BM İklim Raporu açıklandı

 

BM İklim Raporunda, küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığı ve asırlarca süreceği belirtildi.


02/02/2007 -

Merakla beklenen BM İklim Raporunda, küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığı ve asırlarca süreceği belirtildi.

Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen İklim Değişikliği konulu panelde, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Uzmanlar Grubu tarafından 21 sayfalık bir rapor yayımlandı.

Grubun başkanı Rajendra Pachauri, yaptığı açıklamada, raporu, "daha önceki araştırmaların birkaç adım ötesine giden çok etkileyici bir belge" olarak nitelendirdi.

Raporda 2100'e kadar sıcaklığın 1,8 ila 4 derece artacağı ve okyanuslardaki su seviyesinin 18 ila 59 santimetre yükseleceği kaydedildi. Raporda ayrıca daha şiddetli fırtınaların görüleceği ve sıcaklık dalgalarının daha sık yaşanacağı ifade edildi.

 

 

Dünyayı kurtarmak için

Dünyayı korumada bugüne kadar önerilen pek çok öneri ortaya atıldı. İşte dünyamızı kurtaracak, küçük ama etkisi büyük öneriler. Dünyayı kurtarmak için...


22/01/2007 -

İngiliz The Observer Gazetesi’nin yayınladığı, dünyanın önde gelen bilim adamlarınca hazırlan 4. Değerlendirme Raporu’na göre, küresel ısınma, sanıldığından daha hızlı ve daha yıkıcı olacak. Raporda, iklim uzmanları, karbondioksitin dünyada döndürülmez değişikliklere yol açacağı aşamaya geldiğini yazdı. Şimdiye kadar yayınlanan en kapsamlı çalışma olan rapora göre, hızlı küresel ısınma çok yıkıcı olacak ve etkileri de yakında hissedilecek, Avrupa’yı geçen hafta vuran büyük fırtınalar dramatik bir biçimde artacak.

Deniz düzeyi, bu yüzyılda yarım metre civarında yükselecek, kar en yüksek dağların dışında yok olacak, çöller yayılacak, okyanuslardaki yaşam bitme noktasına gelecek, öldürücü sıcaklık dalgaları yoğunlaşacak. Tropik ve alçak bölgelerdeki milyonlarca insan soğuk ülkelere göç etmek zorunda kalacak, değişiklikler dünyanın en zengin ülkelerinin ekonomilerini zora sokacak. Son 12 yıl, dünyanın en sıcak yılları oldu, buzullar ve kar azaldı, deniz düzeyi, her yıl 2 milimetre artıyor, soğuk gündüz-geceler azaldı, sıcak gündüz-geceler ve sıcaklık dalgaları sıklaştı.

HÂLÂ BİR UMUDUMUZ VAR

Önceki incelemelerde, ‘olabilir’ gibi değerlendirilen küresel ısınmanın etkileri, bu son raporda ‘kesin’ ifadesiyle nitelendiriliyor. Ancak uzmanlar, “Hâlâ umut var” diyor. İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden Peter Cox, “Biz, bir sorun olduğunu kabul edecek duruma gelen alkolikler gibiyiz. Bu bir başlangıç. Şimdi yapmamız gereken alkolden kurtulmaya başlamak, yani karbon üretimimizi azaltmak” dedi

İşte dünyayı kurtaracak 7 basit çözüm

Amerİkan Newsweek dergisi, son sayısında, dünyayı kurtaracak 7 basit çözüm önerdi. yazan derginin editörü Stefan Theil,

7 mucize çözümü şöyle açıkladı:

1. Lambaları değiştirin

Daha az ışık değil, daha güçlü ışık sağlayan lamba kullanın. Alman işadamı Ulrich Römer, yüzlerce ampul yerine, tek parça floresanlar yerleştirerek aynı ışıklandırmayı yüzde 80 enerji tasarrufuyla sağladı.

2. Yalıtıma dikkat!

Almanya ve İsviçre’de sınırsız enerji tasarrufu yapan ‘sıfır-enerji evleri’ sergilendi. Evlerin malzemelerinde ‘polyurethane’ kullanıldığında soğuk hava içeri girmiyor.

3. Klima yerine doğalgaz

Su ısıtıcıları ve klimalar, enerji kaybına neden oluyor. İsveç’te, klima yerine likit doğalgazla çalışan kompresörler kullanılıyor. Aynı sistem Başkan Bush’un Teksas Crawford’daki çifliğinde de kullanılıyor.

4- Fabrikaları değiştirin

Mitsubishi, makinelerini değiştirerek yüzde 70 enerji tasarruf yaptığını açıkladı.

5. Tekerlekleri değiştirin

Son yıllarda geliştirilen Hybrid teknoloji sayesinde, özellikle Toyota Prius veya Lexus RX400h modelleri yüzde 20 yakıttan tasarruf sağlayacak şekilde dizayn edildi.

6. Daha iyi buzdolapları

UluslarasI Enerjı Kurumu’na göre, İsveçli Electrolux firması ‘yeşil model’ler adı altında ürettikleri buzdolaplarıyla en az yüzde 43 enerji tasarrufu sağlıyor.

7. Az elektrik kullanana ödül

California’daki PG&E şirketi evinde yüzde 10’luk enerji tasarrufu yapanlara ekstra maaş ödemesi yapıyor.

 

Akşam

 

 

2050'de su krizi geliyor

İklim değişiklikleri yüzünden 60 ülkede toplam 7 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağı bildirildi.


01/01/2007 -

2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun 9.3 milyara ulaşmasının beklendiği ve iklim değişiklikleri yüzünden 60 ülkede toplam 7 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağı bildirildi.

 

Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahir Nalbantçılar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın yüzde 70’ini kaplayan suyun sadece yüzde 0.3 gibi küçük bölümünün kullanılabilir ve içilebilir durumda olduğunu söyledi.

İnsanoğlunun su ihtiyacını yeryüzü ve yeraltı su kaynaklarından karşıladığını ifade eden Nalbantçılar, insanın doğaya müdahalesi nedeniyle ekolojik dengenin bozulmasına bağlı olarak su kaynaklarının giderek yok olduğunu ve kirlendiğini kaydetti. 
Dünya genelinde hızlı nüfus artışına oranla su kaynaklarının azaldığını belirten Nalbantçılar, “Yapılan araştırmalar, kişi başına düşen su miktarının giderek azaldığını gösteriyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun 9.3 milyara ulaşmasının beklendiği ve iklim değişiklikleri yüzünden 60 ülkede toplam 7 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağı belirtiliyor. Günümüzde bile 6 milyar insanın yaklaşık yüzde 20’sinin güvenli su kaynaklarından yoksun olduğu biliniyor. Dünyanın en büyük sorunu olarak gösterilen su kıtlığı ilerde daha ciddi boyutlara ulaşacak.”

Su potansiyeli açısından kıyaslandığında birçok ülkeye oranla su fakiri olan Türkiye’nin, UNESCO’nun hazırladığı “Dünya Su Gelişme Raporu”nda, su potansiyeli bakımından 45. sırada yer aldığını vurgulayan Nalbantçılar, dünyada su zengini ülkelerde kişi başına düşen su miktarı ortalama 10 bin metreküpün üzerinde iken Türkiye’de bu rakamın bin 570 metreküpte kaldığını bildirdi.


YERYÜZÜNDE VE ALTINDAKİ SU KAYNAKLARI AZALIYOR
Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de suyun en fazla tarımsal sulamada kullanıldığını dile getiren Nalbantçılar, kontrolsüzlük nedeniyle Türkiye’de tarımsal sulama yüzünden su kaynaklarının giderek yok olduğunu anlattı.

Son yıllardaki yağışların azlığı ve kuraklığın etkisiyle özellikle tarımsal sulamanın artmasıyla yeraltına inenden daha fazla suyun çekildiğini vurgulayan Nalbantçılar, “Sadece Konya Kapalı Havzası ele alındığında sorun çok net ortaya çıkıyor.

Türkiye’nin yeraltı su kaynaklarının önemli bölümünü bünyesinde barındıran havzada yaklaşık 3 milyon kişi yaşıyor. DSİ verilerine göre tarımsal faaliyetlerin ağırlıkta olduğu havzada 30 bin kayıtlı, 30 bin de kaçak kuyudan kontrolsüz su çekiliyor. Son yıllarda yeraltına inen su miktarının yaklaşık yüzde 50’den fazlası çekiliyor. Bu nedenle havzada son 25 yılda yeraltı su miktarı 27 metre düştü. Halen de düşmeye devam ediyor.”

Yeryüzü kaynaklarına bakıldığında ise Beyşehir Gölü’nün adeta yok olma sürecine girdiğini, Tuz Gölü’nün 35 yılda yarı yarıya küçüldüğünü, Eşmekaya ve Ereğli sazlıklarının artık yok olduğunu belirten Nalbantçılar, diğer sulak alanların 
da yok olma tehdidiyle karşı karşıya bulunduğunu bildirdi.

 

 

Avrupa'nın kirlilik haritası 09.12.2005     Bbc

Hollandalı bilim adamları, Avrupa ve dünyanın diğer kesimlerinde hava kirlilik seviyelerini gösteren kayda değer haritalar hazırladı.

 

Bilimadamları, ABD uzay ajansının Aura adlı uydusunu kullanarak atmosferin yeryüzüne değen en alt katı olan troposferden aşağıya dek olan bölümü inceleyebiliyorlar.

Hava olayları, genellikle troposferin 3 ila 4 kilometrelik alt kısmında gerçekleşir.

Troposferin kalınlığı, yeryüzünden itibaren 12 kilometredir.

Aura'da bulunan Ozon Gözlem Aracı (Omi) ve diğer kilit önemdeki ekipmanlar, hava durumunun günlük olarak tablosunu oluşturabiliyor.

Bilim muhabirimiz Jonathan Amos'un aktardığına göre kirlilik haritalarında şehir ölçeğine dek inilebiliyor ve en sorunlu bölgelerin de belirlenmesini sağlanıyor.

Hollanda Kraliyet Meteoroloji Enstitüsü'nden Pieternel Levelt, hava kirliliğinin ilk kez olmak üzere günlük bazda takip edilebilmeye başlandığını söyledi.

Levelt'e göre, bu kirliliğin nasıl oluştuğu, nereden kaynaklandığı ve nereye doğru yayılacağının da görülebilmesine imkan verecek.

Dr. Levelt ve ekibi, Amerikan Jeofizik Birliği'nin Sonbahar toplantısında katılımcılara nitrojen dioksit takibi yapan haritaları sergiledi.

Egsoz dumanı, enerji tesisleri ve sanayide karşılaşılan nitrojen dioksit gazının takibi sayesinde, havada oluşacak sorunlar üzerinde tahminlerde bulunabiliyor.

Mayıs - Eylül ayları arasındaki verileri birleştiren bir haritada Avrupa'nın belli başlı şehirlerinde sera etkisi yaratan gazların en yüksek olabileceği yerlerin tahmini yer alıyor.

 

Bu yerlerin başında, Antwerp, Rotterdam ve Ruhr geliyor.

 

 

Küresel ısınmanın nedeni insan 02.02.2007     Ntvmsnbc

Merakla beklenen BM İklim Raporunda, küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığı ve asırlarca süreceği belirtildi.

İSTANBUL - Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen İklim Değişikliği konulu panelde, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Uzmanlar Grubu tarafından 21 sayfalık bir rapor yayımlandı. Grubun başkanı Rajendra Pachauri, yaptığı açıklamada, raporu, “daha önceki araştırmaların birkaç adım ötesine giden çok etkileyici bir belge” olarak nitelendirdi. Raporda 2100’e kadar sıcaklığın 1,8 ila 4 derece artacağı ve okyanuslardaki su seviyesinin 18 ila 59 santimetre yükseleceği kaydedildi. Raporda ayrıca daha şiddetli fırtınaların görüleceği ve sıcaklık dalgalarının daha sık yaşanacağı ifade edildi.

Küresel ısınmadan yüzde doksan oranında insan faaliyetlerinin sorumlu tutulduğu raporda çarpıcı öngörüler yer alıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı Başkanı Achim Steiner, raporun son 50 yılda artan sıcaklıklara neyin yol açtığı konusundaki tartışmalara bir son nokta koyması gerektiğini söyledi.

Panele 130 ülkeden 500 delege katıldı. Panele katılan yüzlerce bilim adamı ve bürokrat, kapalı kapılar ardında bir hafta süren müzakerelerde bulundu.

Bilimadamları hazırladıkları bu raporun hükümetlerin politikalarını belirlerken temel alabileceği bir belge haline gelmesini umuyor.

“EŞSİZ BİR RAPOR”
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın başkanı Achim Steiner, raporun sunuşunda şunları söyledi:
“60 bin yıldır gerçekleşmeyen bir şeyi gerçekleştiriyoruz. Yani önümüzde çok önemli bilimsel veriler var. 150’den fazla ülkeden yaklaşık 600 değerlendirmeci ve 300 delege katıldı. Çok büyük bir çalışmadan bahsediyoruz. Bilim adamları, uzmanlar, bu rapor çerçevesinde çalışan bilim adamları gerekli değerlendirmeleri yapmıştır. Bu rapor, hükümetler tarafından da tartışılmış ve onay almış çok güvenilir bir rapordur. Çok önemli bir bilimsel veri olduğunu söylemek istiyorum ve gerçekten eşsiz bir örnekle karşı karşıyayız bilimsel anlamda. Bilimin topluma hizmet etmesi anlamında eşsiz bir örnekle karşı karşıyayız.”

KÜRESEL ISINMANIN EN ÖNEMLİ NEDENİ İNSAN 
Hükümetlerarası Panel Üyesi Susan Salomon da yaptığı açıklamada, küresel ısınmada insan etkisinin çok önemli olduğu sonucuna varıldığını söyledi. Sera gazında çok büyük artış olduğunu ve sera gazının iklimin ısınmasına neden olduğunu vurgulayan Salomon, küresel ısınmada fosil yakıt kullanımının doğrudan etkisine de dikkat çekti.

2001 yılında hazırlanan son BM raporunda insan sorumluluğu yüzde 70’ler civarında saptanmıştı.

RAPORDA NE VAR?
Çağımızın en büyük tehditlerinden biri olarak görülen iklim değişiminde “bilimin” vardığı noktayı özetleyen BM raporu, hükümetlerin politikalarını belirlerken temel alabileceği bir belge oluşturmayı amaçlıyor.

Paris’te yapılan toplantılarda en çok tartışılan konulardan biri, denizlerin düzeyinde ne kadar yükselme beklendiğiydi.

BM İklim Değişikliği Paneli’nin 2001’deki son raporunda denizlerin düzeyinin bu yüzyılın sonuna dek 140 santim yükseleceği tahmin edilmişti. Son derece kaygı verici bir rakamdı bu.

Yeni rapordaysa “Denizler 18 ile 59 santim arasında yükselecek” deniyor. Antarktika ve Grönland’daki buzulların erimesiyle oluşacak yükselmenin de gözardı edilmemesi gerektiği vurgulanıyor.

Grönland, her 40 saatte bir, 40 kilometreküp buz kaybediyor. Bu, gelişmiş bir ülkedeki 3-4 milyon nüfuslu bir kentin, örneğin Los Angeles’ın bir yıllık su kullanımına eşit.

GREENPEACE: “RAPOR ALARM SİRENİ” 
Çevreci örgüt Greenpeace raporu, “alarm sireni” olarak değerlendirdi. Greenpeace’ten yapılan yazılı açıklamada, “Grubun (2001’deki) son raporu uyanmak için bir çağrıysa, bugünkü rapor bir alarm sirenidir” denildi. Açıklamada, “İyi haber iklim sistemini ve insan etkisini anlamamızda büyük ölçüde ilerleme sağlanması, kötü haber ise geleceğimizin ne kadar tehlikede olduğunu bilmemiz. Hükümetlere gönderilen mesaj açıktır” ifadesine yer verildi.

 

Dünya uçurumun eşiğinde 02.02.2007     Ntvmsnbc


Artık etkileri açıkça küresel ısınmanın önüne nasıl geçileceği tartışmaları büyürken yapılan araştırmalar dünyanın ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

İSTANBUL - Felaket senaryoları andıran tahminlere göre, küresel ısınma nedeniyle kuraklık yaygınlaşacak, su kaynakları azalacak, orman yangınları artacak, deniz sevyiesindeki yükselmeler sonucu kıyı kentleri sular altında kalacak, tarım ürünlerinin verimliliği azalacak... Türkiye ise çölleşecek...

Küresel ısınma nedeniyle dünya uçurumun eşiğinde. Bunu küresel ısınmanın tehlikelerine dikkat çeken bilimadamları söylüyor.

Birleşmiş Milletlere Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinde görevli 3000’e yakın biliamdamına göre küresel ısınmanın tetiklediği iklim değişikliri nedeniyle 2080’e kadar 200 ila 600 milyon insan aç kalacak, 1 ila 3 milyar insan da susuzluktan etkilenecek.

Avrupa Birliği Komisyonu raporlarında da, küresel ısınmanın Avrupa’nın çehresini nasıl değiştireceği anlatılıyor.

Buna göre dengeler Kuzeydekiler lehine değişiyor
Yüzyılın ortalarına gelindiğinde Kuzey Avrupa ülkeleri ısındıkça tarımda hasat artacak; kuzey denizi sahili yeni “Riviera” haline gelecek. Dolayısıyla artık sıcaktan kavrulmaya başlayan Güney Avrupa’da turizm sektörü büyük darbe alacak. Yani İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerin ekonomileri sarsılacak.
Alpler’deki karların erimesiyle kış sporları imkansız hale gelecek.

Daha da kötüsü Güney Avrupa ülkelerinde, küresel ısınmaya bağlı kuraklık tarımı da vuracak. Bu senaryoya göre, aşırı soğuklardan kaynaklanan ölüm oranları azalacak ama aşırı sıcak dalgası nedeniyle her yıl ortalama 86 bin kişi ölecek.

Küresel ısınmanın en çok etkileyeceği kıta ise Afrika
Ciddi bir alt yapı sorunu ve hızlı nüfus artışı yaşayan Afrika’da kuraklığa bağlı kıtlık ve susuzluk, salgın hastalıklar, doğal afetler her yıl milyonlarca can kaybına yol açacak.

Asya’yı da felekatler bekliyor
Örneğin küresel ısınma sonucu yükselen deniz suları yaklaşık 18 bin adadan oluşan Endonezya’da 2030’a kadar 2 bin adayı sular altında bırakacak.

En kötü felaket senaryosuysa, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a ait. Pentagon’un raporuna göre, 2020 yılından itibaren dünyada eşi görülmedik bir su ve enerji sıkıntısı baş gösterecek.

Avrupa’daki kıyı kentleri sular altında kalacak. Küresel ısınmanın kuruttuğu bölgelerde su kaynaklarına sahip ülkeler, ellerindeki doğal kaynakları korumak için nükleer silahlara başvuracak. Tarım alanlarının ve su havzalarının korunması ya da ele geçirilmesi amacıyla çıkacak çatışmalar bölgesel savaşlara dönüşecek.

Türkiye de küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerinin yol açacağı felaketlerden nasibini alacak
ABD Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın raporuna göre, Türkiye 2040 yılında çölleşecek. Çölleşmeyle birlikteyse Türkiye, gıda bakımından dışa bağımlı hale gelecek. Karadeniz’de çay ve fındık yerine pamuk yetişecek; hamsi, lüfer ve palamut balıklarının nesilleri tükenecek. İlk susuz kalacak illerse istanbul, kocaeli, izmir ve ankara olacak. Turistler Akdeniz ülkeleri ve Türkiye yerine serinlemek için kuzeye Baltık ülkelerine akacak. Orman yangınları ve tarımsal hastalıklar artacak. Denizlerin yükselmesinden en çok kıyı kesimler etkilenecek. Deniz seviyesinde yükselmelerle birlikte kıyı şeridi ve deltalardaki tarım alanları, plajlar ve yat limanları kullanılamaz hale gelecek.

 

www.islamiyontem.net

Paylaş :




WhatsApp