"ILIMLI İSLAM"  TEMELDEN YOKSUN BİR

ŞEYTANİ SÖYLEMDİR

 

İSLAM HİÇBİR KÜFÜR SİSTEMİNİN NE İSMİ OLUR NE SIFATI

NE ÖZNESİ OLUR NE DE NESNESİ
İSLAM HAKTIR,
LAİKLİK VE BÜTÜN ÇEŞİTLERİ İLE KÜFÜR SİSTEMLERİ
İSE BATILDIR.
HAK’TAN GELEN HAKİKAT İSE:

HAK GELİNCE BATIL YOK OLUR. BATIL YOK OLMAYA MAHKUMDUR”  (İsra: 81)

 

Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kara Kuvvetleri Komutanı  24-06-2005’de verdiği bir demeçte: “ılımlı İslâm” gibi temelden yoksun kavramlar ortaya atmanın tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini şöyle ifade etmiştir:  Laik devlet ile ılımlı olsun yada olmasın dini temel alan siyasi yaklaşımlar bir arada bulunamaz ve laik devlete dini bir sıfat eklenemez.”

Söyleyeni ve kastı yanlış da olsa doğru doğrudur, yanlış yanlıştır. Bu da ‘yanlış adamdan doğru söz’ kabilinden bir sözdür.

Evet: İslâm ile laiklik ve laik devlet asla bağdaşamaz. İslâm; laik devletin de, demokratik devletin de, cumhuriyetin de, kraliyetin de ne ismi olur ne sıfatı olur,  ne öznesi olur ne de nesnesi. Zira İslâm haktır, İslâm’ın yönetim sistemi Hilafet haktır.

Laiklik batıldır. Kapitalizm, liberalizm Sosyalizm, kominizm batıldır. Demokrasi batıldır. Cumhuriyet batıldır. Kraliyet batıldır.

Ilımlı İslâm” söylemi ise, bu çağdaş tağuti batıl sistemler ile İslâm’ı uzlaştırma, bağdaştırma adına İslâm’ın yontularak o sistemlerin kalıplarında şekil almasını amaçlayan bir batıl gayretin ürünü temelden yoksun şeytani bir söylemdir. Batılın ömrünü uzatmak için hakla batılın karıştırılmasının ürünüdür. Hak ile batılın karışımından oluşan ürün de batıl olur. Yani sağlam bir temele dayanmaz.

Hak ile batılı karıştırmak mü’minlerin gayreti olmamalıdır. Zira o kafirlerin gayretidir.  Nitekim günümüzüdeki küfrün önderleri olan ABD, Avrupa, Çin, Rusya da “ılımlı islam” söylemini benimseyerek sık sık seslendirmiyorlar mı? Çünkü kafirlerin bütün sistemlerinin sağlam temelleri, dayanakları yoktur. Hepsi de boş ve yalan söylemlerden ibarettir. Yani Kur’an’ın ıstılahı ile “batıldır.”  Onun için kafirler daima batıl sistemlerinin ayakta kalması için hakkı payanda olarak kullanmak isterler. Zira onlar buna muhtaçtırlar, başka güçleri ve yardımcıları yoktur. Onun için hak ile batılı karıştırırlar. Hak ise batıldan destek / güç almaya muhtaç değildir. Hak gücünü Hak’tan alır, hak oluşundan alır, batıldan ayrı duruşundan alır, batıl ile karışınca gücünü kaybeder. Çünkü batılın kanserolojik / fasid dokusu hakkın dokusunu ve özünün bozulmasını sağlar. Nitekim hak-batıl sentezinden daima batıl doğmuştur, hak değil!... Onun için olmalıdır ki Allahu Teala hak ile batılın karıştırılmasını kesinlikle yasaklayıp  Kitap Ehli olarak bilinenlerin bir kısmını pis, dönek yahudi ahlakı olarak nitelendirmiştir. Şöyle buyurmuştur:

وَدَّت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ وَمَا يُضِلُّونَ إِلاَّ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ

يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللّهِ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ

 يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ

وَقَالَت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ آمِنُواْ بِالَّذِيَ أُنزِلَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَجْهَ النَّهَارِ وَاكْفُرُواْ آخِرَهُ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Kitap ehlinden bir kısmı istediler ki ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.

Ey kitap ehli! (gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah’ın ayetlerini inkar edersiniz?!

Ey kitap ehli! Neden hakkı batılla karıştırıyorsunuz ve bile bile hakkı gizliyorsunuz!

Kitap ehlinden bir grup şöyle dedi: ‘Mü’minlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkar edin. Belki onlar böylece dinlerinden dönerler.” (Ali İmran: 69-72)

إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلاً أُوْلَئِكَ لاَ خَلاَقَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ وَلاَ يُكَلِّمُهُمُ اللّهُ وَلاَ يَنظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُم بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Allah’a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedele değiştirenlere gelince: İşte bunların ahirette bir payı yoktur. Kıyamet Günü Allah onlar ile konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır...

Kitap ehlinden bir grup okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde; ‘bu Allah katındandır’ derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.” (Ali İmran: 77-78)

Şu halde müslümanlar o pis dönek yahudilerin konumuna düşmemelidirler. Hak ile batılı karıştırmamalıdırlar, o pisliğe bulaşmamalıdırlar. “İslâm demokrasisi”, “Müslüman demokrat” ya da “demokrat müslüman”, “laik Müslüman”, “İslâm liberalizmi”, “İslâm sosyalizmi”, “İslâm cumhuriyeti”, “Türk-İslâm sentezi”, “Arap-İslâm sentezi” gibi söylemleri ve sıfatları kullanmamalıdırlar, reddetmelidirler. Böylesi sentezci yaklaşımı ifade eden “ılımlı İslâm” şeytani söylemini, sıfatını, anlayışını ve eğilimini de reddetmelidirler. Hak ile batılı karıştırmak değil ayrıştırmak esastır. Esas olan hakkı hak bilip ona tâbi olmaktır, batılı batıl bilip onu red etmek ve ondan kaçınmaktır. Orta yol yoktur. Gri alan yoktur. Hak ile batılın bir arada olması imkansızdır. Hak gelince batıl yok olmaya mahkumdur. Hak ehli, hakkın batıla payanda olmasına asla razı olamaz. Çünkü hak ehli Hak’tan gelen şu hakikatlere iman edenlerdir:

بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ

Bilakis Biz, hakkı batılın tepesine indiririz de o batılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki batıl yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!” (Enbiya: 18)

وَقُلْ جَاء الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا

De ki: Hak geldi, batıl yıkılıp gitti. Zaten batıl yıkılmaya mahkumdur.” (İsrâ: 81)

Şu halde batıl ne tutunulacak bir sağlam kulptur ne de dayanılacak bir dayank. O halde hak ehli Hak’ka dayanarak batılı inkar edip hakkı ikame etmek için ihlasla çalışmalıdır. “Ilımlı İslam” söylemleri ile uyuşarak hakkı ikame / hakim kılma çalışmasından geri durmamalıdır. Hakkı hakim kılmanın tek şeri yolu ise Râşidi Hilâfet Devleti’nin tekrar kurulmasıdır.

O halde ey Müslümanlar! Batıla değil, urvetül vuska olan / kopmaz sarsılmaz olan hakkın kulpuna tutunun, Allah’a dayanın. Hakkı batıla payanda kılmayın. Çağdaş tağutları red edip hakkı batılın tepesine vurarak hakim kılmanın şeri yoluna girin. İşte dosdoğru yol budur!

لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan / hak batıldan ayrılıp belli olmuştur. O halde kim tağutu inkar edip / reddedip Allah’a inanırsa, urvetül vuskaya / kopmayan en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.” (Bakara: 256)

وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى وَإِلَى اللَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ

İhsan ile amel ederek kendini tümüyle Allah’a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Zaten bütün işlerin sonu Allah’a varır.” (Lokman: 22)

 

Ahmed KILIÇKAYA
www.islamiyontem.net

Paylaş :




WhatsApp