İSLÂM MİRAS HUKUKU (FERÂİZ) 3

ÎRSİN RÜKÜNLERİ 3

İrs'în Şartlan Üçtür : 3

İrsin Sebepleri Üçtür : 3

İrse Mani' Olan Sebepler : 4

Ölenin Geriye Bıraktığı Mal : 4

Murisin Ölümünün Tesbiti : 5

Vârislerin Diri Olması : 5

Doğan Çocuğun Diri Olması : 6

Terikeyle İlgili Hükümler : 6

Tekfin Ve Teçhiz : 6

Öldükten Sonra Kabri Kazılıp Kefeni Soyulursa : 6

Borçların Ödenmesi : 7

Hiç Mal Bırakmadan Vefat Ederse : 7

Vasiyyetin Yerine Getirilmesi : 7

Hiç Varis Bırakmadan Ölen Kimse : 7

Kendi Vârisine Vasiyyet Muteber Midir?. 8

Vârislerinden Birine Borçlu Olduğunu Söylemişse : 8

Vasiyyetin Birden Fazla Olması : 8

Malının Üçte Birini Hayr Îşlerine Sarfedilmek Üzere Vasiyyet Ederse : 8

Verese Arasında Taksim : 8

Terikenin Çeşitleri : 8

TERİKENİN SARFEDİLECEĞİ VÂRİSLER.. 9

Birinci Derecede Olan Ashab-I Ferâiz : 9

Dörtte Bir Pay iki Vârise Verilir 10

ASABE : 11

Asabe-İ Sebebiyye : 12

Redd : 12

ZEVİ'L-ERHAM.. 12

ZEVİ'L-ERHAM DÖRT SINIFTIR.. 12

Mukırrün Leh Bi'n-Neseb Alâl'gayr 13

Terikesinin Üçte Birinden Fazlasını Birine Vasîyyet Ederse : 13

BEYTÜL-MAL. 13

İrse Mani' Olan Sebepler : 13

Dinlerin Ayrı Olması : 14

Murteddin Hükmü : 14

Ülke Değişikliği : 15

Esir Ve Hükümleri : 15

Îrse Engel Sayılan Diğer Sebepler : 15

Vârisin Bilinmemesi : 16

Liân Da İrse Engel Sebeplerden Biridir : 16

Mirasta Hacb : 16

Hacb-İ Hirmân: 17

ASHAB-I FERÂİZ. 17

ASABELER : 23

NESEB CİHETİYLE ASABE OLANLAR : 23

Bİ-NEFSİHİ ASABE : 23

BAŞKASÎYLE ASABE OLMAK : 25

ASABE MAA-GAYRİHÎ : 26

ASABE-İ SEBEBİYYE : 26

TAKDİR EDİLEN FARZLARIN MAHREÇLERİ 27

SAYILAR ARASINDA MUKAYESE. 29

MESELELERİN TASHİHİ 30

Vârislerin Başları Arasındaki Dört Hal : 31

AVLİYE VE REDDİYE. 33

MESELE-İ ÂDİLE. 33

MESAİLİ AVLİYE : 33

MESAİLİ REDDİYE. 34

MÜNASAHA.. 37

ZEVİL-ERHAM.. 39

Yakınlıktaki   Kuvvet Sebebiyle Tercîh : 40

MÎRAS KONUSUNDA ÎKRAR.. 41

HUNSÂ MESELESİ 41

Vârislerden Altı Kişinin Hunsâ. Olma İhtimali Vardır : 41

MİRASTA ANA RAHMİNDEKİ ÇOCUK.. 42

ÖLÜ VEYA DÎRİ OLDUĞU BİLİNMÎYEN VÂRİS. 43


İSLÂM MİRAS HUKUKU (FERÂİZ)

 

İslâm'da miras hukuku geniş bir yer tutar. Buna ferâiz il­mî de denilir. Daha çok ölüm olayıyla ilgili bir konudur; ölen kimse­nin terekesiyle ilgili hukuktan sözeder.

Miras Hukuku, diğer bir deyimle Ferâiz İlmi, Kitap, Sünnet ve İcma' ile sabit olmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'de Nisa Sûresinde bu ilmin yüzde doksanı açıklanmıştır. Geriye kalan yüzde onu ise Sünnet ile belirlenmiş ve icma' ile sabit olmuştur.

Ölüm olayı meydana geldikten sonra ölenin geriye bıraktığı ma­lından önce teçhiz ve tekfini karşılanır. Sonra ilk iş olarak insanlara olan borçları ödenir. Sonra da malının üçte birine tekabül eden va-siyyeti yerine getirilir. Sonra da kalan mal -Kitap ve Sünnette belir­tildiği üzere- vârisler arasında taksim edilir.

Kitap ve Sünnet ile takdir edilen sehimler ikiye ayrılır : Biri belli ölçüde takdir edilen, diğeri belli ölçüde takdir edilmiyen sehimler-dir. Birincisi Ashab-ı Ferâize, ikincisi Asabe ve Zevi'l-Erhama ayrı­lıp verilenidir.[1]                                                                

 

ÎRSİN RÜKÜNLERİ

 

İrsin rükünleri üçtür :

1. Muris                                                                  

Öldükten sonra geriye miras ve vâris bırakan kimseye denilir. İslâm fıkhında hakikaten ya da hükmen ölen kimse hakkında bu tabir kullanılmıştır. Hakikaten ölmek, ya eceliyle ya da bir kaza neticesi öldüğü kesin olarak bilinen kimseyle ilgilidir. Hükmen ölmek, uzun yıllar ortadan kaybolup nerede bulunduğa, sağ veya ölü ol­duğu bilinmeyen kimse hakkında hâkimin ölmüş kabul ederek ver­diği kararla gerçekleşir.

2. Vâris

Ölenin baba ve ana tarafından yakınıdır ki irsi, şer'î delil üe sabit olan kimse hakkında yaygındir.

3. Miras ya da Mevrûs. ölenin geriye bıraktığı mal ve servettir. Teçhiz ve tekfin masrafı yapıldıktan, borçlar ödendikten ve vasiy-yet yerine getirildikten sonra kalan miras, verese arasında taksim edilir. [2]

 

İrs'în Şartlan Üçtür :

 

1 — Murisin ölmesi,

2 — Vârisin hayatta bulunması,

3 — İrs cihetinin bilinmesi..

0  halde muris ölmedikçe vârisler onun malını taksim edemez­ler. Ölenin hiçbir vârisi bulunmadığı takdirde,   bıraktığı mal Bey-tü'lmale = Hazineye intikal eder- Aynca irsin cihetinin bilinmesi de gerekir- Vârisin murise olan yakınlığından derecesi, Ashab-ı Feraiz-den ya da Asabe veya Zevi'l-erhamdan hangi sınıfa girdiği   tesbit edilmedikçe miras taksim edilmez. [3]

 

İrsin Sebepleri Üçtür :

 

1 — Rahm,

2 — Nikâh,

3 — Velâ'..

Birincisi : Ölen kimseye neseb cihetiyle yakınlığın bulunmasıdır. Kan-Koca müstesna diğer üç sınıf (Ashab-ı Feraiz, Asabe ve Zevi'l-erham) akrabanm hepsi rahm yoluyla mirasçı olur.

İkincisi : Karı-koca arasında sahih akidle meydana gelen bağdır. Bu tarife göre, halvet-i sahihe bile şart değildir. Yani nikâh akdi ya­pıldıktan sonra cinsel temas meydana gelmediği gibi, karı- koca ten­ha bir odada başbaşa da kalmasalar, yine de' ikisinden birisinin ölü­mü halinde diğeri ona vâris olur.

Yine bu tariften anlıyoruz ki, fasit veya batıl bir nikâh irsi se­beplerinden değildir. O halde bir adam hiç şahid bulundurmadan bir kadınla nikâh akdi yapar veya muvakkat bir nikâh akdinde bulu­nursa o takdirde cincel temas meydana gelsin gelmesin, ikisinden bi­rinin ölümü halinde dikeri hiçbir suretle ona vâris olamaz. Çünkü birinci şekilde fasit bir nikâh, ikinci şekilde bâtıl bir nikah akdi ya­pılmıştır.

Üçüncüsü : Bir köle ya da câriye, azat edenin velâsidir, yani ve­layet hakkıdır Azad edilen kişinin ölünce rahm cihetiyle hiçbir vâri­si bulunmazsa, efendisi ona vâris olur. Nesebi belirsiz bir kimsenin kendine efendi seçtiği kimse de böyledir.                                    

Günümüzde efendilik kölelik diye bir konu kalmadığı için üze­rinde durmaya gerek görmüyoruz.                                              

İrsin üç sebebinden bazen ikisi aynı şahısta bulunabilir. O tak­dirde şartlar müsaitse iki yönden mirasçı olur. Meselâ Bir kimse amcasının kızıyla evlendikten sonra hanımı ölürse, hem nikâh sebe­biyle, hem de asabilik sebebiyle vâris olur. [4]

 

İrse Mani' Olan Sebepler :

 

îrse engel sayılan sebepler dörttür :

1 — Riddet (dinden dönmek),

2 — Rık (kölelik),

3 — Murisi öldürmek,

4 — İhtilâf-i dar, İhtilâf-i din..

O halde kan kocadan biri veya muris ya da vârislerden biri din­den döner, ister başka bir dine girer, ister dinsiz kalırsa, öldüğü tak­dirde Müslüman vârisleri ona vâris olamıyacakları gibi, irtidad eden yaşar da onun yakınlarından biri ölürse, o da ona vâris olamaz.

Köle de miras hakkına sahip değildir. Çünkü onun her geyi efen-dişinindir.

Aralarında miras bağı bulunan yakınlardan biri diğerini öldü­recek olursa, ona vâris olma hakkını kaybeder. Bunun gibi murisle-vârisin dinlerinin ayrı olması veya birinin gayr-i müslim ülkede, di­ğerinin Müslüman bir ülkede yaşaması ve o milletin tebasmdan ol­ması da irse msnî sebeplerden biridir. [5]

 

Ölenin Geriye Bıraktığı Mal :

 

Ölenin geriye bıraktığı mal iki kısımdır : Taşınır mallar, taşın­maz mallar. Birincisi para, altın, davar, ticaret eşyası, ölçü ve tartı­ya giren diğer şeylerdir. Bunların hepsi miras hukukunun kapsamı­na girer, yani bunlara sahip bulunan kimse öldüğünde, tekfin-teçhiz masrafı, borçları ve vasiyeti karşılandıktan sonra geriye kalanı vâ­rislerindir.

İkincisi ise, akar denilen ev, arsa, arazi, bağ ve bahçe gibi ta­şınması mümkün olmayan mallardır. Bunlar da genellikle üç kısma ayrılır :

1. Sadece mülk.

Mülkiyet cihetiyîe tasarruf olunan ev, dükkân, han, otel, hamam, bağ ve bahçe gibi şeyler bu cümledendir.

2. Arazi,

Birinci madde de belirtilen emval dışmdaıki taşınmazlardır.

3. Sahih Vakıflar.. Arazi yedi kısma ayrılır :

a) Arazi-yi Memlûke,

b) Arazi-yi Miriyye,

c) Arazi-yi Mevkufe,     

d) Arazi-yi Metruke,                                            

e)  Arazi-yi Mevat,

f) Arazi-yi Uşriye,

g) Arazi-yi Haraciye..

Arazi-yi Memlûke : Mülkiyet yoluyla tasarruf olunan yerlerdir. Köy ve kasabalardaki yerler bu cümledendir. Bunlara Tetimme-i -Süknâ da denilir.

Arazi-yi Mîriyye'den ifraz yoluyla şer'in cevaz ölçüleri içinde mülkiyet cihetlerinden biriyle tasarruf olunmak üzere padişah ta­rafından sahih bir temlikle temlik olunan arazidir.

Arazi-yi Uşriyye : Bir memleket fetihedildiğinde, mücahitlere da­ğıtılan arazidir.

Arazi-yi Haraciyye : Fethedilen yerin arazisini o yerin yerlileri­ne her sene belli bir miktar vergi alınmak suretiyle bırakılan ara­zidir.

Arazi-yi Memlûke'nin rakabe ve mülkiyeti sahibine ait olduğun­dan, bütün kısımlarıyla diğer mülkler gibi miras kapsamına girer.

Arazi-yi Miriyye'nin rakabesi Beytü'1-Male = Hazineye ait olan tarla, çayır, yaylak, kışlak, korular ve bunlara benzer yerlerdir ki, bunlar Feraiz Ahkâmı kapsamına girmez, Arazi Kanunnamesine gö­re muamele görür-

Arazi-yi Mevkufe iki kısımdır : Birinci kısım, arazi-yi memluke-den iken şer'î ölçülere göre vakfedilmiş yerlerdir. Bunların rakebesi ve hukuki tasarrufiyesi vakfe aittir, vâkıfın şartı ne ise ona göre muamele görür. İkincisi. Arazi-yi Mîriyye'den büifraz sultanın izni ile vakfedilen yerlerdir. Bunlar sahih vakıflardan olmayıp Tahsisat kabüindendir.

Böylece Arazi-yi Mevkuf enin her iki kısmı da Arazi Kanunna­mesi hükümlerine göre muamele görür, feraiz kapsamına girmez.

Arazi-yi Metruke de iki kısımdır : Biri halk için terk olunmuş yerlerdir, umuma ait yollar gibi. Diğeri, köy ve kasabalarda yine hal­kın hepsinin yararına terkolunmuş mer'a ve benzeri yerlerdir.

Böylece Arazi-yi Metruke de her iki kısmıyla feraiz ahkâmı kap­samına girmemektedir.

Arazi-yi Mevat : Bir kimsenin tasarrufu altında olmadığı ve halka terk ve tahsis edilmediği halde, yüksek sesli bir kimsenin köy ve kasabalarda sesi işitilmiyecek kadar köy ve kasabadan uzaklarda bulunan arazidir. Bu tür arazi kimsenin malı olmadığından feraiz ah­kâmına tabi1 değildir. Arazi kanunnamesi ahkâmına göre, muamele görür. [6]

 

Murisin Ölümünün Tesbiti :

 

Mûrîs'in ölümü şu üç halden biriyle gerçekleşir :

1. Hakiki ölüm,

Sahicilerle resmî belgelerle sübut bulur.  

2. Hükmî ölüm,

Gaiblere karışıp nerede olduğu bilinmiyenin hâkim tarafından Öldüğüne hükmedilmesi. Bunun da ölü olarak kabul edilmesi görül­düğü gibi hâkimin hükmüyle sübut bulur.

3. Takdîr-i Ölüm.

Ana rahmindeki cenini düşürmek suretiyle gurre gereken ölüm­dür. Kadına vurmak suretiyle çocuğunun düşmesine sebep olan kim­seden tam diyetin yirmide biri (beşyüz dirhem) alınır, ceninin vâris­lerine taksim edilir.

Bunun gibi kadın kocasının müsaadesini almadan rahmindeki cenini düşürmek için ilâç alır ve bu yüzden cenin düşerse, kadından aynı diyet alınır. Ancak düşen çocuğun şekillenmiş olması şarttır. Fı­kıhta buna Müstebinü'l-Hılka denir. Ceninin belirtilen şekiller­de ölü olarak düşmesine Takdîr-i Ölüm adı verilmiştir. Onu düşüren vereseden biri ise alman diyetten ona pay verilmez.

Cenin diri olarak düştükten sonra ölürse, belirtilen şekilde diyet değil artık kâmil diyet gerekir. [7]

 

Vârislerin Diri Olması :

 

Vârislerin diri olması iki şekilde gerçekleşir :

1. Hakiki hayât,

2. Takdiri hayat,

Vârislerde hükmî hayat yeterli değildir- O nedenle mefkud (or­tada bulunmayıp gaib olan) kimse, ölen murisine vâris olamaz.

Hakikî hayat, muris öldüğünde vârisin kesinlikle hayatta bulun­masıyla gerçekleşir. Bir de vâris olmanın diğer şartlarım da taşıma­sı gerekir. Bunu bir misal ile açıklıyalım : Bir müslümanm gayr-i müslim olan oğlu, babasının ölümünden sonra İslâm'a girerse, vâris olamaz.

Bunun gibi İslâm Devletinin teb'asından olan babanın oğlu ya­bancı bir ülkenin teb'asmda bulunurken ikisinden biri ölürse diğeri ona vâris olamaz. Ölüm olayından sonra murisinin teb'asına, girme­si vâris olmasını sağlamaz.

Takdiri hayat, ana rahmindeki ceninin hayatıdır. Kadın sahih bir firaştan dolayı hamile kalır ve cinsel temastan altı ay süre geç­tikten sonra meydana gelirse, çocuğun nesebi o kocadan sabit olur. Altı ay geçmeden meydana gelirse, nesebi o kocadan sabit olmaz. Ancak sözü edilen koca, «bu çocuk bendendir» .derse o takdirde ne­sebi ondan sabit olur.

Kadın bu durumda ister sahih bir nikâhla, ister fasit bir nikâhla evlenmiş olsun farketmez. Çünkü her iki durumda da cinsel temas meydana geldikten sonra gebe kalması sahih nikâh gibi kabul edilir. Buna firaş-i sahih da denir.

O halde bir kimse öldüğünde vârislerinden birini de ana rah­minde bırakırsa, terike taksiminde ana rahmindeki vârise kız veya erkek olma durumunda hangi yönden çok miras alırsa, ona göre takdir edilip hissesi ayrılır. Dünyaya geldiğinde takdir edildiği gibi olursa mesele yok, ayrılan hisseden bir şey artacak olursa, o nisbet diğer varisler arasında taksim olunur.

Buna bir misal verelim :

Bir kimse vefat ederek bir karısını, bir amcasını ve bir de karısı­nın karnındaki çocuğunu mirasçı olarak bırakırsa, çocuk erkek farz-edilirse anası sekizde bir alır, amcasına hiçbir şey düşmez. Kız farz-edilirse, anasına yine sekizde bir hisse düşer, kıza malın yarısı düşer, geriye kalan üç hisseyi de amcası alır.

Geninin mirastan hak sahibi olabilmesi için iki şart vardır : Bi­rincisi murisin öldüğünde ana rahminde mevcud olmasıdır; bunun için doğum süresi olan altı ayın gerçekleşmesi gerektir. İkincisi, diri olarak doğmasıdır.

İslâm Fukahasma göre, gebeliğin en çok suresi iki yıldır; en az süresi ise altı aydır. Ama daha yaygın olanı, dokuz aydır.

Murisin ölümünden iki yıl ya da daha fazla bir süre geçtikten sonra kadın doğuracak olursa, artık o çocuk vâris.olamaz.

Murisin vefatından itibaren altı ayda veya daha az bir süre için­de doğum yaparsa, çocuk ölene vâris olur.

Bunun gibi, kadın mürahika (buluğ çağma yaklaşmış bir yaşta) bulunduğu takdirde dokuz ay, on günden daha az bir süre içinde do­ğum yaparsa, çocuğun nesebi ve veraseti sabit olur, bu süre geçerse-sâbit olmaz.

Kadın bulûğ çağma girdikten sonra gebe kalır, yani o yaşta ev­lenip gebe kalır ve kocasının ölümünden altı aydan fazla bir süre geçtikten sonra doğum yaparsa, çocuk vâris olamaz. Çünkü murisin ölümü anında kadının gebe olduğu kesinlikle bilinmiyordu. [8]

 

Doğan Çocuğun Diri Olması :

 

Doğan çocuğun diri olması bir takım belirtilerin ortaya çıkmasiyle gerçekleşir : Doğduğunda ağlamak, bağırmak,  aksırmak, gül­mek, el ayak, baş gibi bir organını hareket ettirmek bu cümledendir. [9]

 

Terikeyle İlgili Hükümler :

 

Ölenin geriye bıraktığı mal ve servete sırasiyle dört hak taalluk eder :

1. Tekfin ve teçhiz masrafı,

2. Kullara olan borçları,

3. Vasiyyetinin yerine getirilmesi,

4. Geri kalan malın vârisler arasında taksimi..

Tekfin ve teçhizin öne alınmasındaki hikmet şudur : Hayatta iken nasıl ihtiyaç elbise alıp giymesi borcuna takdim ediliyorsa, ölün­ce tekfin ve teçhizi de borcuna öylece takdim edilir.

Borçlarını ödemek ise vasiyyetine takdim edilir. Çünkü borçları ödemek farzdır. Hayatta iken de borçlu olan bir kimse hayır hase­nattan önce borcunu ödemesi gerekir. Vasiyyet ise nafile ibadet ka-bilindendir. Ku borcu, Allah (C.C.) borcuna da takdim edilir. Çünkü Allah (C.C.) kendi hakkından vazgeçer. O Gafur ve Rahîm'dır Arna kul hakkı böyle değildir-

Vasiyyeti ise, malının üçte birini geçmediği takdirde yerine ge­tirilerek malın varislere taksimine takdim edilir. Üçte birini aşıvor-sa, aşan kısmı vasiyyete girmez, diğeri takdir edilip yerine getirilir. Ancak vârisler bu fazlalığı tecviz ederlerse, o takdirde mesele kal­maz ve yerine getirilir. [10]

 

Tekfin Ve Teçhiz :

 

Tekfin ve teçhiz, ölen kimseyi kefenleyip defnetmek masrafları­dır. Bıraktığı maldan -başkasının hakkı taallûk ettiği ayıniardan baş­ka- terikesinin tamamından önce tekfin ve teçhiz masrafı çıkarılır Hatta kendisinden bir an evvel ölüp de nafakası vâcib olan kimsele­rin de tekfin ve teçhiz masrafları çıkarılır.

Ölen kimsenin bıraktığı mal, tekfin ve teçhiz masrafını karşıla­madığı takdirde, nafakası kimin üzerine vâcibse, teçhiz masrafı da ona ait olur. Hiç kimsesi yoksa, bu masraf Beytü'l-Maldan = Devlet hazinesinden karşılanır.

Ölenin terikesinde ayn olarak başkasının hakkı varsa, o takdir­de onlar terikeye dahil edilmez, sahiplerine verilmek üzere bir tara­fa konulur. Ayn olan bu hakları fukaha beş maddede toplamıştır :

1. Borca karşılık rehin olarak teslim ettiği mal satılarak ala­caklının hesabı kapatılır. Bundan fazla bir şey kalırsa tekfin ve teç­hizine sarf edilir-

2. Ölen kimse hayatta iken bir mal satın almış, karşılığı olan parayı ödememişse, satıcının elinde duran malı teslim almak için parasının ödenmesi ve sonra terikeye katılması gerekir. Ödenmedik­çe terikeye katılmaz.

3. Evini bir kimseye icar edip icar bedelini aldıktan sonra ölür­se, o ev, alman icar bedeli karşılığında müste'cirin (kiracının) elinde merrrun olarak kalır.

4. Karısının mehri ödenmedik kalmışsa, o takdirde bu hak da tekfin ve teçhiz masrafına takdim edilir.

5. Fasit bir alım-satım ile satılan şey alıcıya teslim edilir de he­nüz elinde iken alım-satım feshedilmeden önce satıcı ölürse, satılan malın parası alıcıya verilmedikçe,    satılan mal onun elinden alına­rak satıcının tekfin ve teçhizine sarfedilemez.

Tekfin ve teçhiz masrafında israfa kaçmamak gerekir. Buna bir misal verelim : Erkeğe normal olarak üç kat kefen, kadına beş kat sarılır. Bundan fazlası israftır. Kıymet yönünden de vesat bir bez almak uygun olur. Pahalı bir bez israf sayılır- Ancak zengin olur da pahalı bezden kefen alınmasını vasiyyet ederse, vasiyyetine uyulur.

Teberru' edilen kefenlerde sayı ve kıymete bakılmaz.

Terikesi ancak borçlarım karşılayacak nisbette ise, o takdirde tekfin ve teçhiz masrafı olarak en az nisbet ayrılır. Çünkü kul hakkı çok önemlidir.

Bu takdirde kendisine kifaye yollu bir kefen alınır ki bu erkek için iki, kadın için üç parçadan ibarettir.

Nitekim hayatta olan bir kimsenin bagkasına borcu var ve çok da kıymetli bir elbisesi bulunuyorsa, o takdirde o kıymetli elbisesi satılır, kendisine yetecek nisbette vasat bir elbise satın alınır, arta kalan para borcuna yatırılır. [11]

 

Öldükten Sonra Kabri Kazılıp Kefeni Soyulursa :

 

Ölen kimsenin kabri açılıp kefeni soyulursa, bakılır : Henüz şı-şip dağümamışsa, ilk sarılan kefen gibi bir kefen terikesinden alınıp sarılır. Dağıtılmaya yüztutmuşsa, sadece bir bez sarılır. Ancak terıkeşi tamamen. alacaklılara dağıtılmış, geriye bir şey kalmamışsa, ar­tık ödenen borç geri alınmaz. Nafakası kime vâcibse onun kefen al­ması gerekir. Borçlardan arta kalan malı olur da vârislere taksim edilmişse, o takdirde vârisler kendi aralarından kefenin masrafını karşılarlar. [12]                                                                          

 

Borçların Ödenmesi :

 

Tekfin ve teçhiz masrafı yapıldıktan sonra kalan mal, ölenin bor­cu varsa alacaklılara ödenir. Alacaklı birden fazla ise, borç nisbeti dikkate alınarak aralarında âdilâne taksim edilir. Ölenin terikesi borcuna yeterse olduğu gibi borcuna yatırılır. Yetmediği takdirde, ona göre dağıtılır.

Ölen kimse biri sağlıklı sıhhatli iken, diğeri ölüm hastalığı için­deyken iki türlü borca girmişse, bunlar beyyine veya ölenin ikra­rıyla sübut bulduğu takdirde, önce sıhhatli iken yaptığı borçlar öde­nir, sonra da diğeri. Bununla beraber terikesi yettiği takdirde her ikisi birden ödenir.

Borcu bıraktığı maldan daha fazla bir nisbette olursa, o takdir­de malı satılır ve alacaklılara adilane şekilde taksim edilir. Ancak bu hususta yani malın satılıp borçların ödenmesinde hâkimin kara­rı daha uygundur.

O halde mal satılıp alacaklılara âdilâne biçimde taksim edildik­ten sonra bir alacaklı daha çıkarsa, malı varisler satıp dağıtmışlar-sa, son çıkan alacaklı onlara başvurup kendisine de diğer alacaklı­lar gibi bir miktar verilmesini talep edebilir. Malı hâkim satıp tak­sim etmişse, o takdirde hâkime başvurup diğer alacaklılardan biraz geri alınarak kendisine verilmesini talep edebilir. [13]

 

Hiç Mal Bırakmadan Vefat Ederse :

 

Adam hiç mal bırakmadan borçlu bir halde vefat ederse, o tak­dirde alacaklılar onun vârislerine alacaklarının ödenmesi için mü­racaat edemezler. Çünkü onlara intikal eden bir mal ve para mevcut değildir. Ancak vârisler murislerini kul borcundan kurtarmak ister­lerse o takdirde büyük sevap kazanırlar.

Bıraktığı mal borcuna tam yetecek kadar olur, ama vârisler o malı satıp borçları ödemek istemezler, sadece biri kendi malından murisinin borçlarını öderse, o takdirde diğer varisler Ödenen borç­tan hisselerine düşeni o varise vermedikçe terikeden hisselerini ala­mazlar. [14]

 

Vasiyyetin Yerine Getirilmesi :

 

Ölen kimsenin teçhiz ve tekfini yapıldıktan ve borçları ödendik­ten sonra geriye kalan malından -üçte birini geçmediği takdirde va-siyyeti yerine getirilir.

Ancak vasiyyetin muteber olabilmesi için vasiyyeti yapanın bu­na ehil olması şarttır. O halde ergen olmamış çocuğun, akli dengesi bozuk olamn, bunağın yaptığı vasiyyetler muteber değildir. Çünkü bunlar vasiyyete  ehil sayılmazlar.

Ölüm hastalığında yarı koma halinde ne dediğini bilmiyen bir kimsenin de vasiyyetine itibar edilmez.

Dilsizin işaretle yapacağı vasiyyet muteberdir. Hastalık halinde aklı başında olup dili tutulan kimsenin de işaretle yapacağı vasiyyet sahih kabul edilir. İsterse vasiyyetten sonra konuşma melekesi ye­rine geldikten sonra sözlü olarak vasiyyetini tekrarlamadan ölürse yine de muteber sayılır.

Bir kimse yapmış olduğu vasiyyetinden ölmeden evvel rücu' ede­bilir. Çünkü vasiyyet bir teberru anlammadrr. Rücu' sözlü olabilece­ği gibi, fiilen de olabilir.

Ergen olmayan çocuğa vasiyyet caiz olduğu gibi, ana rahminde­ki çocuk için de vasiyyet caizdir. Ancak vasiyyet ile doğum arasında altı ay veya daha fazla bir süre geçmemiş olmalıdır. Aksi halde sa­hih kabul edilmez:

Bunun gibi, Müslümanm gayr-i Müslim, Gayr-i Müslimin Müs-lümana vasiyyeti caizdir.

Ancak bir yabancıya, yani vâris olmayana vasiyyet Ölenin teri-kesinden tekfin ve teçhiz masrafı ve borçları çıktıktan sonra kalan malın üçte birinden muteberdir. Bu nisbeti aşarsa, vârislerin icazeti­ne bağlıdır, tecviz ederlerse vasiyyet yerine getirilir; etmezlerse an­cak kalan malının üçte birine tekabül edeni geçerli olur.

Tabii vârislerin bu husustaki tecvizi, murisleri öldükten sonra­ki zamanla ilgili ve muteberdir. Murisleri ölmeden onların tecvizi sözkonusu değildir, çünkü mal henüz onlara intikal etmemiştir. [15]

 

Hiç Varis Bırakmadan Ölen Kimse :

 

Hiç vâris bırakmadan ölen kimse ölmeden önce malının tama­mını vasiyyet edebilir. Bunun gibi, karısından veya kocasından başka vârisi olmayan kişi de malının tamamını karışma ya da kocasına vasiyyet edebilir. O takdirde Beytü'1-Mal emîni ölenin makna gelip müdahale edemez, çünkü tamamını vasiyyet hakkı vardır ve bu hak­kım • kullanmıştır. [16]

 

Kendi Vârisine Vasiyyet Muteber Midir?

 

Allah (C.C.) her hak" sahibinin hakkını ayırıp vermiştir. Bu ba­kımdan vârise vasiyyet pek uygun görülmemiştir. Bununla beraber adam vârislerinden birine vasiyyette bulunursa, diğer vârisler bunu tecviz ederlerse geçerli olur, etmezlerse geçerli ve muteber olmaz. [17]

 

Vârislerinden Birine Borçlu Olduğunu Söylemişse :

 

Muris ötmeden önce vârislerinden birine borçlu olduğunu veya mevcut bir aynin ona ait olduğunu ikrar edip öylece ölürse, bu da diğer vâris'orin tecvizine bağlıdır, tecviz ederlerse muteber sayılır. Değilse, muteber değildir.

Ama bir yabancıya borçlu bulunduğunu veya bir aynin ona ait olduğunu söylerse, vârislerin icazeti bunda aranmaz, ikrarı mute­ber kabul edilir. [18]

 

Vasiyyetin Birden Fazla Olması :

 

Vasiyyetin birden fazla olması caizdir. îkinci vasiyyet birin­ci vasiyyetinden döndüğünü söylemedikçe ikisi de muteberdir. Bir­den fazla vasiyyette bulunur da malının üçte biri bunlara yetmezse, bakılır : Bunlar insanlara vasiyyet edilmişse, malının üçte biri onlar arasında taksim edilir. Namaz oruç gibi ilâhî haklara dayanan cins­ten ise, malin üçte biri bu konuda dağıtılır. Eğer vasiyyetin tamamı ilâhî hakla ilgili bulunuyorsa, ya hepsi farzlardan, ya da vâcibler-dendir. Bu durumda hangisini önce anmışsa o cihet tercih olunur. Tabii her ikisine malının üçte biri yetmediği takdirde böyle yapılır, yettiği takdirde hem farzlar, hem de vâcibler yerine getirilir.

Bunu bir misal ile açıkhyalım :

Adam ölmeden önce kendi adına farz olan haccm edası için bir miktar para vasiyyet eder, sonra da bir kölesinin hürriyetine kavuş­turulmasını vasiyyet eder, sonra da bir miktar para belirleyip fakir­lere verilmesini vasiyyet ederse, öldükten sonra tekfin teçhiz mas­rafları çıktıktan ve borçları ödendikten.sonra kalan malın üçte bi­riyle önce ona farz olup yerine getiremediği hacc için bir vekil tu­tulur, artarsa vasiyyeti üzerine kölesi azâd edilir. Geriye bir şey ka­lırsa fakirlere dağıtılır. Sadece hac masrafını karşılar da bir şey art-mazsa, diğer vasiyyetleri yerine getirilmez. [19]

 

Malının Üçte Birini Hayr Îşlerine Sarfedilmek Üzere Vasiyyet Ederse :

 

Adanı ölmeden önce malının üçte birinin hayır işlerine sarfedil-mek üzere vasiyyet eder ve bunun için bir adamı vasiy ta'yin eder­se, öldükten sonra Vasiy onun malının üçte birini ahp vasiyyetini yerine getirir, vârisler ona engel olamam. [20]

 

Verese Arasında Taksim :

 

Ölenin tekfin ve teçhizi, borçlan ve vasiyyeti belirtilen şekilde yerine getirildikten sonra ait a kalan mal varisleri arasında taksim olunur. Allah  (C.C.) her hak sahibinin hakkını belir lemistir. [21]

 

Terikenin Çeşitleri :

 

Ölen murisin geriye bıraktığı mal, ev, bağ, bahçe, han, otel gibi akar olabileceği gibi, arazi ve nakit de olabilir. Ayrıca ev eşyası, ti­caret malı ve başkaları üzerindeki alacakları da olabilir.

Bu durumda mevcut ev eşyası, ticaret malı, tarla, bahçe, ev, han, otel ve nakit paradan her biri mevcut vârisler arasında belirtilen şe­kilde taksim edilir. Birine tarla, birine bahçe, birine ev, birine han veya otel verilmez. Ancak vârislerin hisseleri belli olduktan sonra kendi aralarında böyle bir anlaşma ve uzlaşma yaparlarsa, caizdir.

Başkaları üzerindeki alacakları da yalnız bir veya iki üç vârise hisse olarak ayrılmaz. Para tahsil edildikçe vârislerin hisselerine gö­re hepsi arasında taksim edilir.

Mecelle'de bu mesele şöyle belirtilmiştir ;

«Terikenin ta'rifinden anlaşılacağı veçhile tevarüs hakikaten ve­ya hükmen a'yan-i maliye hakkında câridir : O halde müteveffanın a'yan-i metrukesi vârisleri arasında hisselerine göre müşterek oldu­ğu gibi âhirin zimmetinde olan alacağı da vârisleri arasında hisse­lerine göre müşterek olur.»[22]

Ne var ki hukukun bazısında Tevarüs câri olup bazısında câri değildir. Bunlardan bazıları aşağıda açıklanmıştır :

«Satılan.malın elde tutulması satıcının vefatiyle vârislerine in­tikal eder. Şöyleki : Peşin satışta alıcı semeni (satın alman malın bedeli olan parayı)    tamamen ödeyinceye kadar   satıcının satılan malı elinde tutması hafckı vardır. Bedel henüz ödenmeden satıcı ve­fat ederse, satılan mal onun vârislerinin elinde kalır.»[23]

«Mürtehin vefat ettiği takdirde yanındaki rehni bahsetmek hak­kı vârislerine intikal eder-»[24]

«Hıyar-i şart vârise intikal etmez. Bu suretde muhayyer olan kimse satıcı ise vefatiyle alıcı satılan mala sahip olur. Eğer muhay­yer alıcı ise vefatında vârisi muhayyer olmaksızın satılan mala sa­hip olur.»[25]

«Hıyar-i vasıf vârise intikal eder. Alıcı bu şartla muhayyer olun­ca vefatından sonra satın aldığı malın belirlenen. şart ve vasıftan uzak bulunduğu ortaya çıkarsa, vârisinin bu ahm-satımı bozma yet­kisi vardır.»

«Hıyar-i rü'yet vârise intikal etmez. O halde satın alan kimse malı görmeksizin vefat etse, vârisi muhayyer olmaksızın o mala sa­hip olur.»

«Hıyar-i ayb vârise intikal eder. Hıyar-i tağrir vârise intikal et­mez. Alıcı fahiş fiatla aldatıhrsa, vefatı halinde vârisi bu hususta da­vacı olamaz.» [26]Bunun gibi hakk-ı tezvîc de vârisi intikal etmez.

Buna bir misal verelim :

Bir kızın ana-baba erkek kardeşi vefat ecek bir oğluyla bir de baba bir erkek kardeşini terk etse, o kızı evlendirmek hakkı oğluna intikal etmeyip baba bir erkek kardeşine ait olur.

Velayet de vârise intikal etmez. Meselâ : Bir küçük çocuğun ya­ni ergen olmayan çocuğun velîsi olan babası vefat ederse, velayet hakkı vârisine intikal etmez.

Bunun gibi ariyet, vedia = iğreti, emanet ve hibede vârise inti­kal etmez. [27]

 

TERİKENİN SARFEDİLECEĞİ VÂRİSLER

 

Yukarıda belirtildiği üzere ölenin tekfin, teçhiz masrafı, kullara olan borçlan ve vasiyyeti yerine getirildikten sonra arta kalan malı aşağıda belirtilen dokuz derecedeki yerlere sarfedilir :

1 — Ashab-ı Feraiz,

2 — Asabe-i nesebiyye,

3 — Asabe-i sebebiyye,                                                           

4 — Red  (neseb cihetiyle   farz sahiplerine    arta kalanın veril­mesi) ,                                                                                            

5 — Zevi'l-Erham,

6 — Mevla'l-Muvalat,

7 — Ölünün gayri hakkında sabit olan neseb,

8 — Terikesinin üçte birinden   fazlasını vasiyyet   ettiği kiinse (mûsa-leh),

9 — Beytü'1-mal..., [28]

 

Birinci Derecede Olan Ashab-I Ferâiz :

 

Kur'ân veya Sünnet ya da îcmâ' ile farz ve takdir edilen senim (pay) sahiplerine «A&hab-ı Ferâiz» denilir. Bu derecede, olan vâris­ler belli paylarını aldıktan sonra geriye bir-şey kalırsa, ikinci derece­de olanlara verilir.

Ashab-ı Ferâiz On İkidir. Bunların on tanesi neseb cihetiyle iki­si sebep cihetiyle vâristirler. Neseb cihetiyle olanların üçü erkekten, yedisi, kadındandır :

1 — Baba

2 — Sahih dede (babanın babası)

3 — Anabir erkek kardeş,

4 — Kız

5 — Oğlun kızı

6 — Ana baba bir kız kardeş

7 — Baba bir kız kardeş

8 — Ana bir kız kardeş                                                     

9 — Anne

10 — Sahih nine (ölüye nisbetinde fasit dede arayere   girmiyen nine)..

 

Sebeb cihetiyle vâris olanlar :

 

1 — Koca

2 — Karı.

 

Takdir Edilen Farzlar Altıdır :

 

1. Yarı (1/2).

2. Dörtte-bir (1/4)                              

3. Sekizde bir (1/8)

4. Üçte iki  (2/3)

5. Üçte bir (1/3)

6. Altıda bir (1/6).

 

Yan Pay Beş Vârise Verilir :

 

1 — Kız

2 — Oğlun kızı (kızı bulunmadığı takdirde)

3 — Ana baba bir kız kardeş

4 — Baba bir kız kardeş (ana baba bir kız kardeş olmadığı tak­dirde ve yalnız oldukları zaman)

5 — Koca (ölenin evladı ve oğlunun evlâdı   bulunmadığı tak­dirde)...

Bunları birer misal ile açıklıyalım :

Adam ölür de geriye bir kızını ve karısını bırakırsa, dörtte bir karısına, yarısı kızma verilir. Arta kalan kısım da kızma reddedilir, ölen kimse kızını değil de oğlunun kızım ve karısını bırakırsa, du­rum aynıdır.

Ölen kimse karısını, anasını ve ana baba bir kız kardeşini bıra­kacak olursa, karışma dörtte bir, annesine üçte bir, kız kardeşine ya­nsı verilir. Ölenin bu durumda ana baba bir kız kardeşi değil de yal­nız baba bir kız kardeşi bulunursa, taksimde bir değişiklik olmaz.

Kadm ölür de kocasını, anasını ve babasını bırakırsa, malın ya­nsı kocasına, üçte bir annesine, geriye kalanı babasına verilir. Şöy­le ki babasına da üçte bir verildikten sonra arta kalanı da ona inti­kal eder.                                                     

 

Dörtte Bir Pay iki Vârise Verilir

 

1. Koca (ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu bulunduğu, tak­dirde)

2. Zevce (kan)   (ölenin evlâdı veya oğlunun evlâdı bulunduğu takdirde)

Bunları birer misal ile açıklıyalım :

Kadın ölür de geriye kocasını, anasını, bir oğlunu ve bir de kı­zım bırakırsa, kocasına dörtte bir, anasına altıda bir pay verilir- Ge­riye kalanı oğluyla kızı arasında ikili birli taksim olunur.

Adam ölür de geriye karısını, anasını ve bir erkek kardeşini bı­rakırsa, karısına dörtte bir anasına üçte bir, geriye kalanı erkek kar­deşine verilir.

Ölenin evlâdı bulunmuş olsaydı, karısına sekizde bir verilir, kar­deşi ise bir şey alamazdı.

 

Sekizde Bir Yalnız Zevceye Verilir :

 

Ölen adamın evlâdı veya oğlunun evlâdı bulunduğu takdirde ka­rısı sekizde bir hisse alır, gerice kalan mal evlâda intikal eder.

 

Üçte İki Hisse, Dört Vârise Verilir :

 

1 — Birden fazla kız

2 — Birden fazla oğlunun kızı

3 — Birden fazla ana-baba bir kız kardeş

4 — Birden fazla baba bir kız kardeş..

Bunları birer misal ile açıklıyalım :

Adam ölür de geriye iki kızını, karısını ve anasını bırakırsa, ma­lın üçte ikisi iki kıza, sekizde biri karısına, altıda biri annesine ve­rilir.

Adam geriye kızlannı değil de ölen oğlunun birden fazla kızları­nı, karışım ve anasını bırakırsa, yukarıda belirtildiği gibi, oğlunun kızlanna üçte iki, karısına sekizde bir, anasına altıda bir hisse ve­rilir.

Adam ölünce bunları değil de karısıyla birlikte ana-baba bir iki kız kardeşini veya baba bir iki kız kardeşini bırakacak olursa, bu defa malın üçte iki hissesi kız kardeşleri, dörtte biri de kansına

verilir.                                                               

 

Üçte Bir Hisse İki Vârise Verilir :

 

1 — Anne

2 — Birden fazla ana bir kardeşlere...

Ölenin evlâdı veya oğlunun evlâdı ya da birden fazla erkek ve kız kardeşleri bulunmadığı takdirde terikesinin üçte biri annesine verilir. Bunlardan biri bulunursa, altıda bir hisse alır.

Ölen kimsenin karısı, anası ve bir de ana bir iki ya da fazla kar­deşi vâris olarak kalırsa, karışma dörtte bir, anasına altıda bir, ana bir kardeşlerine üçte bir hisse verilir.        

 

Altıda Bir Hisse Altı Vâris Verilir :

 

1 — Anne

2 — Bir tane ana bir kardeş

3 — baba

4 — Sahih dede

5 —- Oğlun ikizi

6 — Baba bir laz kardeş..

Açıklaması :                             

ölenin annesi, onun evlâdı veya oğlunun evlâdı ya da birden faz­la kardeşleriyle biraraya gelirse, altıda bir hisse alır.

Ölenin sadece ana bir olan bir kardeşi bulunursa, o da altıda bir hisse alır. Birden fazla olursa üçte bir hisse alırlar.

Ölenin babası, onun evlâdı veya oğlunun evlâdı ile biraraya ge- altıda bir hisse alır. Bunlar bulunmadığı takdirde üçte bir alır-

Ölenin sahih dedesi (babasının babası) belirtilenlerle biraraya gelirse, o da baba gibi altıda bir hisse alır.

Ölenin oğlunun kızı, öz kızıyla biraraya gelirse, öz kıza terike-nin yarısı, oğlunun kızına altıda bir hisse verilir.

Ölenin baba bir olan bir kız kardeşi, baba-ana bir olan bir kız kardeşiyle biraraya gelirse, ana-baba bir kız kardeşe malın yarısı, baba bir kız kardeşe altıda bir hisse verilir.

Belli hisse (pay) alan ashab-ı ferâizi kısaca açıkladık. Bunlardan herhangi biri vâris olursa, önce ona belirlenen hissesi verilir, geriye bir şey kalırsa, neseb cihetiyle asabe'ye verilir. [29]               

 

ASABE :

 

Kitab ve Sünnet'te belirli payı olmayıp Ashab-ı Ferâizden arta kalanı alan ve yalnız bulunduğu takdirde terikenin tamamına hak sahibi olan vârise, Asabe denilir.

İslâm Miras Hukukunda Asabe, biri nesebiyye, diğeri sebebiy-ye olmak üzere ikiye ayrılır :

Asabe-i Nesebiyye : ölene neseb cihetiyle yakınlığı bulunan kişi­lerdir. Bunlar, asabe-i sebebiyye ile biraraya geldiklerinde malın ta­mamı bunlara verilir. Çünkü neseb cihetiyle yakınlık, sebeb cihetiyle olan yakınlıktan daha kuvvetlidir, bu bakımdan diğerine tercih edi­lir.

Asabe-i Nesebiyye kimlerdir? Bunlar genellikle üç kısma ayrılır : Binefsihi asabe, bi-gayrihi asabe, maa-gayrihi asabe...

Birincisi, ölene nisbetinde kadın arayere girmiyen,. yani kendi­siyle ölen arasında kadın bulunmayan erkektir. Bu da dört sınıftır :

1 — Ölenin cüz'ü (oğlu, oğlunun oğlu...)

2 — Ölenin aslı (babası babasının babası...)

3 — Ölenin babasının cüz'ü (Ana-baba bir veya baba bir erkek kardeşleri ve onların oğulları, oğullarının oğullan...)

4 — Ölenin dedesinin cüz'ü (ana-baba-bir ve baba bir amcaları ve onların oğulları ve oğullarının oğullan....)

İkincisi (Asabe bi-gayrihi) : Yalnız iken belli paylan yarı, bir­den fazla iken üçte iki olup da erkek kardeşiyle beraber bulunan kız­lardır.

Ölenin kızı yalnız bulunduğunda malın yarısını alırken, ölenin oğluyla beraber bulunursa zevi'l-furuz olmaktan çıkar asabe duru­muna geçip belirli pay sahipleri paylarını aldıktan sonra geriye ka­lanı ikili birli alırlar.

Ölenin oğlunun kızı yalnız bulunursa, malın yansını alır- Ölenin oğlunun oğluyla birleştiğinde, asabe olur ve belli pay sahipleri pay­larını aldıktan sonra geriye kalanı ikili birli taksim ederler.

Ölenin ana-baba bir olan bir kız kardeşi yalnız bulunduğun da terikenin yansını, ana-baba bir erkek kardeşiyle birleştiğinde asabe olup farz sahiplerinden arta kalanı ikili birli alırlar.

Ölenin baba bir olan bir kız kardeşi yalnız bulunduğunda teri­kenin yarısını, baba bir erkek kardeşiyle birleştiğinde, farz sahip­lerinden arta kalanı asabe olarak ikili birli alırlar.

Üçüncüsü (Asabe maa-gayrihi)

Diğer bir kadınla birleştiğinde asabe olan kadındır. Bu da iki sı­nıf tır :

1 — Ana-baba bir kız kardeş, ölenin kızı ya da oğlunun kızıyla birleştiği zaman «asabe maa-gayrihi» olur.                         

2 — Yalnız baba bir kız kardeş, bu da yine ölenin kızı ya da oğ­lunun kızıyla biraraya geldiğinde «asabe maa-gayrihi» olur. Yani bu ramda kız kardeş, ölenin kızı ya da oğlunun kızıyla beraber bu-induğu için asabe olmuş oluyor. [30]

 

Asabe-İ Sebebiyye :

 

Mevlâ'l-İtaka veya onun asabesidir.

Günümüzde kölelik, efendilik kalmadığına göre, bu meseleyi yaz-lamıza bir bakıma gerek yoksa da, İslâm Hukukunda onlarla ilgili azı hükümleri bilmekte yarar olduğundan kısaca belirtmemiz uy­un olur :

Mevlâ'l-İtaka : Bir köle veya cariyeyi azâd etmiş bulunan kişi-ir. Azâd edilen köle veya câriye ölürse, geride Asabe-i Nesebiyyesi lmadığı takdirde, ashab-ı ferâizden arta kalan malı, onu azâd eden işi alır. O kişi de ölmüşse, onun erkek olan asabe-i nesebiyyesi alır.

Şayet onun asabe-i nesebiyyesinde erkek yoksa, o takdirde asa-ie-i sebebiyyesinden erkek olanlar alır. [31]

 

Redd :

 

Bu tabirin Miras Hukukunda ayrı bir yeri ve anlamı vardır. Ölen [imsenin ashab-ı ferâizden olan yakınları belli paylarını aldıktan onra geriye kalan malı alacak asabe bulunmadığı takdirde yine o nalı paylarına göre farz sahiplerine vermeğe   redd  denilir.

Bu hususta Ashabın, Tabiinin ve cumhur-i ulemânın görüş birliği sağlanmıştır. Ancak Zeyd bin Sabit (R.A.), arta kalanın farz sahip­lerine değil, beytü'1-male terki gerekir, diyerek ayn bir görüş izhar etmiştir. Fetva birincilerin  re'yüıe göredir.

Sözü edilen tariften anlaşıldığına göre, redd ancak neseb cihe-tiyle farz sahibi hakkında câridir. Kan, koca gibi sebep cihetiyle farz sahibi olanlar hakkında değil.

0  halde redd konusunda ashab-ı ferâiz iki kısımdır :

1 — Kendilerine redd olunanlar  (men yureddu aleyh),

2 — Kendilerine redd olunmayanlar (men lâ-yureddu aleyh).

Kendilerine redd olunanlar on sınıf, redd olunmayanlar ise iki sınıftır.

Bunu bir misal ile açıklıyahm :

Ölen kimse bir tane ana-baba bir kız kardeşini ve bir de anne­sini mirasçı olarak bırakırsa, kız kardeşine malın yarısı olan altıda üç, anasına malın üçte biri olan altıda iki hisse verilir. Bu iki hisse­nin toplamı beş olur, geriye bir hisse arta kalır. Bu da tekrar sözü edilen iki vârise reddedilir : Beşte üçü kız kardeşe, beşte ikisi anne­ye isabet eder. [32]

 

ZEVİ'L-ERHAM

 

Ölen kimseye yakınlığı olup da ashab-ı ferâiz ve asabeden olma­yanlara zevi'l-erham denilir. Bunun tekili, «zû-rahm»dır, Bunların mirasçı olup olmadıkları hakkında farklı görüş ve ictihadlar vardır :

a) Ashaib-ı Kirâm'dan Ömer, Ali, İbn Mes'ud, İbn Abbas, Ebu Ubeyde, Muaz bin Cebel ve Ebu Derdâ'ya göre (Allah hepsinden ra­zı olsun) Zevi'1-Erham vâris olur.

Tabiînden Alkame, İbrahim, Süreyh, Hasan, İbn Şirin, Atâ' ve Mücahid de ayni görüştedirler. Hanefî İmamlarının da görüş ve iç­tihadı bu doğrultutadır.

b) Ashabdan Zeyd bin Sabit (R.A.)    ise   Zevi'l-Erham'a   vâris kılmamıştır. Ashab-ı Ferâiz ile asabeden kimse kalmamışsa, malın tamamının Beytü'1-Male intikal etmesini söyler. Çünkü onlara göre, Kur'ân'da sadece Ashabı Feraiz'den ve bir de Asabe'den söz edil­miş, Zevi'l-Erham'a yer verilmemiştir.

Ne var ki Ashabın- Cumhuru ve Tabi'in'in çoğu- «Ve UlûH-Erha-mı ba'duhum evlâ bi-ba'din...» âyetine dayanarak onların da vâris olabileceklerini istidlal etmişlerdir.

İmam Mâlik ile İmam Şâfü, Zeyd b. Sabitin görüş ve içtihadını daha uygun görmüşlerdir. [33]

 

ZEVİ'L-ERHAM DÖRT SINIFTIR

 

1 — Ölene intisâb edenler..

Ölenin kızının çocukları ve oğlunun kızının çocukları...

2 — Ölen kimsenin intisab ettiği kimseler..

Ölenin fâsid dedeleri ve fâsid nineleri... Bundan maksat ara yere kadın giren dedeler ve ninelerdir.

3 — Ölenin ana-babasmdan birine veya ikisine intisab edenler..

Ölenin kız kardeşlerinin erkek ve kız çocukları. Oğlan kardeşle-finin kızları ile onların çocukları. Ölenin anabir kardeşinin erkek ve kız çocukları.

4 — Zevi'l-Erham'm dördüncü sınıfı dört gruba ayrılır :

Birincisi : Ölenin baba tarafından dede veya ninelerine intisab edenler : Babasının ana-baba bir veya baba bir ya da ana bir kız kar­deşleri (amme)- Babasının anabir oğlan kardeşleri (ananı liüm).

İkincisi : ölenin ana tarafından dede ve ninelerine intisab eden-! ler : Anasının ana-baba bir veya baba bir ya da ana bir erkek kar-i deşleri (hala = dayı). Anasının yine kız kardeşleri (hala. = teyze).

Üçüncüsü : Ölenin yukarıdaki dede ve ninelerine intisab eden­ler : Dede veya ninelerinin asabe olmayan erkek veya kız kardeş­leridir.

Dördüncüsü : Sözü edilen amca ve halâların erkek ve kız çocuk­ları ile asabe olan amcalarının kızları ve onların erkek ve kız ço­cukları. [34]

 

Mukırrün Leh Bi'n-Neseb Alâl'gayr

 

Nesebi meçhul olan kimsedir ki ölen adam onur, nesebini başka bir şahsa isnad edecek surette kendi akrabasından olduğunu ikrar etmiş olmasıdır.

Bu durumda olan kimse de yedinci derecede veraset hakkına nail olur. Ancak bunun üç şartı vardır, onlar gerçekleştiği takdirde veraset hakkı gerçekleşir :

1 — Nesebi meçhul şahsın nesebim ikrar ederken başka bir şah­sa isnadını içinde taşımalıdır : Kendi kardeşi veya amcası olduğu­nu ikrar etmesi gibi ki birinci de onun nesebini babasına, ikincide dedesine isnad etmiştir.

2 — O kimsenin nesebi belirtilen şahıstan    sabit olmamalıdır. Aksi halde ya ashab-ı feraizden, ya da Asabadan sayılır.

3 — Nesebi meçhul olan şahsın nesebini başka birine isnad edip kendi akrabasından olduğunu ikrar ettikten sonra ölünceye kadar bu ikrarından dönmüş olmamalıdır. Aksi halde, daha önceki ikrar bir hüküm taşımaz. [35]

 

Terikesinin Üçte Birinden Fazlasını Birine Vasîyyet Ederse :

 

Fıkihta buna «Musa leh bima zade alâ's-sülüs» denilir. Yani bir kimse ölmeden önce malının üçte birinden fazla bir nisbeti bir şah­sa verilmek üzere vasiyyet ederse, bu şahıs mirasta sekizinci dere­cede bulunur. Vârisler üçte biri aşan kısmı tecviz ederlerse vasiyyet edilen adama verilir, tecviz etmezlerse, sadece üçte bir nisbet verilir.

Ancak ölenin hiçbir vârisi yoksa, o takdirde vasiyyet edilen nis­bet ne ise olduğu gibi verilir. [36]

 

BEYTÜL-MAL

 

ölen kimsenin sözü edilen vârislerinden hiç kimse yoksa, o tak­dirde vasiyyeti de yerine getirildikten sonra arta kalan mal Beytü'l-Male intikal eder. Ölenin kocası, erkek ise karısı hayatta ise, onların hissesi verildikten sonra arta kalan mal yine Beytü'1-Male intikal eder. [37]

 

İrse Mani' Olan Sebepler :

 

Daha öncede kısmen dokunduğumuz gibi, irse mâni bazı hal ve sebepler vardır. Bunu dört grupta özetlemek mümkündür. Ancak bunlardan biri günümüzde geçerliğim kaybetmiştir, o da köle ve ca­riyeyle ilgilidir.

O halde biz irse mani' sebeplerden sadece üçünü anmakla yeti­neceğiz :

1. Öldürmek-

Bilindiği gibi, öldürmek beş kısma ayrılır : Kasden bile bile öl­dürmek, buna benzer şekilde öldürmek, hatâ ile öldürmek, hatâ mec­rasında cerayan eder şekilde öldürmek ve ölüme sebebiyet vermek.

Kasden Bile Bile Öldürmek :

Buna fıkıhta «Katl-i amd» denilmiştir. Öldürülmesi meşru' ol­mayan bir adamı kesici, yaralayıcı bir aletle haksız yere öldürmektir.

Kasde Benzer Şekilde Öldürmek :

Öldürülmesi meşru' olmayan bir adamı yaralayıcı, kesici olma­yan bir âletle öldürmektir. Yumruk, sopa ve tokat vurmak veya ate­şe atmak suretiyle meydana gelen öldürme bu cümledendir.

Hatâ ile Öldürmek :

Yaralama ve öldürme kasdı olmaksızın bir kişiyi hatâ ile öldür­mektir. Ancak hatâ'iki türlüdür . Biri fiilde hatâ, diğeri kasdde hatâdır. Fiilde hatâ : Av kayvanma veya boş bir yere atılan kurşunun ha­tâ ile bir adama isabet etmesi bu cümledendir. Kasdde hatâ : Av zan­nıyla bir insana kurşun atıp öldürmek bu cümledendir.

Hatâ Mecrasında Cereyan Eder Şekilde Öldürmek :

Elde olmıyarak meydana gelen öldürme olayıdır. Uyku halinde bir adamın üzerine düşmek veya bir evin damından, balkonundan düşüp bir şahsı öldürmektir.

Ölüme Sebebiyet Vermek :

Vali ya da Belediyemden ruhsat almadan umuma ait yolda'kuyu açmak, taş yığmak, kanal açmak veya başkasına ait bir arsada sa­hibinin iznini almadan kuyu açmak gibi. Bu sebeple biri kazılan ku­yu veya kanala düşüp ölürse, kuyu ya da kanalı açan kimse onun ölümüne sebep olmuş kabul edilir-

Sayılan bu öldürmelerden dördü irsi men'eder; beşincisi ise men1-etmez.

Sözü edilen dört türlü öldürme olayında, katile yardımcı olan kimse katil hükmündedir. Ancak bu durumlarda öldürmenin irsi men'etmesi için katilin âkil ve bâîiğ olması şarttır.

Birde öldürmenin meşru' şekilde cereyan etmemesi şarttır. O halde ölüm cezasına çarptırılan bir kimseyi celladın öldürmesi, dev­lete başkaldıranı âdil olan yakınının öldürmesi irse engel sayılmaz. Çünkü bu tür öldürmeler meşru, yoldan gerçekleştirilmiştir.

Bunun gibi, Öldürme olayının müdafaa yoluyla olmaması da şarttır. O halde bir kimse, kendisini öldürmek için üzerine hücum eden murisini öldürmekten başka çare kalmadığı için öldürürse, bu da irse engel değildir.

Katilin öldürme olayına zorlanmaması da şarttır. O halde ölüm tehdidi altında bir yakınını öldürmesi istenilir ve bu yüzden işkence yapılır da o takdirde zorlandığı için yakınını yani murisini öldürür­se, irse mani' sayılmaz. Bunun da dört şartı vardır, onlar gerçekleş­medikçe öldürme olayına zorlanmış kabul edilmez :

1 — Şiddetli dayak, organ kesilmesi, keskin bir aletle etinin ko­parılması,-

2 — Zorlayanın tehdide kudretinin yetmesi,

3 — Zorlanan kimsenin zorlayanın tehdidinden    şiddetle kork­ması,

4 — Zorlanan kimsenin öldürme olayını, yani fiilini zorlayanın huzurunda yerine getirmesi..

Bu durumlarda katil maktuldan ölürse, maktul ona vâris olur. [38]

 

Dinlerin Ayrı Olması :

 

Fıkıhta buna «İtıtüâf-i Din» denilir. Bu her iki taraf için de irse mani' sebeplerdendir- O halde müslim gayr-i müslim'e, gayr-i müs-Hm de müslime vâris olamaz. Bunu bir misal ile açıklıyahm :

Müslüman bir erkek, Kitap Ehlinden bir kadınla evlenirse, bun­lar birbirine vâris olamıyacakları gibi, onlardan doğup meydana ge­len çocuklar da babalarına tabi' sayılarak onlarla anneleri arasında da tevarüs mümkün değildir. Bunda icma1 vardır. Ashabdan Hz. Ali, Zeyd bin Sabit ve birçok zatların görüş ve içtihadı bu doğrultudadır. Onların delili, «La tetevaresü ehlü milleteyne şetta.;» hadisidir. Nite­kim Hanefi ve Şafiî imamları da bu rivayete ve ashabın ileri gelen­lerinin icmama dayanarak aynı şekilde ictihadda bulunmuşlardır.

Ancak Ashabdan Muaz bin Cebel ile Muaviye b. Ebî Süfyan müs-limin gayr-i müslime vâris olacağı görüşünü ortaya koymuşlardır.

İslâm'ın muhtelif mezhep erbabı arasında tevarüs caiz ve câri­dir. Çünkü bütün mezhepler Peygamberlere ve kitaplara inanırlar. O halde İmân esaslarının bir kısmına inanmıyan -kader meselesi müstesna kalmak üzere- mezhepler İslâm'ın dışına çıkmış kabul edi­leceğinden Müslümanlara vâris olamazlar.

Gayr-i müslimler arasında ise ister kitap ehlinden olsunlar, is­ter kitap ehliyle diğerlerinden olsunlar farketmez- tevarüs caizdir. [39]

 

Murteddin Hükmü :

 

Bir kişi İslâm Dininden döner ve o hal üzere, yani murtedd oldu­ğu halde ölür veya yabancı bir millete iltihak eder ve buna dair mahkeme kararı bulunursa.o takdirde müslüman iken kazandığı mal Müslüman olan vârislerine taksim edilir- Murted iken kazandı­ğı mal ise Beytü'1-Male bırakılır.

Bu, îmam Ebû Hanife'ye göredir. îmameyne göre,    murted İs­lâm'a dönmek zorundadır, bu bakımdan vârisleri hakkında müslim ":.    farzedilir ve her iki durumundaki kazancı müslüman olan vârisleri­ne taksim edilir. Ancak irtidad edip yabancı bir ülkeye iltihak ederittifakla o devrede kazandığı malı müslüman olan vârislerine ve--ilmez. Çünkü müslim, harbiye vâris olamaz.

Ayrıca, bir kadın irtidad etse, gerek İslâm'da iken, gerekse irti-lad halinde iken kazandığı mal vârislerine taksim edilir. Şu farkla ii, murtedd olduğu anda kocasından bayinen boşannuşsa, o takdir­de kocası ona-vâris olamaz.

Murtedd Müslime vâris olaınıyacağı gibi, diğer bir mürtedde de vâris olamaz. Çünkü nikâh gibi miras da milliyyete dayanır. Mur­tedd ise İslâm nazarında hiçbir milliyyete- mensup değildir.

Ancak bir bölge halkının hepsi irtidad ederse, onların kesimi Dar-Î Harp sayılacağından kendi aralarında tevarüs câri olur.

Mürtedde vâris olacak kimselerin irtidad zamanında mevcut ol­maları şart değildir. Murtedd öldüğünde vâris olan kimseler itibar edilir. Bunlar ister irtidad zamanında, isterse sonra mevcut olsun farketmez.

Murtedd yabancı bir ülkeye iltihak eder ve bu mahkeme kara­rıyla sübut bulur, sonra da malı vârisleri arasında taksim edildikten sonra İslâm ülkesine dönerse, hâkimin kararına müsteniden yapılan taksimat bozulmaz. Ancak vârislerin elinde aynen mevcut olan malı geri alabilir. [40]

 

Ülke Değişikliği :

 

Muris ile vârisin ayrı ayrı ülkeler halkından olması, irse mâni sebeplerden biridir. Fıkıhta buna «İhtilâf-ı Dar» denilir. Delâlet etti­ği 'asıl mâna şudur .- îki ülkenin ihtilâf, hükümdar ve ordusunu ayrı ayrı olmasıyla itibar edilir.

Ülkelerin ayrı ayrı olması irse mani'dir. Çünkü her iki taraf bir­birinin öldürülmesini helâl sayar. Ancak iki ülke arasında anlaşma yapılır da düşmana karşı birleşirlerse, o takdirde ikisi hükmen bir ülke sayılır ve aralarında tevarüs câri olur.

Ülkeler değişikliği, yani ihtilâf-i dar'm irse mani' olması, gayr-i müslim milletlere mahsustur. Müslüman ülkeler arasında câri de­ğildir. Çünkü genellikle Müslümanlar arasında İslâm toplayıcı bir ieştirici bir bağ olduğundan aralarında velayet ve ismet kıopmaz. Bu bakımdan ülkelerin değişik olması irse mani' teşkil etmez. [41]

 

Esir Ve Hükümleri :

 

Bir müslüman esîr olursa, İslâm Dini üzere sebat ettikçe hakkında müslim gibi muamele olunur: Hem vâris hem muris olur. Çünkü Müslüman nerede bulunursa bulunsun, yine İslâm ehlinden kabul edilir. Esir kaldığı süre içinde kansı bile boş düşmez. Yani esirlik ni­kâh ismetini kesmediği gibi, verese ismetini de kesmez. Ancak dinin­den ayrılırsa, murtedd kabul edilir, ona göre muamele yapılır- İslâm ülkesinde irtidad edip öylece yabancı bir ülkeye iltihak etmekle, esir düştükten sonra irtidad etmek arasında fark yoktur.

Esirin yabancı bir ülkede irtidad ve hayatı bilinmezse, ortadan kaybolmuş bir müslim gibi sayılır ve ona göre muamele yapılır. Du­rumu açıklığa kavuşuncaya kadar malı taksim edilmez, kansı baş­ka biriyle evlenemez. Ancak vârisleri onun yabancı ülkelerde irtidad ettiğini iddia eder ve iki âdil şahit ile bunu isbat ederlerse, o takdirde hâkim zevcesinin tefrikine ve malının taksimine karar verebilir,

Hâkimin kararından sonra adam çıkagelir ve irtidad etmediğini söylerse, hüküm bozulmaz. Ancak vârislere taksim edilen mal ay­nen ellerinde mevcut bulunuyorsa geri alınır. [42]              

 

Îrse Engel Sayılan Diğer Sebepler :                        

 

Yukarıda belirtilen sebeplerin dışında irse engel olan bazı se­bepler daha vardır. Onları da şu dört maddede toplamışlardır :

1. İrtidad  (İslâm Dinini terkedip başka dine girmek veya din­siz kalmak),                                                                          

2. Ölüm tarihinin bilinmemesi,                                

3. Vâris olduğunun bilinmemesi,                             

4. Lian..                                                                        

Bilindiği gibi, murtedd hiç kimseye vâris olamaz. Çünkü irtidad ihtilâfi dinden sayılmamıştır- Kendine has bir anlam doğrultusunda ayrı bir sebep kabul edilmiştir.                                     

Ölüm tarihinin bilinmemesine gelince, bir olay ya da felâkette vârislerle murislerinin toptan ölmesiyle yorumlanır. Molâ bir ev­de meydana gelen yangın veya bir deprem sonucu evdekilerin hep­si ölürse, hangisinin daha önce öldüğü kesinlikle tesbit edilemediğin­de ölenlerin terikesi sağ kalan vârislerine taksim edilir, onlar birbir­lerine vâris sayılmayıp hepsinin aynı anda öldüğüne hükmedilir.

Bunun gibi, babayla oğlu gece bir yıkıntı altında kalır veya düş­manları tarafından öldürülürler de hangisinin önce öldüğü veya öldurulduğu bilinmediği takdirde biri diğerine vâris olmaz. İkisi aynı anda ölmüş kabul edilerek terikeleri sağ kalan vârislerine taksim edilir.

Ancak hayatta olan vârislerden her biri kendi murisinin diğe­rinden sonra öldüğünü veya öldürüldüğünü iddia ederse, bunu isbat için kendisinden beyyine istenir. Yeterli beyyine ikame ettiği tak­dirde ona göre hükmedilir Aynı hususu iki tarafın vârisleri iddia eder de hiç biri beyyine ikame edemezse, kendilerine yemin teklif edilir, ikisi de yemin ederse, hiç biri kabul olunmaz. Birisi yemin eder, diğeri yeminden kaçınırsa, yemin edenin iddiası doğru kabul edilerek ona göre hükmedilir.

Bu meseleden istisna edilecek bir husus vardır : îki kardeşten veya baba ile oğuldan biri doğu ülkesinde, diğeri batı ülkesinde tam güneş batarken ölürlerse, bunlar aynı anda ölmüş kabul edilmez. Çünkü iki ülke arasında saat farkı vardır. Batıdafeinin daha sonra öldüğü kesindir. O nedenle kendisinden önce ölen doğudaki murisine vâris olur. [43]

 

Vârisin Bilinmemesi :

 

Vârisin bilinmemesi de irse engel olan sebeplerden biridir. Fu-kaha bunu beş mesele halinde özetleyip tesbit etmiştir :

1 — Anne olan bir kadın, biri kendi öz çocuğu, diğeri de baş­kasına ait bir çocuk olmak üzere iki çocuğu emzirirken ölecek olur ve bu iki çocuktan hangisinin onun öz evlâdı olduğu bilinmezse, o takdirde hiç birisi ona vâris olamaz-

2 — Bir kadın, birisinin babası müslüman, diğerinin ise gayr-i müslim olan iki çocuğu birlikte emzirir, onları besleyip büyüttükten sonra hangisinin müslüman, hangisinin gayr-i müslim olduğunu tes­bit etmek mümkün olmazsa, o takdirde her ikisi de müslüman kabul edilir ve gayr-i müslim olan babaya vâris olamazlar.

3 — Kendi öz çocuğunu beslememeye karar verip onu gece ya­rısı götürüp bir caminin önüne veya bir çocuk esirgeme kurumunun yada kreşin önüne bırakır, birkaç gün sonra pişmanlık duyar da ço­cuğunu almaya gittiğinde iki çocukla karşılaşır, hangisinin kendine ait olduğunu bilmez ve bu arada ölürse, o iki çocuktan hiçbiri ona vâris olamaz.

4 — Hür bir kadınla bir câriye karanlık bir odada birer çocuk doğurur, bunlardan hangisinin hür kadına ait olduğu kesinlikle bilinmez ve az sonra hür kadın ölecek olursa, bu iki çocuktan hiç biri ona vâris olamaz.

5 — Dadılık yapan bir kadm, biri hür kadından, diğeri cariye­den dünyaya gelme iki çocuğu emzirip büyütür, fakat hangisinin hür kadının çocuğu olduğu bilinmezken hür kadın ölecek olursa, bu ikisinden hiçbiri ona vâris olamaz. [44]

 

Liân Da İrse Engel Sebeplerden Biridir :

 

Liân : Namuslu iffetli karısına zina isnad eden veya bu kadı­nın doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını iddia eden kimse ile karısı arasında fıkıhta belirtilen şartlar doğrultusunda hâkimin hu­zurunda icra edilen dört şehadettir. Her ikisi de mülaanede iddiası­nı tekrarlayıp ısrar ederse, hâ-kim onları ayırır ve çocuğun nesebini babasından nefyedip anasına ilhak eyler. Bu durumda sözü edilen çocuk babasına vâris olamaz. Çünkü irsi gerektiren sebep ortadan kalkmıştır. [45]

 

Mirasta Hacb :

 

Hacb : Miras konusunda bir kimsenin var olmasiyle diğeri­nin mirastan ya tamamen ya da kısmen mahrum olması anlamında kullanılır. Bu suretle irsten mahrum edilene Mahcûb, mahrum etmeye sebep olana ise hâcib  denir.

Bu durumda hacb iki kısma ayrılır : Hacb-i noksan ve Hacb-i hirmân. Birincisi, vârisin hissesini az bir miktara düşürmek; ikincisi, vârisi tamamen mahrum bırakmak anlamına gelir.

Hacbi-   noksan,   beş kişi hakkında cereyan eder.

1. Koca..

Ölen kadının kocası terikenin yarısını alır. Ancak kadının geri­ye bıraktığı çocuğu varsa, bu çocuk kocanın hissesini yarıdan dörtte bire. düşürür.

2. Kadın..                            

Ölen erkeğin karısı terikenin dörtte birini alır. Ancak adamın geriye bıraktığı çocuğu varsa, bu çocuk o kadının hissesini dörtte bir­den sekizde bire düşürür.

3. Anne..

Anne, ölen evlâdının terikesinden üçte bir hisse alır. Ancak Ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu, ya da erkek ve kız kardeşlerinden iki tanesi bulunursa, o takdirde annenin hissesi üçte birden altıda bire düşer.

4. Ölenin oğlunun kızı.

Ölenin bir tane oğlunun kızı vâris olarak bulunursa, terikenin yansını, birden fazla bulunursa üçte ikisini alırlar. Ancak bu, öle­nin öz bir tane öz kızıyla birleşirse, üçte ikiyi tamamlamak için al tıda bir hisse alır ve bu sebeple hissesi yarıdan altıda bire düşmüş olur.                                                                                                    

5. Baba bir kız kardeş..                                                               

Bir tane olursa terikenin yarısını alır, birden fazla olursa, üçte  ikisini alır. Baba-ana bir, bir kız kardeşle beraber bulunursa, üçte ikiyi tamamlamak için altıda bir hisse alır, böylece nısıf (yan) olan hissesi altıda bire düşmüş olur. [46]

 

Hacb-İ Hirmân:

 

Bu, yukanda da belirttiğimiz gibi, bir vârisi olduğu gibi miras­tan mahrum bırakmak, anlamına gelir. Ancak himıan yoluyla nıah-cub olanla verasetten mahrum olan arasında fark vardır : Hacb yoluyla mirastan mahrumiyet ânzîdir. Verasetten mahrumiyet ise, arı­zî olmayıp zatîdir.

Hacb-i hirmâna nisbetle vârisler ikiye ayrılır : Birincisi, bazı hal­lerde hacb-i noksan ile mahcup olsalar bile hiçbir zaman hacb-i hir-man üe mahcup olmazlar. Bunlar şu altı vâristir; üçü erkekten, üçü de kadındandır. Erkekten olanlar : Oğul, baba ve kocadır. Kadından olanlar : Kız, anne ve zevcedir-

İkincisi, bazı hallerde vâris olduklan halde bazen de tamamen mirastan mahrum olurlar. Yukarıda belirtilen altı varisin dışında kalan vârisler bu kısma girer. Bunları birkaç misal ile açıkhyalım :

Ana-baba bir kardeşler : Önce oğul ile ve oğlun oğlu ile, sonra baba ile, sonra da dede ile mirastan düşerler. O halde baba-ana bir kardeşler, sözü edilen dört mirasçı bulunmadığı takdirde mirasçı olup hisse alırlar. Dört sınıftan biri mevcut olduğunda bunlar hacb-i hirmân ile mahrum olurlar.

Baba bir kardeşler : Önce oğul ve oğlun oğlu ile, sonra baba ile, sonra dede ile düştükleri gibi, ana-baba bir kardeşlerle de düşerler. Ayrıca ana-baba bir kızkardeş kız ile birleştiğinde asabe ulunca o da baba bir kardeşleri düşürür.

Ana bir kardeşler : Evlâd ve oğlun evlâdı ile, sonra baba ve dede ile düşerler.

Nineler -ister ana tarafından, ister baba tarafından olsunlar-mutlaka anne ile düşerler. Sonra baba tarafından olan nineler baba ile düşerler. Sonra da baba tarafından olan nineler dede ile düşer­ler. Ancak babanın anası, babanın anasının anası düşmezler.

Birkaç cihetten olan nineler biraraya geldiklerinde,' yakın plan­lar uzak olanlan düşürür.

Oğlun kızlan, kızlar ile düşerler- Tabii bu da kızlar birden faz­la olup asıl hakları olan üçte ikiyi aldıklan takdirde böyledir. Bir ta­ne olursa, o takdirde üçte ikiyi tekmil için oğlun kızı altıda bir hisse alır. Ayrıca oğlunun kızının ya hizasında ya da altında bir oğlan bu­lunursa, onunla asabe olurlar.

Baba bir kızkardeşler, ana-baba bir kızkardeşierle düşerler. Ta­bii ana-baba bir kızkardeşler bu durumda birden fazla olurlarsa böy­ledir. Bir tane olursa, o takdirde baba bir kızkard'eşleri düşüremez. Bir de baba bir kız kardeşin hizasında veya altında bir erkek kar­deşi yani baba bir kardeşi bulunursa, düşmezler onlar sebebiyle asa­be olurlar. [47]

 

ASHAB-I FERÂİZ              

 

Fıkıhta farz sahibi olan mirasçılara «Ashab-ı Ferâiz denilir. Bunların vâris olma hususunda kırk hali vardır. Yani farz sahibi olan her mirasçının miras ahkâmına göre bazı halleri vardır; bun­ları biraraya getirdiğimizde karşımıza knk hal çıkmaktadır. O hal­de feraiz ilmini iyi bilmek için herhalde bu kırk hali detaylı biçimde bilmeye ihtiyaç vardır.

Farz Sahibi :                                    Hallerinin Sayısı :

1 — Baba                                                    3

2 — Sahih dede                                           4      

3 — Ana bir oğlan ve kız kardeşler            3

4 — Koca                                                    2

5 — Zevceler                                               2

6 — Kız                                                       3

7 — Oğlun kızı                                            6

8 — Ana-baba bir kızkardeşler                    5

9 — Baba bir kızkardeşler                           7

10 — Ana                                                     3

11 — Sahih nine                                           2

TOPLAM  :                                                  40

Açıklama :                                               

1. BABA :

Yukarıda belirtildiği gibi BABA'nın miras hususunda üç hali vardır : Ivîutlaık farz, asabelikle birlikte farz ve sadece asabelik.

Birincisi : Baba sadece farz sahibidir, asabelik hali yoktur, ölen murisinin altıda bir terikesini alır. Bunu bir misal ile açıklıyalım. Ölenin babasiyle birlikte oğlu ya da oğlunun oğlu... bulunursa o takdirde terikenin altıda biri babasına, geriye kalanı oğluna ya da oğlunun oğluna verilir.

Altıda Bir ;             Geriye Kalan : 5 His.             Mesele ;

Baba                            Oğul                                      6

Baba                            Oğlun oğlu                            6

ikincisi :                                                  .

Asabelikle birlikte farzdır. Bu durumda baba hem farz sahibi olarak belirli payım alır, hem de asabe olmak sıfa-tiyle farz sahiple­rinden arta kalanı alır. Buna bir misal verelim : Ölenin babasiyle bir­likte kızı veya oğlunun kızı, ya da oğlunun oğlunun kızı... bulunursa,

Altıda Bir s       Geriye Kalan :     Nısıf = Yarı         Mesele :

Baba : 1 + 2 =                               Kız : 3                      6

Burada miras meselesi altı üzerindendir. Bunun yarısı olan üç hissesini ölenin kızı, altıda bir hissesi olan bir hisseyi babası aldık­tan sonra geriye kalan iki hisse de asabelik yoluyla babaya verilir-

Üçüncüsü :

Sadece asabeliktir. Bu durumda baba farz sahiplerinden arta ka­lanı alır. Bunu bir misal ile açıklıyalım : Ölen kimsenin evlâdı veya oğlunun evlâdı bulunmazsa, önce farz sahiplerine düşen belli hisse­ler verilir, sonra arta kalanı baba alır.

Üçte Bir :                        Geriye Kalan :                Mesele ;

Ana : 1                              baba : 2                             3

2. SAHİH DEDE :

Bu tabirden maksat, ölüye nisbetinde arayere kadın girmeyen dededir. O halde bu, ölenin babasının babası olduğu gibi babasının babasının babası da olabilir. Çünkü her iki durumda da ara yere ka­dın girmemektedir. Kadın girecek olursa, o takdirde sahih dede de­ğil fasit dede sayılır. Fasit dede ise farz sahiplerinden değildir, zevi'l-erham sınıfına girer.

Sahih dedenin   -yukandada belirtildiği   gibi miras   hususunda dört hali vardır :

a) Mutlak farz,

b) Asabelikle birlikte farz,

c) Sadece asabelik'

d) Düşmek..        

Bu dört halden ilk üçü babanın üç halinin aynıdır. Babanın bu­lunmadığı duruma hastır. Yani ölenin babası bulunmayıp da sahih dedesi bulunursa, her üç halde dede baba gibidir. Dördüncü hal ise, ölenin babasiyle birlikte bulunduğunda dede düşer, yani mirastan bir şey alamaz. Çünkü baba ölüye daha yakın durumda bulunuyör-dur. O varken dede düşer.

Her ne kadar üç halde dede baba yerine geçiyorsa da şu dört meselede babadan ayrılır :

a) Ölenin babasının anası baba ile beraber bulunursa, baba onu düşürür, ama ölenin babasının anası sahih dede ile bulunursa, sahih dede onu düşüremez; nine bu durumda altıda bir hisse alır-Altıda Bir :                                           Mesele :

Babasının anası : 1      Sahih dede : 5                            6

b) Ölenin babası ile anası ve bir de zevcesi   biraraya gelirse, zevceye dörtte bir verildikten sonra geriye kalanın üçte biri anası­na, arta kalanı babasına verilir. Ama burada baba değil dede bulu­nursa, ölenin anası zevceden arta kalanın değil, malın tamamının                                            

üçte birini alır.

Dörtte bir :       Geriye kalanın üçte biri :          Baki :         Mesele

Zevce : 1                        Anne : 1                     Baba : 2           4

Dörtte bir :         Tamamının üçte biri :           Baki :           Mesele

Zevce : 3                      Anne : 4               Sahih dede : 5        12

c) Ana-baba bir kardeşler ile baba bir kardeşler baba ile dü­şerler. Ama baba yerinde dede bulunursa düşmezler.

d) Ölen kimse Mevlâ'1-ı taka = Kendisini azâd eden efendisi­nin babasiyle oğlunu terk etse, îmam Ebû Yusuf'a göre, hakk-i velâ-nın altıda biri babasına, geriye kalanı oğluna- verilir. Ama burada baba yerine dede bulunsa hakk-i velâ tamamen oğluna ait olur, o ne­denle dedeye bir şey verilmez.

3. ANA BÎR OĞLAN ve KIZ KARDEŞLER

Bunlara fıkıh'ta BEN'l AHYAF da denilir. Mirasta üç halleri var­dır :

Birincisi, altıda bir hisse ahr. ölen kimsenin evlâdı ve ahfadı ba­ba ve dedeleri olmaz da sadece ana bir oğlan ve kız kardeşleri bu­lunursa., altıda bir hisse alırlar.

Altıda bir :                                     Geriye Kalan :             Mesele :

Ana bir erkek kardeş : 1                    Amca, : 5                      8

İkincisi, üçte bir hisse alırlar. Yukarıda belirtilen varisler olmaz da ölenin ana bir oğlan ve kız kardeşleri birden fazla olursa, üçte bir hisse alır ve aralarında eşit biçimde taksim ederler.

Üçte bir :                                        Geriye kalan :             Mesele ;

Ana bir erkek kardeş : 3                    Amca : 6                      9

Ana bir iM kız kardeş   3            

Üçüncüsü, ana bir kardeşlerin düşmesidir- Ölenin erkek ve kız çocukları veya oğlunun erkek ve kız çocukları veya babası ya da sahih dedesi bulunursa, ana bir kardeşlere verasetten düşerler.

Sekizde bir         Geriye kalan                  Düşer                Mesele :

Zevce : 1                 Oğul : 7              Ana bir kardeş             8

4. ZEVÇ = KOCA.

Yukarıda da belirtildiği gibi zevcin miras konusunda iki halli vardır : Yarı ve dörtte bir. Ölenin erkek ve kızları veya oğlunun ço­cukları bulunmadığı takdirde kocası terikenin yansını ahr.

Nısıf = Yan                               Geriye kalan                     Mesele :

Zevç = koca : 1                             Baba : 1                             2

Ölen kimsenin erkek ve kız çocukları veya oğlunun çocukları bulunursa, o takdirde kocasın terikenin dörtte birini alır, geriye ka­lanı ölenin evladına veya oğlunun çocuklarına verilir.

"*  Dörtte bir                 '-' ; '         Geriye kalan                      Mesele :

Zevç : 1                                Oğlunun oğlu : 3                        4

5. ZEVCELER.

Yukarıda da belirtildiği gibi zevcelerin veraset konusunda iki hali vardır : Dörtde bir ve sekizde bir.

Ölen kimsenin erkek ve kız çocukları veya oğlunun çocukları bu­lunmaz da karısı bulunursa, o takdirde karısına terikenin dörtte biri verilir.

Dörtte bir                            Geriye kalan                      Mesele :

Zevce : 1                                 Baba : 3                               4

Ölen kimsenin erkek ve kız çocukları veya oğlunun çocukları bulunursa, o takdirde karısına sekizde bir hisse verilir.

Sekizde bir                           Geriye kalan                     Mesele :

Zevce : 1                               Oğul : 7                               8

Ölenin birden fazla karısı bulunursa, gerek dörtte bir, gerekse sekizde bir hisse onlar arasında eşit biçimde taksim olunur- Her bi­rine ayrı ayrı dörtte bir veya sekizde bir hisse verilmez. Bunu bir ör­nek ile açıklayalım

Dörtte bir

Geriye kalan

Mesele :

Üç Zevce : 1 Sekizde bir

Baba : 3 Geriye kalan

4

Mesele :

Üç Zevce : 1

Oğlunun oğlu : 7    

8

6. KIZ.

Fıkıhta buna hem BİNT hem de Saibiyye denilir. Ölenin sulbün-lan meydana geldiği için bu isim verilmiştir. Yukarıda belirtildiği çibi, kızın mirasta üç hali vardır : Nısıf, Üçte iki ve ortaklaşa asa-3lik.

Ölenin oğlu olmaz da yalnız bir kızı bulunursa, terikenin yarı­sını alır. Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Nısıf = Yarı                          Geriye kalan                     Mesele :

Kız : 1                                  Amca : 1                              2

Ölenin oğlu olmaz da iki veya daha fazla kızı bulunursa, bunlar terikenin üçte ikisini alırlar ve bu aralarında eşit biçimde taksim bunur.

Üçte iki           Geriye Kalan         Mesele :

Üç kız : 2          Amca : 1                    3

Ölen kimse oğluyla birlikte kızlarını da terkederse bunlar ortak­laşa asabe olurlar. Yani farz sahipleri belli hisselerini aldıktan sonra geriye kalan mal bunlar arasında ikili birli taksim olunur. Bunu bir misal ile açıklıyalım : Ölen kimse karısını, iki oğlunu, üç kızını ge­riye bırakırsa, miras meselesi sekizden olur : Bir hisse karısına, ge­riye kalan yedi hisse ikili birli kızlarla oğlan arasında taksim edilir.

Sekizde bir                           Geriye kalan                      Mesele :

Zevce : 1                            Üç kız,  oğlan : 7                     8

Bu meselede geriye kalan yedi hisseden dört hisse iki oğlana üç hisse de üç kıza isabet eder.             

7. OĞLUN KIZI.

Fıkıhta buna hem ibniyye hem bintü'l-ibn denilir. Ölenin oğlunun kızı veya oğlunun oğlunun kızı... anlamına gelir Bunlar ölene ister yakın ister uzak olsun farketmez. Ara yere kadın girme­diği takdirde bunlar farz sahipleri olarak kabul edilirler. Ara yere kadın girdiği takdirde, örneğin kızının kızı veya oğlunun kızının kı­zı düzeyinde bulunursa, o takdirde zevi'l-erham sınıfına girerler.

Yukarıda da belirtildiği gibi, bunların mirasta altı hali vardır : Nısıf, Üçte iki, altıda bir, verasetten düşme, ortaklaşa asabelik ve düşme.

Ölenin oğlu ve kızı bulunmaz da bir tane oğlunun kızı bulunur­sa, bu mahn yansını alır.

Nısıf = Yan                          Geriye kalan                     Mesele :

Oğlunun kızı : 1                          Amca : 1                              2

Ölenin oğlu ve kızı olmaz da iki veya daha fazla oğlunun kızı bulunursa, o takdirde terikenin üçte ikisini alırlar ve bu onların ara­sında eşit biçimde taksim olunur.

Görülüyor ki, oğlun kızının bu iki hali, kızın iki halinin aynidir.

Üçte iki                                     Geriye kalan              Mesele ;

bir tane oğlunun kızı : 2               Amca : 1                       3

Ölenin oğlu olmaz da sadece bir kızı ile bir ya da fazla, oğlunun kızları bulunursa, kızı terikenin yansını, oğlunun kızı veya oğlunun kızları altıda bir hisse alırlar. Çünkü kızîann asıl hakkı üçte ikidir. Bir tane olunca bu nisbeti alamıyor da terikenin yansını alabiliyor. Üçte ikiyi tamamlamak için oğlun kızına altıda bir hisse veriliyor.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Ölen kimse bir kızını, bir de oğlunun kızını bırakırsa, miras me­selesi altıdan olur. Bunun yarısı olan üç hisse kıza, altıda biri olan bir hisse oğlunun kızına verilir :

Nısıf                   Altıda bir             Geriye kalan              Mesele :

Kız : 3              Oğlun kızı : 1             Amca : 2                       6

Tabii belirttiğimiz bu üç halde oğlun kızı ile beraber oğlun oğlu bulunmaması şarttır. Aksi halde beşinci halde belirtildiği şekilde oğlun kızları farz sahipleri değil asabe olurlar.

Ölenin iki veya daha fazla kızıyla beraber oğlunun kızı bulu­nursa, terikenin üçte ikisini kızlar alacağından oğlunun kızlarına bir şey verilmez. Çünkü kızlara ait olan üçte iki hissenin tamamını iki kız almıştır-

Üçte iki                Düşmek               Geriye kalan              Mesele :

îki kız : 2           Oğlun kızı :               Amca -. 1                       3

Ama bu durumda oğlunun kızıyla birlikte oğlunun oğlu bulun­saydı oğlun kızı düşmez, erkek kardeşleriyle birlikte asabe olurlardı.

ölenin oğlunun oğlu veya oğlunun oğlunun oğlu... ile beraber kızı bulunursa bunlar hep birlikte asabe olurlar ve farz sahiplerinden arta kalanı alıp ikili birli taksim ederler.

Oğlun kızının altıncı hali mutlak anlamda düşmektir. Şöyieki, senin oğlunun kızı oğlu ile veya kendi derecesinin üstünde bir ersk evlâdla bulunursa, terikeden bir şey almaz, düşer.

Bunu misallerle açıklıyalım :

Dörtte bir                 Düşmek

Koca : 1                  sekîzde bir

Oğlun kızı :              Düşmek

Geriye kalan             Mesele :

Oğul : 3                        4

Geriye kalan             Mesele :

Zevce : 1   Oğlunun oğlunun kızı :   Oğlunun oğlu : 7  [48]          

 

8. ANA-BABA BİR KIZ KARDEŞLER.

 

Fıkıhta buna uhtun lehüma denildiği gibi şakika da deni-ir. Yukarıda da belirtildiği gibi, ana-baba bir kız kardeşlerin miras-a beş hali vardır : Nısıf, Üçte iki, Ortaklaşa asabelik, Sadece asabe Düşmek.

Ölenin evlâdı, baba ve dedeleri bulunmaz da yalnız bir ana-baba bir kız kardeşi bulunursa, terikenin yarısını alır.

Nısıf = Yarı                        Geriye kalan           Mesele

Ana-baba bir kızkardeş : 1     Amca : 1                2

Yine ölenin evlâdı, baba ve dedeleri olmaz da iki veya daha fazla ana-baba bir kızkardeşleri bulunursa, bunlar terikenin üçte ikisi ni alır ve eşit biçimde kendi aralarında taksim ederler.

Üçte iki                                     Geriye kalan           Mesele

Ana-baba bir iki kızkardeş : 2    Amca oğlu : 1             3

Ölenin evlâdı, baba ve dedeleri bulunmaz da kızkardeşler erkek kardeşlerle beraber bulunurlarsa, asabe olurlar ve farz sahiplerin­den arta kalan malı ikili birli taksim ederler.

Dörtte bir                                    Geriye kalan                    Mesele

Zevce : 1                              Ana-baba bir îki kız kardeş        4

                                  Ana-baba bir İki   erkek kardeş

Kız kardeşlerin dördüncü hali, sadece asabeliktir. Bu durumda ölenin kız kardeşi ölenin kızı veya oğlunun kızı ya da oğlunun öğlunun kızı...  ile beraber bulunursa asabe olur ve farz sahiplerinden arta kalanı alır.

Bunu biraz daha açıklıyalım :

Ayşe ölüp kocasını, kızı Hatice'yi ve kızkardeşleri Necla ile Ley­lâ'yı bırakacak olursa, miras meselesi dörtten sağlanır : Bir hisse ko­casına, iki hisse Hatice'ye ve geriye kalan bir hisse de iki kız karde­şe verilir.

Dörtte bir                Yarı                 Geriye kalan              Mesele :

Koca : 1               Kızı : 2            Kız kardeşler : 1                 4

Kız kardeşlerin beşinci hali düşmektir, yani mirastan bir şey ala­mazlar. Ölenin oğlu veya oğlunun oğlu ile ya da babası ile beraber bulunursa, miras hakkı düşer.

Sekizde bir            Geriye kalan            Düşmek ; ?           Mesele :

Zevce : X                 Oğul : 7             Kız kardeş : ?               8

 

9. BABA BİR KIZ KARDEŞLER.

 

Fıkıhta bunlara uhtun lieb denilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, bunların miras hususunda yedi hali vardır : Nısıf Yarı, Üçte iki, Altıda bir, Vâris olmamak, Ortaklaşa Asabelik, Sadece Asabe­lik ve Düşmek.

Baba bir kız kardeşin birinci hali, nısıftır. Ölenin evlâdı, baba vo dedeleri ve ana-baba bir kardeşleri bulunmaz da sadece bir ta­ne baba bir kız kardeşi kalırsa, terikenin yarısını alır.

Nısıf                              Geriye kalan              Mesele :

Baba bir kız kardeş : 1    Amca : 1                       2

Bunların ikinci hali, üçte iki hisse almaktır. Ölenin evlâdı, baba ve dedesi ve bir de ana-baba bir erkek ve kız kardeşleri olmadığı takdirde baba bir kız kardeşi birden fazla bulunursa, o takdirde bun­lar terikenin üçte ikisini alırlar.

Üçte iki                              Geriye kalan              Mesele :

Baba bir kız kardeşler : 2      Amca : 1                       3

Baba bir kız kardeşlerin üçüncü hali, altıda bir hisse almaktır. Ölenin evlâdı, baba ve dedesi bulunmaz da ana-baba bir olan bir kızkardeşiyle baba bir kız kardeşi bulunursa, o takdirde ana baba bir kız kardeşi terikenin yansını, baba bir kız kardeş de altıda birini alır. Böylece birden fazla ana-baba kız kardeşlere verilecek üçte iki hisse bununla ikmal edilmiş olur.                  

Bunu biraz daha açıklıyahm : Ali ölür de ana-baba bir kızkardeşi Fatime ile baba bir kız kardeşi Halime'yi ve amcası Veli'yi bırakırsa, miras meselesi altıdan işlem görür : Üç hisse Fatime'ye, bir hiase Halime'ye ve geriye kalan iki hisse Veli'ye verilir-

Nısıf                                         Altıda bir             Geriye kalan           Mesele

Ana-baba bir kız kardeş : 3     Baba bir kız              Amca : 2                 6

                                                 Kardeş     : 1

Baba bir kız kardeşlerin dördüncü hali, vâris olmamaktır. Öle­nin birden fazla ana-baba kız kardeşleri bulunduğu takdirde bunlar terikenin üçte ikisini alırlar, böylece baba bir kız kardeşe bir şey kalmaz. Bü yüzden mirasçı olamaz.

Üçte iki                                     Düşmek             Geriye kalan          Mesele

İki tane ana-baba bir     Baba bir kız Kardeş           Amca                     3

kız Kardeşler : 2       

Bu durumda olan baba bir kız kardeşle birlikte baîba bir erkek kardeş bulunsaydı, kız kardeş düşmez belki kardeşiyle birlikte asa-be olup farz sahiplerinden arta kalanı alırlardı.

Nitekim batta bir kız kardeşlerin beşinci hali, ortaklaşa asabe-liktir. Ölenin evlâdı, babası bulunmaz da baba bir erkek ve kız kar­deşleri bulunursa, bunlar müştereken asabe olurlar; kendilerine isa­bet eden hisse ikili birli taksim olunur.

Üçte iki                                     Geriye kalan                    Mesele

Ana-baba bir iki kızkardeş 2     Baba bir erkek kardeşi        3

                                          Baba   bir kız kardeş 1

Baba bir kız kardeşlerin altıncı hali, asabeliktir. Farz sahipleri hisselerini aldıktan sonra geriye kalan malı bunlar alır. Meselâ : Ali ölür de karısı Sare'yi, oğlunun kızı Fatime'yi ve baba bir kız kardeşi Sacide'yi bırakırsa, miras meselesi sekizden olur : Sare'ye bir hisse, Fatime'ye dört hisse, geriye kalanı da Sacide'ye verilir.

Sekizde bir                         Nısıf                  Geriye kalan                Mesele

Zevce 1                        Oğlunun kızı : 4    Baba bir kız kardeş : 3              8

Baba bir kız kardeşin yedinci hali, düşmektir. Ölenin oğlu veya oğlunun oğlu... ile ya da babası ile beraber bulunduğu takdirde dü­şer, mirastan hisse alamaz, imam A'zam'a göre, ölenin dedesi ile be­raber bulunduğunda da düşer. Ancak îmameyn'e göre, düşmez.

Ayrıca baba bir kardeşlerin erkek olsun kız olsun hepsi, ,ana-ba-ba bir erkek kardeşle düşerler, yani mirastan kendilerine bir şey ve­rilmez.

Dörtte bir                   Düşmek                  Geriye kalan       Mesele

Zevce  1         Baba bir kız kardeş :        Ana-baba bir            4

Erkek kardeş : 3

Bunun gibi, ana-baba bir kız kardeş kız ile beraber asabe olursa, O takdirde baba bir kız kardeşi düşürür.

Nısıf                 Geriye kalan                 Düşmek              Mesele :

Kız : 1            Ana-baba bir kız           Baba bir kız                2

Kardeş : 1               Kardeş       :

 

10. ANNE.

 

Annenin miras hususunda üç hali vardır : Altıda bir, malın ta­mamının üçte biri, geriye kalanının üçte biri.

Annenin birinci hali, altıda bir hissedir. Ölenin oğlu veya kızı veya oğlunun evlâdı ya da oğlunun oğlunun evlâdı... bulunduğu tak­dirde anne altıda bir hisse alır.

Altıda bir                                Geriye kalan                         Mesele :

Anne : 1                                    Oğul : 5                                   6

Bunun gibi ölenin iki ya da fazla erkek veya kız kardeşleri olur­sa, o takdirde anne yine altıda bir hisse alır. Bu kardeşlerin ana-ba­ba bir veya baba bir ya da ana bir olmaları arasında fark yoktur.

Altıda bir                                                                             Mesele :

"Anne : 1                     Ana-baba bir iki kardeş : 5                    6

Mirasçılar arasında baba bulunmakla    kardeşler mirastan düş-seler bile, yine de annenin hissesini üçte birden altıda bire düşürür­ler.

Bunun gibi anneyle birlikte kalan iki kardeşten biri ana-ba bir, diğeri baba bir kardeş olursa, yine de annenin hissesini altıda bire düşürürler. Her ne kadar ana-baba bir kardeşin yakınlığı daha kuvvetli olup baba bir kardeşi düşürüyorsa da bu, annenin üçte bir almasına imkân vermiyor.

Altıda bir                   Düşme                            Geriye kalan                           Mesele

Anne                      Baba   bir kardeş : ?          Ana-baba bir Kardeş  : 5             6

Annenin ikinci hali terikenin tamamının üçte birini almaktır. Ölenin evlâdı veya oğlunun evlâdı... ya da kardeşlerinden iki veya daha fazlası bulunmadığı ve yalnız ana baba ile beraber kan koca­dan biri olmadığı takdirde, anne malın tamamının üçte birini alır.

Annenin üçüncü hali, geriye kalan malın üçte birini almaktır. Bu da sadece iki meselede gerçekleşir : Biri, koca ile ana babanın bir araya gelmesinde; diğeri zevce ile ana babanın bir araya gelme­sinde..

Birinci şekilde önce, koca, ikinci şekilde önce zevce miras hak­larını aldıktan sonra geriye kalan malın üçte biri anneye, kalanı ba­baya verilir.

Bunun sebebi açıktır : Baba ile annenin durumu, oğul ile kızın durumu gibidir. Oğul nasıl kızın iki misli hisse alıyorsa, baba da anneye nisbetle böyledir- Eğer belirtilen iki meselede anneye teri­kenin tamamının üçte biri verilecek olursa, durum aksine döner : Ya­ni miras meselesi altıdan sağlanır. Bunun üçünü koca, ikisini anne ve bir hissesini baba almış olur. Bu da belirtilen genel kaideye ters düşer.

Nısıf                   Geriye kalanın üçte biri    Geriye kalan     Mesele

Zevç = Koca : 3                 Anne 1                           Baba : 2        6

Dörtte bir             Geriye kalanın üçte biri      Geriye kalan       Mesele

Zevce 1                              Anne 1                            Baba 2           4

Annenin bu üçüncü halinde baba yerine dede olursa, annenin hakkı yine terikenin tamamının üçte biri olur. Çünkü baba var iken geriye kalanın üçte birini anneye vermenin sebebi, onun babaya üstün tutulmaması içindir. Ama baba yerine dede olursa, o takdirde annenin dede üzerine üstün tutulmasında bir sakınca yoktur. Zira yakınlık dereceleri eşit değildir, anne ölene daha yakın sayılır.

 

Yukarıda da kısaca belirtildiği gibi, bu mesele dedenin babadan ayrıldığı dört meseleden İkincisidir.

 

11. SAHİH NİNE.

 

Fıkıhta buna cedde-ı sahtha denilir. Ölene nisbetinde ara ye­re fasit dede girmiyendir. Gerek dişiler vasıtasiyle ölene ulaşan ni­ne olsun... Ölenin anasının anası veya anasının anasının anası... gi­bi; gerek yalnız erkekler vasıtasiyle ölüye ulaşan nine olsun, babası­nın babasının anası gibi; ya da erkek ve dişi karışık bulunsun, yani birkaç erkekten sonra birkaç dişi bulunsun, babasının babasının anasının anası gibi. Ancak ara yere fasit dede (annenin babası gibi) girerse, o takdirde fasit nine olur ve farz sahibi olmaz, zevi'l-erham-dan sayılır. Anasının babasının anası gibi. Veya babasının anasının babasının anası gibi-

Sahih ninenin miras hususunda iki hali vardır : Birincisi altıda bir hisse alması, ikincisi mirastan düşmesidir.

Birinci hal: îster bir tane, ister birden fazla olsun, onun mirastan düşürecek bir kimse bulunmadığında terikenin altıda birini alır. Bu­nu bir misal ile açıkhyalım : (A) ölür, geriye ninesi (anasının anası) (B) 'yi ve amcası (C) 'yi bırakırsa, miras meselesi altıdan sağlanır; bu­nun altıda birini (B), geriye kalanını (O alır.

Altıda bir                            Geriye kalan                     Mesele i

Anasının anası :1                         Amca : 5                              8

Bunun gibi (A) ölür de geriye anasının anası (B)'yi ve babası­nın anası (C) 'yi, bir de ana-baba bir erkek kardeşi (D) 'yi terkeder-aralannda eşit biçimde taksim ederler, geriye kalan beş hisseyi (D) alır.

                       Altıda bir                               Geriye kalan          Mesele

Anasının anası - Babasının anası: 1    Ana-baba bir kardeş : 5        6

Yukarıdaki isini geçen iki ninenin derecesi aynı olduğu için al­tıda bir hisseyi müştereken aldılar. Birinin derecesi daha yakın ol­duğu takdirde diğerini düşürür.

Ancak aynı derece ve hizada bulunan nineler arasında altıda bir hissenin taksimi beden itibariyle midir, yoksa cihet itibariyle midir? îmam Ebu Yusuf'a göre, beden itibariyledir. İmam Muhanımed'e gö­re, cihet itibariyledir.

Ninenin ikinci hali mirastan düşmektir : Bunda dört şekil var­dır :

a) Ninelerin hepsi ianne ile düşer. Yani ister ana, ister baba tarafından olsunlar, hepsi anne ile düşer. Anne ile düşmelerinin se­bebi, ölene onun vasıtasiyle eriştikleri içindir. Baba tarafından olan ninelerin anne ile düşmesinin sebebi, verasetin sebebi olan annelik­tir. Bu durumda ölüye en yakın olan onun anasıdır. O halde nineler bu durumda düşerler,

Üçte bir             Düşmek                     Geriye kalan          Mesele :

Anne : 1   Anneanne (nine)  : ?           Ana-baba bir                3

Erkek »kardeş : 2

b) Baba cihetiyle ninelere gelince, onlar aynı zamanda baba ile miras hakkından düşerler. Çünkü onlar ancak baba vasıtasiyle ölene ulaşmaktadırlar.

Anne tarafından olan nineler ise baba ile düşmezler. Çünkü öle­ne ııisbetleri baba vasıtasiyle değildir.

Altıda bir               Düşmek             Geriye kalan           Mesele :

Anneanne : 1         Babaanne : ?             Baba : 5                    6

c) Baba cihetiyle nine olanlar dede ile de düşerler. Çünkü onun vasıtasiyle ölüye ulaşmaktadırlar. Ancak baba cihetiyle nine olan­lardan babaanne ile babanın annesinin annesi düşmezler. Yani dede bunları düşüremez. Bunların dereceleri ne kadar yukarı çıkarsa çık­sın, yine de hüküm aynıdır. Çünkü bunlar dede vasıtasiyle değil ba­ba vasıtasiyle ölüye ulaşmaktadırlar.

Ana tarafından nineler baba ile düşmedikleri gibi dede ile de düşmezler.

E K     : I

Bir şahısda sebebin birden fazla olması hissesinin de birden faz­la olmasını gerektirir. O nedenle bir kimse "ölür de amcasının oğlu (A) ile amcasmm diğer oğlu ve ayni zamanda ana bir kardeşi (B) 'yi bırakırsa, miras meselesi altuâan sağlanır : Önce (B) ana bir kardeş olma sebebiyle altıda bir hiSse alir, geriye kalan beş hisse ise (A) ile (B)    arasında asabelik sıfatiyle taksim edilir.

Altıda bir                                     Geriye kalan                 Mesele :

Ana bir kardeş (A)  : 1       Amca oğlu : CA) ve (B) : 5            6

Bunun gibi bir kadın vefat eder de geriye amcasının oğlu CA) ile diğer amcasının oğlu ve aynı zamanda kocası (B)'yi terkederse; Miras meselesi ikiden sağlanır : Önce terikenin yarısı kocası (B)'ye verilir. Sonra geriye kalan diğer yarı (A) ile (B) arasında eşit biçim­de taksim olunur.

Yan                                     Geriye kalan                        Mesele :

Koca (B) : 1             Amca oğulları (A) ve (B)  : i                 2 [49]

 

ASABELER :

 

Daha önce bu tabirin tarifini yapmıştık. Miras meselesinde, bun­lar farz sahiplerinden sonra gelirler- Yani farz sahipleri terikeden belli hisselerini aldıktan sonra arta kalanı asabeye verilir.[50]

 

NESEB CİHETİYLE ASABE OLANLAR :

 

Neseb cihetiyle asabe olanlar üç kısma ayrılır : Bi-nefsihi, Asabe, Bi-ğayriihi Asabe, Maa-gayrihi Asabe.. [51]

 

Bİ-NEFSİHİ ASABE :

 

Bu, ölüye nisbetinde arayere dişi girmiyen erkek yakınlardır. Bunlar ister doğrudan doğruya ölene nisbeti bulunsun, baba ve öz oğul gibi; isterse diğer bir erkek vasıtasiyle ölene nisbet edilsin, de­de ve oğlun oğlu gibi.

O halde ölene nisbetinde arayere dişi giren kişiler Bi-nefsihi Asabe olamazlar. Şer'î delillere göre, belli bir hisseleri varsa, o tak­dirde asabe değil, farz sahibi olurlar. Ana bir kardeş gibi. Belli his­seleri yoksa, o takdirde Zevi'l-Erham'dan olurlar; anasının babası ve kızının oğlu gibi.

Sonuç olarak, yapılan tariften anlaşılan, bi-nefsihi asabe olmak erkeğe hastır. Dişi hiç bir zaman bi-nefsihi asabe olamaz, O ya baş­kası sebebiyle veya başkasiyle birlikte bulunduğunda asabe ola­bilir.

Bi-nefsihi asabe olanlar, diğer asabeler gibi, farz sahiplerinden arta kalanı alırlar. Yalnız bulundukları takdirde terikenin tamamı­nı alırlar.

Bi-gayrihi asabe iîe maa~gayrihi asabe olanlar, yalnız bulunduk­larında asabelücten sıyrılacaklan nedeniyle o sıfatla malın tamamı­nı alamazlar. Önce farz, sonra da redd yoluyla alırlar.

Asabe bi-nefsihi de asabelik sebebi dört türlüdür :

Birincisi': Oğulluktur- Bu ister vasıtasız olsun, ölenin öz oğlu gibi; ister vasıtayla olsun, ölenin oğlunun oğlu... gibi.

İkincisi : Babalıktır. Bu da ister vasıtasız olsun, ölenin Öz baba­sı gibi; ister vasıtasıyla olsun, ölenin babasının babası... gibi.

Üçüncüsü : Kardeşlik ve kardeşlik çocuklarıdır. Ölenin ana-ba-ba bir veya baba bir erkek kardeşi ve ,onun oğlu ve oğlunun oğlu­dur.

Dördüncüsü : Amcalık ve amca çocuklarıdır. Amcalık ister va­sıtasız olsun, ölenin öz amcası gibi; ister vasıtayla olsun, ölenin ba­basının veya dedesinin amcası gibi. Bunların çocukları da ister öle­ne doğrudan, ister vasıtayla ulaşsınlar, farketmez. Amcanın oğlu ve amcanın olğlunun oğlu... bu cümledendir.

Özetliyecek olursak : Bi-nefsihi Asabe olanlar dört sınıftır :

1. Ölenin cüz'ü toğlu, oğlunun oğlu...)

2. Ölenin aslı (babası, babasının babası...)

3. Ölenin babasının cüz'ü (ana-baba bir ve baba bir kardeşler ve bunların oğulları,..)

4. Ölenin dedesinin cüz'ü (Ölenin ya vasıtasız ya da vasıtayla, olan ana-baba bir veya baba bor amcaları ve onların oğulları...)

Bi-nefsihi asabelik erkeklere mahsus olduğundan üçüncü ve dör­düncü sınıfların kız çocukları asabe olmayıp Zevi'l-Erham'dan sayı­lırlar. Ölenin vasıtasız veya vasıtalı halâları da Zevi'l-Erham'dandar-

Asabeler hangi sınıftan olurlarsa olsunlar yalnız bir asabe bu­lunursa, farz sahiplerinden arta kalan malı tamamen alır. Eğer bir­den fazla olur da birinde tercih sebebi bulunursa yine o yâlnız başı­na arta kalan malın tamamını alır, diğerleri düşer. Tercih sebebi bu­lunmadığı takdirde, arta kalan malı eşit biçimde aralarında taksim ederler.

Dörtte bir                                   Geriye kalan                     Mesele

Koca : 1          Oğlun oğlu Oğlun oğlu Oğlun oğlu : 3            4

Asabelikte Tercih Sebepleri Üçtür :

1. Cihet yakınlığı,

2. Derece yakınlığı,

3. Kuvvet-i karabet..

Cihet yakınlığı ile tercih belirtilen sınıflardan birkaç asabe bir-araya geldiğinde, yukarıdaki tertip üzere hangisi önde geliyorsa o tercih olunur. O halde tercih hakkı önce birinci sınıfındır. Şöyleki : Ölenin oğluyla .babası bir araya gelse, asabelikte oğlu tercih olunur. Gerçi bunlar ölene ulaşmaları bakımından dereceleri hakikaten eşit­se de ölenin oğlunun öne alınması gerekir. Çünkü bu durumda cüz' asla takaddüm eder. Bu durumda dede üzerine tercih edilmesi daha uygundur. Oğlun oğlunun durumu da babaya nisbetle böyledir.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Altıda bir                         Geriye kalan                         Mesele

Baba : 1                         Oğlun oğlu : 5                             6

Derece yakınlığı sebiyle tercih, ikinci sınıfla ilgilidir. Şöyleki : Ölenin babasiyîe kardeşi biraraya gelse, farz sahiplerinden arta ka­lan mal babaya verilir, kardeş düşer. Bunun gibi ölenin dedesiyle kardeşi biraraya gelse, dedenin burada hak sahibi olmasının sebebi babalık, kardeşin ise kardeşliktir- O halde dedenin ölene bağlantısı daha açık olduğundan kardeş üzerine tercih olunur. Kardeş çocuk­ları üzerine tercih edilmeleri ise, evlâdır.

Bunu da bir misal ile açıklıyalım :

Dörtte bir            Geriye kalan             Düşmek

 Zevce: 1               Dede : 3            Ana-baba bir

                                                          Kardeş :     ?

Kuvvet-i karabet sebebiyle tercih üçüncü sınıfla ilgilidir. Şöy­leki : Ölenin ana-baba bir veya baba bir erkek kardeşiyle amcası bir­araya gelirse kardeşi tercih olunur. Bunun gibi, kardeş yerme kar­deş çocukları bulunursa, onlar da amcalara tercih edilir.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Dörtte bir                 Geriye kalan                  Düşmek      Mesele

Zevce : 1       Ana-baba bir Kardeş oğlu : 3       Amca : ?         4

Belirtilen üç sınıftan kimse bulunmadığı takdirde asabelik sade­ce dördüncü sınıfa kalır.

Dörtte bir         .                    Geriye kalan                        Mesele :

Zevç : 1                                 Amca : 3                                  4

Ayrıca derece yakınlığı ile tercih, bir sınıftan kişiler arasında meydana gelirse, bunlardan hangisi ölene daha yakınsa o tercîh olunur.

Örneğin, birinci sınıftan ölenin oğluyla oğlunun oğlu bir araya geldiğinde, asabelik oğluna aittir. Oğlunun oğlu düşer.

Dörtte bir           Geriye kalan                 Düşmek             Mesele :

Zevce : 1               Oğul : 3                Oğlun oğlu : ?              4

ikinci sınıf hakkındaki işlem de böyledir. Ölenin babası ile dede­si birleştiğinde, geriye kalan mal babaya verilir; dede düşer. Çünkü dedenin sebebi veraseti baba kanaliyledir- Baba varken o vâris ola­maz.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Dörtte bir              Geriye kalan            Düşmek              Mesele :

Zevce : 1                  Baba : 3                Dede : ?                   4

Üçüncü sınıf hakkındaki işlem de bunun gibidir. Ölenin baba bir kardeşiyle ana-baba bir kardeşinin oğlu biraraya gelecek olur­sa, kardeşi asabe olur, kardeşinin oğlu düşer. Dörtte bir           Geriye kalan                 Düşmek              Mesele :

Zevce : 1      Baba- bir kardeş : 3         Baba-ana bir               4

Kardeş oğlu : ?

Bunun gibi dördüncü sınıftan ölenin amcası ile babasının yada. dedesinin amcası biraraya gelirse, ölenin amcası asabe olur, diğer­leri düşer.

Dörtte bir            Geriye kalan               Düşmek             Mesele :

Zevce : 1         Ölenin amcası : 3        Babasının amcası          4

Amcaların çocukları da aynı şekilde işlem görür.

Düşmek                 Mesele :

Dörtt-e bir        Geriye kalan

Amca oğlu : 3    Amcanın oğlunun oğlu: ?

Kuvvet-i karabet ile terciha gelince : Üçüncü veya dördüncü sı­nıftan olup da bir derecede bulunan kişiler arasında yapılır. Şöyle-ki : îki karabet sahibi olanlar, bir karabet sahibi olan üzerine tercîh olunur. Meselâ : Üçüncü sınıftan ölenin ana-baba bir olan kardeşiy­le, baba bir kardeşi biraraya gelirse, ana-baba bir kardeşi asabe olur, diğeri düşer.

Nısıf              Geriye kalan                 Düşmek             Mesele

Kız : 1             Ana-baba bir         Baba bir kardeş : ?          2

Kardeş     : 1

Aynı kaide kardeş çocukları hakkında da câridir.

Dörtte bir           Geriye kalan                 Düşmek             Mesele

Zevce : 1          Ana-baba bir                Baba bir                  4

Kardeş oğlu : 3          kardeş oğlu : ?

Bunun gibi dördüncü sınıftan ana-baba bir amca ile baba bir  amca biraraya gelirse, birincisi ikincisini düşürür.

Nısıf               Geriye kalan                 Düşmek              Mesele;

Zevç : 1            Ana baba bir         Baba bir amca : ?           2

amca       : 1

Aynı kaide amca çocukları hakkında da câridir.

Nısıf           Geriye kalan                 Düşmek

Kız : 1         Ana-baba bir        Baba bir amca oğlu : ?

amca oğlu : 1

e k : II

Asabelerde kuvvet-i karabetin tercîha kaidedir. Maa-gayrihi asabe olan dişiler h lâ : Dişi, kendi derecesinde olan erkek asabeler üzerine kuvvo-rabet sebebiyle tercîh olunur : Ana-baba bir kız kardeş kız ile _ ber bir araya gelir de asabe olursa, baba bir kardeş üzerine tercîh olunur.

Nısıf               Geriye kalan,                 Düşmek              Mesele :

Kız : 1             Ana-baba bir          Baba bir kardeş : ?            2

kız kardeş : 1 [52]

 

BAŞKASÎYLE ASABE OLMAK :

 

Başkası sebebiyle asabe olan kimse, yalnız iken belli payları olan terikenin yansını, birden fazla olduklarında terikenin üçte ikisini, kardeşleriyle beraber bulunduklarında ikili birlik hisse olan kişi­lerdir-

Görülüyor ki, bi-nefsi asabelik erkeklere mahsus olduğu gibi, bi-gayrihi asabelik de kadınlara mahsustur. Ancak bu kadınlar er­kek kardeşlerinden ayrı bulundukları takdirde farz sahibi olmaları şarttır. Yalnız bulunduklarında ise farz sahibi olamazlarsa kardeş­leriyle bulunduklarında asabe olamazlar. Bu husustaki genel kaide böyledir.

O halde halâ ile amca biraraya geldiğinde asabe olmaz. Çünkü yalnız iken farz sahibi değillerdir.

Bu durumda Zevi'l-Erham sayılırlar. Buna bir misal verelim :

Nısf                 Geriye kalan                  Düşmek              Mesele :

Zevç : 1         Baba bir amca : 1     Ana baba bir halâ : ?          2

Bunun gibi, amca kızı kardeşiyle biraraya gelirse asabe olmaz. Çünkü yalnız iken farz sahibi değildir.

Üçte bir             Geriye Kalan                  Düşmek              Mesele :

Anne : 1            Ana baba bir             Ana-baba bir    r          3

kardeş oğlu : 2           kardeş kızı : ?

Görülüyor ki, bi-gayrihi asabe olan dişilerin yalnız iken payları­nın yan, birden fazla olurlarsa üçte iki olması şarttır. Aksi halde kardeşle biraraya geldiklerinde asabe olamazlar. Buna bir misal ve­relim : Ana bir kız kardeş yalnız iken altıda bir pay alır, birden faz­la olduklarında üçte bir pay alırlar, o nedenle erkek kardeşleriyle biraraya geldiklerinde asabe olmayıp farz sahibi durumuna geçer­ler, terikenin üçte biri bunlar arasında eşit biçimde taksim olunur.

Asabe bi-gayrihi olan kadınların asabe olabilmeleri için erkek kardeşleriyle beraber bulunmaları şarttır. Aksi halde farz sahibi olurlar. Şu farkla ki, oğlun kızian hem kendi derecelerindeki, hssca de kendi derecelerinden aşağıdaki erkekle asabe olurlar- Kızlar gibi mutlaka kendi derecelerindeki erkek kardeşleriyle değil...

Şunu da ilâve edelim ki, bir kızın asabe bi-gayrihi olması için kendisiyle beraber bulunan erkeğin asabe olması şarttır. Asabe de­ğil de farz sahibi olursa kız kardeşini asabe kılamaz. Ana bir erkek kardeşlerde olduğu gibi. Şayet erkek zevi'l-erhamdan ise zaten ken­disi .bir şey alamıyacağı gibi beraberinde bulunan kızı da asabe kı­lamaz.

Buna bir misal verelim :

Bir tane oğlun kızı ile beraber ya ondan aşağı bulunan erkek asabe olmaz da zevi'l-erham'dan olursa, o kız hakkında hiç bir te'-siri olmaz.

Dörtte bir          Nısıf               Düşmek         Geriye kalan     Mesele :

Zevç : 1     Oğlun oğlunun Oğlun kızının       Amca : 1             4

kızı :  2             Oğlu :  ?                                       I

Asabe Bi-Gayrihi Dört Sınıftır :                                                

Birinci sınıf : Ölenin öz kızıdır. Fıkıhta buna Salbîyye de de­nilir. Ölenin öz oğluyla beraber bulunursa, müştereken asabe olur­lar. Farz sahiplerinden arta kalan mal bunlar arasında ikili birli tak­sim olunur.

Bir kimse ölünce iki oğluyla bir kızını bırafcsa, miras meselesi beşten olur; ikişer hisse oğlanlara, bir hisse de kıza verilir :

Altıda bîr                               Geriye kalan                         Mesele :

Baba : 1                           İki oğul, bir kız : 5                          6

İkinci sınıf : Oğlun kızıdır. Fıkıhta buna bintcil-ibn ve ib-niyye de denilir. Ölenin oğlunun oğluyla beraber bulunursa ortak­laşa asabe olurlar; farz sahiplerinden arta kalanı ikili birli bölüşür­ler-

Farklı derecelerde birden fazla oğlun kızı ile beraber aşağı de­recede bir oğlan bulunursa, birinci derecedeki oğlun kızı, kız yerine geçip terikenin yarısını, ikinci derecedeki oğlun oğlunun kızı üçte ikiyi tamamlamak için altıda bir aldıktan sonra geriye kalan mal aşa­ğı derecedeki kızla oğlan arasında ikili birli taksim olunur :

Bunu bir miaal ile açıklıyahm :

 Nısıf                 Altıda bir                Geriye kalan                               Mesele

Oğlun kızı : 3      Oğlun oğlunun       Oğlun oğlun kızı : 1                    oğlunun kızı

Oğlun oğlun oğlunun oğlu

Üçüncü sınıf : Ana-baba bir kız kardeştir. Ölenin anâ-baba bir erkek kardeşiyle birlikte bulunursa, ortaklaşa asabe olur ve farz sa­hiplerinden arta kalanı ikili birli taksim ederler.

Dörtte bir                            Geriye kalan                          Mesele -.

Zevce : l                Ana-baba bir kız kardeş        o                4

Ana-baba bir oğlan kardeş

Dördüncü sınıf : Baba bir kız kardeştir. Ölenin baba bir erkek kardeşiyle beraber bulunursa müştereken asabe olurlar.

Bunu bir misal ile açıklryalrm :

Dörtte bir                            Geriye kalan                          Mesele :

Zevce : 1                 Baba bir erkek kardeş

Baba bir kız kardeş [53]

 

ASABE MAA-GAYRİHÎ :

 

Asabe raaa-gayrihi, başkasiyle beraber bulunduğunda asabe olandır. -Bu durumda diğer bir dişi ile beraber bulundukları halde asabe olan kadınlarla ilgilidir.

Asabe Miaa-Gayri İki Sınıftır :

Birinci sınıf : Ana-baba bir kız kardeştir. Ölenin kızı veya oğlu­nun kızıyla beraber bulunursa, asabe olur.

Nısıf                Geriye kalan                  Düşmek                  Mesele :

Kız : 1          Ana-baba bir kız              Baba bir                       2

kardeş : 1              erkek kardeş : ?

İkinci sınıf : Baba bir kız kardeştir. Ölenin kızları veya oğlunun kızları ile beraber bulunursa, asabe olur.

Sekizde bir                Nısıf                  Geriye kalan            Mesele :

Zevce : i          Oğlun kızi : 4     Baba bir kızkardeş : 3            8 [54]

 

ASABE-İ SEBEBİYYE :                                                           

 

Asabe-i Sebebiyye, Mevla'l-Itaka tazad ed&a efendi) ile ilgili bir meseledir. Kölesini azad eden kimseye mu'tık, azâd edilene mu'-tek denilir. mevla'l-ıtaka bi-nefsihi asabedir. bunda bi-gayrihi veya maa-gayrihi asabelik düşünülemez-

Günümüzde uygulama alanı bulunmayan bu konuyu detaylı bi­çimde açıklamaya lüzum görmüyoruz. Ancak özet olarak şunu ifade etmekle yetiniyoruz :

Azatlı olan şahsın neseb cihetiyle asabesd bulunmadığı takdirde, farz sahipleri hisselerini aldıktan sonra geriye kalan malı mevla'l-ıtaka alır. Mevlâl-Itaka hayatta değilse erkek asabe&i alır. Erkek asabe, ölenin oğlu, oğlunun oğlu... dur. [55]

 

TAKDİR EDİLEN FARZLARIN MAHREÇLERİ

 

Fıkıhta buna Furuz-i Mukaddere denilir. Genellikle altı mahreç vardır :

Yukarıda takdiri belirtilen farzlardan her biri yalnız bulundu­ğunda meselenin mahrecini belirlemek kolaydır; her farzın ismi onun mahrecini bildirir. Bunları birer misal ile değerlendirelim :

Nısıf = Yarı'nın Mahreci ikidîr :

Nısıf                                  Geriye kalan                          Mesele :

"3 Kız : 1                      Baba bir erkek kardeş : l                     2

Dörtte Birin Mahreci dörttür :

Dörtte bir                              Geriye kalan                         Mesele '

Zevç :   1                                    Oğlu : 3                                 4

Sekizde Birin Mahreci Sekizdir :

Sekizde bir                             Geriye kalan                          Mesele :

Zevce : l                                  Oğul : 7

Üçte İkinin Mahreci Üçtür : Üçte iki                               Geriye kalan

İki kız : 2                                Amca : 1

Üçte Birin Mahreci de Üçtür : Üçte bir                              Geriye kalan

Mesele

Mesele

Anne : 1                Ana-baba bir erkek kardeş : 2

Altıda Birin Mahreci altıdır :

Altıda bir                  Geriye kalan          Mesele :

Baba : 1                        Oğul : 5                         6

Görülüyor ki mukadder olan farzlar iki nev'de toplanıyor : Bi­rincisi : Nısıf, dörtte bir ve sekizde birdir. İkincisi : Üçte iki, üçte bir ve altıda birdir.

Ancak bir meselede bir farz değil birkaç farz bulunursa, mah­reç nasıl belirlenir? Bu hususta iki şekil düşünülmüştür : Birincisi, bu farzların hep bir neviden olmasıdır, İkincisi, iki nev'in biraraya gelmesidir. Bu iki şekilde de mahrecin belirlenmesi farklıdır-

Birinci şekil : Bir neviden iki veya üç farz bir araya gelirse, en az olan farzın mahreci kendisinden büyük olan farza da mahreç olur. Bu durumda altı ihtimal vardır : İkisi, birinci nev'in paylarının biraraya gelmesiyle ilgilidir; sekizde bir ile nısıfın, dörtte bir ile nıs­fın bir araya gelmesidir. Dürdü ise, ikinci nev'in paylarıyla ilgilidir; altıda bir ile üçte birin, altıda bir ile üçte ikinin, altıda bir ve üçte bir ile üçte ikinin, üçte bir ile üçte ikinin biraraya gelmesidir.

Birinci neviden sekizde bir ile nısıf (yani yan) nın bir araya gel­mesi halinde sekizde birin mahreci olan sekiz, nısfın da mahrecidir. Bunu bir misal ile açıklıyalun :

Sekizde bir            Nısıf                         Geriye kalan           Mesele :

Zevce : 1                  Kız : 4                        Amca : 3                  8

Yine birinci neviden dörtte bir ile nısfın biraraya gelmesi ha­linde, dörtte birin mahreci olan dört, nısfın da mahreci olur. Bunu bir misal ile açıklıyahm :

Dörtte bir                       Nısıf             Geriye kalan      Mesele :

Zevç = Koca : 1              Kız  2               Amca 1             4

İkinci neviden üçtebir ile altıda bir biraraya geldiğinde altıda bi­rin mahreci olan altı, üçte birin de mahreci olur.

Altıda bir                Üçte bir                  Geriye kalan          Mesele -.

Anne : 1            Ana bir iki kız                Amca : 3                   6

kardeş       : 2

Altıda bir ile üçte ikinin biraraya gelmesi durumunda altıda bi­rin mahreci olan altı, üçte ikinin de mahreci olur.

Altıda bir                 Üçte iki                  Geriye kalan          Mesele :

Anne : 1           Ana-toaba bir iki              Amca : 1                   6

kız kardeş : 4

Altıda bir, üçte bir ve üçte iki biraraya geldiğinde, altıda birin mahreci olan altı, onların da mahreci olur.

Altıda bir         Üçte bir              Üçte iki         Mesele : Yediye avl.s

Anne : 1       Ana bir iki       Ana-baba bir iki            6 — 7

                        kız kardeş : 2       kız kardeş : 4

Üçte bir ile üçte iki bir araya geldiğinde, mahreçleri ayni durum­da olduğundan başka bir işleme gerek yoktur. Mesele üçten işlem görür.

Üçte bir                                         Üçte iki                      Mesele t

Anabir iki kız kardeş: ı              Ana-baba bir iki                     3

                                                     kız kardeş : 2

İkinci Şekil :

Sözü edilen iki nev'den mahreçler biraraya gelirse, bunda şu üç hal düşünülebilir :

a) Birinci neviden yarımn, ikinci neviden bütün veya bir kı­sım mahreçlerle bir araya gelmesi,

b) Birinci neviden dörtte birin, ikinci nevinin ya bütün ya bir kısım mahreçleriyle biraraya gelmesi,

c) Birinci neviden sekizde birin ikinci nevinin ya bütün ya da bir kısım mahreçleriyle bir araya gelmesi.-

Birinci hal :

Birinci neviden nısfm, ikinci nevinin mahreçleriyle biraraya gel­meleri halinde, bunların ortaklaşa mahreçleri altı olur.

Önce nısfın yalnız üçte iki ile biraraya gelmesi :

Nısıf                         Üçte iki                        Mesele - Yediye avl. ;

Zevç : 3               Ana-baba bir iki                              6 — 7

kız kardeş     : 4

Sonra nısfın yalnız üçte bir ile biraraya gelmesi :

Nısıf                 Üçte bir                  Geriye kalan              Mesele :

Zevç : 3         Ana-baba bir iki               Amca : 1                       6

kız kardeş : ?

Nısfın yalnız altıda bir ile biraraya gelmesi :

Nısıf                 Altıda bir               Geriye kalan              Mesele :

Kız : 3                 Anne : 1                   Amca : 2                       6

Nısfın üçte iki ve üçte bir ile biraraya gelmesi :

Nısıf               Üçte iki                 Üçte bir       Mesele- -Dokuza avl.

Zevç : 3      Ana-baba bir iki      Ana   bir iki                6 — 9

kız kardeş : 4        kız kardeş : 2

Nısfın üçte iki ve altıda bir ile biraraya gelmesi :

Nısıf                    Üçte iki               Altıda bir    Mesele - Sekize avl.

Zevç : 3          Ana-baba bir iki         Anne : 1               6 — 8

kız kardeş : 4

Nısfln üçte bir ve altıda bir ile biraraya gelmesi :

Nısıf                   Üçte bir                     Altıda bir               Mesele :

Zevç : 3           Ana bir iki kız                Anne : 1                      6

kardeş : 2

Nısfın üçte iki, üçte bir ve altıda birle biraraya gelmesi :

Nısıf         Üçte iki         Üçte bir     Altıda bir Mesele - Sekize avl.

Zevç : 3      Ana-baba        Ana bir      Anne : 1              6 — 8

bir iki kız      iki kız kardeş : 4      kardeş : 2

İkinci Hal :

Birinci neviden dörtte bir ile ikinci nev'in mahreçlerinin birara­ya gelmesi halinde bunların ortaklaşa mahreci oniki olur.

Önce, dörtte birin yalnız üçte iki ile biraraya gelmesi :

Dörtte bir                 Üçte iki              Geriye kalan          Mesele :

Zevç : 3                 îki kız : 8               Amca : i                  12

Sonra, dörtte birin yalnız üçte bir ile biraraya gelmesi :

Dörtte bir                 Üçte bir              Geriye kalan           Mesele

Zevç : 3 '               Anne : 4                 Amca : 5                  12

Dörtte birin üçte iki ve altıda bir ile biraraya gelmesi :

Dörtte bir                   Altıda bir                 Geriye kalan      Mesele :

Zevç    : 3         Ana bir erkek kardeş: 2         Amca : 7              12

Dörtte birin üçte iki ve üçte bir ile biraraya gelmesi :

Dörtte bir           Üçte iki               Üçte bir         Mesele - Onbeşe avl.

Zevce : 3     Ana-baba bir iki     Ana bir iki                  12 — 15

                       kız kardeş : 8       kız kardeş : 4

Dörtte birin üçte iki ve altıda bir ile bararaya gelmesi :

Dörtte bir            Üçte iki             Altıda bir       Mesele - Onüçe ahrl.:

Zevce : 3       Ana-baba bir iki       Anne : 2                 12 — 13

                       kız kardeş : 8

Dörtte birin üçte bir ve altıda bir ile biraraya gelmesi :

Dörtte bir         Üçte bir     Altıda bir       Geriye kalan         Mesele :

Zevce : 3     Ana bir iki      Anne : 2           Amca -. 3                 12

                  kız kardeş : 4

Dörtte birin üçte iki, üçte bir ve altıda bir ile biraraya gelmesi :

Dörtte bir          Üçte iki            Üçte bir       Altıda bir   Mesele Avl.

Zevce : 3    Ana-baba bir iki   Ana bir iki     Anne : 2       12 — 17 kız kardeş : 8   kız kardeş : 4

Üçüncü Hal :

Birinci neviden sekizde bir ile ikinci nev'in mahreçlerinin birara­ya gelmeleri halinde bunların ortaklaşa mahreci yirmi dört olur.

Önce, sekizde birin yalnız üçte iki ile biraraya gelmesi :

Sekizde bir               Üçte iki              Geriye kalan          Mesele :

Zevce : 3               İki kız : 16               Amca : 5                  24

Sonra, Sekizde birin yalnız üçte bir ile*biraraya gelmesi :

Sekizde bir         Mahrum       Üçte bir       Geriye kalan       Mesele

Zevce : 3         Yabancı      Ana bir iki         Amca : 13               24

                       oğul : ?      kız kardeş : 8

Sekizde birin yalnız altıda bir ile biraraya gelmesi :

Sekizde bir       Altıda bir        Geriye kalan        Mahrum     Mesele :

Zevce : 3         Anne : 4           Aimoa : 17          Yabancı            24

                                                                               oğul: ?

Açıklama :

Meselenin 24'den olması için îbn Mes'ud'un mezhebine göre bir yabancı oğul (îbn- ecnebi) tasavvur edilerek zevcenin dörtte bir hissesi sekizde bire düşürülmüştür. Ama muhtar olan mezhebe gö­re, yabancı bir oğlan evlâdı tasavvura gerek yoktur. Mesele 12'den sağlanır ve zevceye dörtte bir hisse ayrılır :

Dörtte bir         Üçte bir       Geriye kalan          Mahrum       Mesele i

Zevce : 3         Anne : 4         Amca : 5             Yabancı            12

                                                                               oğul : ?

Sekizde birin üçte iki ve üçte bir ile biraraya gelmesi :

Sekizde bir         Üçte iki              Üçte bir         Mahrum     Mesele :

Zevce : 3     Ana-bababir iki   Ana bir iki         Yabancı         24

                          kız kardeş : 16      kız kardeş : 8     oğul : ?

Bu yine İbn Mes'ud'e göredir. Muhtar olan mezhebe göre, mese­le 12'den olup zevce dörtte bir hisse alır-

Sekizde birin üçte iki ve altıda bir ile biraraya gelmesi :

Sekizde bir        Üçte iki         Altıda bir     Geriye kalan    Mesele :

Zevce : 3         İki kız: 16         Anne : 4         Amca : 1            24

Sekizde birin üçte bir ve altıda bir ile .biraraya gelmesi:

Sekizde bir  Üçte bi r        Altıda bir   Geriye kalan Mahrum   Mesele:

Zevce : 3     Ana bir iki   Anne : 4      Amca -. 9    Yabancı         24

                     kız kardeş : 8                                        oğul: ?

Bu meseleyi de 24'den yapmak için îbn Mes'ud mezhebine göre bir îbn-i ecnebi düşünülerek sağlanmıştır. Yine muhtar olan mez­hebe göre, mesele 12'dendir. Zevce dörtte bir hisse alır. İbn-i ecnebi zevcenin hissesini dörtte birden sekizde bire düşürmez.

Sekizde birin üçte iki, üçte bir ve altıda birle biraraya gelmesi :

Sekizde bir    Üçte iki      Üçte bir      Altıda bir    Mahrum    Mesele s

Zevce : 3     Ana-baba   Ana bir iki     Anne : 4     Yabancı         24 bir iki kız kız kardeş : 8                      Oğul: ?

                    kardeş : 16

Bu da îbn Mes'ud mezhebine göre takdir edilmiştir. Muhtar olan mezhebe göre, mesele 12'dendir, 17'ye avl eder  Sekizde bir       Üçte iki         Üçte bir    Altıda bir Mahrum   Mesele

Zevce : 3   Ana-baba bir iki Ana bir iki   Anne: 2  Yabancı             12

                              kız kardeş : 8 kız kardeş : 4                 oğul: ?   -----------

Avliye :    17

Avliye meselesini ileride belli bir bölüm halinde açıklıyacağız. Oraya bakılması... [56]

 

SAYILAR ARASINDA MUKAYESE

 

Sayılar arasında yapılan mukayese, hesabı kolaylaştırmaya yö­neliktir. Bu durumda sayılar birbirine nisbet edildiğinde dört farklı mukayese ortaya çıkar : temasül, tedahül, tevafuk, teba-yün.

iki sayı birbirine mukayese edildiğinde bakılır : Birbirine mü-saviyse aralarında temasül = Benzeşme vardır. Birbirine müsavi değilse, o takdirde bunda üç ihtimal vardır : Birincisi : Büyük sayı küçük sayı ile taksim edilir (bölünür) se, o halde aralarında teda­hül vardır. Üçüncü bir sayı her ikisini tamamen taksim ederse, o takdirde aralarında tevafuk vardır. Her iki sayının da birden baş­ka kaasim-i müştereki- olmazsa, o takdirde aralarında tebayün vardır.

Açıklama ;

temasül : îki sayının birbirine eşit olmasıdır; 4 = dört eşit­tir dörtde, gibi.

tedahül :  îki sayıdan birinin diğeriyle tamamen bölünmeye elverişli olmasıdır, yani büyük sayı küçük sayı ile taksime müsaittir. Meselâ : 3 ile 9 sayıları arasında tedavül vardır. Çünkü dokuzu üçe kesirsiz olarak bölmek mümkündür-

Tevafuk : îki sayıdan biri diğeriyle tamamen kaabil-i taksim değildir, ancak üçüncü bir sayı ile kaabil-i taksim olabilir. Bunu bir misal ile açıklıyalım : 6 ile 4 sayılarından her biri ikiye taksim edil­meye elverişlidir, yani her ikisinin kaasim-i müştereki = ikisini de ortaklaşa bölen '2 sayısıdır. Altı ikiye bölününce elde 3 rakamı, dört ikiye bölününce 2 rakamı ortaya çıkar ki bu iki sayının vafkdır, ya­ni altının favkı 3, dördün vafkı 2'dir.

O halde sözü edilen iki sayının kaasim-i müştereki 2 sayısı ise aralarında nısıf ile muvafakat vardır. 6 ile 4 veya 4 ile 10 sayısı gibi. İkisini kesirsiz bölmeye elverişli sayı 3 ise( aralarında sülüs = üçte-bir ile muvafakat vardır. 4 ise, aralarında dört ile muvafakat vardır. 6 ile 9, 8 ile 12 sayıları gibi.

Bazen de tedahül, tevafük'un özel bir türü sayılır. Çünkü iki sayının küçüğü her ikisinin kaasımıdır : 4 ile 12 gibi. Bu durum­da 4 sayısı hem kendisinin kaasımı, hem 12'nin kaasımıdır. İkisi ara­sında dörtte bir ile muvafakat vardır. O nedenle çoğu yerlerde te­dahül hakkında tevafuk işlemi icra edilir.

Tebayün : İki sayı arasında birden başka kaasım olmadığı tak­dirde onların birbirine mübayin olduğu anlaşılır : 9 ile 10 sayısı gibi. [57]

 

MESELELERİN TASHİHİ

 

Meselenin Tashihi, terikenin varisler arasında kesirsiz biçimde bölünmesini sağlamaya yöneliktir. Hem sağlanan meselenin fazla büyümemesini, hem taksimi kolaylaştıracak biçimde kesirden uzak bir sayının elde edilmesini amaçlar-

Miras meselesinde ve bunun tashihinde yedi şekil ortaya çık­maktadır : Bunlardan üçü, paylarla başlar; dördü, başlarla başlar arasında cereyan eder.

Paylarla başlar arasında cereyan eden üç şekilden birincisi : Va­rislerden her grubun payı kendilerine tamamen kesirsiz biçimde tak­sim olmaktır. İkincisi, yalnız bir grubun payı kesirli olur da ancak paylarıyla başları arasında muvafakat bulunur. Üçüncüsü : Yalnız bir grubun payı kesirli olmakla beraber paylarla başların sayısı ara­sında mübayenet bulunur.

Baslarla başlar, yani grupların baş sayılan arasında meydana gelen dört sekilin hepsinde birden fazla gruplar hakkında kesir mey­dana gelir.' Haklarında kesir meydana gelen grupların baş sayılan birbirine mukayese edildiğinde, ortaya çıkan nisbete göre, şekil de değişir.

Baş sayılan arasında dört türlü nisbet bulunabilir : Mümaselet, tedahül, tevafuk ve tebayün. Bunların her biri bir şekil olarak iti­bar edilmiştir.

Paylarla baslar arasında üç şekiî :

a) Vârislerden her grubun payı kendilerine kesirsiz olarak tak­sim olmaktadır. Bu durumda herkesin payı bölünmüş olduğundan başka bir işleme gerek yoktur.

Bunu bir misal ile açıklayalım :

Altıda bir        Üçte iki         Altıda bir ve Geriye kalan         Mesele :

Anne : 1        İki kız : 4                   Baba : 1                          6

Görülüyor ki, anneye düşen bir pay kesirsizdir. İki kıza düşen dört pay da ikiye taksim edilince her birine kesirsiz olarak ikişer pay isabet etmektedir. Babaya da bir pay isabet etmiştir. Meseleyi burada başkaca bir işleme tabi tutmaya, tashih etmeye gerek kal­mamıştır.

b) Vârislerden her grubun payı, kesirli oluyor, ancak paylarla başlar arasında muvafakat vardır veya baş sayısı fazla olur da ara­larında tedahül bulunur.

Burada iki işlem gerekiyor : Birincisi, meselenin tashihini bul­maktır. Bunun için haklannda kesir meydana gelen grubun baş sa­yısının vakfı meselenin asliyle çarpılır, ortaya çıkan sayı tashih edil­miş mesele kabul edilir. İkincisi, meselenin tashihinden her grubun paylarını bulmaktır. Bunun için de meselenin aslından aide edilen payları baş sayısının vafkıyla çarpmaktır.

Görüldüğü gibi, vârislerden bir grup olan on kıza isabet eden 4 pay kaabü-i taksim değildir. Meselenin aslı 6'dır. Sözü edilen gru­bun baş sayısının vafkı 5 sayısıdır. Beşi asıl mesele olan altı ile çarp­tığımızda mesele tashih edilmiş olur- Çünkü on kıza asıl meseleden isabet eden 4 pay ile baş sayılan olan 10 arasında nısıf ile muvafakat vardır. Asıl meseleyi 5 ile çarpmamızın sebebi budur.

Sonra her grubun çarpım sonu çıkan 30'dan hisselerini bulmak için ana ile babanın payları olan birer hisse 5 ile çarpıldığında be­şer hisse ortaya çıkıyor. Kızların hissesi olan 4 de 5 ile çarptığımız­da 4 x 5 = 20 hisse ortaya çıkmakta ve her' kıza iki hisse isabet et­mektedir.

Ama miras meselesi âvliye veya reddîye ise o takdirde baş sayısının vafkını asıl meseleyle değil onun avliyle veya reddiyle çar­pılır ve öylece mesele tashih edilmiş olur.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Dörtte bir        Üçte iki       Altıda bir      Altıda bir          Mesele :

Zevç : 3       Altı kız : 8      Anne : 2        Baba : 2                12

                                                                                          Avl. :     15

Meselede altı kıza isabet eden 8 hisse, kesirsiz olarak kabil-i tak­sim değildir. O halde 6 ile 8 arasında nısıf ile muvafakat vardır. Kız­ların baş sayısı 6'nın yarısını yani vakfını meselenin avliyle yani 15 ile çarparız 45 çıkar. Böylece meseleyi tashih etmek için her gruba isabet eden hisse 3 ile çarpılır ve mesele kesirsiz olarak sağlanmış olur.

c) Yalnız bir grubun payı kesirlik olmakla beraber paylarla baş sayıları arasında mübayenet vardır. Bu durumda iki işleme ih­tiyaç doğar : Birincisi, meselenin tashihini bulmaktır. Bunun için de haklarında kesir meydana gelen grubun baş sayısı meselenin as­liyle çarpılır. İkincisi, meselenin tashihinden her grubun paylarını bulmaktır. Bunun için de yukarıda belirtildiği gibi, işlem yapılır-

Burada üç kız kardeşe isabet eden 2 hissenin onlara kesirsiz ola­rak taksimi mümkün değildir. Bdş sayıları ile hisseleri arasında mü­bayenet varda-. O halde baş sayısının tamamı meselenin asliyle çar­pılır ve çıkan sayı ile mesele tashih edilmiş olur.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, mesele- âvliye veya reddiye ise, baş sayısı meselenin asliyle değil avliyle veya reddiyle çarpıla­rak tashih, edilir.

Buna bir misal verelim :

Nısıf                                   Üçte iki                                    Mesele ı

Zevç : 3                    Beş tane baba bir kız                            6/7  Avliye

                                       Kardeşler : 4

Beş kıza isabet eden dört hissenin kesirsiz taksimi mümkün ol­madığından, hisse ile baş sayısı arasında mübayet dikkate alınarak baş sayısı olduğu gibi meselenin asliyle değil avliyle çarpılmış ve böylece tashdha gidilmiştir.

Açıklama :

Bir grup hakkında kesir meydana gelir de paylarıyla başlarının sayısı arasında mübayenet bulunursa, o takdirde bu gruba asıl me­seleden ne isabet etmişse efradından herbirine tashih edilmiş mese­leden o miktar hisse isabet eder. Çünkü önce o grubun tashih edil­miş meseleden hissesini bulmak için asıl meseleden olan paylarını başlarının sayısıyla çarpıyoruz, sonra her ferdin hissesini bulmak için de çarpım sonucunu başların sayısına bölüyoruz. Halbuki bir sa­yı diğeriyle bir defa çarpılır ve bir defa bölünürse kıymetinde bir değişme meydana gelmez. O halde sözü edilen grubun fertlerinin tashih edilmiş meseleden hisselerini bulmak için uzun uzadıya çarp­ma ve bölmeye gerek yoktur. [58]

 

Vârislerin Başları Arasındaki Dört Hal :

 

Birincisi, başlar arasında mümaselet bulunmasıdır. Şöyleki, pay­lan kendilerine kesirsiz olarak bölünemiyen grupların paylariyle başlarının sayısı mübayenet halinde ise, başlarının sayısı arasında; muvafakat halinde ise veya tedahül durumunda bulunuyorsa, baş­larının sayısının vafkleri arasında mümaselet bulunmasıdır.

Bu şekilde olan meseleyi tashih için başlarının sayısından veya vafkelerinden biri asıl meseleyle çarpılır. Sonra her grubun tashih

edilmiş meseleden hisselerini bulmak için asıl meseleden aldıkları miktar sözü edilen sayı ile çarpılır.

Bunu bir misal ile açıklıyalım .

Ali ölür de 6 kızını, 3 ninesini, 3 amcasını geriye bırakırsa, mese­lenin aslı altıdan sağlanır- Ne var ki 6 kızın hissesi olan 4 ile başla­rının sayısı arasında «nısıf ile muvafakat» vardır. O halde başları­nın sayısının vafkı olan 3, meselenin yukarı köşesine KF işaretiyle yazılır. Bunun gibi ninelerin hissesi olan 1 ile başlarının sayısı ara­sında mübayenet vardır. Bunun içinbunun da tamamı ki 3'dür, yine yıikarıda KF işaretiyle yazılır. 3 amcanın hissesi olan 1 ile onları ı başları sayısı arasında da mübayenet vardır, o halde o da ki 3'dür, olduğu gibi KF işaretiyle yukarıya yazılır. Bütün bu KF ile işaretle­men vakfler arasında mümaselet bulunduğundan birisi meselenin as­liyle çarpılır : 3 x 6 = 18 çıkar ve bu tashih edilmiş mesele olarak or­taya çıkar. Sonra da altı kızuı hissesi meselenin asliyle çarpılan üç iÜe çarpılır : 4 x 3 = 12 ortaya çıkar. Böylece her kıza hisse isabet eder. Nineleri ile amcaların hisseleri de yine 3 ile çarpıldığında, her birine bir hisse isabet eder.

Yukarıda belirttiğimiz meselede her üç grup hakkında kesir mey­dana gelmiştir. Eğer 3 amca yerine 1 amca olsaydı, bu kez iki grup hakkında kesir meydana gelmiş olur ve yine aynı işleme tabi tutu­lurdu.

İkinci hal, grupların başları sayısı arasında tedahül bulun­masıdır. Paylarında kesir meydana gelen grupların başlarının sayı-siyle payları mütebayin ise başlarının sayısı arasında, eğer mu­vafık veya mütedahil ise başlarının sayısının vafkleri arasında tedahül bulunmaktır. Bu durumda başlarının sayısının en büyük olanı meselenin asliy çarpılarak tashih edilmiş olur.

Bunu bir misal ile açıklıyahm :

Ali ölür de 4 karısını, 3 ninesini, 12 amcasını geriye bırakırsa, meselenin aslı 12'den sağlanır. Kadınların hissesi olan 3 ile başları­nın sayısı arasında mübayenet vardır. O halde başlarının sayısı ol­duğu gibi KF işaretiyle yukarıya yazılır. Ninelerin hissesi olan 2 ile başlarının sayısı olan 3 arasında, amcaların hissesi olan 7 ile başla­rının sayısı olan 3 arasında, amcaların hissesi olan 7 ile başlarının sa­yısı olan 12 arasında mübayenet vardır! Bu durumda başlarının sa­yısı olan 3 ile 12 aynen KF işaretiyle yukarıya yazılır.. Sonra da KF işaretiyle yukarıya yazılan sayılar birbirine nisbet edildiğinde 4 ile 12 arasında ve 3 ile 12 arasında Tedahül olduğu görülür. Bunların en çoğu olan 12 sayısı meselenin asliyle çarpılır : 12 x 12 = 144 çıkar ve bu tashih edilmiş mesele olur.

Sonra her grubun hissesini bulmak için 4 kadının hissesi olan 3, meselenin asliyle çarpılır : 12 x 3 = 36 ortaya çıkar ve böylece bu çı­kan rakam dörde bölününce her kadına 9 hisse isabet eder. 3 nine­nin hissesi olan 2 sayısı meselenin asliyle çarpıldığında 12 x 2 = 24 ortaya çıkar ve böylece her nineye sekiz hisse isabet eder- 12 amca­nın hissesi olan 7 sayısı meselenin asliyle çarpıldığında 12 x 7 = 84 ortaya çıkar ve böylece her amcaya 7 hisse isabet eder.

Yukarıdaki meselede üç grup hakkında kesir meydana gelmiştir. Eğer dört zevce yerine bir zevce olsaydı, iki grubun paylan kesirli olur yine yukarıdaki usûle başvurularak mesele tashih edilir ve ke­sirsiz paylar sağlanırdı.

Bunu bor misal ile belirtelim :                                     

Üçüncü hal, başlarla başlar arasında muvafakat bulunması­dır. Şoyleki, paylar ile başlar arasında mübayenet varsa başların sa­yısı arasında; eğer tevafuk veya tedahül var ise başların sayısının vafkleri arasında muvafakat bulunmasıdır.

Bu durumda başların sayısından birincisinin vafkı ikinci sayı­nın tamamiyle çarpılır, elde edilen sonuç üçüncü sayının vafkıyle çarpılır; bunun da sonucu yani elde edilen çarpım neticesi dördün­cü sayının vafkiyle çarpılır ve bundan elde edilen sonuç meselenin asliyle çarpıldığında tashiha gidilmiş olunur.

Bunu bir misal ile açıiklıyalım :

Aü öldüğünde 4 karısının, 18 kızını, 15 ninesini, 6 amcasını bırakır­sa meselenin aslı 24'den sağlanır. 4 zevcenin payı olan 3 sayısı ile zevcelerin baş sayısı arasında mübayenet vardır. Bu durumda baş sayısı olan 4 KF işaretiyle yukarıya yazılır. 18 kızın payı olan 16 ile kızların başlarının sayısı arasında nısıf ile muvafakat vardır. 18'in vafkı 9 KF işaretiyle yukarıya yazılır. 15 ninenin hissesi olan 4 ile başlan sayısı arasında mübayenet olduğundan başlan sayısı aynen KF işaretiyle yukarıya yazılır. 6 amcanın hissesi olan l ile başlan sa­yısı arasında keza mübayenet olduğundan yine başlar sayısı olan 6 aynen KF işaretiyle yukarıya yazılır.

Sonra 4, 6, 9, 12 sayıları arasında münasebet arandıkta 4 ile 6 arasında nısıf ile muvafakat bulunduğundan 4 sayısı 6'nın vafkıyle çarpılır : 4 x 3 = 12 elde edilir ve bununla 9 arasında üçte bir nisbe-tinde muvafakat bulunduğundan 12 sayısı 9'un vaflkı olan 3 sayısı ile çarpılır : 12 x 3 = 36 elde edilir. Sonra bu 36 ile 15 arasında üçte-bir muvafakat bulunduğundan 36 sayısı 15'in vafkı olan 5 ile çarpı­lır : 36 x 5 = 180 elde edilir. Sonra bu 180 asıl mesele ile çarpıldığın­da 180 x 24 = 4320 elde edilir ve böylece mesele tashih edilmiş olur-

Sonra da 4 zevcenin hissesi olan 3 sayısı asıl meseleyle çarpılan 180 ile çarpılır : 180 x 3 = 540 elde edilir ve böylece her zevceye 135 hisse isabet eder. 18 kızın hissesi olan 16 da 180 ile çarpılır : 180x16 = 2880 elde edilir ve böylece her kıza 160-hisse isabet eder. 15 ninenin hissesi olan 4 sayısı 180 ile çarpılır: 180 x 4 = 720 elde edi­lir ve her nineye 48 hisse isabet eder. 6 amcanın hissesi olan 1 sayısı 180 ile çarpılır ve böylece her amcaya 30 hisse isabet eder. Şimdi bu­nu aşağıda rakamlarla açıklıyahm :

Dördüncü hal, başlarla başlar, yani grupların başlan arasında mübayenetin bulunmasıdır. Şöyleki: Haklannda kesir meydana ge­len grupların paylariyle başları mütebayin ise başlannın sayılan arasında ve eğer mütevafık veya mütedairi! ise başlarının sayılarının vafkleri arasında mübayenet bulunmasıdır.

Bu durumda birinci grubun baş sayısının tamamı ikinci grubun baş sayısı ile çarpılır, elde edilen rakam üçüncü grubun baş sayısı ile çarpılır; bundan da elde edilen rakam dördüncü grubun bas sa­yısı ile çarpılır ve bundan elde edilen ra-Kam asıl meseleyle çarpıla­rak tashih edilmiş mesele elde edilir.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Ali öldüğünde 2 kansını, 6 ninesdni, 10 kızını, 7 amcasını bıra­kırsa, mesele 24'den olur.

Yukarıdaki meselede iki zevcenin hissesi olan 3 sayası ile baş sa­yıları arasında mübayenet bulunduğundan baş sayıları olan 2 KF işaretiyle yukarıya yazıldı. 6 Ninenin hissesi olan 4 sayısı ile onların baş sayısı arasında nısıf ile muvafakat bulunduğundan baş sayısının nısfı KF işaretiyle yukarıya yazıldı. 10 kızın hissesi olan 16 sayısı ile baş sayıları arasında nısıf ile muvafakat bulunduğundan baş sayısı­nın nısfı olan 5 rakamı KF işaretiyle yukarıya yazıldı. 7 amcanın his­sesi olan 1 sayısı ile baş sayıları arasında mübayenet bulunduğundan baş sayıları olan 7 aynen yukarıya KF işaretiyle yazıldı.

Sonra da bu KF işaretiyle yazılan 2, 3, 5, 7 sayıları arasında nis-bet arandıkta hepsinin birbirine mübayin olduğu görülür. O neden­le 2 sayısı 3 ile çarpılır :3x2 = 6 elde edilir- Bu defa 6 sayısı ile çar­pılır : 6 x 5 — 30 elde edilir. Sonra bu 30 sayısı ile 7 sayısı çarpılır : 30 x 7 = 210 sayısı elde edilir ve bütün bunlar .bir bir KF işaretiyle yukarıya kaydedilir. Elde edilen 210 sayısı asıl meseleyle çarpılır,: 210 x 24 = 5040 sayısı elde edilir ve bu tashih edilmiş mesele olarak sağlanmış olur.

Sonra her grubun hissesini bulmak için önce 2 zevcenin hissesi olan 3, 210 ile çarpılır : 210x3 ~ 630 elde edilir; böylece her zevceye 315 hisse isabet eder. 6 Ninenin hissesi olan 4 sayısı 210 ile çarpılır : 210x4 = 840 elde edilir, böylece her nineye 140 hisse isabet eder. 10 kızın hissesi olan 16 sayısı keza 210 ile çarpılır : 210 x 16 = 3360 elde edilir ve böylece her hıza 336 hisse isabet eder. 7 amcanın hissesi olan 1 sayısı 210 ile çarpılır ve böylece her amcaya 30 hisse isabet eder. [59]

 

AVLİYE VE REDDİYE

 

Miras meselesi genellikle üç kısma ayrılır : Adile, Avliye ve Red­diye.. Çünkü farz sahiplerinin paylarının tamamı ve meselenin mah­recine müsavi, ya ondan fazla ya da eksik olur. Müsavi ise âdile, fazla ise avliye, az ise reddîye'dîr. [60]

 

MESELE-İ ÂDİLE

 

Mesele-i Âdile'de her varis hakkını tamamen almış olacağından çözümünde herhangi bir zorluk sözkonusu değildir. Buna bir Örnek verelim :

Ali öldüğünde babasiyle anasını ve bir de iki kızını bırakırsa,

mesele altıdan olur : Babasının hissesi altıda bir, anasının hissesi ke­za altıda bir, kızlarının hissesi üçte ikidir. Sözü edilen bu hisseler toplandığında : 1/6 + 1/6 -f 4/6 = 6/6 böylece bunların toplamı me­selenin mahrecine müsavi gelmektedir. Başka bir işleme gerek yok­tur. [61]

 

MESAİLİ AVLİYE :                                                              

 

AvI, sözlük olarak, yükseltmek, yüksek sesle ağlamak ve bir şeye meyletmek anlamına gelir. Terim olarak, miras meselesinin mahreci, vârislere isabet eden paylan kapsıyamadığmda payların toplamı mahreci aşar ve bu şekliyle mahreç olarak kabul edilir. Ar­tık ilk çıkan mahreç değil, bu mahreç olarak itibar edilir.

Miras meselelerinde kullanılan mahreçler genellikle yedi tane­dir : 2, 3, 4, 6, 8, 12, 24. Bu yedi mahreçten dört tanesi hiçbir su­retle a v 1 etmez; ölenin terikesi farzlara ya kâfi gelir, ya da on­lardan fazla olur. Her iki durumda da a v 1 sözkonusu değildir. Bunlar : 2, 3, 4, 8 mahreçleridir. Yedi mahreçten geriye kalan 6, 12, 24 mahreçleri   a v 1   eder.

Mahreci 2 olan mesele asla avletmez. Çünkü mahrecin 2 olması iki biçimde düşünülebilir : Birincisi iki nısıf = yarını biraraya gel­mesidir. Meselâ :

 Nısıf                                    Mesele ;

Zevç : 1                  Ana-baba iki kız kardeş : l                       2

İkinci, bir nısıf ile geriye kalanın biraraya gelmesidir. Meselâ :

Nısıf                                Geriye Kalan

Zevç : 1             Ana-baba bir bir erkek kardeş : 1                  2

Mahreci 3 olan meseleler de a v 1 etmez. Çünkü mahrecin üç olması üç biçimde düşünülebilir : Birincisi yalnız üçte bir bulunmak­tır; meselâ :

Üçte bir                         Geriye Kalan                           Mesele ;

Anne : 1           Ana-baba bir erkek kardeş : 2                     3

İkincisi, yalnız üçte iki bulunmaktır :

Üçte iki                             Geriye Kalan                         Mesele ;

İki kız : 2           Ana-baba bir bir erkek kardeş : 1             3

Üçüncüsü, üçte bir ile üçte ikinin biraraya gelmesidir :

Mahreci 8 olan meseleler de a v 1 etmez. Çünkü maihrecin se­kiz olması iki biçimde düşünülebümektedir : Birincisi, sekizde bir ile geriye kalanın biraraya gelmesidir.

SeMzde bir                           Geriye kalan                         Mesele :

Zevce : 1                                 Oğul : 7                                   8

İkincisi, sekizde bir ile bir nısıf ve geriye kalanın biraraya gel­mesidir.

Sekizde bir                         Nısıf                        Geriye kalan                            Mesele

Zevce : 1                            Kızı  : 4            Ana-baba bir bir Erkek kardeş : 3       8

6 Mahreci ise, 10'a kadar hem tek, hem çift rakamlı olarak a v 1 eder. Önce altının yediye avl etmesi iki biçimde meydana gelir : Birin­cisi, nısıf ile üçte ikinin biraraya gelmesiyle :

Nısıf                                    Üçte iki                                 Mesele :

Zevç : 3                   Ana-baba bir iki kız kardeş : 4               6

                                                                                7 Avliye

İkincisi, iki nısıf ile altıda birin biraraya gelmesiyle :

Nısıf                      Nısıf                          Altıda bir           Mesele :

Zevç : 3         Ana-baba bir, bir               Baba bir.bir          6

                         kız kardeş : 3                Kız kardeş : 1        7 Avliye

Altı mahrecinin sekize avletmesi iki biçimde meydana gelir : Bi­rincisi, nısıf ile üçte iki ve altıda birin biraraya gelmesiyle :

Nısıf                   Üçte iki                        Altıda bir           Mesele :

Zevç : 3       Ana-baba bir iki kız               Anne  l             6

kardeş : 4                                                 8 Avliye

İkincisi, iki nısıf ile bir üçte birin biraraya gelmesiyle : Nısıf                      Nısıf                            Üçte bir            Mesele :

Zevç : 3       Ana-baba bir iki kız          Ana bir iki kız        6 .

kardeş : 3                      kardeş : 2           8 Avliye

Altı mahrecinin dokuza avletmesi iki biçimde meydana gelir : Birinci, nısıf ile üçte ikinin ve üçte birin biraraya gelmesiyle :

Nısıf                   Üçte iki                         Üçte bir            Mesele ;

Zevç : 3       Ana-baba bir, iki kız           Ana-baba bir         6

kardeş : 4                 iki kız kardeş : 2      9 Avliye

İkincisi, iki nısıf ile bir üçte bir ve bir altıda birin biraraya gel­mesiyle :    

Nısıf                Nısıf             Üçte bir         Altıda bir       Mesele :

Zevç : 3      Ana-baba         Ana bir           Ana : 1          6

                        bir, bir kız         iki kız                                 9 Avliye

                         kardeş : 3        kardeş : 2

Altı mahrecinin on'a avletmesi bir biçimde meydana gelmekte­dir; o da nısıf, üçte iki, üçte bir ve altıda birin biraraya gelmesiyle gerçekleşir ;

Nısıf             Üçte iki          Üçte bir         Altıda bir       Mesele :

Zevç : 3         Ana-baba         Ana bir           Ana : l          6

bir iki kız                                  iki kız                                10 Avliye

                      kardeş : 4        kardeş : 2

12 Mahreci ise 17'ye kadar tek raıkamla avl eder, çift rakam ha­linde avletmez. Önce 12 mahrecinin 13 avletmesi, dörtte bir, üçte ikif altıda birin biraraya gelmesiyle sağlanır :

Dörtte bir                 Üçte iki                 Altıda bir        Mesele :

Zevce :. 3            Ana-b&ba bir iki          Ana bir kız       12

kız kardeş : 8             kardeş : 1        13 Avliye

12 Mahrecinin 15'e avletmesi, iki biçimde meydana gelir : Birin­cisi, dörtte bir, üçte iki ve üçte birin biraraya gelmesiyle :

Dörtte bir                 Üçte iki                  Üçte bir         Mesele :

Zevce : 3            Ana-baba bir iki          Ana bir iki        12

kız kardeş : 8          kız kardeş : 4      15 Avliye

İkincisi, dörtte bir, üçte iki ve iki tane altıda birin biraraya gel­mesiyle oluşur :

Dörtte bîr         Altıda bir         Altıda bir       Üçte iki       Mesele :

Zevce : 3      Ana bir bir kız       Ana -. 2        Ana-baba      12

                            kardeş : 2                            bir iki kız     15 Avliye

                                                                         kardeş : 8

Üçüncüsü, 12 mahrecinin 17'ye avl etmesi bir biçimde oluşur. Bu. da, dörtte bir, üçte ika, üçte bir ve altıda birin biraraya gelmesiyle olur.

Dörtte bir        Üçte iki           Üçte bir        Altıda bir      Mesele

Zevce : 3      Ana-baba bir      Ana bir iki         Ana : 2       12

İki kız         kız kardeş : 4                       17 Avliyekardeş : 8

24 Mahreci yalnız 27'ye avl eder. Bu da sekizde bir, üçte iki ile iki tane altıda birin biraraya gelmesiyle oluşur. Sekizde bir        Üçte iki        Altıda bir        Altıda bir        Mesele :

Zevce: 3        îki kız : 16         Ana : 4          Baba : 4          24

                                                                          27 Avl. [62]

 

MESAİLİ REDDİYE

 

red, a v 1 'in zıddıdır. Avl ile farz sahiplerinin payları noksan-laşır, red ile artar. Ayrıca avl'de payların toplamı meselenin mah­recinden fazla olur. red'de ise azalır.

Farz sahipleri paylarını aldıktan sonra meselenin mahrecinden red olunur.

RED'le   ilgili meseleler dört  lasımdır :

Men lâ yüreddu aleyh bulunmaz..

Men yüreddu aleyhten birkaç sınıf bulunur.

Men lâ yüreddu aleyh ile beraber,

Men yüreddu aleyhtesin bir sınıf bulunur..

Men lâ yüreddu aleyh bulunmaz.

Men yüreddu aleyhten bir sınıf bulunur.

Men lâ yüreddu aleyh ile beraber,

Men yüreddu aleyhten birkaç sınıf bulunur..

Açıklaana :

Yukarıda görüldüğü gibi, red konusunda iki tabir yer almak­tadır : men yüreddu aleyh ve men lâ yüreddu aleyh. Farz sahiplerinden sadece Kan-Koca men lâ yüreddu aleyh'tirler. Yani arta kalan kısım bu ikisine reddolunmaz. Diğer farz sahiplerine ise arta kalan kısmı sehimleri nisbetine reddotunacağından, onlara men yükeddu aleyh denilmiştir.

Birinci kısımla ilgüi meselede men lâ yüreddu aleyh, yani kan koca bulunmayıp men yüreddu aleyh, kendisine reddolu-nanlardan sadece bir sınıfın bulunmasıdır. Bu durumda, malın ta­mamı o sınıfın baş sayısına göre taksim olunur. Çünkü malın tama­mı önce farz, sonra da red yoluyla eşit biçimde onlara aittir. Aynı sı­nıftan oldukları için birinin diğeri üzerine tercihi sözkonusu de­ğildir.

Bunu bir misal ile açıklıyalım :

Ölenin iki kızı veya iki kız kardeşi veya iM ninesi bulunursa me­sele ikiden sağlanır ve her birine terikenin yarısı verilir :

Üçte iki ile geriye kalanın red edilmesi                         Mesele :

İki kız : 2 + 1 = 3                                                        3

fkinci kısımla ilgili meselede men lâ yüreddu aleyh (ka-rı-kooa) bulunmaz da men yüreddu aleyh'den iki veya üç sınıf bulunmasıdır; bu durumda meselenin tashih edilmişinden onlara isabet eden payların toplamı ne miktara ulaşırsa ulaşsın, o aynen meselenin mahreci itibar edilir. Ancak bu ikinci kısmın reddiye ol­ması, meselenin mahrecinin 6 olmasıyla mümkündür. Çünkü mah­recin 4, 8, 12, 24, olması halinde -mesele dörtte bir veya sekizde bir pay bulunmakla gerçekleşir. Bunlar ise karı kocanın paylandır. Oy­sa ikinci kısımda karı koca yoktur.

Bunun gibi meselenin mahreci 2 veya 3 olursa, bu kısımlarda meselenin reddiye olması mümkün değildir. Nitekim, yukarıda bu hu sus açıklanmıştı,

Mahreci 6 olan meselelerden biri müstesna diğerleri kendinden az olan sayıya reddolunur, önce altının ikiye reddi, meselede iki ta­ne altıda bittin bulunmasına bağlıdır. Meselâ ; Nine ile, ana bir kız kardeş bulunursa, herbirine birer altıda bir verileceğinden mesele al­tıdan sağlanması gerekirken ikiden sağlanır ve ölenir terikesi bu ikisine eşit biçimde yarıyanya taksim edilir.

Altıda bir                              Altıda bir                           Mesele :.

Nine : 1                      Ana bir kız kardeş : 1                      6

                                                                                        2 red

Mahreci 6 olan meselenin üçe reddi, meselede bir tane altıda bir ile bir üçte birin bulunmasına bağlıdır. Meselâ : Ana ile iki tane ana bir kız kardeş bulunursa, bunların payları toplandığında 3 eder. Böy­lece meselenin mahreci altıdan üçe yükselir ve terike buna göre tak­sim edilir.

Altıda bir                               Üçte bir                              Mesele :

Ana : 1        i            Ana bir iki kız kardeş : 2                   6

                                                                                         3 Red

Mahreci 6 olan meselenin 4'de reddi ancak meselede bir sınıf bir de altıda birin bulunmasıyla gerçekleşir. Örneğin, bir kız ile bir de oğlun kızının bdraraya gelmesi veya bir kız ile ananın biraraya gel­mesi halinde terike bunlar arasında 1/4, 3/4 şeklinde taksim edilir. Yani dörtte üçü kıza, dörtte biri oğlun kızına isabet eder.

Nısıf                 i                      Altıda bir                                 Mesfele :

Kız : 3                                Oğlun kızı : 1                                 6

                                                                                               4 Red

Nısıf                                      Altıda bir                                 Mesele :

Kız : 3                                          Ana : 1                                      6

                                                                                                4 Red

Yine mahreci 6 olan meselenin 5 reddi üç biçimde gerçekleşir ; Birincisi, bir meselede üçte iki ile altıda birin biraraya gelmesidir.' Meselâ iki kız ile   ana biraraya gelirse, mesele 6'dan 5'e reddedilir :

Üçte iki                                   Altıda bir                               Mesele :

tki kız : 4                                  Ana : 1                                   6

                                                                                             5 Red

İkincisi, bir meselede bir yan ile iki tane altıda birin bulunma­sıdır. Meselâ bir kız ve bir oğlun kıza ile ananın biraraya gelmesiy­le mesele 6'dan 5'e reddolunur :

Nısıf                       Altıda bir                   Altıda bir              Mesele ;

Kız : 3                Oğlun kızı : 1                  Ana : 1                 6

5 Red

Üçüncü kısımla ilgili meselede, men lâ yüreddu aleyh üe Meselâ : Ana-baba bir kız kardeş ile ana bir iki kız kardeşin birara­ya gelmesiyle mesele 6'dan 5'e reddolunur :

Nısıf                                              Üçte bir                           Mesele :

Ananbaba bir kız                   Ana bir iki kız                          6

kardeş : 3                              kardeş : 2                                  5 Red

Üçüncü kısımla. ilgili meselede, men lâ yureddu aleyh ile beraber men yüreddu aleyh olan vârislerden bir sınıfın bulun­masıdır. Bu durumda mesele iki yönlü mesele haline gelir. Biri, men lâ yüreddu aleyh (.= Karı-kocadan biri) meselesi, diğeri men yüreddu aleyh (= Kan-koca dışında kalan farz sahiplerinden bir grup)  meselesi..

Önce men lâ yüreddu aleyh olan kan veya kocadan han­gisi bulunuyorsa, onun hissesi verilir. geriye kalan terike ise men yüreddu aleyh olan vârislerin baş sayılarına göre, bunlar yalnız bulundukları takdirde malın tamamının kendilerine taksim edilme­sine göre, işlem yapılır. Tabii burada geriye kalan malın bas. sayıla­rına uygun veya muvafık ya da mübayin bulunduğuna göre üç şekil ortaya çıkar -.

a) Karnkocadan hangisi bulunuyorsa ondan arta kalan mik­tar, men yüreddu aleyh olan vârislerin baş sayılarına tıpatıp uygun gelmesi halidir. O takdirde bir çarpma ve taksime gerek yok­tur.

Dörtte bir                                 Üçte iki ve geriye kalanın reddi

Zevç : 1.                                          Üç Kız : 2    +    1    =    3

1                                                                  Asıl mesele :

                                                                            4

Yukarıda görüldüğü gibi, meselenin aslı dörtten olup men lâ yüreddu aleyh olan kocaya 1 hisse, üç kıza geriye kalandan 2 hisse verildikten sonra arta kalan 1 hisse, de red yoluyla verilmiştir. Böylece kızların baş sayısıyla kendilerine isaibet eden hisse kesirsiz uyum 'sağladığından her birine bir hisse taksim edilmiştir.

b) Men la Yüreddu Aleyh (karı veya koca) dan arta kalan mik­tarın men yüreddu aleyh olan vârislerin baş sayısına denk gel­meyip aralarında tevafuk veya tedahül bulunma halidir. Bu durum­da men yüreddu aleyh'in baş sayısının vafkı men lâ yüred­du aleyh'in meselesinin mahrecine çarpılır. Elde edilen rakam iki meselenin mahreci olur.

Pörtte bir               Üçte iki — Geriye arta kalan                 Mesele :

Koca : 1                  Altı kız : 2 +  1 = 3                              4x2 = 8

Men yüreddü aleyhin baş sayısı altı ile mahrece meselenin arta kalan üç sayısı arasında sülüs ile muvafakat bulunduğundan altı­nın sülüsü (üçte biri) olan 2 sayısını dört ile çarptığımızda mesele 8 olmakta ve altı kızdan her birine böylece bir hisse isabet etmek­tedir.

c) men lâ yüreddu aleyh'ten kalan miktarın men yü­reddu aleyh'in baş sayısına mübayin olma halidir. bu durumda men yüreddu aleyh'in baş sayısı men lâ yüreddu aleyh'­in meselesinin mahreciyle çarpılır, elde edilen rakam her iki mesele-nin mahreci olur.

Görülüyor ki kadın öldüğünde kocasiyle beş kızım bırakmış. Önce men lâ yüreddu aleyh olan kocanın meselesi dörtten sağlanı­yor. Bundan bir hisse ona verilince geriye üç hisse, kalıyor. Bu üç his­senin üçte ikisi beş kıza farz yoluyla, bir hissesi de red yoluyla ve­riliyor. Ancak kızlara isabet eden toplam üç hissenin baş sayıları olan beşe taksimi -kesirsiz mümkün olmadığından ve bu sayı ile me­selenin mahreci olan dört çarpılır, çünkü aralarında mübayenet bu­lunmaktadır. Elde edilen 20 rakamı her iki meselenin mahreci olur. Böylece kocaya 5, beş kıza 15 hisse isabet eder. Kızlardan her biri üçer hisse alır.

d) Men lâ yüreddu aleyh (karı veya koca) ile beraber men yüreddu aleyh'ten iki sınıfın bulunma halidir. Daha fazla bulunursa mesele reddiye olur.

Bu durumdu yine iki mesele meydana gelir : Biri, Men La Yü­reddu Aleyh, diğeri Men Yüreddu Aleyh. Önce Men La Yüreddu Aleyh olan karı veya kocanın hissesi verilir. Geriye kalanı Men Yü­reddu Aleyh meselesine nisbet edilir, iki sayı arasında uygunluk ve­ya mübayenet bulunacağından ortaya iki şekil çıkar :

Birinci şekil : Men La Yüreddu Aleyh meselesinin arta kalanı Men Yüreddu Aleyh meselesine uygun gelmesidir. Bu takdirde çar­pıma ihtiyaç yoktur. Arta kalanı Men Yüreddu Aleyh meselesine tak­sim, edilir; bir sınıfa bir pay, diğerine iki pay verilir. Her sınıfa isa­bet eden miktar baş sayılarına denk gelmez ise usulüne göre işlem yapılır.

Açıklama :

Belirtilen şekil yalnız bir meselede gerçekleşebilir. Zevcenin his­sesi dörtte bir olmak hali buna uygun düşer. Çünkü men lâ yü­reddu aleyh meselesi ya 2, ya 4, ya da 8 olabileceğinden geriye kalan 1 veya 3 ya da 7 olur. Önce meselede çocuksuz zevç bulunur da memn lâ yüreddu aleyh meselesi 2 olursa, arta kalanın uy­gun, gelmesi men yüreddu aleyh'dan yalnız bir sınıf bulunma­sına bağlıdır ve mesele (c> kısmına dönüşür. sonra men lâ yü­reddu aleyh meselesi 4 olur ise bunda iki ihtimal vardır . Birin­cisi, çocuksuz olmak cihetiyle dörtte birin sahibi zevce olmasıdır, îşte bunda söz konusu olan uygunluk mümkündür. İkincisi, kızlar ile beraber bulunmak sebebiyle dörtte birin sahibinin zevç olmasıdır. .Bu durumda kızlar yalnız bulunurlarsa yine mesele (c) kısmına dö­nüşür. Alma kızlar yalnız olmayıp başka farz sahibi ile beraber bulunurlar ise, men yüreddu aleyh meselesi ya 4 ya da 5 olacağından men lâ yüreddu aleyh meselesinden arta kalan 3 ile bu sayı­lar arasında uygunluk yoktur.

Diğer bir husus da kızlar ile beraber zevce bulunur da men lâ yüreddu aleyh meselesi 8 olursa arta kalan 7 sayısıdır. Men Yü­reddu Aleyh meselesi ise 5'i aşamıyacağından yedi sayısının kendin­den az b?r sayıya uygun gelmesi mümkün değildir.'

Buna bir misal verelim :

Bir kimse ölür de zevcesiyle 4 ninesini ve 6 tane ana bir kız kar­deşini terk ederse, men lâ yüreddu aleyh meselesi 4'den olur; arta kalan ise 3'dür. men yüreddu aleyh meselesi de 6'dan olur ve 3'e reddolunur. Şöyleki : Ninelerin hissesi altıda bâr, kız kardeşle­rin hissesi üçte. bir toplandığında 3 olur. Böylece men yüreddu aleyh'in bakiyesiyle aralarında uygunluk vardır.

Açıklama :

Yukarıdaki meselede 4 ninenin hissesi olan 1 ile baş sayıları ara­sında mübayenet bulunduğundan baş sayıları KF işaretiyle yukarı­ya yazılır. Kız kardeşlerin hissesi olan 2 ile baş sayılan arasında nı­sıf ile muvafakat bulunduğundan baş sayısının vafkı olan 3 KF işa­retiyle yukarıya yazılır. Yukarıda belli işaretle yazılan bu iM sayı arasında mübayenet bulunduğundan birbirine çarpılır ve elde edi­len 12 sayısı, men lâ yüreddu aleyh meselesinin mahreciyle çarpılır ve böylece mesele 48 üzerine tashih edilmiş olur. Zevcenin elinde bulunan 1 hisse asıl meseleyle çarpılır ve elde edilen 12 ona isabet etmiş olur. Ninelerin elindeki 1 hisse de 12 ile çarpılır ve böy­lece onlara da 12 hisse isabet etmiş olur ki herbiri 3 hisse alır. Kız kardeşlerin elinde 2 hisse de 12 ile çarpılır ve elde edilen 24 hisse altı kıza taksim edilir ki herbirine dört hisse düşer .

Diğer şekil ise, men lâ yüreddu aleyh meselesinin arta ka­lanı men yüreddu aleyh meselesine mübayin olma halidir. Bu durumda men yüreddu aleyh meselesinin tamamı men lâ yü­reddu aleyh meselesinin mahreciyle çarpılır, elde edilen rakam iki meselenin de mahreci olur.

63 KF — 9

12 KF — 6

KF — 4

Sekizde bir               Üçte iki                Altıda bir             Mesele :

Dört Zevce : 1         Dokuz kız : 4          Altı Nine : 1                 8

Açıklama :

Yukarıdaki meselede Ali ölünce 4 zevcesini, 9' kızını, 6 ninesini terketse, meselenin aslı 24'den olması gerekirse de reddiye olmakla iki meseleye dönüşür. men lâ yüreddu aleyh meselesi 8'dan olur. Bundan biri Zevcelere verilir, geriye 7 kalır. men yüreddu aleyh meselesi altıdan olur da beşe reddolunur. 7 ile 5 arasında mübayenet bulunduğundan, men yüreddu aleyh meselesi olan 5, men lâ yüreddu aleyh meselesinin mahreciyle çarpılır; böy­lece eld© edilen 40 rakamı iki meseleye mahreç olur.

Sonra her grubun bu mahreçten hissesini belirlemek için men lâ yüreddu aleyh olan zevcelerin kendi meselelerinden ellerin­de bulunan 1, meselenin mahreciyle çarpılan sayı ile yani men yü­reddu aleyh meselesi ile çarpıldığında 5 ortaya çıkar. men .yü­reddu aleyh olan iki grubun kendi meselelerinden ellerinde bu­lunan payları men lâ yüreddu aleyh meselesinin geriye kala­nı ile çarpıldıkta elde edilen rakam o grubun hissesi olur. Bu durum­da kızların payı olan 4, 7 ile çarpıldıkta elde edilen 28 ve yine nine­lerin elinde bulunan 1 hisse 7 ile çarpıldığında elde edilen rakam iki meseleden olan gruptan her birinin hissesi olur.

Ne varki her grubun payı kendi fertlerine taksimi mümkün ol­madığından tashih konusunda belirtildiği üzere işlem yapılır. Şöy­leki : 4 zevcenin payı olan 5, 9 kız kardeşin payı olan 28, 6 ninenin payı olan 7 ile başlan sayısı arasında hep mübayenet bulunduğundan baş sayıları olan 4, 9, 6 KF işaretiyle yukarıya yazılır. Sonra bunlar arasında nisbe-t arandıkta 4 ile 6 arasında nısıf ile muvafakat bulunduğu görülür ve vafkı 6 ile çarpılır. Elde edilen 12 ile 9 arasın­da ise üçte bir muvafakat bulunduğu görülür. Böylece dokuzun üç­te biri olan 3, 12 ile çarpıldığında 36 elde edilir.

Elde edilen bu rakam ise iki meselenin mahreci olan 40 ile çarpı­lır ve 1440 sayısı elde edilir. Sonra zevcelerin payı olan 5 de 36 ile çarpılır, 180 elde edilir. Böylece-her birine 45 pay isabet eder. Kız­ların payı olan 2*8 de 36 ile çarpıldığında 1008 rakamı elde edilir ve böylece herbirine 112 pay isabet eder. Ninelerin payı olan 7 de 36 ile çarpıldığında 252 rakamı elde edilir ve böylece her birine 42 pay isabet eder. [63]

 

MÜNASAHA

 

Feraiz konusnda münasaha meselesi" önemli bir yer işgal eder. Nasıl kırk hal, avliye ve reddiye mesleleri bilinmediği takdir­de taksimat yapılmazsa, nıünasaha da bilinmediği takdirde aradan birkaç batın geçtiği halde taksim olmadık kalan bir terikenin taksi­mi yapılamaz.

O halde ölen kimsenin terikesi vârisleri arasında taksim edilme­den vârislerden bazısı ölür de kendisine isabet edecek hissenin geri­ye bıraktığı vârislerine intikal etmesi gerektiğinde münasaha usu­lüne başvurulur. Bazen bu taksim edilmedik terike birkaç batın de­vam edebilir.

Münasahada -tarifinden de anlaşılacağı gibi- iki ihtimal sözko-nusudur : Birincisi, ikinci kademede ölenin vârisleri birinci kademe­de ölenin diğer vârislerinden ibaret olmasıdır ki bu durumda taksi­matta bir değişiklik olmaz. İkincisi, ikinci kademede ölenin vârisleri birinci kademede ölenin diğer vârislerinden ibaret olmayıp kendi veresesinin de buna dahil olmasıdır ki bu durumda meselede deği­şiklik meydana gelir.

O halde birinci kademede ölenin malı veresesi arasında taksim edilmeksizin vârislerinden biri ölürse ikinci kademedeki ölenin vâ­risleri birinci kademedeki ölenin diğer, vârislerne münhasır ise tak­simatta da bir değişiklik olmazsa, o takdirde her iki ölen için ayrı ayrı birer mesele düzenlenmesine gerek kalmaz. Mevcut mal hayat­ta olan vârisler arasında taksim edilir.

Buna bir misal verelim :

Ali ölüp geriye bir karısından doğma iki oğluyla altı kızını bıra­kır ve henüz terikesi taksim edilmeden kızlardan biri evlenmedik halde ölür ve sözü edilen iki oğlan kardeşiyle beş kız kardeşinden başka mirasçı bırakmazsa, o takdirde birinci kademede ölen Ali'nin terikesinin tamamı bunlar arasında ikili birlik taksim olunur. îkinci kademede ölen kız sanki bunlar arasında yokmuş gibi itibar edilir. Çünkü ölen bu kıza isabet eden hisse de erkek ve kız kardeşlerine, belirtilen kaideye göre, ikili birli taksim edilmiş oluyor.

Ama ikinci kademede ölenin vârisleri birinci kademede ölenin vârislerine münhasır olmakla beraber taksimatta değişiklik meyda­na geliyorsa, ya da ikinci kademede ölenin vârisleri bulunur ise, her kademede ölen için ayrı ayrı birer mes^e düzenlenir. Önce birinci kademede ölenin meselesi yukarıda belirtilen kaide uyarınca tashih olunur ve her vârisin payı verilir. Sonra ikinci kademede ölenin me­selesi yine belirtilen kaide uyarınca tashih edilir. Sonra da ikinci ka­demede ölenin birinci tashihten elinde bulunan pay ile ikinci tashih arasında uyum, muvafakat, mübayenet bulunabilir. Bu durumda üç ayrı hal ortaya çıkar :

Birinci hal : İkinci kademede ölenin birinci tashihten elinde bu­lunan hissesi ile ikinci tashih arasında istikamet ve mümaselet bu­lunmasıdır. Bu durumda çarpmaya gerek yoktur. Birinci tashih iki meselenin de tashihi olur.

İkinci hal : İkinci kademede ölenin elindeki hisse ile ikinci tas­hih arasında muvafakat bulunmasıdır. Bu durumda ikinci tashihin vafkı birinci tashihin tamamiyle çarpılır; elde edilen rakam iki me­selenin tashihinden ibarettir.

Üçüncü hal : îkinci kademede ölenin elindeki hisse ile ikinci tas-hih arasında mübayenet bulunmasıdır. Bu durumda ikinci tashihin tamamı birinci tashihin tamamiyle çarpılır; elde edilen rakam her iki meselenin tashihi olur.

Belirtilen bu üç halde her iki kademede ölenin veresesinin müş­terek tashihten hisselerini bulmak için : İstikamet şeklinde başkaca bir işleme gerek kalmaz. Vârislerin elindeki hisselerin tamamı tashih edilen meseleye müsavidir. Diğer iki halde de birinci kademede öle­nin veresesinin payları tashih-i meseleyle çarpılan sayı ile, yani mu­vafakat şeklinde ikinci tashihin vafkı ve mübayenet şeklinde tama­mı ile çarpılır. İkinci kademede ölenin veresesinin payları da muvafakat şeklinde eldeki hissenin vafkı ve mübayenet şeklinde tamamı ile çarpılır.

Açıklama :

Birinci ve ikinci kademede ölenlerin terikesi taksim edilmeksi­zin vereseden biri ölür de üçüncü kademede bir ölüm meydana ge­lirse, birinci ve ikinci meselenin müşterek tashihleri birinci mesele­nin tashihi sayılır; üçüncümes ele de ikinci mesele yerine geçmiş olur. Dördüncü kademede bir ölüm meydana gelirse, yine önceki üç me­selenin tashihi, birinci tashih dördüncü meselenin tashihi ise ikinci tashih sayılır. Üç önceki ölenler bir ölü ve dördüncüsü de ikinci ölü hükmünde tutulup ona göre işlem yapılır. Böylece meseleler birbi­rini izledikçe belirtilen kaideye göre işleme devam edilir.

Bu hususları birkaç misal ile açıklıyalım :

Ali ölür de bir kanamdan doğma oğlu (A) ile diğer karısından doğma kızları (B) , (C) ve (D) yi terkeder de terikesi henüz taksim edilmeden km (B) ölür de baba bir oğlan kardeşi (A) yi ve ana-baba bir kız kardeşleri (O ile (D) yi vâris olarak buralar ve başkaca mi­rasçısı bulunmazsa, (B)nin veresesi birinci kademedeki Ali'nin ve­resesinden ibaretse de taksimatta değişme vardır. Çünkü b!irinci ka­demedeki ölünün terikesi bir oğlu ile üç kızı arasında ikili birli tak­sim olunur. (B)nin terikesi ise 3'den olarak üçte ikisi ana-baba bir kız kardeşleri tC) ile (D) ye ve geriye kalan bir hisse de baba bir oğ­lan kardeşi (A) ya isabet eder.

Ölen kız (B)nuı birinci tashihten elinde 1 hisse bulunuyordur. Bununla ikinci mesele olan 3 arasında mübayenet vardır. Bu bakım­dan ikinci tashihin tamamı birinci meseleyle çarpılır ve elde 15 ra­kamı sağlanır. Birinci meseledeki veresenin elinde bulunan paylar meselenin mahreciyle çarpılan üç ile çarpıldıkta (A) ye 6, (O ye ve (D) ye üçer hisse isabet eder. Elde bulunan 1 ise çarpımda te'siri olmadığından ikinci meselede bir değişiklik meydana gelmez. Adı ge­çen varislerin birinci ve ikinci hisseleri toplandığında CAlye 7, (C) ile (D) ye dörder hisse isabet eder.

Diğer bir misal :

(A) ölür de kocası CB)yi ve kızı (C)yi, annesi (D)yi terkeder de terikesi henüz taksim edilmeden kocası (B) ölür de .ikinci karısı (E) yi annesi (F)yi ve babası CG)yi terkeder ve henüz taksimat yapıl­madan adı geçen kız CC) ölür de oğulları (H) ve (l)yi, kızı (J) yi ve ninesi (D) yi terkeder ve yine taksimat yapılmadan (D) ölürse, aşa­ğıda belirtilen şekilde işlem yapılır :

İki meselenin man. Mesele :

Görüldüğü gibi, ikinci kademede ölen (B)nln birinci tashihten elinde kalan 4 hisse ile ikinci meselenin tashibi birbirine müstakim gelmektedir. Çünkü iikünci tashihi de dörttür.

Ölen (Onin elinde dokuz hisse   bulunuyordu.   Mesele   ise   ^ıdan sağlanıyor. Böylece dokuz ile altı arasında üçte bir ile muvafakat dır  O nedenle üçüncü meselenin tashihi olan altının üçte biriyle^ karıdaki asıl mesele olan on altıyı çarpıyoruz. 32 elde ediliyor.

zamanda mirasçıların hisseleri de ikiyle çarpılıyor. Sonra da doku­zun üçte biri olan üç ile üçüncü meseledeki mirasçıların hisselerini çarpıyoruz. Böylece (Dînin hissesi, 3 (J)nin hissesi 3, (H)nin hissesi 6 ve (î)nin hissesi 6 oluyor.

Bu meselede görüldüğü gibi, (D)nin elinde bulunan 9 hisse ile me­selenin tashihi olan 2 arasında ve dolayısiyle dört arasında mübaye-net vardır. O takdirde hisseleri dokuz ile çarpıyoruz. Ayrıca ana me­sele olan birinci meseleyi de dört ile çarpıyoruz. Böylece tashih ya­pılıyor ve hisseler mirasçılara kesirsiz taksim edilebiliyor.

Konuyu biraz daha açıklıyalım :

Yukarıda belirtilen şemada birinci mesele REDDİYE olduğun­dan- MEN LÂ YÜREDDU ALEYH meselesinden zevç dörtte bir hisse= sini aldıktan sonra geriye kalan 3 hisse, MEN YÜREDDU ALEYH me­selesi olan 4 ile muvafakat etmemektedir. Bu sebeple 4, MEN LÂ YÜ­REDDU ALEYH meselesiyle çarpıldığında 16 olur. Daha önceki açık­lamaya göre işlem yapıldığında (B)'ye 4, (C)ye 9 ve (D)ye 3 hisse isabet eder.

ikinci mesele 4'den olup ilk tashihten (B)nin eMnde bulunan 4 hisse kendi veresesine taksim edildiğinde zevcesi (E) ye 1, anası (F) -ye 1 ve babası (G)ye 2 hisse isabet eder. Böylece iki mesele de ilk tas­hihten sağlanıp herhangi bir çarpma işlemine gerek kalmaz"

Üçüncü mesele 6'dân olup ilk tashihten kızı (C)nin elinde bulu­nan 9 ile aralarında üçte bir ile muvafakat vardır. Altının vafkı olan 2 ilk tashihle (16 sayısı ile) çarpıldığında elde edilen 32 iki mesele­nin mahreci olur. Bir mesele sayılan birinci ve ikinci meselelerdeki vârislerin hisseleri üçüncü meselenin vafkı olan 2 ile bu meseledeki vârislerin hisseleri de elde olanın vafkı 3 ile çarpılır. Bu durumda (D)nin hissesi 6, zevcesi (E)nin 1, anası (F)nin 2, babası (Gînin 4 olur. Son meselede yer alan nine (D) ile kızı (J)ye üçer; oğlu (H) ile (İ) ye altışar hisse isâibet eder.

Dördüncü mesele 4'den sağlanır. (D) nin.elinde birinci meseleden 6, üçüncü meseleden 3 hisse bulunuyor. Bunların toplamı, yani elde bulunanı 9 kabul edilir. Önceki üç mesele bir mesele sayılır. Elde bu­lunan 9 ile son mesele arasında mübayenet bulunduğundan ilk tas­hih olan 32 sayısı 4 ile çarpıldığında, iki meselenin mahreci 128 olur.. Birinci mesele olarak saydığımız üç meseledeki vârislerin paylan bu son meselenin mahreci 4 ile çarpıldığında zevce (E) nin hissesi 8, ana (F)nin 8, baba (G)ndn 16; kızı (J)nin 12, oğullan (H) ile (î)den her-birinin 24 olur. Son meseledeki vârislerin payları da 9 ilö çarpılır. Böylece zevç (K)ndn hissesi İ8, kardeş (L)nin hissesi 9, kardeş (M)-nin de hissesi dokuz olur.

Mesele tamamlandıktan sonra yapılan işlemin doğru olup olma­dığı, hayatta olan vârislere isabet eden hisseler toplanarak ilk me­selenin tashih edilmiş son şekliyle karşılaştırılır, ikisi arasında mu­tabakat varsa tamam kabul edilir :

Birinci meselenin tashih edilmiş son durumunda da mesele 128 e yükselmişti. Böylece mutabakat sağlanmış bulunuyordur. [64]

 

ZEVİL-ERHAM

 

Zevi'l-Erham, daha önce de belirttiğimiz gibi, ölenin farz sahibi \?e asabesi olmayan yakınlarıdır. Bunlar dört sınıftır : Ölenin cüz'ü, Ölenin aslı, ölenin babasının cüz'ü ve ölenin dedesinin cüz'ü.

Zevî'l Erhıam'ın tevrîsi, tıpkı asabenin tevrîsd gibidir. Çünkü bun­lar da asaibelik manasına yakın bir anlam taşırlar. O halde bu dört sınıftan hangisinden olursa olsun yalnız onlardan bir tane bulunur­sa, terikenin tamamını ahr. Bunlardan birden fazla kişi bulunursa, aralarından biti hakkında tercih sebebi varsa, yine terikenin tama­mını almaya hak kazanır, diğerleri ise mirastan düşerler. Araların­da tercih sebebi bulunmadığı takdirde, aşağıda belirtilen usûle göre işlem yapılarak mal taiksim edilir.

Zevil-Erham'da tercih sebebi üçtür :

1 — Cihet yakınlığı,

2 — Derece yakınlığı,

3 — Yakınlıktaki kuvvet..

Birinci sebepten dolayı tercîh, zevi'l-erhamm dört sınıfı arasın­da seçilir. Farkh.-sınıflardan birkaç kişi biraraya geldiğinde, yukarı­da belirttiğimiz sıra ve tertibe göre hangisi önde ise o tercîh olunur.

O halde tercîh hakkı önce birinci sınıfındır. Birinci sınıf, bilin­diği, gibi, ölenin cüz'üdür ki 'kızının çocukları veya oğlunun kızının çocuklarıdır.

Birinci sınıftan kimse bulunmadığı takdirde tercîh hakkı ikin­ci sınıfındır. İkinci sınıf, bilindiği gibi ölenin aslıdır. Bu da onun fâ-sid yani sahih olmayan dedeleri ile nineleridir.

Fâsid dede, ölene nisbeünde araya ana giren dededir. Ölenin anasının babası gibi. Fasid nine ise, ölene nisbetinde araya fâsid de­de giren ninedir. Ölenin anasının babasının aması gibi.

ikinci sınıftan kimse bulunmadığı takdirde tercih hakkı üçüncü sınıfındır. Bilindiği gibi, üçüncü sınıf, ölenin babasının cüz'üdür. Ölenin kız kardeşinin çocukları ve ölenin erkek kardeşinin kızları ve bir de ana bir kardeşlerinin çocukları bu sınıfa, girer.

Birinci, ikinci ve üçüncü sınıflardan hiç kimse yoksa tercîh hak­kı dördüncü sınıfındır. Bunlar mutlaka halâlar ile ana bir amcalar;

mutlaka dayı ve teyzeler ve bunların çocuiklan ve asabe olmayan amcaların kızları ve onların erkek ve kız çocuklarıdır. Ayrıca ölenin ana-baibasmm asabe olmayan amcaları, halâları, teyzeleri ve dayıla­rı, ayrıca ölenin dede ve ninesinin amcaları, halâları, teyze ve dayı­ları ve bunların çocuklarıdır.

Derece Yakmağı Sebebiyle Tercîh :

Önce cihet yakınlığı ile ilgili tercihi açıkladık ve sözü edilen dört sınıftan mukaddem olanın tercih hakkı bulunduğunu söyledik. îkin-ci olarak derece yakınlığı nedeniyle tercîh edilir. Genellikle De­rece Yakınlığı bir sınıf erbabı arasında seçilir. Bir sınıftan birden fazla kişiler bulunduğunda, hangisi ölene daha yalkın ise, o tercîh olunur.

O halde birinci sınıftan meselâ kızının kızıyla oğlunun kızının kızı biraraya gelirse malın tamamı kızının kızına verilir. Bu, İmam Ebû Hanîf-e ile arkadaşlarının görüş ve içtihadıdır.

Kızının kızı                            Oğlunun kısmın kızı               Mesele :

Malın tamamını alır.             Miras haikkı düşer                        ?

Bunun gibd, ikinci sınıftan ölenin anasının babası ile ölenin ana­sının anasının babası biraraya gelirse, anasının babası tercîh olunur. Çünkü derece yakınlığı vardır.

Üçüncü sınıftan ölenin kız kardeşinin kızı ile erkek kardeşinin kızının oğlu biraraya gelirse, kız kardeşinin kızı tercîh olunur.

Dördüncü sınıftan ölenin halâsı, babasının halâsına tercîh olu­nur. Çünkü derece yakınlığı diğerinden fazladır. Yine dördüncü sı­nıf erbabından ölenin halâsının kızı, amcasının kızının oğluna ter­cih olunur. Çünkü derece bakımından daha yakındır. Halâ çocukla­rı dayı çocukları üzerine; dayı çocukları halâsının çoculfcannın ço­cukları üzerine tercîh olunur. Çünkü derece bakımından daha yakın sayılırlar. [65]

 

Yakınlıktaki   Kuvvet Sebebiyle Tercîh :

 

Buna fıkıhta kuvvet-î karabet denilir. Birinci, üçüncü ve dördüncü sınıf erbabından bir derecede bulunan kişiler arasında araştırılıp seçilir.

O halde birinci sınıftan bir derecede birden fazla kişiler birara­ya geldiğinde, bazısı vârisin çocuğu, bazısı zevfl-erhamm çocuğu olursa, vâris yani farz sahibinin- çocuğu, zevi'l-erhamdan olanın ço­cuğuna tercîh olunur.

Oğlunun kızının kızı             Kısanın kızının oğlu                Mesele :

Malın tamamını alır             Miras hakîki düşer.                      ?

îkinci sınıf erbabı arasında kuvvet-i karabet ile tercih yoktur. Bir derecede bulunanlar genellikle vâris olurlar.

Üçüncü sınıf erbabından asabe çocuğu, zi-rahm çocuğundan ev­lâdır. Meselâ, erkek kardeşinin oğlunun kızı, 'kız kardeşinin kızının oğlu üzerine tercih olunur. îster ücisi de ana-baba bir olsunlar, gerek biri ana-baba bir, diğeri baba bir olsun farketmez. Baba bir kardeşinin        Ana-baba bir kız kardeşinin oğlunun kızı :               kızının oğlu :                                Mesele :

Malın tatamını alır.        Miras hakla düşer.                             ?

Bunların hepsi zi-rahm çocukları olur veya hepsi asaibe çocukla­rı bulunur ya da bir kısmı asabe çocuğu, bir kısmı farz sahibi çocu­ğu olursa, usûlün sıfatı füru'da muteber olacağından, vâris olan as­lın füruu da vâris olur. Sakıt olan aslın füruu da sakıt olur.

Malın tamamı, aşağıdaki misalde ana-baba bir kardeşinin oğlu­nun kızına verilir. Çünkü kuvvet-i karabet sebebiyle baba bir-kar­deşin oğlunun kızma ve asabe çocuğu olması sebebiyle diğerlerine tercih olunur.

                                A - B bir kız kardeşinin

A - B bir kardeşinin    oğlunun oğlu ve               B - bir kardeşinin

oğlunun kızı              oğlunun kızı                     oğlunun kızı

Malın tamamını alır.                Sakıt                           Sakıt

B - bir kız kardeşinin                                 A - bir kız kardeşinin

oğlunun oğlu - Oğlunun A - bir kardeşinin   oğlunun oğlu - Oğlunun kızı                               Oğlunun kızı         kızı

            Sakıt                        Sakıt                         Sakıt

Dördüncü sınıf erbabından yakınlık dereceleri bir olan kişiler biraraya gelirse, kuvvet-i karabetle tercih yapılır. O halde ana-baba bir halâlar, baba bir veya ana bir halâlar üzerine; baba bir halâlar, ana bir amca ve halâ üzerine tercih olunurlar. Bunun gibi, ana-baba bir dayı ve teyzeler, baba bir veya ana bir dayı ve teyzeler üzerine; baba bir dayı ve teyzeler, ana bir dayı ve teyzeler üzerine tercüh olu­nurlar. Bunlar arasında erkek ve dişi farkı yoktur.

Yine dördüncü sınıf erbabının evladı aynı derecede bulunurlar­sa yine kuvvet-i karabetle tercih yapılır. O halde ana-baba bir ha­lânın evlâdı, baba bir veya ana bir halânın evlâdı üzerine-, baba bir halâların evlâdı, ana bir amca ve halâların evlâdı üzerine tercih olu­nur.

Bunun gibi ana-baba bir dayı ve teyzelerin evlâdı, baba bir ve­ya ana bir dayı ve teyzelerin evlâdı üzerine; baba bir dayı ve teyzele­rin evlâdı, ana bir olanların evlâdı üzerine tercih olunur. [66]

 

MÎRAS KONUSUNDA ÎKRAR

 

Feraiz ilminde veya miras konusunda îkrar iki türlüdür :

1 — ölenin ikran,

2 — Mirasçıların ikrarı..   

Bu ikisinden her birinin taşıdığı hükümler farklıdır. Önce,' ölen kişinin -ki buna muris denilir- ikrarı iki cihetle olur : Birincisi, ne­seple ilgili olmayan ikrardır ki kan veya kocayı ikrardır. Bu ikrar İslâm Miras Hukukuna göre, muteberdir, lehine ikrarda bulunulan kimse mirastan hissesini tamamen alır. İkincisi, neseble ilgili ikrar­dır. Ölen kimse ikrarında, bîr kimsenin nesebini kendine isnad eder ve şartlar sıhhat bulursa, muteber sayılır. Eğer o şansın nesebini diğer bir kimseye isnad eder ve bu isnadı ya o kimsenin tasdiki ile ya da beyyine ile sabit olmazsa, bu ikrar neseb hakkında muteber değilse de mal hakkında muteberdir, ölen kimsenin başka bir vârisi bulunmadığı takdirde, lehine ikrarda bulunulan kimse malı alır.

Lehinde ikrarda bulunulan kişiler birden fazla olduğu takdirde, eğer hepsi de ikrarı sahih olanlardan olur veya hiçbiri ikran sahih olanlardan olmaz ise, mal sahih vârisler arasında olduğu gibi tak­sim edilir.

Haklarında ikrar sahih olanlarla olmayanların biraraya gelme­si halinde bakılır : Eğer ikrarı sathin olan kişi bütün malı alan vâris­lerden ise, diğeri sakıt olur.

Meselâ : Bir kimse bir kızıyla bir oğlunun kızım ikrar ettikten sonra Ölürse, kızını ikrar caiz olup oğlunun kızını ikrar caiz olmadı­ğından malın tamamını farz ve red yoluyla kızı alır.

İkrarı sahih olan kişi malın tamamım alan vârislerden değilse,x belirli hissesini aldıktan sonra geriye kalanı ikrarı sahih olmayanlar İrasında belirli hisselerine göre taksim olunur. [67]

 

HUNSÂ MESELESİ

 

Hunsâ, kendisinde tenasül aletiyle tenasül cihazı yani kendi­linde hem erkeklik, hem kadınlık âleti bulunan veya bunlardan hiç-Diri bulunmayıp göbeğinden idrar ve gaita çıkaran kimse demektir.

însan ya erkek ya da dişi olur. Bunlardan ikisi ayni kimsede bir-araya gelmiyeceğinden erkeklik ile dişilik doğum anında aletin var-lığıyle ayırd edilir. Ancak istisnai olarak iki alet birlikte bulunur ve­ya bunlardan hiçbiri bulunmazsa, ona hunsâ denilir. : Hunsâ'nm durumu aşağıda açıklanan belirtilerden biriyle belir­ginleşir ve ona göre miras verilir.

Doğduğunda erkeklik ve dişilik aleti bulunmazsa, ilende sakal veya göğüslerin ortaya çıkmasıyla hunsâ meselesi ortadan kalkmış olur. Ama bu belirtiler ortaya çıkmadan ölürse, o takdirde kişi hun­sâ-yî müşkîl halinde kalır ve ona göre işlem yapılır.

Çocuk doğduğunda erkeklik ve dişilik aletlerini birarâda taşı­yorsa, o takdirde idrarın dışarı çı'ktığı kanalın durumu hükme daya­nak kabul edilir. Yani tenasül aletinden çıkıyorsa, erkek kabul edi­lir; tenasül cihazından çıkıyorsa dişi kabul edilir. Her ikisinden de çıkıyorsa, ilk önce hangi kanaldan çıkmışsa ona göre hüküm verilir, îlk anda da her iki kanaldan çıkıyorsa, hangisinden daha çok çıkı­yorsa ona göre hüküm olunur. Eğer her iki kanaldan da ayni ölçü­de eşit biçimde çıkıyorsa, başka belirtilerin çıkması beklenir. Ergen­lik çağma girince, erkeklik aletiyle cinsel temasta bulunabiliyor ve­ya sakalı çıkıyorsa, ya da erkekler gibi ihtilam oluyor (düşazıtıyor)-sa erkek olduğuna; eğer kadınlar gibi göğsü çıkıyor veya kadınlar gibi ayhali oluyor veya onlar gibi cinsel temasta bulunuyorsa, kadın olduğuna hükmedilir.

Kişinin bu husustaki sözüne itibar edilir. Bilahare aksini iddia ederse, o da muteber sayılır. Ancak iddiasının aksi ortaya çıkarsa, örneğin erkek olduğunu iddia ettiği halde bilahare doğum yaparsa, artık iddiası muteber değildir.

Ama sözü edilen belirtiler ortaya çıkmadan kişi hunsâ kabul edi­lir ve bu esnada ölürse, ona göre işlem yapılır. [68]

 

Vârislerden Altı Kişinin Hunsâ. Olma İhtimali Vardır :         

 

Mirasçıların hepsinin hunsâ olma ihtimali yoktur.  Sadece altı kişinin olması mümkündür :

1,2 — Erkek, ve kız evlâdı,

3 — Oğlun erkek ve kız çocukları,

4 — Erkek kardeş,

5 --- Amca,                     

6 — Ama çocukları.                           

Karı-kocanm ve bir de ana-babanın hunsâ olması düşünülemez. Hunsâ-yi MüşkiTin Tevrîsteki Hali :

Eğer kendisinden önce gelen bir vâris bulunmaz da o yalnız ba­şına olursa, hunsâlığı irse engel değildir. Aşağıda belirtilen şekilde

vâris olur.

Ama diğer bir vârisle bulunursa, en az payını alır. Yani bir de­fa erkek, bir defa da dişi farzedilerek iki paydan en azı hangisi ise onu alır. Hattâ biri itibariyle vâris, diğeri itibariyle maiıcub oluyor­sa, o takdirde veraseten sakıt olur.

Konuyu birer misal ile açıklıyalım :

Geriye kalan

Nısıf         Altıda bir         Altıda bir       Erkek farziyle      Mesele :

Zevç : 3         Ana : 1         Ana bir kız         Baba bir               6

                                              kardeş : 1           Hunsâ : 1

Nısıf = Yarı -Nısıf       Altıda bir    Altıda bir          Dişi farziyle            Mesele :

Zevç -. 3      Ana : 1    Ana bir kız    Baba bir hunsâ : 3                             6

                                      kardeş : 1                                                         Avliye -. 8

Bu meselede hunsâ erkek farzedildiğinde altı hisseden aldığı "bir hisse, dişi farzedildiğinde aldığı üç hisseye nisbetle daha azdor. Çünkü 1/6 ve 3/8 kesirlerinin mahreci birleştirildiğinde 4/24 ^ 9/24

olur.

Nısıf                    Nısıf                Altıda bir - Dişi farziyle         Mesele

Zevç -. 3      Ana-baba bir                    Baba bir hunsâ : 1             6

                      kız kardeş : 3                                                      Avliye 7.   

Nısıf                      Nısıf         Geriye kalan-Erkek farziyle    Mesele :

Zevç : 3           Ana-baba bir       Baba bir hunsâ. : Mahcup           6

                          kız kardeş : 3

Bu meselede hunsâ dişi farzine göre mahcup olduğundan miras hakkını kaybetmiştir, yani sakıt sayılır.

Yukarıdaki iki mesele arasında mübayenet bulunduğundan ara­larındaki nisbetin belirlenmesi için herbiri diğeriyle çarpılır ve dişi farzına göre hissesi daha az olduğu ortaya çıktığından ona göre iş­lem yapılır. [69]

 

MİRASTA ANA RAHMİNDEKİ ÇOCUK    

 

Fıkıhta buna haml denilir. Muris öldüğünde hayatta olan va-risleriyle birlikte bir de ana rahminde bir çocuğu bulunursa, onun erkek veya kız olduğu kesinlikle bilinmediğinden miras hukukunda ayrı bir bölüm ve mesele olarak ele alınmıştır.

O halde vârisler arasında ana rahmindeki çocuik da bulunursa, bir erkek ile bir kız hissesinden hangisi daha fazla ise o kadar mal alıkonur.

Bu sebeple ana rahmindeki çocukla ilgili meseleyi tashih için bi­ri erkek, diğeri dişi farziyle iki mesele tanzim edilir. îki tashih ara­sında muvafakat bulunursa, herbiri diğerinin vafkıyle çarpılır. Ara­larında mübayenet bulunursa, herbiri diğerinin tamamiyle çarpılır. Sonra da erkek farziyle olan meseledeki vârislerin hisseleri dişi far­ziyle olan meselenin vafkına veya tamamına-, dişi farziyle olan me­seledeki vârislerin hisseleri erkek farziyle olan meselenin vafkına veya tamamına çarpılır. îki meselede her vârisin aldığı hisselerin en azı kesinlikle bilindiğinden ona göre verilir ve iki hisse arasındaki fazlalık, doğum olayı meydana gelip çocuğun cinsiyeti belli olduk­tan sonra vârislere taksim edilir.                                                    

Bu meselede ana rahmindekinin erkek farzedilmesine göre me­sele 24'den oluyor. Dişi farzedildiğinde mesele 27'ye avl etmiş olu­yor. Bu iki mesele arasında üçte bir ile muvafakat bulunmaktadır. Birinci meseleyi 27'nin vafkı olan 9 ile, ikinci meseleyi 24'ün vafkı olan 8 ile çarparız ve 216 rakamı elde edilir. Zevceye birinci mesele­de 27, ikinci meselede 24 hisse isabet etmektedir. Bu durumda ona 24 hisse verilir ve arta kalan 3 hisse tevkif olunur. Ana-babadan her-birine ise birinci meselede 36, ikinci meselede 32 hisse isabet eder.

5 Onlara 32'şer hisse verilir arta kalan 4'der hisseleri tevkif edilir. Kı­za ise 13 hisse verilir ve dört erkek çocuk ana rahminde varsayıla­rak 104 hisse tevkif edilir. Bu şekilde tevkif edilen hisse 115'dir. Eğer ana rahminden bir veya birden fazla kız ortaya çıkarsa, zaten zevce ve ana ile baba hisselerini dişi farziyle olan meseleden aldıklarından kızların hissesi olan 128 kızlar arasında taksim olunur.

Eğer ana rahminden bir veya birden fazla oğlan ortaya çıkarsa, zevcenin tevkif edilen 3 hissesi ile ana-babanın tevkif edilen 4ıder hisseleri onlara verilip tamamlanır. Geriye kalan ile kızın hissesinin tamamı arasında ikili birli taksim olunur.

Şayet ana rahmindeki çocuk ölü doğarsa, zevce ile ana-babanın hisseleri tamamlanır ve kızm aldığı 13 pay yarıya (108) iblağ edil­dikten sonra geriye kalan 9 da babaya verilir.

Açıklama .

Vârisler arasmda ana rahmindeki  çocuğun dişilik ve erkekli-ğiyle farzı değişmiyen bulunursa, onun hissesi' tamam olarak verilir,

Sekizde bir         Geriye kalan - Erkeklik itibariyle             Mesele :

Zevce : 1               Oğul - Ana rahminde : 7                             8

Vâris, ana rahmindeki çocuğun iki halinden biriyle sakıt olursa, o takdirde kendisine bir şey Verilmez. [70]

 

ÖLÜ VEYA DÎRİ OLDUĞU BİLİNMÎYEN VÂRİS  

 

Ortadan kaybolup ölü veya diri olduğu kesinlikle bilinmiyen vâ­rise fıkıhta mefkud denilir..

Ana rahmindeki çocuk hakkında yapılan işlem gibi, mefkudun da bir kere diri, bir kere ölü olduğu farzedüerek mesele tashih edil­dikten sonra ortaya iki mesele çıkmış olur. İki mesele arasında mu­vafakat bulunursa, biri diğerinin vafkıyle, aralarında mübayenet varsa, biri diğerinin tamamıyla çarpılır.

İki meseledeki vârislerin paylarım belirlemek için asıl mesele­den aldıkları hisse diğer meselenin vafkı veya tamamı ile çarpılır. Her vârisin iki hale nazaran aldığı hisselerinden en azı verilir ve faz lası, mefkudun durumu belirgin oluncaya kadar korunur.

Nısıf                Üçte iki              Geriye kalan-Ölü         Mesele :

Zevç : 3       Ana-baba bir iki      Ana-baba bir erkek             6

                        kız kardeş.: 4               kardeş : ?              Avliye : 7

Zevç hakkında mefkud, ölü sayılıp 24 hisse verilir ve 4 hissesi tevkif olunur. İki kız kardeş hakkında ise diri farzedilip 14 hisse ve­rilir ve 14 hisse de tevkif edilir. Böylece tevkif edilen hisselerin top­lamı 18 eder.

Bundan sonra mefkudun hayatta olduğu anlaşılırsa, zevc'e 4 hisse daha verilir ve onun hissesi böylece 28'e çıkarılmış olur. Geriye kalan 14 hisse ise ikili birli olarak yalmz mefkude verilir.

Şayet mefkudun ölü olduğu ortaya çıkarsa, 18 hisse olduğu gibi iki kız kardeşe verilir ve böylece hisseleri 32'ye ulaşmış olur. Zevç hakkında ise mefkudun ölü farzedilmesine göre işlem yapıldığından onun hissesi zaten tamam verilmiştir.[71]

 



[1] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/217.

[2] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/217-218.

[3] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/218.

[4] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/218-219.

[5] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/219.

[6] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/220-221.

[7] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/221-222.

[8] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/222-223.

[9] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/223-224.

[10] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/224.

[11] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/224-225.

[12] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/225-226.

[13] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/226.

[14] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/226.

[15] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/227.

[16] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/227-228.

[17] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/228.

[18] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/228.

[19] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/228.

[20] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/229.

[21] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/229.

[22] Mecelle. 1092.

[23] Mecelle :   278.

[24] Mecelle : 1038.

[25] Mecelle :   306.

[26] Bu hususta geniş bilgi için bak: Mecelle -. 319 - 321 – 358.

[27] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/229-230.

[28] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/230-231.

[29] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/230-234.

[30] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/234-236.

[31] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/236.

[32] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/236-237.

[33] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/237.

[34] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/237-238.

[35] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/238.

[36] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/238-239.

[37] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/239.

[38] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/239-241.

[39] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/241.

[40] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/241-242.

[41] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/242.

[42] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/242-243.

[43] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/243-244.

[44] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/244-245.

[45] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/245.

[46] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/245-246.

[47] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/246-247.

[48] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/247-250.

[49] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/254-261.

[50] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/261.

[51] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/261.

[52] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/261-266.

[53] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/266-268.

[54] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/268.

[55] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/269.

[56] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/269-275.

[57] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/275-276.

[58] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/276-279.

[59] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/279-284.

[60] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/284.

[61] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/284-285.

[62] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/285-288.

[63] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/288-296.

[64] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/296-301.

[65] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/302-303.

[66] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/303-305.

[67] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/305-306.

[68] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/306.

[69] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/307-308.

[70] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/308-310.

[71] Feraiz, diğer bir tabirle Miras Hukuku hakkında yararlandığımız kaynak­lar i Fetâ\â-yi Hindiyye - Et-Tuhfetü'1-Hayriyye Alâ'l-FevâidiVŞinşuriyye -Bacurî. Sadeîeştirerek Feraidü'l-Feraiz.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/310-311.