takdimini istiyor;
(2) küfre ve zulme karşı celâl ve direnç boyutunu yitirmiş, Batıya karşı boynu bükük, edilgen kişilikleri bize ‘örnek insan’ ve ‘role model’ olarak takdime yelteniyor. Modern firavun Batı, karşısında ‘Musa’lar istemiyor...
Hadise, mâlûm. Firavun, gördüğü rüyadan, Benî İsrail’den bir erkek çocuğun küfür ve zulüm üzere inşa edilmiş düzenini altüst edeceği yorumunu çıkarır. Aklı başında bir insandan bu durumda beklenen, elde ettiği mülkün elinde kalıcı olmadığını anlayıp küfrü ve zulmü terk ederek iman ve adalet üzere bir hayata dönmektir elbet. Ama Firavun, tam aksini yapar, bu rüyadan sonra küfrünü ve zulmünü artırarak Benî İsrail’den bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder.
Bakara, İbrahim, Kasas; üç sûrede bu olayı bize haber veren Kur’ân, durumu “Onların oğullarını boğazlıyor, kadınlarını sağ bırakıyordu” diye anlatır. (Bkz.: İbrahim, 14:6; Kasas, 28:4; Bakara, 2:49)
Elbette, her iş olacağına varır. Göklerde yazılanı yerde bozmak için Benî İsrail’in doğan her erkek çocuğunu öldürtecek kadar vahşileşen Firavun, buna karşılık küfrünü ve zulmünü darmadağın edecek o çocuğu kendi sarayında kendi elleriyle besler, büyütür.
Kıssanın devamını herkes biliyor. Firavun’un Kızıldeniz’de gerçekleşen ibretlik ölümünü de.
Kur’ân-ı Hakîm’de bu hadiseyi haber veren âyetleri ne zaman okusam veya ne zaman bu âyetler aklıma gelse, o günün Firavun’u ile bugünün firavunluğu arasında bir ilişki de arar gözlerim. Neticede Kur’ân her kıssayı tarihten bir hâtıra olarak değil; bize, bugüne dair bir ders ve ibret olarak anlattığına göre, o günün Firavun’unun akıbetine engel olmak için başvurduğu bu tedbir ile, bugünün modern firavunluğunun zulmünü ve küfrünü devam ettirmek için başvurduğu tedbirler arasında her halde bir irtibat vardır.
Nedir o irtibat?
Bugünün firavunları da, en son Gazze’de görüldüğü üzere, saltanatları devam etsin diye çocukları bilfiil öldürmekten kaçınıyor değildir gerçi. Ama modern firavunluk, ‘denetim’in de, ‘zulmün’ de sofistike bir mahiyet kazandığı bu dönemde, ondan da öte, şu tedbirle iş görmektedir: Erkekliği öldürmek, dişiliği sağ bırakmak!
Durum, budur. Modern zamanlar, erkekliğin öldürüldüğü, dişiliğin sağ ve serbest bırakıldığı zamanlardır.
Bunu, modern psikolojinin ve sosyolojinin dayandırılmak istendiği zeminden de anlarız; feminizm gibi ideolojilerin bulduğu revaçtan yahut moda ve medya üzerinden oluşturulmak istenen ‘ideal erkek’ tiplemesinden de.
‘Modern psikolojinin ve sosyolojinin dayandırılmak istendiği zemin’ dedik. Süreç içinde deneme-yanılmalarla bir derece tashih edilmiş ise de, evvelemirde bu zemin, baba figürünü bir ‘iktidar’ ve dolayısıyla ‘kötülük’ odağı olarak inşa eder. Halbuki, ‘iktidar’ı olmasa, bir baba, eşinin, çocuklarının hukukunu nasıl koruyabilir? Âlemlerin Rabbi, kadını da, erkeği de kalbine merhamet koyarak yaratmıştır; ama anne bu merhameti kolayca açığa vururken, erkek terbiye ve idare hikmetince geride durur. ‘İktidar’ı kötüye kullanan herkes kötülük yapmış olur, ama ‘iktidar’ bizatihi kötü değildir. ‘İktidar’ı kötülemenin alternatifi, erkeği iktidarsız, dolayısıyla edilgen bir konuma sürüklemek; sürüye sahip çıkacak bir koç iken, kuzuya dönüştürmektir. Freudyen psikolojik analizlerden baygınlık verici ‘ataerkil’ tekrarlar içeren sosyolojik çözümlemelere uzanan geniş bir literatür, bu açıdan bir ‘psikanaliz’i kesinlikle hak etmektedir!
Öte yandan, modern zihniyet, ‘anne’ rolüne ‘düşkünlük’ izafe ederken, kadının ‘dişiliği’ni yüceltir. ‘Anne’liğin değil, ‘dişi’liğin bir değeri vardır buna göre. Annelik sıradan, ‘dişi’lik özeldir. Annelik ayak bağı, dişilik özgürlüktür. Feminizmin söyleminde de bunu görürüz; kadına dair modanın inşa ettiği imaj ve medyanın inşa ettiği dilde de.
Bu çizgide kadın ‘anne’likten uzaklaşıp ‘dişi’leştiği oranda ‘değer’ kazanırken; erkek, ‘dişi’nin beğenisini cezbettiği oranda değer kazanır. Eh, annelerin gözünde değerli olan yuvasını hem geçindirip hem de koruyacak muktedir erkekler iken, dişilerin gözünde değerli olan ‘kadınsılaşmış’ erkeklerdir: İmajının derdinde, bakımlı, müsrif, duyguları aklın, şehvetleri kalbin önüne geçmiş, ‘sensiz yapamam’ diye zırlamayı ‘romantizm’ sayabilen, güç ve moda karşısında edilgen kişilikler…
Sonuçta, şu gerçek çıkar karşımıza: Kadim firavunlar düzenleri devam etsin diye erkek çocukları boğazlayıp kadınları sağ bırakıyorken, modern firavunluk erkekliği öldürüp dişiliği diri bırakma yoluna gitmektedir.
Ahir zaman alâmetlerine dair hadislerinde Peygamber Aleyhissalâtu Vessselamın ‘erkeklerin kadınlaşması, kadınların erkekleşmesi’ni de zikretmesi, bu açıdan ziyadesiyle dikkat çekicidir. Bu arada, Lût kavminin uğradığı gazabın sebebi olan eşcinselliğin bu zamanın da giderek yaygınlaşan bir marazı olması, bu bakımdan ayrıca manidardır.
Kadim firavunların kabaca yaptığını bugün sofistike biçimde, ‘erkekleri’ öldürmeden ‘erkekliği’ öldürerek yapan modern firavunluğun, bütün dünyadan istediği şeyi Müslüman dünyadan bir fazlasıyla istediğini görüyoruz öte yandan.
Modern zamanın muktedirleri;
(1) İslâm’ın da ‘feminen’ bir söylem içinde takdimini istiyor;
(2) küfre ve zulme karşı celâl ve direnç boyutunu yitirmiş, Batıya karşı boynu bükük, edilgen kişilikleri bize ‘örnek insan’ ve ‘role model’ olarak takdime yelteniyor.
Dinin anlatımında ve aktarımında dozu giderek artan duygusallığın, dünyevî-uhrevî / nefsanî-ilâhî ayrımının belirsizleştiği bıktırıcı dozdaki aşk-muhabbet söyleminin, cihad ayetlerinden ürken bir ‘dindarlığın’ modern zamanlarda revaç bulması, bu ‘erkekliğin ölümü’ olgusundan bağımsız değil. Modern firavunluk, erkekliği öldürürken, Müslüman dünyaya Batı karşısında edilgen figürleri ‘ideal erkek’ olarak sunmaya çalışıyor.
Hayatın bütün yönlerine baktığını düşündüğüm bu olgunun, ‘siyaset’e de bakan bir yönü var elbette. Bugün yaşıyor olduğumuz gerilimin, bir de böyle bir sosyal-psikolojik zemini var. Modern firavun Batı, karşısında ‘Musa’lar istemiyor. …
Ama birilerine iki kötü haber:
(1) Fıtrat, fıtrî olmayanı reddedip atar. Kadınlara benzeyen erkekleri, anneler de, anneliğe istidadı olanlar da sevmez.
(2) Kaderde yazılan, olur. Allah’ın yazdığını, kullar bozamaz!
2015 - karakalem.net, Metin Karabaşoğlu
Modern fravunların “erkekliği öldürmek” nüyet ve çabalarını belgeleyen şu habere dikkat çekiyoruz:
İngiliz profesör İstanbul'da ağzındaki baklayı çıkardı: Cinsiyeti yok etmek mümkün, erkeklikle mücadele etmeliyiz!
Program başlıklarındaki erkeklik ve eşcinsellik propagandası nedeniyle büyük tepki çeken 2'nci Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Sempozyumu'nun açılış konuşmacısı İngiliz sosyolog Jeff Hearn isimli erkek düşmanı İngiliz sosyolog, aile düşmanı derneklerin merkezi haline gelen İstanbul İsveç Başkonsolosluğu'nda yaptığı bir konuşmada "cinsiyetsiz bir toplumun mümkün olduğunu" ve "Erkeklikle mücadele edilmesi gerektiğini" itiraf etti. İngiliz sosyolog, aileyi ve hane halkını da hedef alarak "Ataerkillik üretiyor" sözleriyle ağzındaki baklayı çıkardı.
İstanbul Özyeğin Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KASAUM), Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi, Stony Brook Üniversitesi Erkek ve Erkeklik Araştırmaları Merkezi ve İzmir Üniversitesi Kadın Araştırma ve Uygulama Merkezi işbirliğiyle 'erkeklik' cinsiyetini ortadan kaldırmaya yönelik bir adım olarak gerçekleştirilen 2'nci Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Sempozyumu'nun açılış konuşmacısı Hanken School of Economics'ten İngiliz Profesör Jeff Hearn, erkekleri ötekileştiren "Uluslarötesi 'Erkekler' Politikasını Konumlandırma: Aktivizm, Politika, Kuramlaştırma" başlıklı bir konuşma yaptı.
İngiliz sosyolog: Erkekleri dönüştürüyoruz
9 Eylül'de 'aile düşmanı' derneklere destek vermesiyle bilinen İstanbul İsveç Başkonsolosuluğu'nda yaptığı konuşmasında 'erkeklik' kavramını hedef alan ve erkekliğin ortadan kaldırılmasını savunan İngiliz sosyolog Prof. Dr. Hearn, “erkekler”in toplumsal, kültürel ve siyasi gündemde cinsiyetçi bir kategori olarak ele alındığını vurgulayarak, son 40 yıl boyunca dünyada bu kavramın nasıl değişip dönüştüğünü anlattı.
Aileyi hedef aldı: "Ataerkillik üretiyor"
Skandal sözlerde bulunan İngiliz sosyolog Hearn; askeri gücü, silah ticareti gibi faaliyetlerin yanında 'uluslarötesi alanlar' olarak tarif ettiği aile ve hane halkının da ataerkilliği ürettiği iddiasında bulundu.
İngiliz sosyolog, bilişim teknolojisinin dahi yeni bir ataerkillik ürettiğini iddia ederek "Ataerkilliğin üretildiği uluslarötesi alanlar var. Militarizm, silah ticareti, küresel ekonomi, erkekleşmiş sermaye piyasası, aile ve hane halkı bu alanlardan sadece birkaçı. Son yıllarda bilişim teknolojisi yeni bir patriyarka alanı yaratıyor. Tüm bu alanlar “erkeklik” kavramını yeniden üretme sürecine hizmet ediyor." sözlerini sarf etti.
"Cinsiyeti yok etmek mümkün, erkeklikle mücadele etmek gerek"
Cinsiyetsiz toplum politikasını faaliyete geçirme amacını açıkça beyan eden İngiliz sosyolog, mevcut cinsiyet kategorilerinin de yok edilebileceğini ve bu çabanın mevcut olduğunu itiraf etti.
Eşcinsel sapkınların şikayetçi olduğu konuyu "erkeklerin de muzdarip olduğu 'erkeklik' rolleri ile mücadele etmek gerek" şeklinde çarpıtan İngiliz sosyolog, "Kuir (queer- cinsiyetsiz toplum) politikası çerçevesinde ‘erkekler’in ayrıcalıklı konumları, erkeklerin de muzdarip olduğu ‘erkeklik’ rolleri ile mücadele etmek gerek. Aynı zamanda feminist politika kapsamında da erkeklerin mücadele ettiğini söylemek mümkün. Özellikle patriyarkayı (ataerkilliği), toplumsal cinsiyet kategorilerini yok etmek için gösterilen mevcut bir çabadan söz etmek mümkün.” ifadelerinde bulundu.
"Toplumsal cinsiyet ikiliğini yok etmeliyiz"
Konuşmasının sonunda sapkın LGBTİ'lileri kastederek birden çok toplumsal cinsiyet ideolojisinin var olması gerektiğini söyeleyen İngiliz Prof. Dr. Hearn, "toplumsal cinsiyet ikiliğini yok ederek, homoseksüellik ve heteroseksüellik gibi birçok ikili karşıtlık arasındaki ayrımı ortadan kaldırmak gerektiği"ni ifade etti.
Queer (kuir) nedir?
Cinsiyet kimliğinin ve cinsel yönelimlerin sabit olmadığını, heteroseksüel veya homoseksüelleri, tüm insanları belirli kimlik veya cinsiyet tanımları üzerinden genellemenin doğru olmayacağını ifade eden, cinsiyetsiz toplumu hedefleyen bir eşcinsel sapkınlık tanımıdır.
Patriyarka veya patriarka nedir?
İngilizce'deki 'patriarchy' kökeninden Türkçe'ye evrilmiş olan 'ataerkillik' için kullanılan 'süslü' ifade.
18 Eylül 2019
https://www.yeniakit.com.tr/haber/ingiliz-profesor-istanbulda-agzindaki-baklayi-cikardi-cinsiyeti-yok-etmek-mumkun-erkeklikle-mucadele-etmeliyiz-934258.html