Öldükten Sonra Kabri Kazılıp Kefeni Soyulursa :
Hiç Mal Bırakmadan Vefat Ederse :
Vasiyyetin Yerine Getirilmesi :
Hiç Varis Bırakmadan Ölen Kimse :
Kendi Vârisine Vasiyyet Muteber Midir?
Vârislerinden Birine Borçlu Olduğunu Söylemişse :
Vasiyyetin Birden Fazla Olması :
Malının Üçte Birini Hayr Îşlerine Sarfedilmek Üzere
Vasiyyet Ederse :
TERİKENİN SARFEDİLECEĞİ VÂRİSLER
Birinci Derecede Olan Ashab-I Ferâiz :
Dörtte Bir Pay iki Vârise Verilir
Mukırrün Leh Bi'n-Neseb Alâl'gayr
Terikesinin Üçte Birinden Fazlasını Birine Vasîyyet
Ederse :
Îrse Engel Sayılan Diğer Sebepler :
Liân Da İrse Engel Sebeplerden Biridir :
NESEB CİHETİYLE ASABE OLANLAR :
TAKDİR EDİLEN FARZLARIN MAHREÇLERİ
Vârislerin Başları Arasındaki Dört Hal :
Yakınlıktaki
Kuvvet Sebebiyle Tercîh :
Vârislerden Altı Kişinin Hunsâ. Olma İhtimali Vardır :
ÖLÜ VEYA DÎRİ OLDUĞU BİLİNMÎYEN VÂRİS
İslâm'da miras hukuku
geniş bir yer tutar. Buna ferâiz ilmî de denilir. Daha çok ölüm olayıyla
ilgili bir konudur; ölen kimsenin terekesiyle ilgili hukuktan sözeder.
Miras Hukuku, diğer
bir deyimle Ferâiz İlmi, Kitap, Sünnet ve İcma' ile sabit olmuştur. Kur'ân-ı
Kerîm'de Nisa Sûresinde bu ilmin yüzde doksanı açıklanmıştır. Geriye kalan
yüzde onu ise Sünnet ile belirlenmiş ve icma' ile sabit olmuştur.
Ölüm olayı meydana
geldikten sonra ölenin geriye bıraktığı malından önce teçhiz ve tekfini
karşılanır. Sonra ilk iş olarak insanlara olan borçları ödenir. Sonra da
malının üçte birine tekabül eden va-siyyeti yerine getirilir. Sonra da kalan
mal -Kitap ve Sünnette belirtildiği üzere- vârisler arasında taksim edilir.
Kitap ve Sünnet ile
takdir edilen sehimler ikiye ayrılır : Biri belli ölçüde takdir edilen, diğeri
belli ölçüde takdir edilmiyen sehimler-dir. Birincisi Ashab-ı Ferâize, ikincisi
Asabe ve Zevi'l-Erhama ayrılıp verilenidir.[1]
İrsin rükünleri üçtür
:
1. Muris
Öldükten sonra geriye
miras ve vâris bırakan kimseye denilir. İslâm fıkhında hakikaten ya da hükmen
ölen kimse hakkında bu tabir kullanılmıştır. Hakikaten ölmek, ya eceliyle ya da
bir kaza neticesi öldüğü kesin olarak bilinen kimseyle ilgilidir. Hükmen ölmek,
uzun yıllar ortadan kaybolup nerede bulunduğa, sağ veya ölü olduğu bilinmeyen
kimse hakkında hâkimin ölmüş kabul ederek verdiği kararla gerçekleşir.
2. Vâris
Ölenin baba ve ana
tarafından yakınıdır ki irsi, şer'î delil üe sabit olan kimse hakkında
yaygındir.
3. Miras ya da Mevrûs. ölenin geriye bıraktığı mal ve
servettir. Teçhiz ve tekfin masrafı yapıldıktan, borçlar ödendikten ve
vasiy-yet yerine getirildikten sonra kalan miras, verese arasında taksim
edilir. [2]
1 — Murisin ölmesi,
2 — Vârisin hayatta bulunması,
3 — İrs cihetinin bilinmesi..
0 halde muris ölmedikçe vârisler onun malını
taksim edemezler. Ölenin hiçbir vârisi bulunmadığı takdirde, bıraktığı mal Bey-tü'lmale = Hazineye
intikal eder- Aynca irsin cihetinin bilinmesi de gerekir- Vârisin murise olan
yakınlığından derecesi, Ashab-ı Feraiz-den ya da Asabe veya Zevi'l-erhamdan
hangi sınıfa girdiği tesbit edilmedikçe
miras taksim edilmez. [3]
1 — Rahm,
2 — Nikâh,
3 — Velâ'..
Birincisi : Ölen
kimseye neseb cihetiyle yakınlığın bulunmasıdır. Kan-Koca müstesna diğer üç
sınıf (Ashab-ı Feraiz, Asabe ve Zevi'l-erham) akrabanm hepsi rahm yoluyla
mirasçı olur.
İkincisi : Karı-koca
arasında sahih akidle meydana gelen bağdır. Bu tarife göre, halvet-i sahihe
bile şart değildir. Yani nikâh akdi yapıldıktan sonra cinsel temas meydana
gelmediği gibi, karı- koca tenha bir odada başbaşa da kalmasalar, yine de'
ikisinden birisinin ölümü halinde diğeri ona vâris olur.
Yine bu tariften
anlıyoruz ki, fasit veya batıl bir nikâh irsi sebeplerinden değildir. O halde
bir adam hiç şahid bulundurmadan bir kadınla nikâh akdi yapar veya muvakkat bir
nikâh akdinde bulunursa o takdirde cincel temas meydana gelsin gelmesin,
ikisinden birinin ölümü halinde dikeri hiçbir suretle ona vâris olamaz. Çünkü
birinci şekilde fasit bir nikâh, ikinci şekilde bâtıl bir nikah akdi yapılmıştır.
Üçüncüsü : Bir köle ya
da câriye, azat edenin velâsidir, yani velayet hakkıdır Azad edilen kişinin
ölünce rahm cihetiyle hiçbir vârisi bulunmazsa, efendisi ona vâris olur.
Nesebi belirsiz bir kimsenin kendine efendi seçtiği kimse de böyledir.
Günümüzde efendilik
kölelik diye bir konu kalmadığı için üzerinde durmaya gerek görmüyoruz.
İrsin üç sebebinden bazen
ikisi aynı şahısta bulunabilir. O takdirde şartlar müsaitse iki yönden mirasçı
olur. Meselâ Bir kimse amcasının kızıyla evlendikten sonra hanımı ölürse, hem
nikâh sebebiyle, hem de asabilik sebebiyle vâris olur. [4]
îrse engel sayılan
sebepler dörttür :
1 — Riddet (dinden dönmek),
2 — Rık (kölelik),
3 — Murisi öldürmek,
4 — İhtilâf-i dar, İhtilâf-i din..
O halde kan kocadan
biri veya muris ya da vârislerden biri dinden döner, ister başka bir dine
girer, ister dinsiz kalırsa, öldüğü takdirde Müslüman vârisleri ona vâris olamıyacakları
gibi, irtidad eden yaşar da onun yakınlarından biri ölürse, o da ona vâris
olamaz.
Köle de miras hakkına
sahip değildir. Çünkü onun her geyi efen-dişinindir.
Aralarında miras bağı
bulunan yakınlardan biri diğerini öldürecek olursa, ona vâris olma hakkını
kaybeder. Bunun gibi murisle-vârisin dinlerinin ayrı olması veya birinin gayr-i
müslim ülkede, diğerinin Müslüman bir ülkede yaşaması ve o milletin tebasmdan
olması da irse msnî sebeplerden biridir. [5]
Ölenin geriye bıraktığı mal
iki kısımdır : Taşınır mallar, taşınmaz mallar. Birincisi para, altın, davar,
ticaret eşyası, ölçü ve tartıya giren diğer şeylerdir. Bunların hepsi miras
hukukunun kapsamına girer, yani bunlara sahip bulunan kimse öldüğünde, tekfin-teçhiz
masrafı, borçları ve vasiyeti karşılandıktan sonra geriye kalanı vârislerindir.
İkincisi ise, akar denilen
ev, arsa, arazi, bağ ve bahçe gibi taşınması mümkün olmayan mallardır. Bunlar
da genellikle üç kısma ayrılır :
1. Sadece mülk.
Mülkiyet cihetiyîe
tasarruf olunan ev, dükkân, han, otel, hamam, bağ ve bahçe gibi şeyler bu
cümledendir.
2. Arazi,
Birinci madde de
belirtilen emval dışmdaıki taşınmazlardır.
3. Sahih Vakıflar.. Arazi yedi kısma ayrılır :
a) Arazi-yi Memlûke,
b) Arazi-yi Miriyye,
c) Arazi-yi Mevkufe,
d) Arazi-yi Metruke,
e) Arazi-yi
Mevat,
f) Arazi-yi Uşriye,
g) Arazi-yi Haraciye..
Arazi-yi Memlûke :
Mülkiyet yoluyla tasarruf olunan yerlerdir. Köy ve kasabalardaki yerler bu
cümledendir. Bunlara Tetimme-i -Süknâ da denilir.
Arazi-yi Mîriyye'den
ifraz yoluyla şer'in cevaz ölçüleri içinde mülkiyet cihetlerinden biriyle
tasarruf olunmak üzere padişah tarafından sahih bir temlikle temlik olunan
arazidir.
Arazi-yi Uşriyye : Bir
memleket fetihedildiğinde, mücahitlere dağıtılan arazidir.
Arazi-yi Haraciyye :
Fethedilen yerin arazisini o yerin yerlilerine her sene belli bir miktar vergi
alınmak suretiyle bırakılan arazidir.
Arazi-yi Memlûke'nin
rakabe ve mülkiyeti sahibine ait olduğundan, bütün kısımlarıyla diğer mülkler
gibi miras kapsamına girer.
Arazi-yi Miriyye'nin
rakabesi Beytü'1-Male = Hazineye ait olan tarla, çayır, yaylak, kışlak, korular
ve bunlara benzer yerlerdir ki, bunlar Feraiz Ahkâmı kapsamına girmez, Arazi
Kanunnamesine göre muamele görür-
Arazi-yi Mevkufe iki
kısımdır : Birinci kısım, arazi-yi memluke-den iken şer'î ölçülere göre
vakfedilmiş yerlerdir. Bunların rakebesi ve hukuki tasarrufiyesi vakfe aittir,
vâkıfın şartı ne ise ona göre muamele görür. İkincisi. Arazi-yi Mîriyye'den
büifraz sultanın izni ile vakfedilen yerlerdir. Bunlar sahih vakıflardan
olmayıp Tahsisat kabüindendir.
Böylece Arazi-yi
Mevkuf enin her iki kısmı da Arazi Kanunnamesi hükümlerine göre muamele görür,
feraiz kapsamına girmez.
Arazi-yi Metruke de
iki kısımdır : Biri halk için terk olunmuş yerlerdir, umuma ait yollar gibi.
Diğeri, köy ve kasabalarda yine halkın hepsinin yararına terkolunmuş mer'a ve
benzeri yerlerdir.
Böylece Arazi-yi
Metruke de her iki kısmıyla feraiz ahkâmı kapsamına girmemektedir.
Arazi-yi Mevat : Bir
kimsenin tasarrufu altında olmadığı ve halka terk ve tahsis edilmediği halde,
yüksek sesli bir kimsenin köy ve kasabalarda sesi işitilmiyecek kadar köy ve
kasabadan uzaklarda bulunan arazidir. Bu tür arazi kimsenin malı olmadığından
feraiz ahkâmına tabi1 değildir. Arazi kanunnamesi ahkâmına göre, muamele
görür. [6]
Mûrîs'in ölümü şu üç halden
biriyle gerçekleşir :
1. Hakiki ölüm,
Sahicilerle resmî
belgelerle sübut bulur.
2. Hükmî ölüm,
Gaiblere karışıp
nerede olduğu bilinmiyenin hâkim tarafından Öldüğüne hükmedilmesi. Bunun da ölü
olarak kabul edilmesi görüldüğü gibi hâkimin hükmüyle sübut bulur.
3. Takdîr-i Ölüm.
Ana rahmindeki cenini
düşürmek suretiyle gurre gereken ölümdür. Kadına vurmak suretiyle çocuğunun
düşmesine sebep olan kimseden tam diyetin yirmide biri (beşyüz dirhem) alınır,
ceninin vârislerine taksim edilir.
Bunun gibi kadın
kocasının müsaadesini almadan rahmindeki cenini düşürmek için ilâç alır ve bu
yüzden cenin düşerse, kadından aynı diyet alınır. Ancak düşen çocuğun
şekillenmiş olması şarttır. Fıkıhta buna Müstebinü'l-Hılka denir. Ceninin
belirtilen şekillerde ölü olarak düşmesine Takdîr-i Ölüm adı verilmiştir. Onu
düşüren vereseden biri ise alman diyetten ona pay verilmez.
Cenin diri olarak
düştükten sonra ölürse, belirtilen şekilde diyet değil artık kâmil diyet
gerekir. [7]
Vârislerin diri olması
iki şekilde gerçekleşir :
1. Hakiki hayât,
2. Takdiri hayat,
Vârislerde hükmî hayat
yeterli değildir- O nedenle mefkud (ortada bulunmayıp gaib olan) kimse, ölen
murisine vâris olamaz.
Hakikî hayat, muris
öldüğünde vârisin kesinlikle hayatta bulunmasıyla gerçekleşir. Bir de vâris
olmanın diğer şartlarım da taşıması gerekir. Bunu bir misal ile açıklıyalım :
Bir müslümanm gayr-i müslim olan oğlu, babasının ölümünden sonra İslâm'a
girerse, vâris olamaz.
Bunun gibi İslâm
Devletinin teb'asından olan babanın oğlu yabancı bir ülkenin teb'asmda
bulunurken ikisinden biri ölürse diğeri ona vâris olamaz. Ölüm olayından sonra
murisinin teb'asına, girmesi vâris olmasını sağlamaz.
Takdiri hayat, ana
rahmindeki ceninin hayatıdır. Kadın sahih bir firaştan dolayı hamile kalır ve
cinsel temastan altı ay süre geçtikten sonra meydana gelirse, çocuğun nesebi o
kocadan sabit olur. Altı ay geçmeden meydana gelirse, nesebi o kocadan sabit
olmaz. Ancak sözü edilen koca, «bu çocuk bendendir» .derse o takdirde nesebi
ondan sabit olur.
Kadın bu durumda ister
sahih bir nikâhla, ister fasit bir nikâhla evlenmiş olsun farketmez. Çünkü her
iki durumda da cinsel temas meydana geldikten sonra gebe kalması sahih nikâh
gibi kabul edilir. Buna firaş-i sahih da denir.
O halde bir kimse
öldüğünde vârislerinden birini de ana rahminde bırakırsa, terike taksiminde
ana rahmindeki vârise kız veya erkek olma durumunda hangi yönden çok miras
alırsa, ona göre takdir edilip hissesi ayrılır. Dünyaya geldiğinde takdir
edildiği gibi olursa mesele yok, ayrılan hisseden bir şey artacak olursa, o
nisbet diğer varisler arasında taksim olunur.
Buna bir misal verelim
:
Bir kimse vefat ederek
bir karısını, bir amcasını ve bir de karısının karnındaki çocuğunu mirasçı
olarak bırakırsa, çocuk erkek farz-edilirse anası sekizde bir alır, amcasına
hiçbir şey düşmez. Kız farz-edilirse, anasına yine sekizde bir hisse düşer, kıza
malın yarısı düşer, geriye kalan üç hisseyi de amcası alır.
Geninin mirastan hak
sahibi olabilmesi için iki şart vardır : Birincisi murisin öldüğünde ana
rahminde mevcud olmasıdır; bunun için doğum süresi olan altı ayın gerçekleşmesi
gerektir. İkincisi, diri olarak doğmasıdır.
İslâm Fukahasma göre,
gebeliğin en çok suresi iki yıldır; en az süresi ise altı aydır. Ama daha
yaygın olanı, dokuz aydır.
Murisin ölümünden iki
yıl ya da daha fazla bir süre geçtikten sonra kadın doğuracak olursa, artık o
çocuk vâris.olamaz.
Murisin vefatından
itibaren altı ayda veya daha az bir süre içinde doğum yaparsa, çocuk ölene
vâris olur.
Bunun gibi, kadın
mürahika (buluğ çağma yaklaşmış bir yaşta) bulunduğu takdirde dokuz ay, on
günden daha az bir süre içinde doğum yaparsa, çocuğun nesebi ve veraseti sabit
olur, bu süre geçerse-sâbit olmaz.
Kadın bulûğ çağma
girdikten sonra gebe kalır, yani o yaşta evlenip gebe kalır ve kocasının
ölümünden altı aydan fazla bir süre geçtikten sonra doğum yaparsa, çocuk vâris
olamaz. Çünkü murisin ölümü anında kadının gebe olduğu kesinlikle bilinmiyordu. [8]
Doğan çocuğun diri olması
bir takım belirtilerin ortaya çıkmasiyle gerçekleşir : Doğduğunda ağlamak,
bağırmak, aksırmak, gülmek, el ayak,
baş gibi bir organını hareket ettirmek bu cümledendir. [9]
Ölenin geriye
bıraktığı mal ve servete sırasiyle dört hak taalluk eder :
1. Tekfin ve teçhiz masrafı,
2. Kullara olan borçları,
3. Vasiyyetinin yerine getirilmesi,
4. Geri kalan malın vârisler arasında taksimi..
Tekfin ve teçhizin öne
alınmasındaki hikmet şudur : Hayatta iken nasıl ihtiyaç elbise alıp giymesi
borcuna takdim ediliyorsa, ölünce tekfin ve teçhizi de borcuna öylece takdim
edilir.
Borçlarını ödemek ise
vasiyyetine takdim edilir. Çünkü borçları ödemek farzdır. Hayatta iken de
borçlu olan bir kimse hayır hasenattan önce borcunu ödemesi gerekir. Vasiyyet
ise nafile ibadet ka-bilindendir. Ku borcu, Allah (C.C.) borcuna da takdim
edilir. Çünkü Allah (C.C.) kendi hakkından vazgeçer. O Gafur ve Rahîm'dır Arna
kul hakkı böyle değildir-
Vasiyyeti ise, malının
üçte birini geçmediği takdirde yerine getirilerek malın varislere taksimine
takdim edilir. Üçte birini aşıvor-sa, aşan kısmı vasiyyete girmez, diğeri
takdir edilip yerine getirilir. Ancak vârisler bu fazlalığı tecviz ederlerse, o
takdirde mesele kalmaz ve yerine getirilir. [10]
Tekfin ve teçhiz, ölen
kimseyi kefenleyip defnetmek masraflarıdır. Bıraktığı maldan -başkasının hakkı
taallûk ettiği ayıniardan başka- terikesinin tamamından önce tekfin ve teçhiz
masrafı çıkarılır Hatta kendisinden bir an evvel ölüp de nafakası vâcib olan
kimselerin de tekfin ve teçhiz masrafları çıkarılır.
Ölen kimsenin
bıraktığı mal, tekfin ve teçhiz masrafını karşılamadığı takdirde, nafakası
kimin üzerine vâcibse, teçhiz masrafı da ona ait olur. Hiç kimsesi yoksa, bu
masraf Beytü'l-Maldan = Devlet hazinesinden karşılanır.
Ölenin terikesinde ayn
olarak başkasının hakkı varsa, o takdirde onlar terikeye dahil edilmez,
sahiplerine verilmek üzere bir tarafa konulur. Ayn olan bu hakları fukaha beş
maddede toplamıştır :
1. Borca karşılık rehin olarak teslim ettiği mal
satılarak alacaklının hesabı kapatılır. Bundan fazla bir şey kalırsa tekfin ve
teçhizine sarf edilir-
2. Ölen kimse hayatta iken bir mal satın almış, karşılığı
olan parayı ödememişse, satıcının elinde duran malı teslim almak için parasının
ödenmesi ve sonra terikeye katılması gerekir. Ödenmedikçe terikeye katılmaz.
3. Evini bir kimseye icar edip icar bedelini aldıktan
sonra ölürse, o ev, alman icar bedeli karşılığında müste'cirin (kiracının)
elinde merrrun olarak kalır.
4. Karısının mehri ödenmedik kalmışsa, o takdirde bu hak
da tekfin ve teçhiz masrafına takdim edilir.
5. Fasit bir alım-satım ile satılan şey alıcıya teslim
edilir de henüz elinde iken alım-satım feshedilmeden önce satıcı ölürse,
satılan malın parası alıcıya verilmedikçe,
satılan mal onun elinden alınarak satıcının tekfin ve teçhizine
sarfedilemez.
Tekfin ve teçhiz
masrafında israfa kaçmamak gerekir. Buna bir misal verelim : Erkeğe normal
olarak üç kat kefen, kadına beş kat sarılır. Bundan fazlası israftır. Kıymet
yönünden de vesat bir bez almak uygun olur. Pahalı bir bez israf sayılır- Ancak
zengin olur da pahalı bezden kefen alınmasını vasiyyet ederse, vasiyyetine
uyulur.
Teberru' edilen
kefenlerde sayı ve kıymete bakılmaz.
Terikesi ancak
borçlarım karşılayacak nisbette ise, o takdirde tekfin ve teçhiz masrafı olarak
en az nisbet ayrılır. Çünkü kul hakkı çok önemlidir.
Bu takdirde kendisine
kifaye yollu bir kefen alınır ki bu erkek için iki, kadın için üç parçadan
ibarettir.
Nitekim hayatta olan
bir kimsenin bagkasına borcu var ve çok da kıymetli bir elbisesi bulunuyorsa, o
takdirde o kıymetli elbisesi satılır, kendisine yetecek nisbette vasat bir
elbise satın alınır, arta kalan para borcuna yatırılır. [11]
Ölen kimsenin kabri
açılıp kefeni soyulursa, bakılır : Henüz şı-şip dağümamışsa, ilk sarılan kefen
gibi bir kefen terikesinden alınıp sarılır. Dağıtılmaya yüztutmuşsa, sadece bir
bez sarılır. Ancak terıkeşi tamamen. alacaklılara dağıtılmış, geriye bir şey
kalmamışsa, artık ödenen borç geri alınmaz. Nafakası kime vâcibse onun kefen
alması gerekir. Borçlardan arta kalan malı olur da vârislere taksim edilmişse,
o takdirde vârisler kendi aralarından kefenin masrafını karşılarlar. [12]
Tekfin ve teçhiz
masrafı yapıldıktan sonra kalan mal, ölenin borcu varsa alacaklılara ödenir.
Alacaklı birden fazla ise, borç nisbeti dikkate alınarak aralarında âdilâne
taksim edilir. Ölenin terikesi borcuna yeterse olduğu gibi borcuna yatırılır.
Yetmediği takdirde, ona göre dağıtılır.
Ölen kimse biri
sağlıklı sıhhatli iken, diğeri ölüm hastalığı içindeyken iki türlü borca
girmişse, bunlar beyyine veya ölenin ikrarıyla sübut bulduğu takdirde, önce
sıhhatli iken yaptığı borçlar ödenir, sonra da diğeri. Bununla beraber
terikesi yettiği takdirde her ikisi birden ödenir.
Borcu bıraktığı maldan
daha fazla bir nisbette olursa, o takdirde malı satılır ve alacaklılara
adilane şekilde taksim edilir. Ancak bu hususta yani malın satılıp borçların
ödenmesinde hâkimin kararı daha uygundur.
O halde mal satılıp
alacaklılara âdilâne biçimde taksim edildikten sonra bir alacaklı daha
çıkarsa, malı varisler satıp dağıtmışlar-sa, son çıkan alacaklı onlara başvurup
kendisine de diğer alacaklılar gibi bir miktar verilmesini talep edebilir.
Malı hâkim satıp taksim etmişse, o takdirde hâkime başvurup diğer
alacaklılardan biraz geri alınarak kendisine verilmesini talep edebilir. [13]
Adam hiç mal
bırakmadan borçlu bir halde vefat ederse, o takdirde alacaklılar onun
vârislerine alacaklarının ödenmesi için müracaat edemezler. Çünkü onlara
intikal eden bir mal ve para mevcut değildir. Ancak vârisler murislerini kul
borcundan kurtarmak isterlerse o takdirde büyük sevap kazanırlar.
Bıraktığı mal borcuna
tam yetecek kadar olur, ama vârisler o malı satıp borçları ödemek istemezler,
sadece biri kendi malından murisinin borçlarını öderse, o takdirde diğer
varisler Ödenen borçtan hisselerine düşeni o varise vermedikçe terikeden
hisselerini alamazlar. [14]
Ölen kimsenin teçhiz
ve tekfini yapıldıktan ve borçları ödendikten sonra geriye kalan malından
-üçte birini geçmediği takdirde va-siyyeti yerine getirilir.
Ancak vasiyyetin
muteber olabilmesi için vasiyyeti yapanın buna ehil olması şarttır. O halde
ergen olmamış çocuğun, akli dengesi bozuk olamn, bunağın yaptığı vasiyyetler
muteber değildir. Çünkü bunlar vasiyyete
ehil sayılmazlar.
Ölüm hastalığında yarı
koma halinde ne dediğini bilmiyen bir kimsenin de vasiyyetine itibar edilmez.
Dilsizin işaretle
yapacağı vasiyyet muteberdir. Hastalık halinde aklı başında olup dili tutulan
kimsenin de işaretle yapacağı vasiyyet sahih kabul edilir. İsterse vasiyyetten
sonra konuşma melekesi yerine geldikten sonra sözlü olarak vasiyyetini
tekrarlamadan ölürse yine de muteber sayılır.
Bir kimse yapmış
olduğu vasiyyetinden ölmeden evvel rücu' edebilir. Çünkü vasiyyet bir teberru
anlammadrr. Rücu' sözlü olabileceği gibi, fiilen de olabilir.
Ergen olmayan çocuğa
vasiyyet caiz olduğu gibi, ana rahmindeki çocuk için de vasiyyet caizdir.
Ancak vasiyyet ile doğum arasında altı ay veya daha fazla bir süre geçmemiş
olmalıdır. Aksi halde sahih kabul edilmez:
Bunun gibi, Müslümanm
gayr-i Müslim, Gayr-i Müslimin Müs-lümana vasiyyeti caizdir.
Ancak bir yabancıya,
yani vâris olmayana vasiyyet Ölenin teri-kesinden tekfin ve teçhiz masrafı ve
borçları çıktıktan sonra kalan malın üçte birinden muteberdir. Bu nisbeti
aşarsa, vârislerin icazetine bağlıdır, tecviz ederlerse vasiyyet yerine
getirilir; etmezlerse ancak kalan malının üçte birine tekabül edeni geçerli
olur.
Tabii vârislerin bu
husustaki tecvizi, murisleri öldükten sonraki zamanla ilgili ve muteberdir.
Murisleri ölmeden onların tecvizi sözkonusu değildir, çünkü mal henüz onlara
intikal etmemiştir. [15]
Hiç vâris bırakmadan
ölen kimse ölmeden önce malının tamamını vasiyyet edebilir. Bunun gibi,
karısından veya kocasından başka vârisi olmayan kişi de malının tamamını
karışma ya da kocasına vasiyyet edebilir. O takdirde Beytü'1-Mal emîni ölenin
makna gelip müdahale edemez, çünkü tamamını vasiyyet hakkı vardır ve bu hakkım
• kullanmıştır. [16]
Allah (C.C.) her
hak" sahibinin hakkını ayırıp vermiştir. Bu bakımdan vârise vasiyyet pek
uygun görülmemiştir. Bununla beraber adam vârislerinden birine vasiyyette
bulunursa, diğer vârisler bunu tecviz ederlerse geçerli olur, etmezlerse
geçerli ve muteber olmaz. [17]
Muris ötmeden önce
vârislerinden birine borçlu olduğunu veya mevcut bir aynin ona ait olduğunu
ikrar edip öylece ölürse, bu da diğer vâris'orin tecvizine bağlıdır, tecviz
ederlerse muteber sayılır. Değilse, muteber değildir.
Ama bir yabancıya
borçlu bulunduğunu veya bir aynin ona ait olduğunu söylerse, vârislerin icazeti
bunda aranmaz, ikrarı muteber kabul edilir. [18]
Vasiyyetin birden
fazla olması caizdir. îkinci vasiyyet birinci vasiyyetinden döndüğünü
söylemedikçe ikisi de muteberdir. Birden fazla vasiyyette bulunur da malının
üçte biri bunlara yetmezse, bakılır : Bunlar insanlara vasiyyet edilmişse,
malının üçte biri onlar arasında taksim edilir. Namaz oruç gibi ilâhî haklara
dayanan cinsten ise, malin üçte biri bu konuda dağıtılır. Eğer vasiyyetin
tamamı ilâhî hakla ilgili bulunuyorsa, ya hepsi farzlardan, ya da vâcibler-dendir.
Bu durumda hangisini önce anmışsa o cihet tercih olunur. Tabii her ikisine
malının üçte biri yetmediği takdirde böyle yapılır, yettiği takdirde hem
farzlar, hem de vâcibler yerine getirilir.
Bunu bir misal ile
açıkhyalım :
Adam ölmeden önce kendi
adına farz olan haccm edası için bir miktar para vasiyyet eder, sonra da bir
kölesinin hürriyetine kavuşturulmasını vasiyyet eder, sonra da bir miktar para
belirleyip fakirlere verilmesini vasiyyet ederse, öldükten sonra tekfin teçhiz
masrafları çıktıktan ve borçları ödendikten.sonra kalan malın üçte biriyle
önce ona farz olup yerine getiremediği hacc için bir vekil tutulur, artarsa
vasiyyeti üzerine kölesi azâd edilir. Geriye bir şey kalırsa fakirlere
dağıtılır. Sadece hac masrafını karşılar da bir şey art-mazsa, diğer
vasiyyetleri yerine getirilmez. [19]
Adanı ölmeden önce
malının üçte birinin hayır işlerine sarfedil-mek üzere vasiyyet eder ve bunun
için bir adamı vasiy ta'yin ederse, öldükten sonra Vasiy onun malının üçte
birini ahp vasiyyetini yerine getirir, vârisler ona engel olamam. [20]
Ölenin tekfin ve
teçhizi, borçlan ve vasiyyeti belirtilen şekilde yerine getirildikten sonra ait
a kalan mal varisleri arasında taksim olunur. Allah (C.C.) her hak sahibinin hakkını belir
lemistir. [21]
Ölen murisin geriye
bıraktığı mal, ev, bağ, bahçe, han, otel gibi akar olabileceği gibi, arazi ve
nakit de olabilir. Ayrıca ev eşyası, ticaret malı ve başkaları üzerindeki
alacakları da olabilir.
Bu durumda mevcut ev
eşyası, ticaret malı, tarla, bahçe, ev, han, otel ve nakit paradan her biri
mevcut vârisler arasında belirtilen şekilde taksim edilir. Birine tarla,
birine bahçe, birine ev, birine han veya otel verilmez. Ancak vârislerin
hisseleri belli olduktan sonra kendi aralarında böyle bir anlaşma ve uzlaşma
yaparlarsa, caizdir.
Başkaları üzerindeki
alacakları da yalnız bir veya iki üç vârise hisse olarak ayrılmaz. Para tahsil
edildikçe vârislerin hisselerine göre hepsi arasında taksim edilir.
Mecelle'de bu mesele
şöyle belirtilmiştir ;
«Terikenin ta'rifinden
anlaşılacağı veçhile tevarüs hakikaten veya hükmen a'yan-i maliye hakkında
câridir : O halde müteveffanın a'yan-i metrukesi vârisleri arasında hisselerine
göre müşterek olduğu gibi âhirin zimmetinde olan alacağı da vârisleri arasında
hisselerine göre müşterek olur.»[22]
Ne var ki hukukun
bazısında Tevarüs câri olup bazısında câri değildir. Bunlardan bazıları aşağıda
açıklanmıştır :
«Satılan.malın elde
tutulması satıcının vefatiyle vârislerine intikal eder. Şöyleki : Peşin
satışta alıcı semeni (satın alman malın bedeli olan parayı) tamamen ödeyinceye kadar satıcının satılan malı elinde tutması hafckı
vardır. Bedel henüz ödenmeden satıcı vefat ederse, satılan mal onun
vârislerinin elinde kalır.»[23]
«Mürtehin vefat ettiği
takdirde yanındaki rehni bahsetmek hakkı vârislerine intikal eder-»[24]
«Hıyar-i şart vârise
intikal etmez. Bu suretde muhayyer olan kimse satıcı ise vefatiyle alıcı
satılan mala sahip olur. Eğer muhayyer alıcı ise vefatında vârisi muhayyer
olmaksızın satılan mala sahip olur.»[25]
«Hıyar-i vasıf vârise
intikal eder. Alıcı bu şartla muhayyer olunca vefatından sonra satın aldığı
malın belirlenen. şart ve vasıftan uzak bulunduğu ortaya çıkarsa, vârisinin bu
ahm-satımı bozma yetkisi vardır.»
«Hıyar-i rü'yet vârise
intikal etmez. O halde satın alan kimse malı görmeksizin vefat etse, vârisi
muhayyer olmaksızın o mala sahip olur.»
«Hıyar-i ayb vârise
intikal eder. Hıyar-i tağrir vârise intikal etmez. Alıcı fahiş fiatla
aldatıhrsa, vefatı halinde vârisi bu hususta davacı olamaz.» [26]Bunun
gibi hakk-ı tezvîc de vârisi intikal etmez.
Buna bir misal verelim
:
Bir kızın ana-baba
erkek kardeşi vefat ecek bir oğluyla bir de baba bir erkek kardeşini terk etse,
o kızı evlendirmek hakkı oğluna intikal etmeyip baba bir erkek kardeşine ait
olur.
Velayet de vârise
intikal etmez. Meselâ : Bir küçük çocuğun yani ergen olmayan çocuğun velîsi
olan babası vefat ederse, velayet hakkı vârisine intikal etmez.
Bunun gibi ariyet,
vedia = iğreti, emanet ve hibede vârise intikal etmez. [27]
Yukarıda belirtildiği
üzere ölenin tekfin, teçhiz masrafı, kullara olan borçlan ve vasiyyeti yerine
getirildikten sonra arta kalan malı aşağıda belirtilen dokuz derecedeki yerlere
sarfedilir :
1 — Ashab-ı Feraiz,
2 — Asabe-i nesebiyye,
3 — Asabe-i sebebiyye,
4 — Red (neseb
cihetiyle farz sahiplerine arta kalanın verilmesi) ,
5 — Zevi'l-Erham,
6 — Mevla'l-Muvalat,
7 — Ölünün gayri hakkında sabit olan neseb,
8 — Terikesinin üçte birinden fazlasını vasiyyet ettiği kiinse (mûsa-leh),
9 — Beytü'1-mal..., [28]
Kur'ân veya Sünnet ya da
îcmâ' ile farz ve takdir edilen senim (pay) sahiplerine «A&hab-ı Ferâiz»
denilir. Bu derecede, olan vârisler belli paylarını aldıktan sonra geriye
bir-şey kalırsa, ikinci derecede olanlara verilir.
Ashab-ı Ferâiz On İkidir.
Bunların on tanesi neseb cihetiyle ikisi sebep cihetiyle vâristirler. Neseb
cihetiyle olanların üçü erkekten, yedisi, kadındandır :
1 — Baba
2 — Sahih dede (babanın babası)
3 — Anabir erkek kardeş,
4 — Kız
5 — Oğlun kızı
6 — Ana baba bir kız kardeş
7 — Baba bir kız kardeş
8 — Ana bir kız kardeş
9 — Anne
10 — Sahih nine (ölüye nisbetinde fasit dede arayere girmiyen nine)..
Sebeb cihetiyle vâris
olanlar :
1 — Koca
2 — Karı.
Takdir Edilen Farzlar
Altıdır :
1. Yarı (1/2).
2. Dörtte-bir (1/4)
3. Sekizde bir (1/8)
4. Üçte iki (2/3)
5. Üçte bir (1/3)
6. Altıda bir (1/6).
Yan Pay Beş Vârise
Verilir :
1 — Kız
2 — Oğlun kızı (kızı bulunmadığı takdirde)
3 — Ana baba bir kız kardeş
4 — Baba bir kız kardeş (ana baba bir kız kardeş olmadığı
takdirde ve yalnız oldukları zaman)
5 — Koca (ölenin evladı ve oğlunun evlâdı bulunmadığı takdirde)...
Bunları birer misal
ile açıklıyalım :
Adam ölür de geriye
bir kızını ve karısını bırakırsa, dörtte bir karısına, yarısı kızma verilir.
Arta kalan kısım da kızma reddedilir, ölen kimse kızını değil de oğlunun kızım
ve karısını bırakırsa, durum aynıdır.
Ölen kimse karısını,
anasını ve ana baba bir kız kardeşini bırakacak olursa, karışma dörtte bir,
annesine üçte bir, kız kardeşine yansı verilir. Ölenin bu durumda ana baba bir
kız kardeşi değil de yalnız baba bir kız kardeşi bulunursa, taksimde bir
değişiklik olmaz.
Kadm ölür de kocasını,
anasını ve babasını bırakırsa, malın yansı kocasına, üçte bir annesine, geriye
kalanı babasına verilir. Şöyle ki babasına da üçte bir verildikten sonra arta
kalanı da ona intikal eder.
1. Koca (ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu bulunduğu,
takdirde)
2. Zevce (kan)
(ölenin evlâdı veya oğlunun evlâdı bulunduğu takdirde)
Bunları birer misal
ile açıklıyalım :
Kadın ölür de geriye
kocasını, anasını, bir oğlunu ve bir de kızım bırakırsa, kocasına dörtte bir,
anasına altıda bir pay verilir- Geriye kalanı oğluyla kızı arasında ikili
birli taksim olunur.
Adam ölür de geriye
karısını, anasını ve bir erkek kardeşini bırakırsa, karısına dörtte bir
anasına üçte bir, geriye kalanı erkek kardeşine verilir.
Ölenin evlâdı bulunmuş
olsaydı, karısına sekizde bir verilir, kardeşi ise bir şey alamazdı.
Sekizde Bir Yalnız
Zevceye Verilir :
Ölen adamın evlâdı
veya oğlunun evlâdı bulunduğu takdirde karısı sekizde bir hisse alır, gerice
kalan mal evlâda intikal eder.
Üçte İki Hisse,
Dört Vârise Verilir :
1 — Birden fazla kız
2 — Birden fazla oğlunun kızı
3 — Birden fazla ana-baba bir kız kardeş
4 — Birden fazla baba bir kız kardeş..
Bunları birer misal
ile açıklıyalım :
Adam ölür de geriye
iki kızını, karısını ve anasını bırakırsa, malın üçte ikisi iki kıza, sekizde
biri karısına, altıda biri annesine verilir.
Adam geriye kızlannı
değil de ölen oğlunun birden fazla kızlarını, karışım ve anasını bırakırsa,
yukarıda belirtildiği gibi, oğlunun kızlanna üçte iki, karısına sekizde bir,
anasına altıda bir hisse verilir.
Adam ölünce bunları
değil de karısıyla birlikte ana-baba bir iki kız kardeşini veya baba bir iki
kız kardeşini bırakacak olursa, bu defa malın üçte iki hissesi kız kardeşleri,
dörtte biri de kansına
verilir.
Üçte Bir Hisse İki
Vârise Verilir :
1 — Anne
2 — Birden fazla ana bir kardeşlere...
Ölenin evlâdı veya
oğlunun evlâdı ya da birden fazla erkek ve kız kardeşleri bulunmadığı takdirde
terikesinin üçte biri annesine verilir. Bunlardan biri bulunursa, altıda bir
hisse alır.
Ölen kimsenin karısı,
anası ve bir de ana bir iki ya da fazla kardeşi vâris olarak kalırsa, karışma
dörtte bir, anasına altıda bir, ana bir kardeşlerine üçte bir hisse
verilir.
Altıda Bir Hisse Altı
Vâris Verilir :
1 — Anne
2 — Bir tane ana bir kardeş
3 — baba
4 — Sahih dede
5 —- Oğlun ikizi
6 — Baba bir laz kardeş..
Açıklaması :
ölenin annesi, onun
evlâdı veya oğlunun evlâdı ya da birden fazla kardeşleriyle biraraya gelirse,
altıda bir hisse alır.
Ölenin sadece ana bir
olan bir kardeşi bulunursa, o da altıda bir hisse alır. Birden fazla olursa
üçte bir hisse alırlar.
Ölenin babası, onun evlâdı
veya oğlunun evlâdı ile biraraya ge- altıda bir hisse alır. Bunlar bulunmadığı
takdirde üçte bir alır-
Ölenin sahih dedesi
(babasının babası) belirtilenlerle biraraya gelirse, o da baba gibi altıda bir
hisse alır.
Ölenin oğlunun kızı,
öz kızıyla biraraya gelirse, öz kıza terike-nin yarısı, oğlunun kızına altıda
bir hisse verilir.
Ölenin baba bir olan
bir kız kardeşi, baba-ana bir olan bir kız kardeşiyle biraraya gelirse,
ana-baba bir kız kardeşe malın yarısı, baba bir kız kardeşe altıda bir hisse
verilir.
Belli hisse (pay) alan
ashab-ı ferâizi kısaca açıkladık. Bunlardan herhangi biri vâris olursa, önce
ona belirlenen hissesi verilir, geriye bir şey kalırsa, neseb cihetiyle
asabe'ye verilir. [29]
Kitab ve Sünnet'te
belirli payı olmayıp Ashab-ı Ferâizden arta kalanı alan ve yalnız bulunduğu
takdirde terikenin tamamına hak sahibi olan vârise, Asabe denilir.
İslâm Miras Hukukunda
Asabe, biri nesebiyye, diğeri sebebiy-ye olmak üzere ikiye ayrılır :
Asabe-i Nesebiyye :
ölene neseb cihetiyle yakınlığı bulunan kişilerdir. Bunlar, asabe-i sebebiyye
ile biraraya geldiklerinde malın tamamı bunlara verilir. Çünkü neseb cihetiyle
yakınlık, sebeb cihetiyle olan yakınlıktan daha kuvvetlidir, bu bakımdan
diğerine tercih edilir.
Asabe-i Nesebiyye
kimlerdir? Bunlar genellikle üç kısma ayrılır : Binefsihi asabe, bi-gayrihi
asabe, maa-gayrihi asabe...
Birincisi, ölene nisbetinde
kadın arayere girmiyen,. yani kendisiyle ölen arasında kadın bulunmayan
erkektir. Bu da dört sınıftır :
1 — Ölenin cüz'ü (oğlu, oğlunun oğlu...)
2 — Ölenin aslı (babası babasının babası...)
3 — Ölenin babasının cüz'ü (Ana-baba bir veya baba bir
erkek kardeşleri ve onların oğulları, oğullarının oğullan...)
4 — Ölenin dedesinin cüz'ü (ana-baba-bir ve baba bir
amcaları ve onların oğulları ve oğullarının oğullan....)
İkincisi (Asabe
bi-gayrihi) : Yalnız iken belli paylan yarı, birden fazla iken üçte iki olup
da erkek kardeşiyle beraber bulunan kızlardır.
Ölenin kızı yalnız
bulunduğunda malın yarısını alırken, ölenin oğluyla beraber bulunursa
zevi'l-furuz olmaktan çıkar asabe durumuna geçip belirli pay sahipleri
paylarını aldıktan sonra geriye kalanı ikili birli alırlar.
Ölenin oğlunun kızı
yalnız bulunursa, malın yansını alır- Ölenin oğlunun oğluyla birleştiğinde,
asabe olur ve belli pay sahipleri paylarını aldıktan sonra geriye kalanı ikili
birli taksim ederler.
Ölenin ana-baba bir
olan bir kız kardeşi yalnız bulunduğun da terikenin yansını, ana-baba bir erkek
kardeşiyle birleştiğinde asabe olup farz sahiplerinden arta kalanı ikili birli
alırlar.
Ölenin baba bir olan
bir kız kardeşi yalnız bulunduğunda terikenin yarısını, baba bir erkek
kardeşiyle birleştiğinde, farz sahiplerinden arta kalanı asabe olarak ikili
birli alırlar.
Üçüncüsü (Asabe
maa-gayrihi)
Diğer bir kadınla birleştiğinde
asabe olan kadındır. Bu da iki sınıf tır :
1 — Ana-baba bir kız kardeş, ölenin kızı ya da oğlunun
kızıyla birleştiği zaman «asabe maa-gayrihi» olur.
2 — Yalnız baba bir kız kardeş, bu da yine ölenin kızı ya
da oğlunun kızıyla biraraya geldiğinde «asabe maa-gayrihi» olur. Yani bu ramda
kız kardeş, ölenin kızı ya da oğlunun kızıyla beraber bu-induğu için asabe
olmuş oluyor. [30]
Mevlâ'l-İtaka veya
onun asabesidir.
Günümüzde kölelik,
efendilik kalmadığına göre, bu meseleyi yaz-lamıza bir bakıma gerek yoksa da,
İslâm Hukukunda onlarla ilgili azı hükümleri bilmekte yarar olduğundan kısaca
belirtmemiz uyun olur :
Mevlâ'l-İtaka : Bir
köle veya cariyeyi azâd etmiş bulunan kişi-ir. Azâd edilen köle veya câriye
ölürse, geride Asabe-i Nesebiyyesi lmadığı takdirde, ashab-ı ferâizden arta
kalan malı, onu azâd eden işi alır. O kişi de ölmüşse, onun erkek olan asabe-i
nesebiyyesi alır.
Şayet onun asabe-i
nesebiyyesinde erkek yoksa, o takdirde asa-ie-i sebebiyyesinden erkek olanlar
alır. [31]
Bu tabirin Miras
Hukukunda ayrı bir yeri ve anlamı vardır. Ölen [imsenin ashab-ı ferâizden olan
yakınları belli paylarını aldıktan onra geriye kalan malı alacak asabe
bulunmadığı takdirde yine o nalı paylarına göre farz sahiplerine vermeğe redd
denilir.
Bu hususta Ashabın,
Tabiinin ve cumhur-i ulemânın görüş birliği sağlanmıştır. Ancak Zeyd bin Sabit
(R.A.), arta kalanın farz sahiplerine değil, beytü'1-male terki gerekir,
diyerek ayn bir görüş izhar etmiştir. Fetva birincilerin re'yüıe göredir.
Sözü edilen tariften
anlaşıldığına göre, redd ancak neseb cihe-tiyle farz sahibi hakkında câridir.
Kan, koca gibi sebep cihetiyle farz sahibi olanlar hakkında değil.
0 halde redd konusunda ashab-ı ferâiz iki
kısımdır :
1 — Kendilerine redd olunanlar (men yureddu aleyh),
2 — Kendilerine redd olunmayanlar (men lâ-yureddu aleyh).
Kendilerine redd olunanlar
on sınıf, redd olunmayanlar ise iki sınıftır.
Bunu bir misal ile
açıklıyahm :
Ölen kimse bir tane
ana-baba bir kız kardeşini ve bir de annesini mirasçı olarak bırakırsa, kız
kardeşine malın yarısı olan altıda üç, anasına malın üçte biri olan altıda iki
hisse verilir. Bu iki hissenin toplamı beş olur, geriye bir hisse arta kalır.
Bu da tekrar sözü edilen iki vârise reddedilir : Beşte üçü kız kardeşe, beşte
ikisi anneye isabet eder. [32]
Ölen kimseye yakınlığı
olup da ashab-ı ferâiz ve asabeden olmayanlara zevi'l-erham denilir. Bunun
tekili, «zû-rahm»dır, Bunların mirasçı olup olmadıkları hakkında farklı görüş
ve ictihadlar vardır :
a) Ashaib-ı Kirâm'dan Ömer, Ali, İbn Mes'ud, İbn Abbas,
Ebu Ubeyde, Muaz bin Cebel ve Ebu Derdâ'ya göre (Allah hepsinden razı olsun)
Zevi'1-Erham vâris olur.
Tabiînden Alkame,
İbrahim, Süreyh, Hasan, İbn Şirin, Atâ' ve Mücahid de ayni görüştedirler.
Hanefî İmamlarının da görüş ve içtihadı bu doğrultutadır.
b) Ashabdan Zeyd bin Sabit (R.A.) ise
Zevi'l-Erham'a vâris
kılmamıştır. Ashab-ı Ferâiz ile asabeden kimse kalmamışsa, malın tamamının Beytü'1-Male
intikal etmesini söyler. Çünkü onlara göre, Kur'ân'da sadece Ashabı Feraiz'den
ve bir de Asabe'den söz edilmiş, Zevi'l-Erham'a yer verilmemiştir.
Ne var ki Ashabın- Cumhuru
ve Tabi'in'in çoğu- «Ve UlûH-Erha-mı ba'duhum evlâ bi-ba'din...» âyetine
dayanarak onların da vâris olabileceklerini istidlal etmişlerdir.
İmam Mâlik ile İmam Şâfü,
Zeyd b. Sabitin görüş ve içtihadını daha uygun görmüşlerdir. [33]
1 — Ölene intisâb edenler..
Ölenin kızının
çocukları ve oğlunun kızının çocukları...
2 — Ölen kimsenin intisab ettiği kimseler..
Ölenin fâsid dedeleri
ve fâsid nineleri... Bundan maksat ara yere kadın giren dedeler ve ninelerdir.
3 — Ölenin ana-babasmdan birine veya ikisine intisab
edenler..
Ölenin kız
kardeşlerinin erkek ve kız çocukları. Oğlan kardeşle-finin kızları ile onların
çocukları. Ölenin anabir kardeşinin erkek ve kız çocukları.
4 — Zevi'l-Erham'm dördüncü sınıfı dört gruba ayrılır :
Birincisi : Ölenin
baba tarafından dede veya ninelerine intisab edenler : Babasının ana-baba bir
veya baba bir ya da ana bir kız kardeşleri (amme)- Babasının anabir oğlan
kardeşleri (ananı liüm).
İkincisi : ölenin ana
tarafından dede ve ninelerine intisab eden-! ler : Anasının ana-baba bir veya
baba bir ya da ana bir erkek kar-i deşleri (hala = dayı). Anasının yine kız
kardeşleri (hala. = teyze).
Üçüncüsü : Ölenin
yukarıdaki dede ve ninelerine intisab edenler : Dede veya ninelerinin asabe
olmayan erkek veya kız kardeşleridir.
Dördüncüsü : Sözü
edilen amca ve halâların erkek ve kız çocukları ile asabe olan amcalarının
kızları ve onların erkek ve kız çocukları. [34]
Nesebi meçhul olan
kimsedir ki ölen adam onur, nesebini başka bir şahsa isnad edecek surette kendi
akrabasından olduğunu ikrar etmiş olmasıdır.
Bu durumda olan kimse
de yedinci derecede veraset hakkına nail olur. Ancak bunun üç şartı vardır,
onlar gerçekleştiği takdirde veraset hakkı gerçekleşir :
1 — Nesebi meçhul şahsın nesebim ikrar ederken başka bir
şahsa isnadını içinde taşımalıdır : Kendi kardeşi veya amcası olduğunu ikrar
etmesi gibi ki birinci de onun nesebini babasına, ikincide dedesine isnad
etmiştir.
2 — O kimsenin nesebi belirtilen şahıstan sabit olmamalıdır. Aksi halde ya ashab-ı
feraizden, ya da Asabadan sayılır.
3 — Nesebi meçhul olan şahsın nesebini başka birine isnad
edip kendi akrabasından olduğunu ikrar ettikten sonra ölünceye kadar bu
ikrarından dönmüş olmamalıdır. Aksi halde, daha önceki ikrar bir hüküm taşımaz. [35]
Fıkihta buna «Musa leh
bima zade alâ's-sülüs» denilir. Yani bir kimse ölmeden önce malının üçte
birinden fazla bir nisbeti bir şahsa verilmek üzere vasiyyet ederse, bu şahıs
mirasta sekizinci derecede bulunur. Vârisler üçte biri aşan kısmı tecviz
ederlerse vasiyyet edilen adama verilir, tecviz etmezlerse, sadece üçte bir
nisbet verilir.
Ancak ölenin hiçbir vârisi
yoksa, o takdirde vasiyyet edilen nisbet ne ise olduğu gibi verilir. [36]
ölen kimsenin sözü
edilen vârislerinden hiç kimse yoksa, o takdirde vasiyyeti de yerine getirildikten
sonra arta kalan mal Beytü'l-Male intikal eder. Ölenin kocası, erkek ise karısı
hayatta ise, onların hissesi verildikten sonra arta kalan mal yine Beytü'1-Male
intikal eder. [37]
Daha öncede kısmen
dokunduğumuz gibi, irse mâni bazı hal ve sebepler vardır. Bunu dört grupta
özetlemek mümkündür. Ancak bunlardan biri günümüzde geçerliğim kaybetmiştir, o
da köle ve cariyeyle ilgilidir.
O halde biz irse mani'
sebeplerden sadece üçünü anmakla yetineceğiz :
1. Öldürmek-
Bilindiği gibi,
öldürmek beş kısma ayrılır : Kasden bile bile öldürmek, buna benzer şekilde
öldürmek, hatâ ile öldürmek, hatâ mecrasında cerayan eder şekilde öldürmek ve
ölüme sebebiyet vermek.
Kasden Bile Bile
Öldürmek :
Buna fıkıhta «Katl-i
amd» denilmiştir. Öldürülmesi meşru' olmayan bir adamı kesici, yaralayıcı bir
aletle haksız yere öldürmektir.
Kasde Benzer
Şekilde Öldürmek :
Öldürülmesi meşru'
olmayan bir adamı yaralayıcı, kesici olmayan bir âletle öldürmektir. Yumruk,
sopa ve tokat vurmak veya ateşe atmak suretiyle meydana gelen öldürme bu
cümledendir.
Hatâ ile Öldürmek :
Yaralama ve öldürme
kasdı olmaksızın bir kişiyi hatâ ile öldürmektir. Ancak hatâ'iki türlüdür .
Biri fiilde hatâ, diğeri kasdde hatâdır. Fiilde hatâ : Av kayvanma veya boş bir
yere atılan kurşunun hatâ ile bir adama isabet etmesi bu cümledendir. Kasdde
hatâ : Av zannıyla bir insana kurşun atıp öldürmek bu cümledendir.
Hatâ Mecrasında
Cereyan Eder Şekilde Öldürmek :
Elde olmıyarak meydana
gelen öldürme olayıdır. Uyku halinde bir adamın üzerine düşmek veya bir evin
damından, balkonundan düşüp bir şahsı öldürmektir.
Ölüme Sebebiyet
Vermek :
Vali ya da
Belediyemden ruhsat almadan umuma ait yolda'kuyu açmak, taş yığmak, kanal açmak
veya başkasına ait bir arsada sahibinin iznini almadan kuyu açmak gibi. Bu
sebeple biri kazılan kuyu veya kanala düşüp ölürse, kuyu ya da kanalı açan
kimse onun ölümüne sebep olmuş kabul edilir-
Sayılan bu
öldürmelerden dördü irsi men'eder; beşincisi ise men1-etmez.
Sözü edilen dört türlü
öldürme olayında, katile yardımcı olan kimse katil hükmündedir. Ancak bu
durumlarda öldürmenin irsi men'etmesi için katilin âkil ve bâîiğ olması
şarttır.
Birde öldürmenin
meşru' şekilde cereyan etmemesi şarttır. O halde ölüm cezasına çarptırılan bir
kimseyi celladın öldürmesi, devlete başkaldıranı âdil olan yakınının öldürmesi
irse engel sayılmaz. Çünkü bu tür öldürmeler meşru, yoldan
gerçekleştirilmiştir.
Bunun gibi, Öldürme
olayının müdafaa yoluyla olmaması da şarttır. O halde bir kimse, kendisini
öldürmek için üzerine hücum eden murisini öldürmekten başka çare kalmadığı için
öldürürse, bu da irse engel değildir.
Katilin öldürme olayına
zorlanmaması da şarttır. O halde ölüm tehdidi altında bir yakınını öldürmesi
istenilir ve bu yüzden işkence yapılır da o takdirde zorlandığı için yakınını
yani murisini öldürürse, irse mani' sayılmaz. Bunun da dört şartı vardır,
onlar gerçekleşmedikçe öldürme olayına zorlanmış kabul edilmez :
1 — Şiddetli dayak, organ kesilmesi, keskin bir aletle
etinin koparılması,-
2 — Zorlayanın tehdide kudretinin yetmesi,
3 — Zorlanan kimsenin zorlayanın tehdidinden şiddetle korkması,
4 — Zorlanan kimsenin öldürme olayını, yani fiilini
zorlayanın huzurunda yerine getirmesi..
Bu durumlarda katil
maktuldan ölürse, maktul ona vâris olur. [38]
Fıkıhta buna
«İtıtüâf-i Din» denilir. Bu her iki taraf için de irse mani' sebeplerdendir- O
halde müslim gayr-i müslim'e, gayr-i müs-Hm de müslime vâris olamaz. Bunu bir
misal ile açıklıyahm :
Müslüman bir erkek,
Kitap Ehlinden bir kadınla evlenirse, bunlar birbirine vâris olamıyacakları
gibi, onlardan doğup meydana gelen çocuklar da babalarına tabi' sayılarak
onlarla anneleri arasında da tevarüs mümkün değildir. Bunda icma1 vardır.
Ashabdan Hz. Ali, Zeyd bin Sabit ve birçok zatların görüş ve içtihadı bu
doğrultudadır. Onların delili, «La tetevaresü ehlü milleteyne şetta.;»
hadisidir. Nitekim Hanefi ve Şafiî imamları da bu rivayete ve ashabın ileri
gelenlerinin icmama dayanarak aynı şekilde ictihadda bulunmuşlardır.
Ancak Ashabdan Muaz
bin Cebel ile Muaviye b. Ebî Süfyan müs-limin gayr-i müslime vâris olacağı
görüşünü ortaya koymuşlardır.
İslâm'ın muhtelif
mezhep erbabı arasında tevarüs caiz ve câridir. Çünkü bütün mezhepler
Peygamberlere ve kitaplara inanırlar. O halde İmân esaslarının bir kısmına
inanmıyan -kader meselesi müstesna kalmak üzere- mezhepler İslâm'ın dışına
çıkmış kabul edileceğinden Müslümanlara vâris olamazlar.
Gayr-i müslimler
arasında ise ister kitap ehlinden olsunlar, ister kitap ehliyle diğerlerinden
olsunlar farketmez- tevarüs caizdir. [39]
Bir kişi İslâm
Dininden döner ve o hal üzere, yani murtedd olduğu halde ölür veya yabancı bir
millete iltihak eder ve buna dair mahkeme kararı bulunursa.o takdirde müslüman
iken kazandığı mal Müslüman olan vârislerine taksim edilir- Murted iken kazandığı
mal ise Beytü'1-Male bırakılır.
Bu, îmam Ebû Hanife'ye
göredir. îmameyne göre, murted İslâm'a
dönmek zorundadır, bu bakımdan vârisleri hakkında müslim ":. farzedilir ve her iki durumundaki kazancı
müslüman olan vârislerine taksim edilir. Ancak irtidad edip yabancı bir ülkeye
iltihak ederittifakla o devrede kazandığı malı müslüman olan vârislerine
ve--ilmez. Çünkü müslim, harbiye vâris olamaz.
Ayrıca, bir kadın
irtidad etse, gerek İslâm'da iken, gerekse irti-lad halinde iken kazandığı mal
vârislerine taksim edilir. Şu farkla ii, murtedd olduğu anda kocasından bayinen
boşannuşsa, o takdirde kocası ona-vâris olamaz.
Murtedd Müslime vâris
olaınıyacağı gibi, diğer bir mürtedde de vâris olamaz. Çünkü nikâh gibi miras da
milliyyete dayanır. Murtedd ise İslâm nazarında hiçbir milliyyete- mensup
değildir.
Ancak bir bölge
halkının hepsi irtidad ederse, onların kesimi Dar-Î Harp sayılacağından kendi
aralarında tevarüs câri olur.
Mürtedde vâris olacak
kimselerin irtidad zamanında mevcut olmaları şart değildir. Murtedd öldüğünde
vâris olan kimseler itibar edilir. Bunlar ister irtidad zamanında, isterse
sonra mevcut olsun farketmez.
Murtedd yabancı bir
ülkeye iltihak eder ve bu mahkeme kararıyla sübut bulur, sonra da malı vârisleri
arasında taksim edildikten sonra İslâm ülkesine dönerse, hâkimin kararına
müsteniden yapılan taksimat bozulmaz. Ancak vârislerin elinde aynen mevcut olan
malı geri alabilir. [40]
Muris ile vârisin ayrı
ayrı ülkeler halkından olması, irse mâni sebeplerden biridir. Fıkıhta buna
«İhtilâf-ı Dar» denilir. Delâlet ettiği 'asıl mâna şudur .- îki ülkenin
ihtilâf, hükümdar ve ordusunu ayrı ayrı olmasıyla itibar edilir.
Ülkelerin ayrı ayrı
olması irse mani'dir. Çünkü her iki taraf birbirinin öldürülmesini helâl
sayar. Ancak iki ülke arasında anlaşma yapılır da düşmana karşı birleşirlerse,
o takdirde ikisi hükmen bir ülke sayılır ve aralarında tevarüs câri olur.
Ülkeler değişikliği,
yani ihtilâf-i dar'm irse mani' olması, gayr-i müslim milletlere mahsustur.
Müslüman ülkeler arasında câri değildir. Çünkü genellikle Müslümanlar arasında
İslâm toplayıcı bir ieştirici bir bağ olduğundan aralarında velayet ve ismet
kıopmaz. Bu bakımdan ülkelerin değişik olması irse mani' teşkil etmez. [41]
Bir müslüman esîr
olursa, İslâm Dini üzere sebat ettikçe hakkında müslim gibi muamele olunur: Hem
vâris hem muris olur. Çünkü Müslüman nerede bulunursa bulunsun, yine İslâm
ehlinden kabul edilir. Esir kaldığı süre içinde kansı bile boş düşmez. Yani
esirlik nikâh ismetini kesmediği gibi, verese ismetini de kesmez. Ancak dininden
ayrılırsa, murtedd kabul edilir, ona göre muamele yapılır- İslâm ülkesinde
irtidad edip öylece yabancı bir ülkeye iltihak etmekle, esir düştükten sonra
irtidad etmek arasında fark yoktur.
Esirin yabancı bir
ülkede irtidad ve hayatı bilinmezse, ortadan kaybolmuş bir müslim gibi sayılır
ve ona göre muamele yapılır. Durumu açıklığa kavuşuncaya kadar malı taksim
edilmez, kansı başka biriyle evlenemez. Ancak vârisleri onun yabancı ülkelerde
irtidad ettiğini iddia eder ve iki âdil şahit ile bunu isbat ederlerse, o
takdirde hâkim zevcesinin tefrikine ve malının taksimine karar verebilir,
Hâkimin kararından
sonra adam çıkagelir ve irtidad etmediğini söylerse, hüküm bozulmaz. Ancak
vârislere taksim edilen mal aynen ellerinde mevcut bulunuyorsa geri alınır. [42]
Yukarıda belirtilen
sebeplerin dışında irse engel olan bazı sebepler daha vardır. Onları da şu
dört maddede toplamışlardır :
1. İrtidad (İslâm
Dinini terkedip başka dine girmek veya dinsiz kalmak),
2. Ölüm tarihinin bilinmemesi,
3. Vâris olduğunun bilinmemesi,
4. Lian..
Bilindiği gibi,
murtedd hiç kimseye vâris olamaz. Çünkü irtidad ihtilâfi dinden sayılmamıştır-
Kendine has bir anlam doğrultusunda ayrı bir sebep kabul edilmiştir.
Ölüm tarihinin
bilinmemesine gelince, bir olay ya da felâkette vârislerle murislerinin toptan
ölmesiyle yorumlanır. Molâ bir evde meydana gelen yangın veya bir deprem
sonucu evdekilerin hepsi ölürse, hangisinin daha önce öldüğü kesinlikle tesbit
edilemediğinde ölenlerin terikesi sağ kalan vârislerine taksim edilir, onlar
birbirlerine vâris sayılmayıp hepsinin aynı anda öldüğüne hükmedilir.
Bunun gibi, babayla
oğlu gece bir yıkıntı altında kalır veya düşmanları tarafından öldürülürler de
hangisinin önce öldüğü veya öldurulduğu bilinmediği takdirde biri diğerine
vâris olmaz. İkisi aynı anda ölmüş kabul edilerek terikeleri sağ kalan
vârislerine taksim edilir.
Ancak hayatta olan
vârislerden her biri kendi murisinin diğerinden sonra öldüğünü veya
öldürüldüğünü iddia ederse, bunu isbat için kendisinden beyyine istenir.
Yeterli beyyine ikame ettiği takdirde ona göre hükmedilir Aynı hususu iki
tarafın vârisleri iddia eder de hiç biri beyyine ikame edemezse, kendilerine
yemin teklif edilir, ikisi de yemin ederse, hiç biri kabul olunmaz. Birisi
yemin eder, diğeri yeminden kaçınırsa, yemin edenin iddiası doğru kabul
edilerek ona göre hükmedilir.
Bu meseleden istisna
edilecek bir husus vardır : îki kardeşten veya baba ile oğuldan biri doğu
ülkesinde, diğeri batı ülkesinde tam güneş batarken ölürlerse, bunlar aynı anda
ölmüş kabul edilmez. Çünkü iki ülke arasında saat farkı vardır. Batıdafeinin
daha sonra öldüğü kesindir. O nedenle kendisinden önce ölen doğudaki murisine
vâris olur. [43]
Vârisin bilinmemesi de irse
engel olan sebeplerden biridir. Fu-kaha bunu beş mesele halinde özetleyip
tesbit etmiştir :
1 — Anne olan bir kadın, biri kendi öz çocuğu, diğeri de
başkasına ait bir çocuk olmak üzere iki çocuğu emzirirken ölecek olur ve bu
iki çocuktan hangisinin onun öz evlâdı olduğu bilinmezse, o takdirde hiç birisi
ona vâris olamaz-
2 — Bir kadın, birisinin babası müslüman, diğerinin ise
gayr-i müslim olan iki çocuğu birlikte emzirir, onları besleyip büyüttükten
sonra hangisinin müslüman, hangisinin gayr-i müslim olduğunu tesbit etmek
mümkün olmazsa, o takdirde her ikisi de müslüman kabul edilir ve gayr-i müslim
olan babaya vâris olamazlar.
3 — Kendi öz çocuğunu beslememeye karar verip onu gece yarısı
götürüp bir caminin önüne veya bir çocuk esirgeme kurumunun yada kreşin önüne
bırakır, birkaç gün sonra pişmanlık duyar da çocuğunu almaya gittiğinde iki
çocukla karşılaşır, hangisinin kendine ait olduğunu bilmez ve bu arada ölürse,
o iki çocuktan hiçbiri ona vâris olamaz.
4 — Hür bir kadınla bir câriye karanlık bir odada birer
çocuk doğurur, bunlardan hangisinin hür kadına ait olduğu kesinlikle bilinmez
ve az sonra hür kadın ölecek olursa, bu iki çocuktan hiç biri ona vâris olamaz.
5 — Dadılık yapan bir kadm, biri hür kadından, diğeri
cariyeden dünyaya gelme iki çocuğu emzirip büyütür, fakat hangisinin hür
kadının çocuğu olduğu bilinmezken hür kadın ölecek olursa, bu ikisinden hiçbiri
ona vâris olamaz. [44]
Liân : Namuslu iffetli
karısına zina isnad eden veya bu kadının doğurduğu çocuğun kendisinden
olmadığını iddia eden kimse ile karısı arasında fıkıhta belirtilen şartlar
doğrultusunda hâkimin huzurunda icra edilen dört şehadettir. Her ikisi de
mülaanede iddiasını tekrarlayıp ısrar ederse, hâ-kim onları ayırır ve çocuğun
nesebini babasından nefyedip anasına ilhak eyler. Bu durumda sözü edilen çocuk
babasına vâris olamaz. Çünkü irsi gerektiren sebep ortadan kalkmıştır. [45]
Hacb : Miras konusunda
bir kimsenin var olmasiyle diğerinin mirastan ya tamamen ya da kısmen mahrum
olması anlamında kullanılır. Bu suretle irsten mahrum edilene Mahcûb, mahrum
etmeye sebep olana ise hâcib denir.
Bu durumda hacb iki
kısma ayrılır : Hacb-i noksan ve Hacb-i hirmân. Birincisi, vârisin hissesini az
bir miktara düşürmek; ikincisi, vârisi tamamen mahrum bırakmak anlamına gelir.
Hacbi- noksan,
beş kişi hakkında cereyan eder.
1. Koca..
Ölen kadının kocası
terikenin yarısını alır. Ancak kadının geriye bıraktığı çocuğu varsa, bu çocuk
kocanın hissesini yarıdan dörtte bire. düşürür.
2. Kadın..
Ölen erkeğin karısı
terikenin dörtte birini alır. Ancak adamın geriye bıraktığı çocuğu varsa, bu
çocuk o kadının hissesini dörtte birden sekizde bire düşürür.
3. Anne..
Anne, ölen evlâdının
terikesinden üçte bir hisse alır. Ancak Ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu, ya
da erkek ve kız kardeşlerinden iki tanesi bulunursa, o takdirde annenin hissesi
üçte birden altıda bire düşer.
4. Ölenin oğlunun kızı.
Ölenin bir tane oğlunun
kızı vâris olarak bulunursa, terikenin yansını, birden fazla bulunursa üçte
ikisini alırlar. Ancak bu, ölenin öz bir tane öz kızıyla birleşirse, üçte
ikiyi tamamlamak için al tıda bir hisse alır ve bu sebeple hissesi yarıdan
altıda bire düşmüş olur.
5. Baba bir kız kardeş..
Bir tane olursa
terikenin yarısını alır, birden fazla olursa, üçte ikisini alır. Baba-ana bir, bir kız kardeşle
beraber bulunursa, üçte ikiyi tamamlamak için altıda bir hisse alır, böylece
nısıf (yan) olan hissesi altıda bire düşmüş olur. [46]
Bu, yukanda da
belirttiğimiz gibi, bir vârisi olduğu gibi mirastan mahrum bırakmak, anlamına
gelir. Ancak himıan yoluyla nıah-cub olanla verasetten mahrum olan arasında
fark vardır : Hacb yoluyla mirastan mahrumiyet ânzîdir. Verasetten mahrumiyet
ise, arızî olmayıp zatîdir.
Hacb-i hirmâna
nisbetle vârisler ikiye ayrılır : Birincisi, bazı hallerde hacb-i noksan ile
mahcup olsalar bile hiçbir zaman hacb-i hir-man üe mahcup olmazlar. Bunlar şu
altı vâristir; üçü erkekten, üçü de kadındandır. Erkekten olanlar : Oğul, baba
ve kocadır. Kadından olanlar : Kız, anne ve zevcedir-
İkincisi, bazı
hallerde vâris olduklan halde bazen de tamamen mirastan mahrum olurlar.
Yukarıda belirtilen altı varisin dışında kalan vârisler bu kısma girer. Bunları
birkaç misal ile açıkhyalım :
Ana-baba bir kardeşler
: Önce oğul ile ve oğlun oğlu ile, sonra baba ile, sonra da dede ile mirastan
düşerler. O halde baba-ana bir kardeşler, sözü edilen dört mirasçı bulunmadığı
takdirde mirasçı olup hisse alırlar. Dört sınıftan biri mevcut olduğunda bunlar
hacb-i hirmân ile mahrum olurlar.
Baba bir kardeşler :
Önce oğul ve oğlun oğlu ile, sonra baba ile, sonra dede ile düştükleri gibi,
ana-baba bir kardeşlerle de düşerler. Ayrıca ana-baba bir kızkardeş kız ile
birleştiğinde asabe ulunca o da baba bir kardeşleri düşürür.
Ana bir kardeşler :
Evlâd ve oğlun evlâdı ile, sonra baba ve dede ile düşerler.
Nineler -ister ana
tarafından, ister baba tarafından olsunlar-mutlaka anne ile düşerler. Sonra
baba tarafından olan nineler baba ile düşerler. Sonra da baba tarafından olan
nineler dede ile düşerler. Ancak babanın anası, babanın anasının anası
düşmezler.
Birkaç cihetten olan
nineler biraraya geldiklerinde,' yakın planlar uzak olanlan düşürür.
Oğlun kızlan, kızlar
ile düşerler- Tabii bu da kızlar birden fazla olup asıl hakları olan üçte
ikiyi aldıklan takdirde böyledir. Bir tane olursa, o takdirde üçte ikiyi
tekmil için oğlun kızı altıda bir hisse alır. Ayrıca oğlunun kızının ya
hizasında ya da altında bir oğlan bulunursa, onunla asabe olurlar.
Baba bir kızkardeşler,
ana-baba bir kızkardeşierle düşerler. Tabii ana-baba bir kızkardeşler bu
durumda birden fazla olurlarsa böyledir. Bir tane olursa, o takdirde baba bir
kızkard'eşleri düşüremez. Bir de baba bir kız kardeşin hizasında veya altında
bir erkek kardeşi yani baba bir kardeşi bulunursa, düşmezler onlar sebebiyle
asabe olurlar. [47]
Fıkıhta farz sahibi olan
mirasçılara «Ashab-ı Ferâiz denilir. Bunların vâris olma hususunda kırk hali
vardır. Yani farz sahibi olan her mirasçının miras ahkâmına göre bazı halleri
vardır; bunları biraraya getirdiğimizde karşımıza knk hal çıkmaktadır. O halde
feraiz ilmini iyi bilmek için herhalde bu kırk hali detaylı biçimde bilmeye
ihtiyaç vardır.
Farz Sahibi : Hallerinin
Sayısı :
1 — Baba
3
2 — Sahih dede
4
3 — Ana bir oğlan ve kız kardeşler 3
4 — Koca
2
5 — Zevceler
2
6 — Kız
3
7 — Oğlun kızı 6
8 — Ana-baba bir kızkardeşler 5
9 — Baba bir kızkardeşler 7
10 — Ana
3
11 — Sahih nine 2
TOPLAM :
40
Açıklama :
1. BABA :
Yukarıda belirtildiği
gibi BABA'nın miras hususunda üç hali vardır : Ivîutlaık farz, asabelikle
birlikte farz ve sadece asabelik.
Birincisi : Baba
sadece farz sahibidir, asabelik hali yoktur, ölen murisinin altıda bir terikesini
alır. Bunu bir misal ile açıklıyalım. Ölenin babasiyle birlikte oğlu ya da
oğlunun oğlu... bulunursa o takdirde terikenin altıda biri babasına, geriye
kalanı oğluna ya da oğlunun oğluna verilir.
Altıda Bir ; Geriye Kalan : 5 His. Mesele ;
Baba Oğul 6
Baba Oğlun oğlu 6
ikincisi :
.
Asabelikle birlikte
farzdır. Bu durumda baba hem farz sahibi olarak belirli payım alır, hem de
asabe olmak sıfa-tiyle farz sahiplerinden arta kalanı alır. Buna bir misal
verelim : Ölenin babasiyle birlikte kızı veya oğlunun kızı, ya da oğlunun
oğlunun kızı... bulunursa,
Altıda Bir s Geriye Kalan : Nısıf = Yarı Mesele :
Baba : 1 + 2 = Kız : 3 6
Burada miras meselesi
altı üzerindendir. Bunun yarısı olan üç hissesini ölenin kızı, altıda bir
hissesi olan bir hisseyi babası aldıktan sonra geriye kalan iki hisse de
asabelik yoluyla babaya verilir-
Üçüncüsü :
Sadece asabeliktir. Bu
durumda baba farz sahiplerinden arta kalanı alır. Bunu bir misal ile
açıklıyalım : Ölen kimsenin evlâdı veya oğlunun evlâdı bulunmazsa, önce farz
sahiplerine düşen belli hisseler verilir, sonra arta kalanı baba alır.
Üçte Bir : Geriye Kalan : Mesele ;
Ana : 1 baba : 2 3
2. SAHİH DEDE :
Bu tabirden maksat, ölüye
nisbetinde arayere kadın girmeyen dededir. O halde bu, ölenin babasının babası
olduğu gibi babasının babasının babası da olabilir. Çünkü her iki durumda da
ara yere kadın girmemektedir. Kadın girecek olursa, o takdirde sahih dede değil
fasit dede sayılır. Fasit dede ise farz sahiplerinden değildir, zevi'l-erham
sınıfına girer.
Sahih dedenin -yukandada belirtildiği gibi miras
hususunda dört hali vardır :
a) Mutlak farz,
b) Asabelikle birlikte farz,
c) Sadece asabelik'
d) Düşmek..
Bu dört halden ilk üçü
babanın üç halinin aynıdır. Babanın bulunmadığı duruma hastır. Yani ölenin
babası bulunmayıp da sahih dedesi bulunursa, her üç halde dede baba gibidir.
Dördüncü hal ise, ölenin babasiyle birlikte bulunduğunda dede düşer, yani
mirastan bir şey alamaz. Çünkü baba ölüye daha yakın durumda bulunuyör-dur. O
varken dede düşer.
Her ne kadar üç halde dede
baba yerine geçiyorsa da şu dört meselede babadan ayrılır :
a) Ölenin babasının anası baba ile beraber bulunursa,
baba onu düşürür, ama ölenin babasının anası sahih dede ile bulunursa, sahih
dede onu düşüremez; nine bu durumda altıda bir hisse alır-Altıda Bir :
Mesele :
Babasının anası :
1 Sahih dede : 5 6
b) Ölenin babası ile anası ve bir de zevcesi biraraya gelirse, zevceye dörtte bir
verildikten sonra geriye kalanın üçte biri anasına, arta kalanı babasına
verilir. Ama burada baba değil dede bulunursa, ölenin anası zevceden arta
kalanın değil, malın tamamının
üçte birini alır.
Dörtte bir : Geriye kalanın üçte biri : Baki : Mesele
Zevce : 1 Anne : 1 Baba : 2 4
Dörtte bir : Tamamının üçte biri : Baki : Mesele
Zevce : 3 Anne : 4 Sahih dede : 5 12
c) Ana-baba bir kardeşler ile baba bir kardeşler baba
ile düşerler. Ama baba yerinde dede bulunursa düşmezler.
d) Ölen kimse Mevlâ'1-ı taka = Kendisini azâd eden
efendisinin babasiyle oğlunu terk etse, îmam Ebû Yusuf'a göre, hakk-i velâ-nın
altıda biri babasına, geriye kalanı oğluna- verilir. Ama burada baba yerine
dede bulunsa hakk-i velâ tamamen oğluna ait olur, o nedenle dedeye bir şey verilmez.
3. ANA BÎR OĞLAN ve
KIZ KARDEŞLER
Bunlara fıkıh'ta BEN'l
AHYAF da denilir. Mirasta üç halleri vardır :
Birincisi, altıda bir
hisse ahr. ölen kimsenin evlâdı ve ahfadı baba ve dedeleri olmaz da sadece ana
bir oğlan ve kız kardeşleri bulunursa., altıda bir hisse alırlar.
Altıda bir : Geriye
Kalan : Mesele :
Ana bir erkek kardeş :
1 Amca, : 5 8
İkincisi, üçte bir
hisse alırlar. Yukarıda belirtilen varisler olmaz da ölenin ana bir oğlan ve
kız kardeşleri birden fazla olursa, üçte bir hisse alır ve aralarında eşit
biçimde taksim ederler.
Üçte bir : Geriye
kalan : Mesele ;
Ana bir erkek kardeş :
3 Amca : 6 9
Ana bir iM kız
kardeş 3
Üçüncüsü, ana bir
kardeşlerin düşmesidir- Ölenin erkek ve kız çocukları veya oğlunun erkek ve kız
çocukları veya babası ya da sahih dedesi bulunursa, ana bir kardeşlere
verasetten düşerler.
Sekizde bir Geriye kalan Düşer Mesele :
Zevce : 1 Oğul : 7 Ana bir kardeş 8
4. ZEVÇ = KOCA.
Yukarıda da
belirtildiği gibi zevcin miras konusunda iki halli vardır : Yarı ve dörtte bir.
Ölenin erkek ve kızları veya oğlunun çocukları bulunmadığı takdirde kocası
terikenin yansını ahr.
Nısıf = Yan Geriye
kalan Mesele :
Zevç = koca : 1 Baba : 1 2
Ölen kimsenin erkek ve
kız çocukları veya oğlunun çocukları bulunursa, o takdirde kocasın terikenin
dörtte birini alır, geriye kalanı ölenin evladına veya oğlunun çocuklarına
verilir.
"* Dörtte bir '-' ; ' Geriye kalan Mesele :
Zevç : 1 Oğlunun oğlu :
3 4
5. ZEVCELER.
Yukarıda da
belirtildiği gibi zevcelerin veraset konusunda iki hali vardır : Dörtde bir ve
sekizde bir.
Ölen kimsenin erkek ve
kız çocukları veya oğlunun çocukları bulunmaz da karısı bulunursa, o takdirde
karısına terikenin dörtte biri verilir.
Dörtte bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Baba : 3 4
Ölen kimsenin erkek ve
kız çocukları veya oğlunun çocukları bulunursa, o takdirde karısına sekizde bir
hisse verilir.
Sekizde bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Oğul : 7 8
Ölenin birden fazla
karısı bulunursa, gerek dörtte bir, gerekse sekizde bir hisse onlar arasında
eşit biçimde taksim olunur- Her birine ayrı ayrı dörtte bir veya sekizde bir
hisse verilmez. Bunu bir örnek ile açıklayalım
|
Dörtte bir |
Geriye kalan |
Mesele : |
|
Üç Zevce : 1 Sekizde
bir |
Baba : 3 Geriye
kalan |
4 Mesele : |
|
Üç Zevce : 1 |
Oğlunun oğlu :
7 |
8 |
6. KIZ.
Fıkıhta buna hem BİNT
hem de Saibiyye denilir. Ölenin sulbün-lan meydana geldiği için bu isim
verilmiştir. Yukarıda belirtildiği çibi, kızın mirasta üç hali vardır : Nısıf,
Üçte iki ve ortaklaşa asa-3lik.
Ölenin oğlu olmaz da
yalnız bir kızı bulunursa, terikenin yarısını alır. Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Nısıf = Yarı Geriye kalan Mesele :
Kız : 1 Amca : 1 2
Ölenin oğlu olmaz da
iki veya daha fazla kızı bulunursa, bunlar terikenin üçte ikisini alırlar ve bu
aralarında eşit biçimde taksim bunur.
Üçte iki Geriye Kalan Mesele :
Üç kız : 2 Amca : 1 3
Ölen kimse oğluyla
birlikte kızlarını da terkederse bunlar ortaklaşa asabe olurlar. Yani farz
sahipleri belli hisselerini aldıktan sonra geriye kalan mal bunlar arasında
ikili birli taksim olunur. Bunu bir misal ile açıklıyalım : Ölen kimse
karısını, iki oğlunu, üç kızını geriye bırakırsa, miras meselesi sekizden olur
: Bir hisse karısına, geriye kalan yedi hisse ikili birli kızlarla oğlan
arasında taksim edilir.
Sekizde bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Üç kız, oğlan : 7 8
Bu meselede geriye
kalan yedi hisseden dört hisse iki oğlana üç hisse de üç kıza isabet eder.
7. OĞLUN KIZI.
Fıkıhta buna hem
ibniyye hem bintü'l-ibn denilir. Ölenin oğlunun kızı veya oğlunun oğlunun
kızı... anlamına gelir Bunlar ölene ister yakın ister uzak olsun farketmez. Ara
yere kadın girmediği takdirde bunlar farz sahipleri olarak kabul edilirler.
Ara yere kadın girdiği takdirde, örneğin kızının kızı veya oğlunun kızının kızı
düzeyinde bulunursa, o takdirde zevi'l-erham sınıfına girerler.
Yukarıda da
belirtildiği gibi, bunların mirasta altı hali vardır : Nısıf, Üçte iki, altıda
bir, verasetten düşme, ortaklaşa asabelik ve düşme.
Ölenin oğlu ve kızı
bulunmaz da bir tane oğlunun kızı bulunursa, bu mahn yansını alır.
Nısıf = Yan Geriye kalan Mesele :
Oğlunun kızı : 1 Amca : 1 2
Ölenin oğlu ve kızı
olmaz da iki veya daha fazla oğlunun kızı bulunursa, o takdirde terikenin üçte
ikisini alırlar ve bu onların arasında eşit biçimde taksim olunur.
Görülüyor ki, oğlun
kızının bu iki hali, kızın iki halinin aynidir.
Üçte iki Geriye
kalan Mesele ;
bir tane oğlunun kızı
: 2 Amca : 1 3
Ölenin oğlu olmaz da
sadece bir kızı ile bir ya da fazla, oğlunun kızları bulunursa, kızı terikenin
yansını, oğlunun kızı veya oğlunun kızları altıda bir hisse alırlar. Çünkü
kızîann asıl hakkı üçte ikidir. Bir tane olunca bu nisbeti alamıyor da
terikenin yansını alabiliyor. Üçte ikiyi tamamlamak için oğlun kızına altıda
bir hisse veriliyor.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Ölen kimse bir kızını,
bir de oğlunun kızını bırakırsa, miras meselesi altıdan olur. Bunun yarısı
olan üç hisse kıza, altıda biri olan bir hisse oğlunun kızına verilir :
Nısıf Altıda bir Geriye kalan Mesele :
Kız : 3 Oğlun kızı : 1 Amca : 2 6
Tabii belirttiğimiz bu
üç halde oğlun kızı ile beraber oğlun oğlu bulunmaması şarttır. Aksi halde
beşinci halde belirtildiği şekilde oğlun kızları farz sahipleri değil asabe
olurlar.
Ölenin iki veya daha
fazla kızıyla beraber oğlunun kızı bulunursa, terikenin üçte ikisini kızlar
alacağından oğlunun kızlarına bir şey verilmez. Çünkü kızlara ait olan üçte iki
hissenin tamamını iki kız almıştır-
Üçte iki Düşmek Geriye kalan Mesele :
îki kız : 2 Oğlun kızı : Amca -. 1 3
Ama bu durumda oğlunun
kızıyla birlikte oğlunun oğlu bulunsaydı oğlun kızı düşmez, erkek
kardeşleriyle birlikte asabe olurlardı.
ölenin oğlunun oğlu
veya oğlunun oğlunun oğlu... ile beraber kızı bulunursa bunlar hep birlikte
asabe olurlar ve farz sahiplerinden arta kalanı alıp ikili birli taksim
ederler.
Oğlun kızının altıncı hali
mutlak anlamda düşmektir. Şöyieki, senin oğlunun kızı oğlu ile veya kendi
derecesinin üstünde bir ersk evlâdla bulunursa, terikeden bir şey almaz, düşer.
Bunu misallerle
açıklıyalım :
Dörtte bir Düşmek
Koca : 1 sekîzde bir
Oğlun kızı : Düşmek
Geriye kalan Mesele :
Oğul : 3 4
Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Oğlunun oğlunun kızı : Oğlunun oğlu : 7 [48]
8. ANA-BABA BİR KIZ
KARDEŞLER.
Fıkıhta buna uhtun
lehüma denildiği gibi şakika da deni-ir. Yukarıda da belirtildiği gibi,
ana-baba bir kız kardeşlerin miras-a beş hali vardır : Nısıf, Üçte iki,
Ortaklaşa asabelik, Sadece asabe Düşmek.
Ölenin evlâdı, baba ve
dedeleri bulunmaz da yalnız bir ana-baba bir kız kardeşi bulunursa, terikenin
yarısını alır.
Nısıf = Yarı Geriye kalan Mesele
Ana-baba bir kızkardeş
: 1 Amca : 1 2
Yine ölenin evlâdı,
baba ve dedeleri olmaz da iki veya daha fazla ana-baba bir kızkardeşleri
bulunursa, bunlar terikenin üçte ikisi ni alır ve eşit biçimde kendi aralarında
taksim ederler.
Üçte iki Geriye
kalan Mesele
Ana-baba bir iki
kızkardeş : 2 Amca oğlu : 1 3
Ölenin evlâdı, baba ve
dedeleri bulunmaz da kızkardeşler erkek kardeşlerle beraber bulunurlarsa, asabe
olurlar ve farz sahiplerinden arta kalan malı ikili birli taksim ederler.
Dörtte bir Geriye
kalan Mesele
Zevce : 1 Ana-baba bir îki
kız kardeş 4
Ana-baba bir
İki erkek kardeş
Kız kardeşlerin
dördüncü hali, sadece asabeliktir. Bu durumda ölenin kız kardeşi ölenin kızı
veya oğlunun kızı ya da oğlunun öğlunun kızı...
ile beraber bulunursa asabe olur ve farz sahiplerinden arta kalanı alır.
Bunu biraz daha
açıklıyalım :
Ayşe ölüp kocasını,
kızı Hatice'yi ve kızkardeşleri Necla ile Leylâ'yı bırakacak olursa, miras
meselesi dörtten sağlanır : Bir hisse kocasına, iki hisse Hatice'ye ve geriye
kalan bir hisse de iki kız kardeşe verilir.
Dörtte bir Yarı Geriye kalan Mesele :
Koca : 1 Kızı : 2 Kız kardeşler : 1 4
Kız kardeşlerin
beşinci hali düşmektir, yani mirastan bir şey alamazlar. Ölenin oğlu veya
oğlunun oğlu ile ya da babası ile beraber bulunursa, miras hakkı düşer.
Sekizde bir Geriye kalan Düşmek ; ? Mesele :
Zevce : X Oğul : 7 Kız kardeş : ? 8
9. BABA BİR KIZ
KARDEŞLER.
Fıkıhta bunlara uhtun
lieb denilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, bunların miras hususunda yedi hali
vardır : Nısıf Yarı, Üçte iki, Altıda bir, Vâris olmamak, Ortaklaşa Asabelik,
Sadece Asabelik ve Düşmek.
Baba bir kız kardeşin
birinci hali, nısıftır. Ölenin evlâdı, baba vo dedeleri ve ana-baba bir
kardeşleri bulunmaz da sadece bir tane baba bir kız kardeşi kalırsa, terikenin
yarısını alır.
Nısıf Geriye kalan Mesele :
Baba bir kız kardeş :
1 Amca : 1 2
Bunların ikinci hali,
üçte iki hisse almaktır. Ölenin evlâdı, baba ve dedesi ve bir de ana-baba bir
erkek ve kız kardeşleri olmadığı takdirde baba bir kız kardeşi birden fazla
bulunursa, o takdirde bunlar terikenin üçte ikisini alırlar.
Üçte iki Geriye kalan Mesele :
Baba bir kız kardeşler
: 2 Amca : 1 3
Baba bir kız
kardeşlerin üçüncü hali, altıda bir hisse almaktır. Ölenin evlâdı, baba ve
dedesi bulunmaz da ana-baba bir olan bir kızkardeşiyle baba bir kız kardeşi
bulunursa, o takdirde ana baba bir kız kardeşi terikenin yansını, baba bir kız
kardeş de altıda birini alır. Böylece birden fazla ana-baba kız kardeşlere
verilecek üçte iki hisse bununla ikmal edilmiş olur.
Bunu biraz daha
açıklıyahm : Ali ölür de ana-baba bir kızkardeşi Fatime ile baba bir kız
kardeşi Halime'yi ve amcası Veli'yi bırakırsa, miras meselesi altıdan işlem
görür : Üç hisse Fatime'ye, bir hiase Halime'ye ve geriye kalan iki hisse
Veli'ye verilir-
Nısıf Altıda
bir Geriye kalan Mesele
Ana-baba bir kız
kardeş : 3 Baba bir kız Amca : 2 6
Kardeş : 1
Baba bir kız
kardeşlerin dördüncü hali, vâris olmamaktır. Ölenin birden fazla ana-baba kız
kardeşleri bulunduğu takdirde bunlar terikenin üçte ikisini alırlar, böylece
baba bir kız kardeşe bir şey kalmaz. Bü yüzden mirasçı olamaz.
Üçte iki
Düşmek Geriye
kalan Mesele
İki tane ana-baba
bir Baba bir kız Kardeş Amca 3
kız Kardeşler : 2
Bu durumda olan baba
bir kız kardeşle birlikte baîba bir erkek kardeş bulunsaydı, kız kardeş düşmez
belki kardeşiyle birlikte asa-be olup farz sahiplerinden arta kalanı alırlardı.
Nitekim batta bir kız
kardeşlerin beşinci hali, ortaklaşa asabe-liktir. Ölenin evlâdı, babası
bulunmaz da baba bir erkek ve kız kardeşleri bulunursa, bunlar müştereken
asabe olurlar; kendilerine isabet eden hisse ikili birli taksim olunur.
Üçte iki Geriye
kalan Mesele
Ana-baba bir iki
kızkardeş 2 Baba bir erkek
kardeşi 3
Baba bir kız kardeş 1
Baba bir kız
kardeşlerin altıncı hali, asabeliktir. Farz sahipleri hisselerini aldıktan
sonra geriye kalan malı bunlar alır. Meselâ : Ali ölür de karısı Sare'yi,
oğlunun kızı Fatime'yi ve baba bir kız kardeşi Sacide'yi bırakırsa, miras
meselesi sekizden olur : Sare'ye bir hisse, Fatime'ye dört hisse, geriye kalanı
da Sacide'ye verilir.
Sekizde bir Nısıf Geriye kalan Mesele
Zevce 1 Oğlunun kızı : 4 Baba bir kız kardeş : 3 8
Baba bir kız kardeşin
yedinci hali, düşmektir. Ölenin oğlu veya oğlunun oğlu... ile ya da babası ile
beraber bulunduğu takdirde düşer, mirastan hisse alamaz, imam A'zam'a göre,
ölenin dedesi ile beraber bulunduğunda da düşer. Ancak îmameyn'e göre, düşmez.
Ayrıca baba bir
kardeşlerin erkek olsun kız olsun hepsi, ,ana-ba-ba bir erkek kardeşle
düşerler, yani mirastan kendilerine bir şey verilmez.
Dörtte bir Düşmek Geriye kalan Mesele
Zevce 1
Baba bir kız kardeş :
Ana-baba bir 4
Erkek kardeş : 3
Bunun gibi, ana-baba
bir kız kardeş kız ile beraber asabe olursa, O takdirde baba bir kız kardeşi
düşürür.
Nısıf Geriye kalan Düşmek Mesele :
Kız : 1 Ana-baba bir kız Baba bir kız 2
Kardeş : 1 Kardeş :
10. ANNE.
Annenin miras
hususunda üç hali vardır : Altıda bir, malın tamamının üçte biri, geriye
kalanının üçte biri.
Annenin birinci hali,
altıda bir hissedir. Ölenin oğlu veya kızı veya oğlunun evlâdı ya da oğlunun
oğlunun evlâdı... bulunduğu takdirde anne altıda bir hisse alır.
Altıda bir Geriye
kalan Mesele :
Anne : 1 Oğul :
5 6
Bunun gibi ölenin iki
ya da fazla erkek veya kız kardeşleri olursa, o takdirde anne yine altıda bir
hisse alır. Bu kardeşlerin ana-baba bir veya baba bir ya da ana bir olmaları
arasında fark yoktur.
Altıda bir
Mesele :
"Anne : 1 Ana-baba bir iki kardeş :
5 6
Mirasçılar arasında
baba bulunmakla kardeşler mirastan
düş-seler bile, yine de annenin hissesini üçte birden altıda bire düşürürler.
Bunun gibi anneyle
birlikte kalan iki kardeşten biri ana-ba bir, diğeri baba bir kardeş olursa,
yine de annenin hissesini altıda bire düşürürler. Her ne kadar ana-baba bir
kardeşin yakınlığı daha kuvvetli olup baba bir kardeşi düşürüyorsa da bu,
annenin üçte bir almasına imkân vermiyor.
Altıda bir Düşme Geriye kalan Mesele
Anne Baba bir kardeş : ? Ana-baba bir Kardeş : 5 6
Annenin ikinci hali
terikenin tamamının üçte birini almaktır. Ölenin evlâdı veya oğlunun evlâdı...
ya da kardeşlerinden iki veya daha fazlası bulunmadığı ve yalnız ana baba ile
beraber kan kocadan biri olmadığı takdirde, anne malın tamamının üçte birini
alır.
Annenin üçüncü hali,
geriye kalan malın üçte birini almaktır. Bu da sadece iki meselede gerçekleşir
: Biri, koca ile ana babanın bir araya gelmesinde; diğeri zevce ile ana babanın
bir araya gelmesinde..
Birinci şekilde önce,
koca, ikinci şekilde önce zevce miras haklarını aldıktan sonra geriye kalan
malın üçte biri anneye, kalanı babaya verilir.
Bunun sebebi açıktır :
Baba ile annenin durumu, oğul ile kızın durumu gibidir. Oğul nasıl kızın iki
misli hisse alıyorsa, baba da anneye nisbetle böyledir- Eğer belirtilen iki
meselede anneye terikenin tamamının üçte biri verilecek olursa, durum aksine
döner : Yani miras meselesi altıdan sağlanır. Bunun üçünü koca, ikisini anne
ve bir hissesini baba almış olur. Bu da belirtilen genel kaideye ters düşer.
Nısıf Geriye kalanın üçte
biri Geriye kalan Mesele
Zevç = Koca : 3 Anne 1 Baba : 2 6
Dörtte bir Geriye kalanın üçte biri Geriye kalan Mesele
Zevce 1 Anne 1 Baba 2 4
Annenin bu üçüncü
halinde baba yerine dede olursa, annenin hakkı yine terikenin tamamının üçte
biri olur. Çünkü baba var iken geriye kalanın üçte birini anneye vermenin
sebebi, onun babaya üstün tutulmaması içindir. Ama baba yerine dede olursa, o
takdirde annenin dede üzerine üstün tutulmasında bir sakınca yoktur. Zira
yakınlık dereceleri eşit değildir, anne ölene daha yakın sayılır.
Yukarıda da kısaca
belirtildiği gibi, bu mesele dedenin babadan ayrıldığı dört meseleden
İkincisidir.
11. SAHİH NİNE.
Fıkıhta buna cedde-ı
sahtha denilir. Ölene nisbetinde ara yere fasit dede girmiyendir. Gerek
dişiler vasıtasiyle ölene ulaşan nine olsun... Ölenin anasının anası veya
anasının anasının anası... gibi; gerek yalnız erkekler vasıtasiyle ölüye
ulaşan nine olsun, babasının babasının anası gibi; ya da erkek ve dişi karışık
bulunsun, yani birkaç erkekten sonra birkaç dişi bulunsun, babasının babasının
anasının anası gibi. Ancak ara yere fasit dede (annenin babası gibi) girerse, o
takdirde fasit nine olur ve farz sahibi olmaz, zevi'l-erham-dan sayılır.
Anasının babasının anası gibi. Veya babasının anasının babasının anası gibi-
Sahih ninenin miras
hususunda iki hali vardır : Birincisi altıda bir hisse alması, ikincisi
mirastan düşmesidir.
Birinci hal: îster bir
tane, ister birden fazla olsun, onun mirastan düşürecek bir kimse
bulunmadığında terikenin altıda birini alır. Bunu bir misal ile açıkhyalım :
(A) ölür, geriye ninesi (anasının anası) (B) 'yi ve amcası (C) 'yi bırakırsa,
miras meselesi altıdan sağlanır; bunun altıda birini (B), geriye kalanını (O
alır.
Altıda bir Geriye kalan Mesele i
Anasının anası :1 Amca : 5 8
Bunun gibi (A) ölür de
geriye anasının anası (B)'yi ve babasının anası (C) 'yi, bir de ana-baba bir
erkek kardeşi (D) 'yi terkeder-aralannda eşit biçimde taksim ederler, geriye
kalan beş hisseyi (D) alır.
Altıda bir Geriye
kalan Mesele
Anasının anası -
Babasının anası: 1 Ana-baba bir kardeş
: 5 6
Yukarıdaki isini geçen
iki ninenin derecesi aynı olduğu için altıda bir hisseyi müştereken aldılar.
Birinin derecesi daha yakın olduğu takdirde diğerini düşürür.
Ancak aynı derece ve
hizada bulunan nineler arasında altıda bir hissenin taksimi beden itibariyle
midir, yoksa cihet itibariyle midir? îmam Ebu Yusuf'a göre, beden
itibariyledir. İmam Muhanımed'e göre, cihet itibariyledir.
Ninenin ikinci hali
mirastan düşmektir : Bunda dört şekil vardır :
a) Ninelerin hepsi ianne ile düşer. Yani ister ana,
ister baba tarafından olsunlar, hepsi anne ile düşer. Anne ile düşmelerinin sebebi,
ölene onun vasıtasiyle eriştikleri içindir. Baba tarafından olan ninelerin anne
ile düşmesinin sebebi, verasetin sebebi olan anneliktir. Bu durumda ölüye en
yakın olan onun anasıdır. O halde nineler bu durumda düşerler,
Üçte bir Düşmek Geriye kalan Mesele :
Anne : 1 Anneanne (nine) : ?
Ana-baba bir 3
Erkek »kardeş : 2
b) Baba cihetiyle ninelere gelince, onlar aynı zamanda
baba ile miras hakkından düşerler. Çünkü onlar ancak baba vasıtasiyle ölene
ulaşmaktadırlar.
Anne tarafından olan
nineler ise baba ile düşmezler. Çünkü ölene ııisbetleri baba vasıtasiyle
değildir.
Altıda bir Düşmek Geriye kalan Mesele :
Anneanne : 1 Babaanne : ? Baba : 5 6
c) Baba cihetiyle nine olanlar dede ile de düşerler.
Çünkü onun vasıtasiyle ölüye ulaşmaktadırlar. Ancak baba cihetiyle nine olanlardan
babaanne ile babanın annesinin annesi düşmezler. Yani dede bunları düşüremez.
Bunların dereceleri ne kadar yukarı çıkarsa çıksın, yine de hüküm aynıdır.
Çünkü bunlar dede vasıtasiyle değil baba vasıtasiyle ölüye ulaşmaktadırlar.
Ana tarafından nineler
baba ile düşmedikleri gibi dede ile de düşmezler.
E K : I
Bir şahısda sebebin
birden fazla olması hissesinin de birden fazla olmasını gerektirir. O nedenle
bir kimse "ölür de amcasının oğlu (A) ile amcasmm diğer oğlu ve ayni
zamanda ana bir kardeşi (B) 'yi bırakırsa, miras meselesi altuâan sağlanır :
Önce (B) ana bir kardeş olma sebebiyle altıda bir hiSse alir, geriye kalan beş
hisse ise (A) ile (B) arasında
asabelik sıfatiyle taksim edilir.
Altıda bir Geriye
kalan Mesele :
Ana bir kardeş
(A) : 1 Amca oğlu : CA) ve (B) : 5 6
Bunun gibi bir kadın
vefat eder de geriye amcasının oğlu CA) ile diğer amcasının oğlu ve aynı
zamanda kocası (B)'yi terkederse; Miras meselesi ikiden sağlanır : Önce
terikenin yarısı kocası (B)'ye verilir. Sonra geriye kalan diğer yarı (A) ile
(B) arasında eşit biçimde taksim olunur.
Yan Geriye
kalan Mesele :
Koca (B) : 1 Amca oğulları (A) ve (B) : i 2 [49]
Daha önce bu tabirin
tarifini yapmıştık. Miras meselesinde, bunlar farz sahiplerinden sonra
gelirler- Yani farz sahipleri terikeden belli hisselerini aldıktan sonra arta
kalanı asabeye verilir.[50]
Neseb cihetiyle asabe
olanlar üç kısma ayrılır : Bi-nefsihi, Asabe, Bi-ğayriihi Asabe, Maa-gayrihi
Asabe.. [51]
Bu, ölüye nisbetinde
arayere dişi girmiyen erkek yakınlardır. Bunlar ister doğrudan doğruya ölene
nisbeti bulunsun, baba ve öz oğul gibi; isterse diğer bir erkek vasıtasiyle
ölene nisbet edilsin, dede ve oğlun oğlu gibi.
O halde ölene
nisbetinde arayere dişi giren kişiler Bi-nefsihi Asabe olamazlar. Şer'î delillere
göre, belli bir hisseleri varsa, o takdirde asabe değil, farz sahibi olurlar.
Ana bir kardeş gibi. Belli hisseleri yoksa, o takdirde Zevi'l-Erham'dan
olurlar; anasının babası ve kızının oğlu gibi.
Sonuç olarak, yapılan
tariften anlaşılan, bi-nefsihi asabe olmak erkeğe hastır. Dişi hiç bir zaman
bi-nefsihi asabe olamaz, O ya başkası sebebiyle veya başkasiyle birlikte
bulunduğunda asabe olabilir.
Bi-nefsihi asabe
olanlar, diğer asabeler gibi, farz sahiplerinden arta kalanı alırlar. Yalnız
bulundukları takdirde terikenin tamamını alırlar.
Bi-gayrihi asabe iîe
maa~gayrihi asabe olanlar, yalnız bulunduklarında asabelücten sıyrılacaklan
nedeniyle o sıfatla malın tamamını alamazlar. Önce farz, sonra da redd yoluyla
alırlar.
Asabe bi-nefsihi de
asabelik sebebi dört türlüdür :
Birincisi':
Oğulluktur- Bu ister vasıtasız olsun, ölenin öz oğlu gibi; ister vasıtayla
olsun, ölenin oğlunun oğlu... gibi.
İkincisi : Babalıktır. Bu
da ister vasıtasız olsun, ölenin Öz babası gibi; ister vasıtasıyla olsun,
ölenin babasının babası... gibi.
Üçüncüsü : Kardeşlik
ve kardeşlik çocuklarıdır. Ölenin ana-ba-ba bir veya baba bir erkek kardeşi ve
,onun oğlu ve oğlunun oğludur.
Dördüncüsü : Amcalık ve
amca çocuklarıdır. Amcalık ister vasıtasız olsun, ölenin öz amcası gibi; ister
vasıtayla olsun, ölenin babasının veya dedesinin amcası gibi. Bunların
çocukları da ister ölene doğrudan, ister vasıtayla ulaşsınlar, farketmez.
Amcanın oğlu ve amcanın olğlunun oğlu... bu cümledendir.
Özetliyecek olursak :
Bi-nefsihi Asabe olanlar dört sınıftır :
1. Ölenin cüz'ü toğlu, oğlunun oğlu...)
2. Ölenin aslı (babası, babasının babası...)
3. Ölenin babasının cüz'ü (ana-baba bir ve baba bir
kardeşler ve bunların oğulları,..)
4. Ölenin dedesinin cüz'ü (Ölenin ya vasıtasız ya da
vasıtayla, olan ana-baba bir veya baba bor amcaları ve onların oğulları...)
Bi-nefsihi asabelik
erkeklere mahsus olduğundan üçüncü ve dördüncü sınıfların kız çocukları asabe
olmayıp Zevi'l-Erham'dan sayılırlar. Ölenin vasıtasız veya vasıtalı halâları
da Zevi'l-Erham'dandar-
Asabeler hangi
sınıftan olurlarsa olsunlar yalnız bir asabe bulunursa, farz sahiplerinden
arta kalan malı tamamen alır. Eğer birden fazla olur da birinde tercih sebebi
bulunursa yine o yâlnız başına arta kalan malın tamamını alır, diğerleri
düşer. Tercih sebebi bulunmadığı takdirde, arta kalan malı eşit biçimde
aralarında taksim ederler.
Dörtte bir Geriye
kalan Mesele
Koca : 1 Oğlun oğlu Oğlun oğlu Oğlun oğlu :
3 4
Asabelikte Tercih Sebepleri
Üçtür :
1. Cihet yakınlığı,
2. Derece yakınlığı,
3. Kuvvet-i karabet..
Cihet yakınlığı ile
tercih belirtilen sınıflardan birkaç asabe bir-araya geldiğinde, yukarıdaki
tertip üzere hangisi önde geliyorsa o tercih olunur. O halde tercih hakkı önce
birinci sınıfındır. Şöyleki : Ölenin oğluyla .babası bir araya gelse,
asabelikte oğlu tercih olunur. Gerçi bunlar ölene ulaşmaları bakımından
dereceleri hakikaten eşitse de ölenin oğlunun öne alınması gerekir. Çünkü bu
durumda cüz' asla takaddüm eder. Bu durumda dede üzerine tercih edilmesi daha
uygundur. Oğlun oğlunun durumu da babaya nisbetle böyledir.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Altıda bir Geriye kalan Mesele
Baba : 1 Oğlun oğlu : 5 6
Derece yakınlığı
sebiyle tercih, ikinci sınıfla ilgilidir. Şöyleki : Ölenin babasiyîe kardeşi
biraraya gelse, farz sahiplerinden arta kalan mal babaya verilir, kardeş düşer.
Bunun gibi ölenin dedesiyle kardeşi biraraya gelse, dedenin burada hak sahibi
olmasının sebebi babalık, kardeşin ise kardeşliktir- O halde dedenin ölene
bağlantısı daha açık olduğundan kardeş üzerine tercih olunur. Kardeş çocukları
üzerine tercih edilmeleri ise, evlâdır.
Bunu da bir misal ile
açıklıyalım :
Dörtte bir Geriye kalan Düşmek
Zevce: 1 Dede : 3 Ana-baba bir
Kardeş : ?
Kuvvet-i karabet
sebebiyle tercih üçüncü sınıfla ilgilidir. Şöyleki : Ölenin ana-baba bir veya
baba bir erkek kardeşiyle amcası biraraya gelirse kardeşi tercih olunur. Bunun
gibi, kardeş yerme kardeş çocukları bulunursa, onlar da amcalara tercih
edilir.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Dörtte bir Geriye kalan Düşmek Mesele
Zevce : 1 Ana-baba bir Kardeş oğlu : 3 Amca : ? 4
Belirtilen üç sınıftan
kimse bulunmadığı takdirde asabelik sadece dördüncü sınıfa kalır.
Dörtte bir . Geriye kalan Mesele :
Zevç : 1 Amca : 3 4
Ayrıca derece
yakınlığı ile tercih, bir sınıftan kişiler arasında meydana gelirse, bunlardan
hangisi ölene daha yakınsa o tercîh olunur.
Örneğin, birinci
sınıftan ölenin oğluyla oğlunun oğlu bir araya geldiğinde, asabelik oğluna
aittir. Oğlunun oğlu düşer.
Dörtte bir Geriye kalan Düşmek Mesele :
Zevce : 1 Oğul : 3 Oğlun oğlu : ? 4
ikinci sınıf
hakkındaki işlem de böyledir. Ölenin babası ile dedesi birleştiğinde, geriye
kalan mal babaya verilir; dede düşer. Çünkü dedenin sebebi veraseti baba
kanaliyledir- Baba varken o vâris olamaz.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Dörtte bir Geriye kalan Düşmek Mesele :
Zevce : 1 Baba : 3 Dede : ? 4
Üçüncü sınıf
hakkındaki işlem de bunun gibidir. Ölenin baba bir kardeşiyle ana-baba bir
kardeşinin oğlu biraraya gelecek olursa, kardeşi asabe olur, kardeşinin oğlu
düşer. Dörtte bir Geriye
kalan Düşmek Mesele :
Zevce : 1 Baba- bir kardeş : 3 Baba-ana bir 4
Kardeş oğlu : ?
Bunun gibi dördüncü
sınıftan ölenin amcası ile babasının yada. dedesinin amcası biraraya gelirse,
ölenin amcası asabe olur, diğerleri düşer.
Dörtte bir Geriye kalan Düşmek Mesele :
Zevce : 1 Ölenin amcası : 3 Babasının amcası 4
Amcaların çocukları da
aynı şekilde işlem görür.
Düşmek Mesele :
Dörtt-e bir Geriye kalan
Amca oğlu : 3 Amcanın oğlunun oğlu: ?
Kuvvet-i karabet ile
terciha gelince : Üçüncü veya dördüncü sınıftan olup da bir derecede bulunan
kişiler arasında yapılır. Şöyle-ki : îki karabet sahibi olanlar, bir karabet
sahibi olan üzerine tercîh olunur. Meselâ : Üçüncü sınıftan ölenin ana-baba bir
olan kardeşiyle, baba bir kardeşi biraraya gelirse, ana-baba bir kardeşi asabe
olur, diğeri düşer.
Nısıf Geriye kalan Düşmek Mesele
Kız : 1 Ana-baba bir Baba bir kardeş : ? 2
Kardeş : 1
Aynı kaide kardeş çocukları
hakkında da câridir.
Dörtte bir Geriye kalan Düşmek Mesele
Zevce : 1 Ana-baba bir Baba bir 4
Kardeş oğlu : 3 kardeş oğlu : ?
Bunun gibi dördüncü
sınıftan ana-baba bir amca ile baba bir
amca biraraya gelirse, birincisi ikincisini düşürür.
Nısıf Geriye kalan Düşmek Mesele;
Zevç : 1 Ana baba bir Baba bir amca : ? 2
amca : 1
Aynı kaide amca
çocukları hakkında da câridir.
Nısıf Geriye kalan Düşmek
Kız : 1 Ana-baba bir Baba bir amca oğlu : ?
amca oğlu : 1
e k : II
Asabelerde kuvvet-i
karabetin tercîha kaidedir. Maa-gayrihi asabe olan dişiler h lâ : Dişi, kendi
derecesinde olan erkek asabeler üzerine kuvvo-rabet sebebiyle tercîh olunur :
Ana-baba bir kız kardeş kız ile _ ber bir araya gelir de asabe olursa, baba bir
kardeş üzerine tercîh olunur.
Nısıf Geriye kalan, Düşmek Mesele :
Kız : 1 Ana-baba bir Baba bir kardeş : ? 2
kız kardeş : 1 [52]
Başkası sebebiyle
asabe olan kimse, yalnız iken belli payları olan terikenin yansını, birden
fazla olduklarında terikenin üçte ikisini, kardeşleriyle beraber
bulunduklarında ikili birlik hisse olan kişilerdir-
Görülüyor ki, bi-nefsi
asabelik erkeklere mahsus olduğu gibi, bi-gayrihi asabelik de kadınlara
mahsustur. Ancak bu kadınlar erkek kardeşlerinden ayrı bulundukları takdirde
farz sahibi olmaları şarttır. Yalnız bulunduklarında ise farz sahibi
olamazlarsa kardeşleriyle bulunduklarında asabe olamazlar. Bu husustaki genel
kaide böyledir.
O halde halâ ile amca
biraraya geldiğinde asabe olmaz. Çünkü yalnız iken farz sahibi değillerdir.
Bu durumda
Zevi'l-Erham sayılırlar. Buna bir misal verelim :
Nısf Geriye kalan Düşmek Mesele :
Zevç : 1 Baba bir amca : 1 Ana baba bir halâ : ? 2
Bunun gibi, amca kızı
kardeşiyle biraraya gelirse asabe olmaz. Çünkü yalnız iken farz sahibi
değildir.
Üçte bir Geriye Kalan Düşmek Mesele :
Anne : 1 Ana baba bir Ana-baba bir r
3
kardeş oğlu : 2 kardeş kızı : ?
Görülüyor ki,
bi-gayrihi asabe olan dişilerin yalnız iken paylarının yan, birden fazla
olurlarsa üçte iki olması şarttır. Aksi halde kardeşle biraraya geldiklerinde
asabe olamazlar. Buna bir misal verelim : Ana bir kız kardeş yalnız iken
altıda bir pay alır, birden fazla olduklarında üçte bir pay alırlar, o nedenle
erkek kardeşleriyle biraraya geldiklerinde asabe olmayıp farz sahibi durumuna
geçerler, terikenin üçte biri bunlar arasında eşit biçimde taksim olunur.
Asabe bi-gayrihi olan
kadınların asabe olabilmeleri için erkek kardeşleriyle beraber bulunmaları
şarttır. Aksi halde farz sahibi olurlar. Şu farkla ki, oğlun kızian hem kendi
derecelerindeki, hssca de kendi derecelerinden aşağıdaki erkekle asabe olurlar-
Kızlar gibi mutlaka kendi derecelerindeki erkek kardeşleriyle değil...
Şunu da ilâve edelim
ki, bir kızın asabe bi-gayrihi olması için kendisiyle beraber bulunan erkeğin
asabe olması şarttır. Asabe değil de farz sahibi olursa kız kardeşini asabe
kılamaz. Ana bir erkek kardeşlerde olduğu gibi. Şayet erkek zevi'l-erhamdan ise
zaten kendisi .bir şey alamıyacağı gibi beraberinde bulunan kızı da asabe kılamaz.
Buna bir misal verelim
:
Bir tane oğlun kızı
ile beraber ya ondan aşağı bulunan erkek asabe olmaz da zevi'l-erham'dan
olursa, o kız hakkında hiç bir te'-siri olmaz.
Dörtte bir Nısıf Düşmek Geriye kalan Mesele :
Zevç : 1 Oğlun oğlunun Oğlun kızının Amca : 1 4
kızı : 2
Oğlu : ? I
Asabe Bi-Gayrihi Dört
Sınıftır :
Birinci sınıf : Ölenin
öz kızıdır. Fıkıhta buna Salbîyye de denilir. Ölenin öz oğluyla beraber
bulunursa, müştereken asabe olurlar. Farz sahiplerinden arta kalan mal bunlar
arasında ikili birli taksim olunur.
Bir kimse ölünce iki
oğluyla bir kızını bırafcsa, miras meselesi beşten olur; ikişer hisse
oğlanlara, bir hisse de kıza verilir :
Altıda bîr Geriye
kalan Mesele :
Baba : 1 İki oğul, bir kız :
5 6
İkinci sınıf : Oğlun
kızıdır. Fıkıhta buna bintcil-ibn ve ib-niyye de denilir. Ölenin oğlunun
oğluyla beraber bulunursa ortaklaşa asabe olurlar; farz sahiplerinden arta
kalanı ikili birli bölüşürler-
Farklı derecelerde
birden fazla oğlun kızı ile beraber aşağı derecede bir oğlan bulunursa,
birinci derecedeki oğlun kızı, kız yerine geçip terikenin yarısını, ikinci
derecedeki oğlun oğlunun kızı üçte ikiyi tamamlamak için altıda bir aldıktan
sonra geriye kalan mal aşağı derecedeki kızla oğlan arasında ikili birli
taksim olunur :
Bunu bir miaal ile
açıklıyahm :
Nısıf Altıda bir Geriye kalan Mesele
Oğlun kızı : 3 Oğlun oğlunun Oğlun oğlun kızı : 1 oğlunun kızı
Oğlun oğlun oğlunun
oğlu
Üçüncü sınıf :
Ana-baba bir kız kardeştir. Ölenin anâ-baba bir erkek kardeşiyle birlikte
bulunursa, ortaklaşa asabe olur ve farz sahiplerinden arta kalanı ikili birli
taksim ederler.
Dörtte bir Geriye kalan Mesele -.
Zevce : l Ana-baba bir kız kardeş o 4
Ana-baba bir oğlan
kardeş
Dördüncü sınıf : Baba
bir kız kardeştir. Ölenin baba bir erkek kardeşiyle beraber bulunursa
müştereken asabe olurlar.
Bunu bir misal ile
açıklryalrm :
Dörtte bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Baba bir erkek kardeş
Baba bir kız kardeş [53]
Asabe raaa-gayrihi,
başkasiyle beraber bulunduğunda asabe olandır. -Bu durumda diğer bir dişi ile
beraber bulundukları halde asabe olan kadınlarla ilgilidir.
Asabe Miaa-Gayri İki
Sınıftır :
Birinci sınıf : Ana-baba
bir kız kardeştir. Ölenin kızı veya oğlunun kızıyla beraber bulunursa, asabe
olur.
Nısıf Geriye kalan Düşmek Mesele :
Kız : 1 Ana-baba bir kız Baba bir 2
kardeş : 1 erkek kardeş : ?
İkinci sınıf : Baba
bir kız kardeştir. Ölenin kızları veya oğlunun kızları ile beraber bulunursa,
asabe olur.
Sekizde bir Nısıf Geriye kalan Mesele :
Zevce : i Oğlun kızi : 4 Baba bir kızkardeş : 3 8 [54]
Asabe-i Sebebiyye,
Mevla'l-Itaka tazad ed&a efendi) ile ilgili bir meseledir. Kölesini azad
eden kimseye mu'tık, azâd edilene mu'-tek denilir. mevla'l-ıtaka bi-nefsihi
asabedir. bunda bi-gayrihi veya maa-gayrihi asabelik düşünülemez-
Günümüzde uygulama
alanı bulunmayan bu konuyu detaylı biçimde açıklamaya lüzum görmüyoruz. Ancak
özet olarak şunu ifade etmekle yetiniyoruz :
Azatlı olan şahsın
neseb cihetiyle asabesd bulunmadığı takdirde, farz sahipleri hisselerini
aldıktan sonra geriye kalan malı mevla'l-ıtaka alır. Mevlâl-Itaka hayatta
değilse erkek asabe&i alır. Erkek asabe, ölenin oğlu, oğlunun oğlu... dur. [55]
Fıkıhta buna Furuz-i
Mukaddere denilir. Genellikle altı mahreç vardır :
Yukarıda takdiri
belirtilen farzlardan her biri yalnız bulunduğunda meselenin mahrecini
belirlemek kolaydır; her farzın ismi onun mahrecini bildirir. Bunları birer
misal ile değerlendirelim :
Nısıf = Yarı'nın
Mahreci ikidîr :
Nısıf Geriye
kalan Mesele :
"3 Kız : 1 Baba bir erkek kardeş :
l 2
Dörtte Birin Mahreci dörttür
:
Dörtte bir Geriye kalan Mesele '
Zevç : 1 Oğlu :
3 4
Sekizde Birin Mahreci
Sekizdir :
Sekizde bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : l Oğul : 7
Üçte İkinin Mahreci
Üçtür : Üçte iki
Geriye kalan
İki kız : 2 Amca : 1
Üçte Birin Mahreci de
Üçtür : Üçte bir
Geriye kalan
Mesele
Mesele
Anne : 1 Ana-baba bir erkek kardeş : 2
Altıda Birin Mahreci
altıdır :
Altıda bir Geriye kalan Mesele :
Baba : 1 Oğul : 5 6
Görülüyor ki mukadder
olan farzlar iki nev'de toplanıyor : Birincisi : Nısıf, dörtte bir ve sekizde
birdir. İkincisi : Üçte iki, üçte bir ve altıda birdir.
Ancak bir meselede bir
farz değil birkaç farz bulunursa, mahreç nasıl belirlenir? Bu hususta iki
şekil düşünülmüştür : Birincisi, bu farzların hep bir neviden olmasıdır,
İkincisi, iki nev'in biraraya gelmesidir. Bu iki şekilde de mahrecin
belirlenmesi farklıdır-
Birinci şekil : Bir
neviden iki veya üç farz bir araya gelirse, en az olan farzın mahreci
kendisinden büyük olan farza da mahreç olur. Bu durumda altı ihtimal vardır :
İkisi, birinci nev'in paylarının biraraya gelmesiyle ilgilidir; sekizde bir ile
nısıfın, dörtte bir ile nısfın bir araya gelmesidir. Dürdü ise, ikinci nev'in
paylarıyla ilgilidir; altıda bir ile üçte birin, altıda bir ile üçte ikinin,
altıda bir ve üçte bir ile üçte ikinin, üçte bir ile üçte ikinin biraraya
gelmesidir.
Birinci neviden
sekizde bir ile nısıf (yani yan) nın bir araya gelmesi halinde sekizde birin
mahreci olan sekiz, nısfın da mahrecidir. Bunu bir misal ile açıklıyalun :
Sekizde bir Nısıf Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Kız : 4 Amca : 3 8
Yine birinci neviden
dörtte bir ile nısfın biraraya gelmesi halinde, dörtte birin mahreci olan
dört, nısfın da mahreci olur. Bunu bir misal ile açıklıyahm :
Dörtte bir Nısıf Geriye kalan Mesele :
Zevç = Koca : 1 Kız
2 Amca 1 4
İkinci neviden üçtebir
ile altıda bir biraraya geldiğinde altıda birin mahreci olan altı, üçte birin
de mahreci olur.
Altıda bir Üçte bir Geriye kalan Mesele -.
Anne : 1 Ana bir iki kız Amca : 3 6
kardeş : 2
Altıda bir ile üçte
ikinin biraraya gelmesi durumunda altıda birin mahreci olan altı, üçte ikinin
de mahreci olur.
Altıda bir Üçte iki Geriye kalan Mesele :
Anne : 1 Ana-toaba bir iki Amca : 1 6
kız kardeş : 4
Altıda bir, üçte bir
ve üçte iki biraraya geldiğinde, altıda birin mahreci olan altı, onların da
mahreci olur.
Altıda bir Üçte bir Üçte iki Mesele : Yediye avl.s
Anne : 1 Ana bir iki Ana-baba bir iki 6 — 7
kız kardeş : 2 kız kardeş : 4
Üçte bir ile üçte iki
bir araya geldiğinde, mahreçleri ayni durumda olduğundan başka bir işleme
gerek yoktur. Mesele üçten işlem görür.
Üçte bir Üçte
iki Mesele t
Anabir iki kız kardeş:
ı Ana-baba bir iki 3
kız kardeş
: 2
İkinci Şekil :
Sözü edilen iki
nev'den mahreçler biraraya gelirse, bunda şu üç hal düşünülebilir :
a) Birinci neviden yarımn, ikinci neviden bütün veya bir
kısım mahreçlerle bir araya gelmesi,
b) Birinci neviden dörtte birin, ikinci nevinin ya bütün
ya bir kısım mahreçleriyle biraraya gelmesi,
c) Birinci neviden sekizde birin ikinci nevinin ya bütün
ya da bir kısım mahreçleriyle bir araya gelmesi.-
Birinci hal :
Birinci neviden nısfm,
ikinci nevinin mahreçleriyle biraraya gelmeleri halinde, bunların ortaklaşa
mahreçleri altı olur.
Önce nısfın yalnız
üçte iki ile biraraya gelmesi :
Nısıf Üçte iki Mesele - Yediye avl. ;
Zevç : 3 Ana-baba bir iki 6 — 7
kız kardeş : 4
Sonra nısfın yalnız
üçte bir ile biraraya gelmesi :
Nısıf Üçte bir Geriye kalan Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir iki Amca : 1 6
kız kardeş : ?
Nısfın yalnız altıda
bir ile biraraya gelmesi :
Nısıf Altıda bir Geriye kalan Mesele :
Kız : 3 Anne : 1 Amca : 2 6
Nısfın üçte iki ve
üçte bir ile biraraya gelmesi :
Nısıf Üçte iki Üçte bir Mesele- -Dokuza avl.
Zevç : 3 Ana-baba bir iki Ana
bir iki 6 — 9
kız kardeş : 4 kız kardeş : 2
Nısfın üçte iki ve
altıda bir ile biraraya gelmesi :
Nısıf Üçte iki Altıda bir Mesele - Sekize avl.
Zevç : 3 Ana-baba bir iki Anne : 1 6 — 8
kız kardeş : 4
Nısfln üçte bir ve
altıda bir ile biraraya gelmesi :
Nısıf Üçte bir Altıda bir Mesele :
Zevç : 3 Ana bir iki kız Anne : 1 6
kardeş : 2
Nısfın üçte iki, üçte
bir ve altıda birle biraraya gelmesi :
Nısıf Üçte iki Üçte bir Altıda bir Mesele - Sekize avl.
Zevç : 3 Ana-baba Ana bir Anne : 1 6 — 8
bir iki kız iki kız kardeş : 4 kardeş : 2
İkinci Hal :
Birinci neviden dörtte
bir ile ikinci nev'in mahreçlerinin biraraya gelmesi halinde bunların
ortaklaşa mahreci oniki olur.
Önce, dörtte birin
yalnız üçte iki ile biraraya gelmesi :
Dörtte bir Üçte iki Geriye kalan Mesele :
Zevç : 3 îki kız : 8 Amca : i 12
Sonra, dörtte birin
yalnız üçte bir ile biraraya gelmesi :
Dörtte bir Üçte bir Geriye kalan Mesele
Zevç : 3 ' Anne : 4 Amca : 5 12
Dörtte birin üçte iki
ve altıda bir ile biraraya gelmesi :
Dörtte bir Altıda bir Geriye kalan Mesele :
Zevç : 3
Ana bir erkek kardeş: 2
Amca : 7 12
Dörtte birin üçte iki
ve üçte bir ile biraraya gelmesi :
Dörtte bir Üçte iki Üçte bir Mesele - Onbeşe avl.
Zevce : 3 Ana-baba bir iki Ana bir iki 12 — 15
kız kardeş : 8 kız kardeş : 4
Dörtte birin üçte iki
ve altıda bir ile bararaya gelmesi :
Dörtte bir Üçte iki Altıda bir Mesele - Onüçe ahrl.:
Zevce : 3 Ana-baba bir iki Anne : 2 12 — 13
kız kardeş : 8
Dörtte birin üçte bir
ve altıda bir ile biraraya gelmesi :
Dörtte bir Üçte bir Altıda bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 3 Ana bir iki Anne : 2 Amca -. 3 12
kız kardeş : 4
Dörtte birin üçte iki,
üçte bir ve altıda bir ile biraraya gelmesi :
Dörtte bir Üçte iki Üçte bir Altıda bir Mesele Avl.
Zevce : 3 Ana-baba bir iki Ana bir iki Anne : 2 12 — 17 kız kardeş : 8 kız kardeş : 4
Üçüncü Hal :
Birinci neviden
sekizde bir ile ikinci nev'in mahreçlerinin biraraya gelmeleri halinde
bunların ortaklaşa mahreci yirmi dört olur.
Önce, sekizde birin
yalnız üçte iki ile biraraya gelmesi :
Sekizde bir Üçte iki Geriye kalan Mesele :
Zevce : 3 İki kız : 16 Amca : 5 24
Sonra, Sekizde birin
yalnız üçte bir ile*biraraya gelmesi :
Sekizde bir Mahrum Üçte bir Geriye kalan Mesele
Zevce : 3 Yabancı Ana bir iki Amca : 13 24
oğul : ? kız kardeş : 8
Sekizde birin yalnız
altıda bir ile biraraya gelmesi :
Sekizde bir Altıda bir Geriye kalan Mahrum Mesele :
Zevce : 3 Anne : 4 Aimoa : 17 Yabancı 24
oğul: ?
Açıklama :
Meselenin 24'den
olması için îbn Mes'ud'un mezhebine göre bir yabancı oğul (îbn- ecnebi)
tasavvur edilerek zevcenin dörtte bir hissesi sekizde bire düşürülmüştür. Ama
muhtar olan mezhebe göre, yabancı bir oğlan evlâdı tasavvura gerek yoktur.
Mesele 12'den sağlanır ve zevceye dörtte bir hisse ayrılır :
Dörtte bir Üçte bir Geriye kalan Mahrum Mesele i
Zevce : 3 Anne : 4 Amca : 5 Yabancı 12
oğul : ?
Sekizde birin üçte iki
ve üçte bir ile biraraya gelmesi :
Sekizde bir Üçte iki Üçte bir Mahrum Mesele :
Zevce : 3 Ana-bababir iki Ana bir iki Yabancı 24
kız kardeş : 16 kız kardeş : 8 oğul : ?
Bu yine İbn Mes'ud'e
göredir. Muhtar olan mezhebe göre, mesele 12'den olup zevce dörtte bir hisse
alır-
Sekizde birin üçte iki
ve altıda bir ile biraraya gelmesi :
Sekizde bir Üçte iki Altıda bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 3 İki kız: 16 Anne : 4 Amca : 1 24
Sekizde birin üçte bir
ve altıda bir ile .biraraya gelmesi:
Sekizde bir Üçte bi r Altıda bir Geriye kalan Mahrum Mesele:
Zevce : 3 Ana bir iki Anne : 4
Amca -. 9 Yabancı 24
kız kardeş : 8 oğul: ?
Bu meseleyi de 24'den
yapmak için îbn Mes'ud mezhebine göre bir îbn-i ecnebi düşünülerek
sağlanmıştır. Yine muhtar olan mezhebe göre, mesele 12'dendir. Zevce dörtte
bir hisse alır. İbn-i ecnebi zevcenin hissesini dörtte birden sekizde bire
düşürmez.
Sekizde birin üçte
iki, üçte bir ve altıda birle biraraya gelmesi :
Sekizde bir Üçte iki Üçte bir Altıda bir Mahrum
Mesele s
Zevce : 3 Ana-baba
Ana bir iki Anne : 4 Yabancı 24 bir iki kız kız kardeş : 8 Oğul: ?
kardeş : 16
Bu da îbn Mes'ud
mezhebine göre takdir edilmiştir. Muhtar olan mezhebe göre, mesele 12'dendir,
17'ye avl eder Sekizde bir Üçte iki Üçte bir Altıda bir Mahrum Mesele
Zevce : 3 Ana-baba bir iki Ana bir iki Anne: 2
Yabancı 12
kız kardeş : 8
kız kardeş : 4 oğul:
? -----------
Avliye : 17
Avliye meselesini
ileride belli bir bölüm halinde açıklıyacağız. Oraya bakılması... [56]
Sayılar arasında
yapılan mukayese, hesabı kolaylaştırmaya yöneliktir. Bu durumda sayılar
birbirine nisbet edildiğinde dört farklı mukayese ortaya çıkar : temasül,
tedahül, tevafuk, teba-yün.
iki sayı birbirine
mukayese edildiğinde bakılır : Birbirine mü-saviyse aralarında temasül =
Benzeşme vardır. Birbirine müsavi değilse, o takdirde bunda üç ihtimal vardır :
Birincisi : Büyük sayı küçük sayı ile taksim edilir (bölünür) se, o halde
aralarında tedahül vardır. Üçüncü bir sayı her ikisini tamamen taksim ederse,
o takdirde aralarında tevafuk vardır. Her iki sayının da birden başka kaasim-i
müştereki- olmazsa, o takdirde aralarında tebayün vardır.
Açıklama ;
temasül : îki sayının
birbirine eşit olmasıdır; 4 = dört eşittir dörtde, gibi.
tedahül : îki sayıdan birinin diğeriyle tamamen
bölünmeye elverişli olmasıdır, yani büyük sayı küçük sayı ile taksime
müsaittir. Meselâ : 3 ile 9 sayıları arasında tedavül vardır. Çünkü dokuzu üçe
kesirsiz olarak bölmek mümkündür-
Tevafuk : îki sayıdan
biri diğeriyle tamamen kaabil-i taksim değildir, ancak üçüncü bir sayı ile
kaabil-i taksim olabilir. Bunu bir misal ile açıklıyalım : 6 ile 4 sayılarından
her biri ikiye taksim edilmeye elverişlidir, yani her ikisinin kaasim-i müştereki
= ikisini de ortaklaşa bölen '2 sayısıdır. Altı ikiye bölününce elde 3 rakamı,
dört ikiye bölününce 2 rakamı ortaya çıkar ki bu iki sayının vafkdır, yani
altının favkı 3, dördün vafkı 2'dir.
O halde sözü edilen
iki sayının kaasim-i müştereki 2 sayısı ise aralarında nısıf ile muvafakat
vardır. 6 ile 4 veya 4 ile 10 sayısı gibi. İkisini kesirsiz bölmeye elverişli
sayı 3 ise( aralarında sülüs = üçte-bir ile muvafakat vardır. 4 ise, aralarında
dört ile muvafakat vardır. 6 ile 9, 8 ile 12 sayıları gibi.
Bazen de tedahül,
tevafük'un özel bir türü sayılır. Çünkü iki sayının küçüğü her ikisinin
kaasımıdır : 4 ile 12 gibi. Bu durumda 4 sayısı hem kendisinin kaasımı, hem
12'nin kaasımıdır. İkisi arasında dörtte bir ile muvafakat vardır. O nedenle
çoğu yerlerde tedahül hakkında tevafuk işlemi icra edilir.
Tebayün : İki sayı
arasında birden başka kaasım olmadığı takdirde onların birbirine mübayin
olduğu anlaşılır : 9 ile 10 sayısı gibi. [57]
Meselenin Tashihi,
terikenin varisler arasında kesirsiz biçimde bölünmesini sağlamaya yöneliktir.
Hem sağlanan meselenin fazla büyümemesini, hem taksimi kolaylaştıracak biçimde
kesirden uzak bir sayının elde edilmesini amaçlar-
Miras meselesinde ve bunun
tashihinde yedi şekil ortaya çıkmaktadır : Bunlardan üçü, paylarla başlar;
dördü, başlarla başlar arasında cereyan eder.
Paylarla başlar
arasında cereyan eden üç şekilden birincisi : Varislerden her grubun payı
kendilerine tamamen kesirsiz biçimde taksim olmaktır. İkincisi, yalnız bir
grubun payı kesirli olur da ancak paylarıyla başları arasında muvafakat
bulunur. Üçüncüsü : Yalnız bir grubun payı kesirli olmakla beraber paylarla
başların sayısı arasında mübayenet bulunur.
Baslarla başlar, yani
grupların baş sayılan arasında meydana gelen dört sekilin hepsinde birden fazla
gruplar hakkında kesir meydana gelir.' Haklarında kesir meydana gelen
grupların baş sayılan birbirine mukayese edildiğinde, ortaya çıkan nisbete
göre, şekil de değişir.
Baş sayılan arasında
dört türlü nisbet bulunabilir : Mümaselet, tedahül, tevafuk ve tebayün.
Bunların her biri bir şekil olarak itibar edilmiştir.
Paylarla baslar
arasında üç şekiî :
a) Vârislerden her grubun payı kendilerine kesirsiz
olarak taksim olmaktadır. Bu durumda herkesin payı bölünmüş olduğundan başka
bir işleme gerek yoktur.
Bunu bir misal ile
açıklayalım :
Altıda bir Üçte iki Altıda bir ve Geriye kalan Mesele :
Anne : 1 İki kız : 4 Baba : 1 6
Görülüyor ki, anneye
düşen bir pay kesirsizdir. İki kıza düşen dört pay da ikiye taksim edilince her
birine kesirsiz olarak ikişer pay isabet etmektedir. Babaya da bir pay isabet
etmiştir. Meseleyi burada başkaca bir işleme tabi tutmaya, tashih etmeye gerek
kalmamıştır.
b) Vârislerden her grubun payı, kesirli oluyor, ancak
paylarla başlar arasında muvafakat vardır veya baş sayısı fazla olur da aralarında
tedahül bulunur.
Burada iki işlem
gerekiyor : Birincisi, meselenin tashihini bulmaktır. Bunun için haklannda
kesir meydana gelen grubun baş sayısının vakfı meselenin asliyle çarpılır,
ortaya çıkan sayı tashih edilmiş mesele kabul edilir. İkincisi, meselenin
tashihinden her grubun paylarını bulmaktır. Bunun için de meselenin aslından
aide edilen payları baş sayısının vafkıyla çarpmaktır.
Görüldüğü gibi,
vârislerden bir grup olan on kıza isabet eden 4 pay kaabü-i taksim değildir.
Meselenin aslı 6'dır. Sözü edilen grubun baş sayısının vafkı 5 sayısıdır. Beşi
asıl mesele olan altı ile çarptığımızda mesele tashih edilmiş olur- Çünkü on
kıza asıl meseleden isabet eden 4 pay ile baş sayılan olan 10 arasında nısıf
ile muvafakat vardır. Asıl meseleyi 5 ile çarpmamızın sebebi budur.
Sonra her grubun
çarpım sonu çıkan 30'dan hisselerini bulmak için ana ile babanın payları olan
birer hisse 5 ile çarpıldığında beşer hisse ortaya çıkıyor. Kızların hissesi
olan 4 de 5 ile çarptığımızda 4 x 5 = 20 hisse ortaya çıkmakta ve her' kıza
iki hisse isabet etmektedir.
Ama miras meselesi
âvliye veya reddîye ise o takdirde baş sayısının vafkını asıl meseleyle değil
onun avliyle veya reddiyle çarpılır ve öylece mesele tashih edilmiş olur.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Dörtte bir Üçte iki Altıda bir Altıda bir Mesele :
Zevç : 3 Altı kız : 8 Anne : 2 Baba : 2 12
Avl. : 15
Meselede altı kıza
isabet eden 8 hisse, kesirsiz olarak kabil-i taksim değildir. O halde 6 ile 8
arasında nısıf ile muvafakat vardır. Kızların baş sayısı 6'nın yarısını yani
vakfını meselenin avliyle yani 15 ile çarparız 45 çıkar. Böylece meseleyi
tashih etmek için her gruba isabet eden hisse 3 ile çarpılır ve mesele kesirsiz
olarak sağlanmış olur.
c) Yalnız bir grubun payı kesirlik olmakla beraber
paylarla baş sayıları arasında mübayenet vardır. Bu durumda iki işleme ihtiyaç
doğar : Birincisi, meselenin tashihini bulmaktır. Bunun için de haklarında
kesir meydana gelen grubun baş sayısı meselenin asliyle çarpılır. İkincisi,
meselenin tashihinden her grubun paylarını bulmaktır. Bunun için de yukarıda
belirtildiği gibi, işlem yapılır-
Burada üç kız kardeşe
isabet eden 2 hissenin onlara kesirsiz olarak taksimi mümkün değildir. Bdş
sayıları ile hisseleri arasında mübayenet varda-. O halde baş sayısının tamamı
meselenin asliyle çarpılır ve çıkan sayı ile mesele tashih edilmiş olur.
Yukarıda da
belirttiğimiz gibi, mesele- âvliye veya reddiye ise, baş sayısı meselenin
asliyle değil avliyle veya reddiyle çarpılarak tashih, edilir.
Buna bir misal verelim
:
Nısıf Üçte
iki
Mesele ı
Zevç : 3 Beş tane baba bir kız 6/7 Avliye
Kardeşler : 4
Beş kıza isabet eden
dört hissenin kesirsiz taksimi mümkün olmadığından, hisse ile baş sayısı
arasında mübayet dikkate alınarak baş sayısı olduğu gibi meselenin asliyle
değil avliyle çarpılmış ve böylece tashdha gidilmiştir.
Açıklama :
Bir grup hakkında
kesir meydana gelir de paylarıyla başlarının sayısı arasında mübayenet
bulunursa, o takdirde bu gruba asıl meseleden ne isabet etmişse efradından
herbirine tashih edilmiş meseleden o miktar hisse isabet eder. Çünkü önce o
grubun tashih edilmiş meseleden hissesini bulmak için asıl meseleden olan
paylarını başlarının sayısıyla çarpıyoruz, sonra her ferdin hissesini bulmak
için de çarpım sonucunu başların sayısına bölüyoruz. Halbuki bir sayı
diğeriyle bir defa çarpılır ve bir defa bölünürse kıymetinde bir değişme
meydana gelmez. O halde sözü edilen grubun fertlerinin tashih edilmiş meseleden
hisselerini bulmak için uzun uzadıya çarpma ve bölmeye gerek yoktur. [58]
Birincisi, başlar
arasında mümaselet bulunmasıdır. Şöyleki, paylan kendilerine kesirsiz olarak
bölünemiyen grupların paylariyle başlarının sayısı mübayenet halinde ise,
başlarının sayısı arasında; muvafakat halinde ise veya tedahül durumunda
bulunuyorsa, başlarının sayısının vafkleri arasında mümaselet bulunmasıdır.
Bu şekilde olan
meseleyi tashih için başlarının sayısından veya vafkelerinden biri asıl
meseleyle çarpılır. Sonra her grubun tashih
edilmiş meseleden
hisselerini bulmak için asıl meseleden aldıkları miktar sözü edilen sayı ile
çarpılır.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım .
Ali ölür de 6 kızını,
3 ninesini, 3 amcasını geriye bırakırsa, meselenin aslı altıdan sağlanır- Ne
var ki 6 kızın hissesi olan 4 ile başlarının sayısı arasında «nısıf ile
muvafakat» vardır. O halde başlarının sayısının vafkı olan 3, meselenin yukarı
köşesine KF işaretiyle yazılır. Bunun gibi ninelerin hissesi olan 1 ile
başlarının sayısı arasında mübayenet vardır. Bunun içinbunun da tamamı ki
3'dür, yine yıikarıda KF işaretiyle yazılır. 3 amcanın hissesi olan 1 ile
onları ı başları sayısı arasında da mübayenet vardır, o halde o da ki 3'dür,
olduğu gibi KF işaretiyle yukarıya yazılır. Bütün bu KF ile işaretlemen
vakfler arasında mümaselet bulunduğundan birisi meselenin asliyle çarpılır : 3
x 6 = 18 çıkar ve bu tashih edilmiş mesele olarak ortaya çıkar. Sonra da altı
kızuı hissesi meselenin asliyle çarpılan üç iÜe çarpılır : 4 x 3 = 12 ortaya
çıkar. Böylece her kıza hisse isabet eder. Nineleri ile amcaların hisseleri de
yine 3 ile çarpıldığında, her birine bir hisse isabet eder.
Yukarıda belirttiğimiz
meselede her üç grup hakkında kesir meydana gelmiştir. Eğer 3 amca yerine 1
amca olsaydı, bu kez iki grup hakkında kesir meydana gelmiş olur ve yine aynı
işleme tabi tutulurdu.
İkinci hal, grupların
başları sayısı arasında tedahül bulunmasıdır. Paylarında kesir meydana gelen
grupların başlarının sayı-siyle payları mütebayin ise başlarının sayısı
arasında, eğer muvafık veya mütedahil ise başlarının sayısının vafkleri
arasında tedahül bulunmaktır. Bu durumda başlarının sayısının en büyük olanı
meselenin asliy çarpılarak tashih edilmiş olur.
Bunu bir misal ile
açıklıyahm :
Ali ölür de 4
karısını, 3 ninesini, 12 amcasını geriye bırakırsa, meselenin aslı 12'den
sağlanır. Kadınların hissesi olan 3 ile başlarının sayısı arasında mübayenet
vardır. O halde başlarının sayısı olduğu gibi KF işaretiyle yukarıya yazılır.
Ninelerin hissesi olan 2 ile başlarının sayısı olan 3 arasında, amcaların
hissesi olan 7 ile başlarının sayısı olan 3 arasında, amcaların hissesi olan 7
ile başlarının sayısı olan 12 arasında mübayenet vardır! Bu durumda başlarının
sayısı olan 3 ile 12 aynen KF işaretiyle yukarıya yazılır.. Sonra da KF
işaretiyle yukarıya yazılan sayılar birbirine nisbet edildiğinde 4 ile 12
arasında ve 3 ile 12 arasında Tedahül olduğu görülür. Bunların en çoğu olan 12
sayısı meselenin asliyle çarpılır : 12 x 12 = 144 çıkar ve bu tashih edilmiş
mesele olur.
Sonra her grubun
hissesini bulmak için 4 kadının hissesi olan 3, meselenin asliyle çarpılır : 12
x 3 = 36 ortaya çıkar ve böylece bu çıkan rakam dörde bölününce her kadına 9
hisse isabet eder. 3 ninenin hissesi olan 2 sayısı meselenin asliyle
çarpıldığında 12 x 2 = 24 ortaya çıkar ve böylece her nineye sekiz hisse isabet
eder- 12 amcanın hissesi olan 7 sayısı meselenin asliyle çarpıldığında 12 x 7
= 84 ortaya çıkar ve böylece her amcaya 7 hisse isabet eder.
Yukarıdaki meselede üç
grup hakkında kesir meydana gelmiştir. Eğer dört zevce yerine bir zevce
olsaydı, iki grubun paylan kesirli olur yine yukarıdaki usûle başvurularak
mesele tashih edilir ve kesirsiz paylar sağlanırdı.
Bunu bor misal ile
belirtelim :
Üçüncü hal, başlarla
başlar arasında muvafakat bulunmasıdır. Şoyleki, paylar ile başlar arasında
mübayenet varsa başların sayısı arasında; eğer tevafuk veya tedahül var ise
başların sayısının vafkleri arasında muvafakat bulunmasıdır.
Bu durumda başların
sayısından birincisinin vafkı ikinci sayının tamamiyle çarpılır, elde edilen
sonuç üçüncü sayının vafkıyle çarpılır; bunun da sonucu yani elde edilen çarpım
neticesi dördüncü sayının vafkiyle çarpılır ve bundan elde edilen sonuç
meselenin asliyle çarpıldığında tashiha gidilmiş olunur.
Bunu bir misal ile
açıiklıyalım :
Aü öldüğünde 4
karısının, 18 kızını, 15 ninesini, 6 amcasını bırakırsa meselenin aslı 24'den
sağlanır. 4 zevcenin payı olan 3 sayısı ile zevcelerin baş sayısı arasında
mübayenet vardır. Bu durumda baş sayısı olan 4 KF işaretiyle yukarıya yazılır.
18 kızın payı olan 16 ile kızların başlarının sayısı arasında nısıf ile
muvafakat vardır. 18'in vafkı 9 KF işaretiyle yukarıya yazılır. 15 ninenin
hissesi olan 4 ile başlan sayısı arasında mübayenet olduğundan başlan sayısı
aynen KF işaretiyle yukarıya yazılır. 6 amcanın hissesi olan l ile başlan sayısı
arasında keza mübayenet olduğundan yine başlar sayısı olan 6 aynen KF
işaretiyle yukarıya yazılır.
Sonra 4, 6, 9, 12
sayıları arasında münasebet arandıkta 4 ile 6 arasında nısıf ile muvafakat
bulunduğundan 4 sayısı 6'nın vafkıyle çarpılır : 4 x 3 = 12 elde edilir ve
bununla 9 arasında üçte bir nisbe-tinde muvafakat bulunduğundan 12 sayısı 9'un
vaflkı olan 3 sayısı ile çarpılır : 12 x 3 = 36 elde edilir. Sonra bu 36 ile 15
arasında üçte-bir muvafakat bulunduğundan 36 sayısı 15'in vafkı olan 5 ile
çarpılır : 36 x 5 = 180 elde edilir. Sonra bu 180 asıl mesele ile çarpıldığında
180 x 24 = 4320 elde edilir ve böylece mesele tashih edilmiş olur-
Sonra da 4 zevcenin
hissesi olan 3 sayısı asıl meseleyle çarpılan 180 ile çarpılır : 180 x 3 = 540
elde edilir ve böylece her zevceye 135 hisse isabet eder. 18 kızın hissesi olan
16 da 180 ile çarpılır : 180x16 = 2880 elde edilir ve böylece her kıza
160-hisse isabet eder. 15 ninenin hissesi olan 4 sayısı 180 ile çarpılır: 180 x
4 = 720 elde edilir ve her nineye 48 hisse isabet eder. 6 amcanın hissesi olan
1 sayısı 180 ile çarpılır ve böylece her amcaya 30 hisse isabet eder. Şimdi bunu
aşağıda rakamlarla açıklıyahm :
Dördüncü hal, başlarla
başlar, yani grupların başlan arasında mübayenetin bulunmasıdır. Şöyleki:
Haklannda kesir meydana gelen grupların paylariyle başları mütebayin ise
başlannın sayılan arasında ve eğer mütevafık veya mütedairi! ise başlarının
sayılarının vafkleri arasında mübayenet bulunmasıdır.
Bu durumda birinci
grubun baş sayısının tamamı ikinci grubun baş sayısı ile çarpılır, elde edilen
rakam üçüncü grubun baş sayısı ile çarpılır; bundan da elde edilen rakam
dördüncü grubun bas sayısı ile çarpılır ve bundan elde edilen ra-Kam asıl
meseleyle çarpılarak tashih edilmiş mesele elde edilir.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Ali öldüğünde 2
kansını, 6 ninesdni, 10 kızını, 7 amcasını bırakırsa, mesele 24'den olur.
Yukarıdaki meselede
iki zevcenin hissesi olan 3 sayası ile baş sayıları arasında mübayenet
bulunduğundan baş sayıları olan 2 KF işaretiyle yukarıya yazıldı. 6 Ninenin
hissesi olan 4 sayısı ile onların baş sayısı arasında nısıf ile muvafakat
bulunduğundan baş sayısının nısfı KF işaretiyle yukarıya yazıldı. 10 kızın
hissesi olan 16 sayısı ile baş sayıları arasında nısıf ile muvafakat
bulunduğundan baş sayısının nısfı olan 5 rakamı KF işaretiyle yukarıya yazıldı.
7 amcanın hissesi olan 1 sayısı ile baş sayıları arasında mübayenet
bulunduğundan baş sayıları olan 7 aynen yukarıya KF işaretiyle yazıldı.
Sonra da bu KF
işaretiyle yazılan 2, 3, 5, 7 sayıları arasında nis-bet arandıkta hepsinin
birbirine mübayin olduğu görülür. O nedenle 2 sayısı 3 ile çarpılır :3x2 = 6
elde edilir- Bu defa 6 sayısı ile çarpılır : 6 x 5 — 30 elde edilir. Sonra bu
30 sayısı ile 7 sayısı çarpılır : 30 x 7 = 210 sayısı elde edilir ve bütün
bunlar .bir bir KF işaretiyle yukarıya kaydedilir. Elde edilen 210 sayısı asıl
meseleyle çarpılır,: 210 x 24 = 5040 sayısı elde edilir ve bu tashih edilmiş
mesele olarak sağlanmış olur.
Sonra her grubun
hissesini bulmak için önce 2 zevcenin hissesi olan 3, 210 ile çarpılır : 210x3
~ 630 elde edilir; böylece her zevceye 315 hisse isabet eder. 6 Ninenin hissesi
olan 4 sayısı 210 ile çarpılır : 210x4 = 840 elde edilir, böylece her nineye
140 hisse isabet eder. 10 kızın hissesi olan 16 sayısı keza 210 ile çarpılır :
210 x 16 = 3360 elde edilir ve böylece her hıza 336 hisse isabet eder. 7
amcanın hissesi olan 1 sayısı 210 ile çarpılır ve böylece her amcaya 30 hisse
isabet eder. [59]
Miras meselesi
genellikle üç kısma ayrılır : Adile, Avliye ve Reddiye.. Çünkü farz
sahiplerinin paylarının tamamı ve meselenin mahrecine müsavi, ya ondan fazla
ya da eksik olur. Müsavi ise âdile, fazla ise avliye, az ise reddîye'dîr. [60]
Mesele-i Âdile'de her
varis hakkını tamamen almış olacağından çözümünde herhangi bir zorluk sözkonusu
değildir. Buna bir Örnek verelim :
Ali öldüğünde
babasiyle anasını ve bir de iki kızını bırakırsa,
mesele altıdan olur :
Babasının hissesi altıda bir, anasının hissesi keza altıda bir, kızlarının
hissesi üçte ikidir. Sözü edilen bu hisseler toplandığında : 1/6 + 1/6 -f 4/6 =
6/6 böylece bunların toplamı meselenin mahrecine müsavi gelmektedir. Başka bir
işleme gerek yoktur. [61]
AvI, sözlük olarak,
yükseltmek, yüksek sesle ağlamak ve bir şeye meyletmek anlamına gelir. Terim
olarak, miras meselesinin mahreci, vârislere isabet eden paylan kapsıyamadığmda
payların toplamı mahreci aşar ve bu şekliyle mahreç olarak kabul edilir. Artık
ilk çıkan mahreç değil, bu mahreç olarak itibar edilir.
Miras meselelerinde
kullanılan mahreçler genellikle yedi tanedir : 2, 3, 4, 6, 8, 12, 24. Bu yedi
mahreçten dört tanesi hiçbir suretle a v 1 etmez; ölenin terikesi farzlara ya
kâfi gelir, ya da onlardan fazla olur. Her iki durumda da a v 1 sözkonusu
değildir. Bunlar : 2, 3, 4, 8 mahreçleridir. Yedi mahreçten geriye kalan 6, 12,
24 mahreçleri a v 1 eder.
Mahreci 2 olan mesele
asla avletmez. Çünkü mahrecin 2 olması iki biçimde düşünülebilir : Birincisi
iki nısıf = yarını biraraya gelmesidir. Meselâ :
Nısıf Mesele ;
Zevç : 1 Ana-baba iki kız kardeş :
l 2
İkinci, bir nısıf ile
geriye kalanın biraraya gelmesidir. Meselâ :
Nısıf Geriye Kalan
Zevç : 1 Ana-baba bir bir erkek kardeş :
1 2
Mahreci 3 olan
meseleler de a v 1 etmez. Çünkü mahrecin üç olması üç biçimde düşünülebilir :
Birincisi yalnız üçte bir bulunmaktır; meselâ :
Üçte bir Geriye Kalan Mesele ;
Anne : 1 Ana-baba bir erkek kardeş : 2 3
İkincisi, yalnız üçte
iki bulunmaktır :
Üçte iki Geriye Kalan Mesele ;
İki kız : 2 Ana-baba bir bir erkek kardeş :
1 3
Üçüncüsü, üçte bir ile
üçte ikinin biraraya gelmesidir :
Mahreci 8 olan
meseleler de a v 1 etmez. Çünkü maihrecin sekiz olması iki biçimde
düşünülebümektedir : Birincisi, sekizde bir ile geriye kalanın biraraya
gelmesidir.
SeMzde bir Geriye kalan Mesele :
Zevce : 1 Oğul : 7 8
İkincisi, sekizde bir
ile bir nısıf ve geriye kalanın biraraya gelmesidir.
Sekizde bir Nısıf Geriye kalan Mesele
Zevce : 1 Kızı : 4
Ana-baba bir bir Erkek kardeş : 3
8
6 Mahreci ise, 10'a
kadar hem tek, hem çift rakamlı olarak a v 1 eder. Önce altının yediye avl
etmesi iki biçimde meydana gelir : Birincisi, nısıf ile üçte ikinin biraraya
gelmesiyle :
Nısıf Üçte
iki
Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir iki kız kardeş : 4 6
7 Avliye
İkincisi, iki nısıf
ile altıda birin biraraya gelmesiyle :
Nısıf Nısıf Altıda bir Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir, bir Baba bir.bir 6
kız kardeş : 3 Kız kardeş : 1 7 Avliye
Altı mahrecinin sekize
avletmesi iki biçimde meydana gelir : Birincisi, nısıf ile üçte iki ve altıda
birin biraraya gelmesiyle :
Nısıf Üçte iki Altıda bir Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir iki kız Anne l
6
kardeş : 4 8 Avliye
İkincisi, iki nısıf
ile bir üçte birin biraraya gelmesiyle : Nısıf Nısıf Üçte bir Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir iki kız Ana bir iki kız 6
.
kardeş : 3 kardeş : 2 8 Avliye
Altı mahrecinin dokuza
avletmesi iki biçimde meydana gelir : Birinci, nısıf ile üçte ikinin ve üçte
birin biraraya gelmesiyle :
Nısıf Üçte iki Üçte bir Mesele ;
Zevç : 3 Ana-baba bir, iki kız Ana-baba bir 6
kardeş : 4 iki kız kardeş : 2 9 Avliye
İkincisi, iki nısıf
ile bir üçte bir ve bir altıda birin biraraya gelmesiyle :
Nısıf Nısıf Üçte bir Altıda bir Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba Ana bir Ana : 1 6
bir, bir kız iki kız 9 Avliye
kardeş : 3 kardeş : 2
Altı mahrecinin on'a
avletmesi bir biçimde meydana gelmektedir; o da nısıf, üçte iki, üçte bir ve
altıda birin biraraya gelmesiyle gerçekleşir ;
Nısıf Üçte iki Üçte bir Altıda bir Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba Ana bir Ana : l 6
bir iki kız iki kız 10 Avliye
kardeş : 4 kardeş : 2
12 Mahreci ise 17'ye
kadar tek raıkamla avl eder, çift rakam halinde avletmez. Önce 12 mahrecinin
13 avletmesi, dörtte bir, üçte ikif altıda birin biraraya gelmesiyle sağlanır :
Dörtte bir Üçte iki Altıda bir Mesele :
Zevce :. 3 Ana-b&ba bir iki Ana bir kız 12
kız kardeş : 8 kardeş : 1 13 Avliye
12 Mahrecinin 15'e
avletmesi, iki biçimde meydana gelir : Birincisi, dörtte bir, üçte iki ve üçte
birin biraraya gelmesiyle :
Dörtte bir Üçte iki Üçte bir Mesele :
Zevce : 3 Ana-baba bir iki Ana bir iki 12
kız kardeş : 8 kız kardeş : 4 15 Avliye
İkincisi, dörtte bir,
üçte iki ve iki tane altıda birin biraraya gelmesiyle oluşur :
Dörtte bîr Altıda bir Altıda bir Üçte iki Mesele :
Zevce : 3 Ana bir bir kız Ana -. 2 Ana-baba 12
kardeş : 2 bir iki kız 15 Avliye
kardeş
: 8
Üçüncüsü, 12
mahrecinin 17'ye avl etmesi bir biçimde oluşur. Bu. da, dörtte bir, üçte ika,
üçte bir ve altıda birin biraraya gelmesiyle olur.
Dörtte bir Üçte iki Üçte bir Altıda bir Mesele
Zevce : 3 Ana-baba bir Ana bir iki Ana : 2 12
İki kız kız kardeş : 4 17 Avliyekardeş : 8
24 Mahreci yalnız
27'ye avl eder. Bu da sekizde bir, üçte iki ile iki tane altıda birin biraraya
gelmesiyle oluşur. Sekizde bir
Üçte iki Altıda bir Altıda bir Mesele :
Zevce: 3 îki kız : 16 Ana : 4 Baba : 4 24
27 Avl. [62]
red, a v 1 'in
zıddıdır. Avl ile farz sahiplerinin payları noksan-laşır, red ile artar. Ayrıca
avl'de payların toplamı meselenin mahrecinden fazla olur. red'de ise azalır.
Farz sahipleri
paylarını aldıktan sonra meselenin mahrecinden red olunur.
RED'le ilgili meseleler dört lasımdır :
Men lâ yüreddu aleyh
bulunmaz..
Men yüreddu aleyhten
birkaç sınıf bulunur.
Men lâ yüreddu aleyh
ile beraber,
Men yüreddu aleyhtesin
bir sınıf bulunur..
Men lâ yüreddu aleyh
bulunmaz.
Men yüreddu aleyhten
bir sınıf bulunur.
Men lâ yüreddu aleyh
ile beraber,
Men yüreddu aleyhten
birkaç sınıf bulunur..
Açıklaana :
Yukarıda görüldüğü
gibi, red konusunda iki tabir yer almaktadır : men yüreddu aleyh ve men lâ
yüreddu aleyh. Farz sahiplerinden sadece Kan-Koca men lâ yüreddu aleyh'tirler.
Yani arta kalan kısım bu ikisine reddolunmaz. Diğer farz sahiplerine ise arta
kalan kısmı sehimleri nisbetine reddotunacağından, onlara men yükeddu aleyh
denilmiştir.
Birinci kısımla ilgüi
meselede men lâ yüreddu aleyh, yani kan koca bulunmayıp men yüreddu aleyh,
kendisine reddolu-nanlardan sadece bir sınıfın bulunmasıdır. Bu durumda, malın
tamamı o sınıfın baş sayısına göre taksim olunur. Çünkü malın tamamı önce
farz, sonra da red yoluyla eşit biçimde onlara aittir. Aynı sınıftan oldukları
için birinin diğeri üzerine tercihi sözkonusu değildir.
Bunu bir misal ile
açıklıyalım :
Ölenin iki kızı veya
iki kız kardeşi veya iM ninesi bulunursa mesele ikiden sağlanır ve her birine
terikenin yarısı verilir :
Üçte iki ile geriye kalanın
red edilmesi
Mesele :
İki kız : 2 + 1 =
3
3
fkinci kısımla ilgili
meselede men lâ yüreddu aleyh (ka-rı-kooa) bulunmaz da men yüreddu aleyh'den
iki veya üç sınıf bulunmasıdır; bu durumda meselenin tashih edilmişinden onlara
isabet eden payların toplamı ne miktara ulaşırsa ulaşsın, o aynen meselenin
mahreci itibar edilir. Ancak bu ikinci kısmın reddiye olması, meselenin
mahrecinin 6 olmasıyla mümkündür. Çünkü mahrecin 4, 8, 12, 24, olması halinde
-mesele dörtte bir veya sekizde bir pay bulunmakla gerçekleşir. Bunlar ise karı
kocanın paylandır. Oysa ikinci kısımda karı koca yoktur.
Bunun gibi meselenin
mahreci 2 veya 3 olursa, bu kısımlarda meselenin reddiye olması mümkün değildir.
Nitekim, yukarıda bu hu sus açıklanmıştı,
Mahreci 6 olan
meselelerden biri müstesna diğerleri kendinden az olan sayıya reddolunur, önce
altının ikiye reddi, meselede iki tane altıda bittin bulunmasına bağlıdır.
Meselâ ; Nine ile, ana bir kız kardeş bulunursa, herbirine birer altıda bir
verileceğinden mesele altıdan sağlanması gerekirken ikiden sağlanır ve ölenir
terikesi bu ikisine eşit biçimde yarıyanya taksim edilir.
Altıda bir Altıda bir Mesele :.
Nine : 1 Ana bir kız kardeş :
1 6
2 red
Mahreci 6 olan
meselenin üçe reddi, meselede bir tane altıda bir ile bir üçte birin
bulunmasına bağlıdır. Meselâ : Ana ile iki tane ana bir kız kardeş bulunursa,
bunların payları toplandığında 3 eder. Böylece meselenin mahreci altıdan üçe
yükselir ve terike buna göre taksim edilir.
Altıda bir Üçte bir Mesele :
Ana : 1 i Ana bir iki kız kardeş : 2 6
3 Red
Mahreci 6 olan
meselenin 4'de reddi ancak meselede bir sınıf bir de altıda birin bulunmasıyla
gerçekleşir. Örneğin, bir kız ile bir de oğlun kızının bdraraya gelmesi veya
bir kız ile ananın biraraya gelmesi halinde terike bunlar arasında 1/4, 3/4
şeklinde taksim edilir. Yani dörtte üçü kıza, dörtte biri oğlun kızına isabet
eder.
Nısıf i Altıda bir Mesfele :
Kız : 3 Oğlun kızı :
1 6
4
Red
Nısıf Altıda
bir
Mesele :
Kız : 3 Ana :
1 6
4
Red
Yine mahreci 6 olan
meselenin 5 reddi üç biçimde gerçekleşir ; Birincisi, bir meselede üçte iki ile
altıda birin biraraya gelmesidir.' Meselâ iki kız ile ana biraraya gelirse, mesele 6'dan 5'e
reddedilir :
Üçte iki Altıda
bir Mesele
:
tki kız : 4 Ana : 1 6
5
Red
İkincisi, bir meselede
bir yan ile iki tane altıda birin bulunmasıdır. Meselâ bir kız ve bir oğlun
kıza ile ananın biraraya gelmesiyle mesele 6'dan 5'e reddolunur :
Nısıf Altıda bir Altıda bir Mesele ;
Kız : 3 Oğlun kızı : 1 Ana : 1 6
5 Red
Üçüncü kısımla ilgili
meselede, men lâ yüreddu aleyh üe Meselâ : Ana-baba bir kız kardeş ile ana bir
iki kız kardeşin biraraya gelmesiyle mesele 6'dan 5'e reddolunur :
Nısıf
Üçte bir
Mesele :
Ananbaba bir kız Ana bir iki kız 6
kardeş : 3 kardeş : 2 5 Red
Üçüncü kısımla. ilgili
meselede, men lâ yureddu aleyh ile beraber men yüreddu aleyh olan vârislerden
bir sınıfın bulunmasıdır. Bu durumda mesele iki yönlü mesele haline gelir.
Biri, men lâ yüreddu aleyh (.= Karı-kocadan biri) meselesi, diğeri men yüreddu
aleyh (= Kan-koca dışında kalan farz sahiplerinden bir grup) meselesi..
Önce men lâ yüreddu
aleyh olan kan veya kocadan hangisi bulunuyorsa, onun hissesi verilir. geriye
kalan terike ise men yüreddu aleyh olan vârislerin baş sayılarına göre, bunlar
yalnız bulundukları takdirde malın tamamının kendilerine taksim edilmesine
göre, işlem yapılır. Tabii burada geriye kalan malın bas. sayılarına uygun
veya muvafık ya da mübayin bulunduğuna göre üç şekil ortaya çıkar -.
a) Karnkocadan hangisi bulunuyorsa ondan arta kalan miktar,
men yüreddu aleyh olan vârislerin baş sayılarına tıpatıp uygun gelmesi halidir.
O takdirde bir çarpma ve taksime gerek yoktur.
Dörtte bir Üçte iki ve geriye kalanın
reddi
Zevç : 1. Üç
Kız : 2 + 1
= 3
1
Asıl mesele :
4
Yukarıda görüldüğü
gibi, meselenin aslı dörtten olup men lâ yüreddu aleyh olan kocaya 1 hisse, üç
kıza geriye kalandan 2 hisse verildikten sonra arta kalan 1 hisse, de red
yoluyla verilmiştir. Böylece kızların baş sayısıyla kendilerine isaibet eden
hisse kesirsiz uyum 'sağladığından her birine bir hisse taksim edilmiştir.
b) Men la Yüreddu Aleyh (karı veya koca) dan arta kalan
miktarın men yüreddu aleyh olan vârislerin baş sayısına denk gelmeyip
aralarında tevafuk veya tedahül bulunma halidir. Bu durumda men yüreddu
aleyh'in baş sayısının vafkı men lâ yüreddu aleyh'in meselesinin mahrecine
çarpılır. Elde edilen rakam iki meselenin mahreci olur.
Pörtte bir Üçte iki — Geriye arta
kalan Mesele :
Koca : 1 Altı kız : 2 + 1 = 3 4x2 = 8
Men yüreddü aleyhin
baş sayısı altı ile mahrece meselenin arta kalan üç sayısı arasında sülüs ile
muvafakat bulunduğundan altının sülüsü (üçte biri) olan 2 sayısını dört ile
çarptığımızda mesele 8 olmakta ve altı kızdan her birine böylece bir hisse
isabet etmektedir.
c) men lâ yüreddu aleyh'ten kalan miktarın men yüreddu
aleyh'in baş sayısına mübayin olma halidir. bu durumda men yüreddu aleyh'in baş
sayısı men lâ yüreddu aleyh'in meselesinin mahreciyle çarpılır, elde edilen
rakam her iki mesele-nin mahreci olur.
Görülüyor ki kadın
öldüğünde kocasiyle beş kızım bırakmış. Önce men lâ yüreddu aleyh olan kocanın
meselesi dörtten sağlanıyor. Bundan bir hisse ona verilince geriye üç hisse,
kalıyor. Bu üç hissenin üçte ikisi beş kıza farz yoluyla, bir hissesi de red
yoluyla veriliyor. Ancak kızlara isabet eden toplam üç hissenin baş sayıları
olan beşe taksimi -kesirsiz mümkün olmadığından ve bu sayı ile meselenin
mahreci olan dört çarpılır, çünkü aralarında mübayenet bulunmaktadır. Elde
edilen 20 rakamı her iki meselenin mahreci olur. Böylece kocaya 5, beş kıza 15
hisse isabet eder. Kızlardan her biri üçer hisse alır.
d) Men lâ yüreddu aleyh (karı veya koca) ile beraber men
yüreddu aleyh'ten iki sınıfın bulunma halidir. Daha fazla bulunursa mesele
reddiye olur.
Bu durumdu yine iki
mesele meydana gelir : Biri, Men La Yüreddu Aleyh, diğeri Men Yüreddu Aleyh.
Önce Men La Yüreddu Aleyh olan karı veya kocanın hissesi verilir. Geriye kalanı
Men Yüreddu Aleyh meselesine nisbet edilir, iki sayı arasında uygunluk veya
mübayenet bulunacağından ortaya iki şekil çıkar :
Birinci şekil : Men La
Yüreddu Aleyh meselesinin arta kalanı Men Yüreddu Aleyh meselesine uygun
gelmesidir. Bu takdirde çarpıma ihtiyaç yoktur. Arta kalanı Men Yüreddu Aleyh
meselesine taksim, edilir; bir sınıfa bir pay, diğerine iki pay verilir. Her
sınıfa isabet eden miktar baş sayılarına denk gelmez ise usulüne göre işlem
yapılır.
Açıklama :
Belirtilen şekil yalnız
bir meselede gerçekleşebilir. Zevcenin hissesi dörtte bir olmak hali buna
uygun düşer. Çünkü men lâ yüreddu aleyh meselesi ya 2, ya 4, ya da 8
olabileceğinden geriye kalan 1 veya 3 ya da 7 olur. Önce meselede çocuksuz zevç
bulunur da memn lâ yüreddu aleyh meselesi 2 olursa, arta kalanın uygun,
gelmesi men yüreddu aleyh'dan yalnız bir sınıf bulunmasına bağlıdır ve mesele
(c> kısmına dönüşür. sonra men lâ yüreddu aleyh meselesi 4 olur ise bunda
iki ihtimal vardır . Birincisi, çocuksuz olmak cihetiyle dörtte birin sahibi
zevce olmasıdır, îşte bunda söz konusu olan uygunluk mümkündür. İkincisi,
kızlar ile beraber bulunmak sebebiyle dörtte birin sahibinin zevç olmasıdır.
.Bu durumda kızlar yalnız bulunurlarsa yine mesele (c) kısmına dönüşür. Alma
kızlar yalnız olmayıp başka farz sahibi ile beraber bulunurlar ise, men yüreddu
aleyh meselesi ya 4 ya da 5 olacağından men lâ yüreddu aleyh meselesinden arta
kalan 3 ile bu sayılar arasında uygunluk yoktur.
Diğer bir husus da
kızlar ile beraber zevce bulunur da men lâ yüreddu aleyh meselesi 8 olursa arta
kalan 7 sayısıdır. Men Yüreddu Aleyh meselesi ise 5'i aşamıyacağından yedi
sayısının kendinden az b?r sayıya uygun gelmesi mümkün değildir.'
Buna bir misal verelim
:
Bir kimse ölür de
zevcesiyle 4 ninesini ve 6 tane ana bir kız kardeşini terk ederse, men lâ
yüreddu aleyh meselesi 4'den olur; arta kalan ise 3'dür. men yüreddu aleyh
meselesi de 6'dan olur ve 3'e reddolunur. Şöyleki : Ninelerin hissesi altıda
bâr, kız kardeşlerin hissesi üçte. bir toplandığında 3 olur. Böylece men
yüreddu aleyh'in bakiyesiyle aralarında uygunluk vardır.
Açıklama :
Yukarıdaki meselede 4
ninenin hissesi olan 1 ile baş sayıları arasında mübayenet bulunduğundan baş
sayıları KF işaretiyle yukarıya yazılır. Kız kardeşlerin hissesi olan 2 ile
baş sayılan arasında nısıf ile muvafakat bulunduğundan baş sayısının vafkı
olan 3 KF işaretiyle yukarıya yazılır. Yukarıda belli işaretle yazılan bu iM
sayı arasında mübayenet bulunduğundan birbirine çarpılır ve elde edilen 12
sayısı, men lâ yüreddu aleyh meselesinin mahreciyle çarpılır ve böylece mesele
48 üzerine tashih edilmiş olur. Zevcenin elinde bulunan 1 hisse asıl meseleyle
çarpılır ve elde edilen 12 ona isabet etmiş olur. Ninelerin elindeki 1 hisse de
12 ile çarpılır ve böylece onlara da 12 hisse isabet etmiş olur ki herbiri 3
hisse alır. Kız kardeşlerin elinde 2 hisse de 12 ile çarpılır ve elde edilen 24
hisse altı kıza taksim edilir ki herbirine dört hisse düşer .
Diğer şekil ise, men
lâ yüreddu aleyh meselesinin arta kalanı men yüreddu aleyh meselesine mübayin
olma halidir. Bu durumda men yüreddu aleyh meselesinin tamamı men lâ yüreddu
aleyh meselesinin mahreciyle çarpılır, elde edilen rakam iki meselenin de
mahreci olur.
63 KF — 9
12 KF — 6
KF — 4
Sekizde bir Üçte iki Altıda bir Mesele :
Dört Zevce : 1 Dokuz kız : 4 Altı Nine : 1 8
Açıklama :
Yukarıdaki meselede
Ali ölünce 4 zevcesini, 9' kızını, 6 ninesini terketse, meselenin aslı 24'den
olması gerekirse de reddiye olmakla iki meseleye dönüşür. men lâ yüreddu aleyh
meselesi 8'dan olur. Bundan biri Zevcelere verilir, geriye 7 kalır. men yüreddu
aleyh meselesi altıdan olur da beşe reddolunur. 7 ile 5 arasında mübayenet
bulunduğundan, men yüreddu aleyh meselesi olan 5, men lâ yüreddu aleyh
meselesinin mahreciyle çarpılır; böylece eld© edilen 40 rakamı iki meseleye
mahreç olur.
Sonra her grubun bu
mahreçten hissesini belirlemek için men lâ yüreddu aleyh olan zevcelerin kendi
meselelerinden ellerinde bulunan 1, meselenin mahreciyle çarpılan sayı ile
yani men yüreddu aleyh meselesi ile çarpıldığında 5 ortaya çıkar. men .yüreddu
aleyh olan iki grubun kendi meselelerinden ellerinde bulunan payları men lâ
yüreddu aleyh meselesinin geriye kalanı ile çarpıldıkta elde edilen rakam o
grubun hissesi olur. Bu durumda kızların payı olan 4, 7 ile çarpıldıkta elde
edilen 28 ve yine ninelerin elinde bulunan 1 hisse 7 ile çarpıldığında elde
edilen rakam iki meseleden olan gruptan her birinin hissesi olur.
Ne varki her grubun
payı kendi fertlerine taksimi mümkün olmadığından tashih konusunda
belirtildiği üzere işlem yapılır. Şöyleki : 4 zevcenin payı olan 5, 9 kız
kardeşin payı olan 28, 6 ninenin payı olan 7 ile başlan sayısı arasında hep
mübayenet bulunduğundan baş sayıları olan 4, 9, 6 KF işaretiyle yukarıya
yazılır. Sonra bunlar arasında nisbe-t arandıkta 4 ile 6 arasında nısıf ile
muvafakat bulunduğu görülür ve vafkı 6 ile çarpılır. Elde edilen 12 ile 9
arasında ise üçte bir muvafakat bulunduğu görülür. Böylece dokuzun üçte biri
olan 3, 12 ile çarpıldığında 36 elde edilir.
Elde edilen bu rakam
ise iki meselenin mahreci olan 40 ile çarpılır ve 1440 sayısı elde edilir.
Sonra zevcelerin payı olan 5 de 36 ile çarpılır, 180 elde edilir. Böylece-her
birine 45 pay isabet eder. Kızların payı olan 2*8 de 36 ile çarpıldığında 1008
rakamı elde edilir ve böylece herbirine 112 pay isabet eder. Ninelerin payı
olan 7 de 36 ile çarpıldığında 252 rakamı elde edilir ve böylece her birine 42
pay isabet eder. [63]
Feraiz konusnda
münasaha meselesi" önemli bir yer işgal eder. Nasıl kırk hal, avliye ve
reddiye mesleleri bilinmediği takdirde taksimat yapılmazsa, nıünasaha da
bilinmediği takdirde aradan birkaç batın geçtiği halde taksim olmadık kalan bir
terikenin taksimi yapılamaz.
O halde ölen kimsenin
terikesi vârisleri arasında taksim edilmeden vârislerden bazısı ölür de
kendisine isabet edecek hissenin geriye bıraktığı vârislerine intikal etmesi
gerektiğinde münasaha usulüne başvurulur. Bazen bu taksim edilmedik terike
birkaç batın devam edebilir.
Münasahada -tarifinden
de anlaşılacağı gibi- iki ihtimal sözko-nusudur : Birincisi, ikinci kademede
ölenin vârisleri birinci kademede ölenin diğer vârislerinden ibaret olmasıdır
ki bu durumda taksimatta bir değişiklik olmaz. İkincisi, ikinci kademede
ölenin vârisleri birinci kademede ölenin diğer vârislerinden ibaret olmayıp
kendi veresesinin de buna dahil olmasıdır ki bu durumda meselede değişiklik
meydana gelir.
O halde birinci
kademede ölenin malı veresesi arasında taksim edilmeksizin vârislerinden biri
ölürse ikinci kademedeki ölenin vârisleri birinci kademedeki ölenin diğer,
vârislerne münhasır ise taksimatta da bir değişiklik olmazsa, o takdirde her
iki ölen için ayrı ayrı birer mesele düzenlenmesine gerek kalmaz. Mevcut mal
hayatta olan vârisler arasında taksim edilir.
Buna bir misal verelim
:
Ali ölüp geriye bir
karısından doğma iki oğluyla altı kızını bırakır ve henüz terikesi taksim
edilmeden kızlardan biri evlenmedik halde ölür ve sözü edilen iki oğlan
kardeşiyle beş kız kardeşinden başka mirasçı bırakmazsa, o takdirde birinci
kademede ölen Ali'nin terikesinin tamamı bunlar arasında ikili birlik taksim
olunur. îkinci kademede ölen kız sanki bunlar arasında yokmuş gibi itibar
edilir. Çünkü ölen bu kıza isabet eden hisse de erkek ve kız kardeşlerine,
belirtilen kaideye göre, ikili birli taksim edilmiş oluyor.
Ama ikinci kademede
ölenin vârisleri birinci kademede ölenin vârislerine münhasır olmakla beraber
taksimatta değişiklik meydana geliyorsa, ya da ikinci kademede ölenin
vârisleri bulunur ise, her kademede ölen için ayrı ayrı birer mes^e düzenlenir.
Önce birinci kademede ölenin meselesi yukarıda belirtilen kaide uyarınca tashih
olunur ve her vârisin payı verilir. Sonra ikinci kademede ölenin meselesi yine
belirtilen kaide uyarınca tashih edilir. Sonra da ikinci kademede ölenin
birinci tashihten elinde bulunan pay ile ikinci tashih arasında uyum,
muvafakat, mübayenet bulunabilir. Bu durumda üç ayrı hal ortaya çıkar :
Birinci hal : İkinci
kademede ölenin birinci tashihten elinde bulunan hissesi ile ikinci tashih
arasında istikamet ve mümaselet bulunmasıdır. Bu durumda çarpmaya gerek
yoktur. Birinci tashih iki meselenin de tashihi olur.
İkinci hal : İkinci
kademede ölenin elindeki hisse ile ikinci tashih arasında muvafakat
bulunmasıdır. Bu durumda ikinci tashihin vafkı birinci tashihin tamamiyle
çarpılır; elde edilen rakam iki meselenin tashihinden ibarettir.
Üçüncü hal : îkinci
kademede ölenin elindeki hisse ile ikinci tas-hih arasında mübayenet
bulunmasıdır. Bu durumda ikinci tashihin tamamı birinci tashihin tamamiyle
çarpılır; elde edilen rakam her iki meselenin tashihi olur.
Belirtilen bu üç halde
her iki kademede ölenin veresesinin müşterek tashihten hisselerini bulmak için
: İstikamet şeklinde başkaca bir işleme gerek kalmaz. Vârislerin elindeki
hisselerin tamamı tashih edilen meseleye müsavidir. Diğer iki halde de birinci
kademede ölenin veresesinin payları tashih-i meseleyle çarpılan sayı ile, yani
muvafakat şeklinde ikinci tashihin vafkı ve mübayenet şeklinde tamamı ile
çarpılır. İkinci kademede ölenin veresesinin payları da muvafakat şeklinde
eldeki hissenin vafkı ve mübayenet şeklinde tamamı ile çarpılır.
Açıklama :
Birinci ve ikinci
kademede ölenlerin terikesi taksim edilmeksizin vereseden biri ölür de üçüncü
kademede bir ölüm meydana gelirse, birinci ve ikinci meselenin müşterek
tashihleri birinci meselenin tashihi sayılır; üçüncümes ele de ikinci mesele
yerine geçmiş olur. Dördüncü kademede bir ölüm meydana gelirse, yine önceki üç
meselenin tashihi, birinci tashih dördüncü meselenin tashihi ise ikinci tashih
sayılır. Üç önceki ölenler bir ölü ve dördüncüsü de ikinci ölü hükmünde tutulup
ona göre işlem yapılır. Böylece meseleler birbirini izledikçe belirtilen
kaideye göre işleme devam edilir.
Bu hususları birkaç
misal ile açıklıyalım :
Ali ölür de bir
kanamdan doğma oğlu (A) ile diğer karısından doğma kızları (B) , (C) ve (D) yi
terkeder de terikesi henüz taksim edilmeden km (B) ölür de baba bir oğlan
kardeşi (A) yi ve ana-baba bir kız kardeşleri (O ile (D) yi vâris olarak
buralar ve başkaca mirasçısı bulunmazsa, (B)nin veresesi birinci kademedeki
Ali'nin veresesinden ibaretse de taksimatta değişme vardır. Çünkü b!irinci kademedeki
ölünün terikesi bir oğlu ile üç kızı arasında ikili birli taksim olunur.
(B)nin terikesi ise 3'den olarak üçte ikisi ana-baba bir kız kardeşleri tC) ile
(D) ye ve geriye kalan bir hisse de baba bir oğlan kardeşi (A) ya isabet eder.
Ölen kız (B)nuı
birinci tashihten elinde 1 hisse bulunuyordur. Bununla ikinci mesele olan 3
arasında mübayenet vardır. Bu bakımdan ikinci tashihin tamamı birinci
meseleyle çarpılır ve elde 15 rakamı sağlanır. Birinci meseledeki veresenin
elinde bulunan paylar meselenin mahreciyle çarpılan üç ile çarpıldıkta (A) ye
6, (O ye ve (D) ye üçer hisse isabet eder. Elde bulunan 1 ise çarpımda te'siri
olmadığından ikinci meselede bir değişiklik meydana gelmez. Adı geçen
varislerin birinci ve ikinci hisseleri toplandığında CAlye 7, (C) ile (D) ye
dörder hisse isabet eder.
Diğer bir misal :
(A) ölür de kocası
CB)yi ve kızı (C)yi, annesi (D)yi terkeder de terikesi henüz taksim edilmeden
kocası (B) ölür de .ikinci karısı (E) yi annesi (F)yi ve babası CG)yi terkeder
ve henüz taksimat yapılmadan adı geçen kız CC) ölür de oğulları (H) ve (l)yi,
kızı (J) yi ve ninesi (D) yi terkeder ve yine taksimat yapılmadan (D) ölürse,
aşağıda belirtilen şekilde işlem yapılır :
İki meselenin man.
Mesele :
Görüldüğü gibi, ikinci
kademede ölen (B)nln birinci tashihten elinde kalan 4 hisse ile ikinci
meselenin tashibi birbirine müstakim gelmektedir. Çünkü iikünci tashihi de
dörttür.
Ölen (Onin elinde
dokuz hisse bulunuyordu. Mesele
ise ^ıdan sağlanıyor. Böylece
dokuz ile altı arasında üçte bir ile muvafakat dır O nedenle üçüncü meselenin tashihi olan
altının üçte biriyle^ karıdaki asıl mesele olan on altıyı çarpıyoruz. 32 elde
ediliyor.
zamanda mirasçıların
hisseleri de ikiyle çarpılıyor. Sonra da dokuzun üçte biri olan üç ile üçüncü
meseledeki mirasçıların hisselerini çarpıyoruz. Böylece (Dînin hissesi, 3
(J)nin hissesi 3, (H)nin hissesi 6 ve (î)nin hissesi 6 oluyor.
Bu meselede görüldüğü
gibi, (D)nin elinde bulunan 9 hisse ile meselenin tashihi olan 2 arasında ve
dolayısiyle dört arasında mübaye-net vardır. O takdirde hisseleri dokuz ile
çarpıyoruz. Ayrıca ana mesele olan birinci meseleyi de dört ile çarpıyoruz.
Böylece tashih yapılıyor ve hisseler mirasçılara kesirsiz taksim edilebiliyor.
Konuyu biraz daha
açıklıyalım :
Yukarıda belirtilen
şemada birinci mesele REDDİYE olduğundan- MEN LÂ YÜREDDU ALEYH meselesinden
zevç dörtte bir hisse= sini aldıktan sonra geriye kalan 3 hisse, MEN YÜREDDU
ALEYH meselesi olan 4 ile muvafakat etmemektedir. Bu sebeple 4, MEN LÂ YÜREDDU
ALEYH meselesiyle çarpıldığında 16 olur. Daha önceki açıklamaya göre işlem
yapıldığında (B)'ye 4, (C)ye 9 ve (D)ye 3 hisse isabet eder.
ikinci mesele 4'den
olup ilk tashihten (B)nin eMnde bulunan 4 hisse kendi veresesine taksim
edildiğinde zevcesi (E) ye 1, anası (F) -ye 1 ve babası (G)ye 2 hisse isabet
eder. Böylece iki mesele de ilk tashihten sağlanıp herhangi bir çarpma
işlemine gerek kalmaz"
Üçüncü mesele 6'dân
olup ilk tashihten kızı (C)nin elinde bulunan 9 ile aralarında üçte bir ile
muvafakat vardır. Altının vafkı olan 2 ilk tashihle (16 sayısı ile)
çarpıldığında elde edilen 32 iki meselenin mahreci olur. Bir mesele sayılan
birinci ve ikinci meselelerdeki vârislerin hisseleri üçüncü meselenin vafkı
olan 2 ile bu meseledeki vârislerin hisseleri de elde olanın vafkı 3 ile
çarpılır. Bu durumda (D)nin hissesi 6, zevcesi (E)nin 1, anası (F)nin 2, babası
(Gînin 4 olur. Son meselede yer alan nine (D) ile kızı (J)ye üçer; oğlu (H) ile
(İ) ye altışar hisse isâibet eder.
Dördüncü mesele 4'den
sağlanır. (D) nin.elinde birinci meseleden 6, üçüncü meseleden 3 hisse
bulunuyor. Bunların toplamı, yani elde bulunanı 9 kabul edilir. Önceki üç
mesele bir mesele sayılır. Elde bulunan 9 ile son mesele arasında mübayenet
bulunduğundan ilk tashih olan 32 sayısı 4 ile çarpıldığında, iki meselenin
mahreci 128 olur.. Birinci mesele olarak saydığımız üç meseledeki vârislerin
paylan bu son meselenin mahreci 4 ile çarpıldığında zevce (E) nin hissesi 8,
ana (F)nin 8, baba (G)ndn 16; kızı (J)nin 12, oğullan (H) ile (î)den
her-birinin 24 olur. Son meseledeki vârislerin payları da 9 ilö çarpılır.
Böylece zevç (K)ndn hissesi İ8, kardeş (L)nin hissesi 9, kardeş (M)-nin de
hissesi dokuz olur.
Mesele tamamlandıktan
sonra yapılan işlemin doğru olup olmadığı, hayatta olan vârislere isabet eden
hisseler toplanarak ilk meselenin tashih edilmiş son şekliyle karşılaştırılır,
ikisi arasında mutabakat varsa tamam kabul edilir :
Birinci meselenin
tashih edilmiş son durumunda da mesele 128 e yükselmişti. Böylece mutabakat
sağlanmış bulunuyordur. [64]
Zevi'l-Erham, daha önce de
belirttiğimiz gibi, ölenin farz sahibi \?e asabesi olmayan yakınlarıdır. Bunlar
dört sınıftır : Ölenin cüz'ü, Ölenin aslı, ölenin babasının cüz'ü ve ölenin
dedesinin cüz'ü.
Zevî'l Erhıam'ın tevrîsi,
tıpkı asabenin tevrîsd gibidir. Çünkü bunlar da asaibelik manasına yakın bir
anlam taşırlar. O halde bu dört sınıftan hangisinden olursa olsun yalnız
onlardan bir tane bulunursa, terikenin tamamını ahr. Bunlardan birden fazla
kişi bulunursa, aralarından biti hakkında tercih sebebi varsa, yine terikenin
tamamını almaya hak kazanır, diğerleri ise mirastan düşerler. Aralarında
tercih sebebi bulunmadığı takdirde, aşağıda belirtilen usûle göre işlem
yapılarak mal taiksim edilir.
Zevil-Erham'da tercih
sebebi üçtür :
1 — Cihet yakınlığı,
2 — Derece yakınlığı,
3 — Yakınlıktaki kuvvet..
Birinci sebepten
dolayı tercîh, zevi'l-erhamm dört sınıfı arasında seçilir. Farkh.-sınıflardan
birkaç kişi biraraya geldiğinde, yukarıda belirttiğimiz sıra ve tertibe göre
hangisi önde ise o tercîh olunur.
O halde tercîh hakkı
önce birinci sınıfındır. Birinci sınıf, bilindiği, gibi, ölenin cüz'üdür ki
'kızının çocukları veya oğlunun kızının çocuklarıdır.
Birinci sınıftan kimse
bulunmadığı takdirde tercîh hakkı ikinci sınıfındır. İkinci sınıf, bilindiği
gibi ölenin aslıdır. Bu da onun fâ-sid yani sahih olmayan dedeleri ile
nineleridir.
Fâsid dede, ölene
nisbeünde araya ana giren dededir. Ölenin anasının babası gibi. Fasid nine ise,
ölene nisbetinde araya fâsid dede giren ninedir. Ölenin anasının babasının
aması gibi.
ikinci sınıftan kimse
bulunmadığı takdirde tercih hakkı üçüncü sınıfındır. Bilindiği gibi, üçüncü
sınıf, ölenin babasının cüz'üdür. Ölenin kız kardeşinin çocukları ve ölenin
erkek kardeşinin kızları ve bir de ana bir kardeşlerinin çocukları bu sınıfa,
girer.
Birinci, ikinci ve
üçüncü sınıflardan hiç kimse yoksa tercîh hakkı dördüncü sınıfındır. Bunlar
mutlaka halâlar ile ana bir amcalar;
mutlaka dayı ve
teyzeler ve bunların çocuiklan ve asabe olmayan amcaların kızları ve onların
erkek ve kız çocuklarıdır. Ayrıca ölenin ana-baibasmm asabe olmayan amcaları,
halâları, teyzeleri ve dayıları, ayrıca ölenin dede ve ninesinin amcaları,
halâları, teyze ve dayıları ve bunların çocuklarıdır.
Derece Yakmağı
Sebebiyle Tercîh :
Önce cihet yakınlığı
ile ilgili tercihi açıkladık ve sözü edilen dört sınıftan mukaddem olanın
tercih hakkı bulunduğunu söyledik. îkin-ci olarak derece yakınlığı nedeniyle
tercîh edilir. Genellikle Derece Yakınlığı bir sınıf erbabı arasında seçilir.
Bir sınıftan birden fazla kişiler bulunduğunda, hangisi ölene daha yalkın ise,
o tercîh olunur.
O halde birinci sınıftan
meselâ kızının kızıyla oğlunun kızının kızı biraraya gelirse malın tamamı
kızının kızına verilir. Bu, İmam Ebû Hanîf-e ile arkadaşlarının görüş ve
içtihadıdır.
Kızının kızı Oğlunun kısmın
kızı Mesele :
Malın tamamını
alır. Miras haikkı düşer ?
Bunun gibd, ikinci
sınıftan ölenin anasının babası ile ölenin anasının anasının babası biraraya
gelirse, anasının babası tercîh olunur. Çünkü derece yakınlığı vardır.
Üçüncü sınıftan ölenin
kız kardeşinin kızı ile erkek kardeşinin kızının oğlu biraraya gelirse, kız
kardeşinin kızı tercîh olunur.
Dördüncü sınıftan
ölenin halâsı, babasının halâsına tercîh olunur. Çünkü derece yakınlığı
diğerinden fazladır. Yine dördüncü sınıf erbabından ölenin halâsının kızı,
amcasının kızının oğluna tercih olunur. Çünkü derece bakımından daha yakındır.
Halâ çocukları dayı çocukları üzerine; dayı çocukları halâsının çoculfcannın
çocukları üzerine tercîh olunur. Çünkü derece bakımından daha yakın sayılırlar. [65]
Buna fıkıhta kuvvet-î
karabet denilir. Birinci, üçüncü ve dördüncü sınıf erbabından bir derecede
bulunan kişiler arasında araştırılıp seçilir.
O halde birinci
sınıftan bir derecede birden fazla kişiler biraraya geldiğinde, bazısı vârisin
çocuğu, bazısı zevfl-erhamm çocuğu olursa, vâris yani farz sahibinin- çocuğu,
zevi'l-erhamdan olanın çocuğuna tercîh olunur.
Oğlunun kızının
kızı Kısanın kızının
oğlu Mesele :
Malın tamamını alır Miras hakîki düşer. ?
îkinci sınıf erbabı
arasında kuvvet-i karabet ile tercih yoktur. Bir derecede bulunanlar genellikle
vâris olurlar.
Üçüncü sınıf
erbabından asabe çocuğu, zi-rahm çocuğundan evlâdır. Meselâ, erkek kardeşinin
oğlunun kızı, 'kız kardeşinin kızının oğlu üzerine tercih olunur. îster ücisi
de ana-baba bir olsunlar, gerek biri ana-baba bir, diğeri baba bir olsun
farketmez. Baba bir kardeşinin
Ana-baba bir kız kardeşinin oğlunun kızı : kızının oğlu : Mesele :
Malın tatamını
alır. Miras hakla düşer. ?
Bunların hepsi zi-rahm
çocukları olur veya hepsi asaibe çocukları bulunur ya da bir kısmı asabe
çocuğu, bir kısmı farz sahibi çocuğu olursa, usûlün sıfatı füru'da muteber
olacağından, vâris olan aslın füruu da vâris olur. Sakıt olan aslın füruu da
sakıt olur.
Malın tamamı,
aşağıdaki misalde ana-baba bir kardeşinin oğlunun kızına verilir. Çünkü
kuvvet-i karabet sebebiyle baba bir-kardeşin oğlunun kızma ve asabe çocuğu
olması sebebiyle diğerlerine tercih olunur.
A - B bir kız
kardeşinin
A - B bir
kardeşinin oğlunun oğlu ve B - bir kardeşinin
oğlunun kızı oğlunun kızı oğlunun kızı
Malın tamamını
alır. Sakıt Sakıt
B - bir kız
kardeşinin
A - bir kız kardeşinin
oğlunun oğlu - Oğlunun
A - bir kardeşinin oğlunun oğlu -
Oğlunun kızı
Oğlunun kızı kızı
Sakıt Sakıt Sakıt
Dördüncü sınıf
erbabından yakınlık dereceleri bir olan kişiler biraraya gelirse, kuvvet-i
karabetle tercih yapılır. O halde ana-baba bir halâlar, baba bir veya ana bir
halâlar üzerine; baba bir halâlar, ana bir amca ve halâ üzerine tercih
olunurlar. Bunun gibi, ana-baba bir dayı ve teyzeler, baba bir veya ana bir
dayı ve teyzeler üzerine; baba bir dayı ve teyzeler, ana bir dayı ve teyzeler
üzerine tercüh olunurlar. Bunlar arasında erkek ve dişi farkı yoktur.
Yine dördüncü sınıf
erbabının evladı aynı derecede bulunurlarsa yine kuvvet-i karabetle tercih
yapılır. O halde ana-baba bir halânın evlâdı, baba bir veya ana bir halânın
evlâdı üzerine-, baba bir halâların evlâdı, ana bir amca ve halâların evlâdı
üzerine tercih olunur.
Bunun gibi ana-baba
bir dayı ve teyzelerin evlâdı, baba bir veya ana bir dayı ve teyzelerin evlâdı
üzerine; baba bir dayı ve teyzelerin evlâdı, ana bir olanların evlâdı üzerine
tercih olunur. [66]
Feraiz ilminde veya
miras konusunda îkrar iki türlüdür :
1 — ölenin ikran,
2 — Mirasçıların ikrarı..
Bu ikisinden her
birinin taşıdığı hükümler farklıdır. Önce,' ölen kişinin -ki buna muris
denilir- ikrarı iki cihetle olur : Birincisi, neseple ilgili olmayan ikrardır
ki kan veya kocayı ikrardır. Bu ikrar İslâm Miras Hukukuna göre, muteberdir,
lehine ikrarda bulunulan kimse mirastan hissesini tamamen alır. İkincisi,
neseble ilgili ikrardır. Ölen kimse ikrarında, bîr kimsenin nesebini kendine
isnad eder ve şartlar sıhhat bulursa, muteber sayılır. Eğer o şansın nesebini
diğer bir kimseye isnad eder ve bu isnadı ya o kimsenin tasdiki ile ya da
beyyine ile sabit olmazsa, bu ikrar neseb hakkında muteber değilse de mal
hakkında muteberdir, ölen kimsenin başka bir vârisi bulunmadığı takdirde,
lehine ikrarda bulunulan kimse malı alır.
Lehinde ikrarda
bulunulan kişiler birden fazla olduğu takdirde, eğer hepsi de ikrarı sahih
olanlardan olur veya hiçbiri ikran sahih olanlardan olmaz ise, mal sahih
vârisler arasında olduğu gibi taksim edilir.
Haklarında ikrar sahih
olanlarla olmayanların biraraya gelmesi halinde bakılır : Eğer ikrarı sathin
olan kişi bütün malı alan vârislerden ise, diğeri sakıt olur.
Meselâ : Bir kimse bir
kızıyla bir oğlunun kızım ikrar ettikten sonra Ölürse, kızını ikrar caiz olup
oğlunun kızını ikrar caiz olmadığından malın tamamını farz ve red yoluyla kızı
alır.
İkrarı sahih olan kişi
malın tamamım alan vârislerden değilse,x belirli hissesini aldıktan sonra
geriye kalanı ikrarı sahih olmayanlar İrasında belirli hisselerine göre taksim
olunur. [67]
Hunsâ, kendisinde
tenasül aletiyle tenasül cihazı yani kendilinde hem erkeklik, hem kadınlık
âleti bulunan veya bunlardan hiç-Diri bulunmayıp göbeğinden idrar ve gaita
çıkaran kimse demektir.
însan ya erkek ya da
dişi olur. Bunlardan ikisi ayni kimsede bir-araya gelmiyeceğinden erkeklik ile
dişilik doğum anında aletin var-lığıyle ayırd edilir. Ancak istisnai olarak iki
alet birlikte bulunur veya bunlardan hiçbiri bulunmazsa, ona hunsâ denilir. :
Hunsâ'nm durumu aşağıda açıklanan belirtilerden biriyle belirginleşir ve ona
göre miras verilir.
Doğduğunda erkeklik ve
dişilik aleti bulunmazsa, ilende sakal veya göğüslerin ortaya çıkmasıyla hunsâ
meselesi ortadan kalkmış olur. Ama bu belirtiler ortaya çıkmadan ölürse, o
takdirde kişi hunsâ-yî müşkîl halinde kalır ve ona göre işlem yapılır.
Çocuk doğduğunda
erkeklik ve dişilik aletlerini birarâda taşıyorsa, o takdirde idrarın dışarı
çı'ktığı kanalın durumu hükme dayanak kabul edilir. Yani tenasül aletinden
çıkıyorsa, erkek kabul edilir; tenasül cihazından çıkıyorsa dişi kabul edilir.
Her ikisinden de çıkıyorsa, ilk önce hangi kanaldan çıkmışsa ona göre hüküm
verilir, îlk anda da her iki kanaldan çıkıyorsa, hangisinden daha çok çıkıyorsa
ona göre hüküm olunur. Eğer her iki kanaldan da ayni ölçüde eşit biçimde
çıkıyorsa, başka belirtilerin çıkması beklenir. Ergenlik çağma girince,
erkeklik aletiyle cinsel temasta bulunabiliyor veya sakalı çıkıyorsa, ya da
erkekler gibi ihtilam oluyor (düşazıtıyor)-sa erkek olduğuna; eğer kadınlar
gibi göğsü çıkıyor veya kadınlar gibi ayhali oluyor veya onlar gibi cinsel
temasta bulunuyorsa, kadın olduğuna hükmedilir.
Kişinin bu husustaki sözüne
itibar edilir. Bilahare aksini iddia ederse, o da muteber sayılır. Ancak
iddiasının aksi ortaya çıkarsa, örneğin erkek olduğunu iddia ettiği halde
bilahare doğum yaparsa, artık iddiası muteber değildir.
Ama sözü edilen belirtiler
ortaya çıkmadan kişi hunsâ kabul edilir ve bu esnada ölürse, ona göre işlem
yapılır. [68]
Mirasçıların hepsinin
hunsâ olma ihtimali yoktur. Sadece altı
kişinin olması mümkündür :
1,2 — Erkek, ve kız evlâdı,
3 — Oğlun erkek ve kız çocukları,
4 — Erkek kardeş,
5 --- Amca,
6 — Ama çocukları.
Karı-kocanm ve bir de
ana-babanın hunsâ olması düşünülemez. Hunsâ-yi MüşkiTin Tevrîsteki Hali :
Eğer kendisinden önce
gelen bir vâris bulunmaz da o yalnız başına olursa, hunsâlığı irse engel
değildir. Aşağıda belirtilen şekilde
vâris olur.
Ama diğer bir vârisle
bulunursa, en az payını alır. Yani bir defa erkek, bir defa da dişi
farzedilerek iki paydan en azı hangisi ise onu alır. Hattâ biri itibariyle
vâris, diğeri itibariyle maiıcub oluyorsa, o takdirde veraseten sakıt olur.
Konuyu birer misal ile
açıklıyalım :
Geriye kalan
Nısıf Altıda bir Altıda bir Erkek farziyle Mesele :
Zevç : 3 Ana : 1 Ana bir kız Baba bir 6
kardeş : 1 Hunsâ : 1
Nısıf = Yarı
-Nısıf Altıda bir Altıda bir Dişi farziyle Mesele :
Zevç -. 3 Ana : 1
Ana bir kız Baba bir hunsâ :
3 6
kardeş :
1
Avliye -. 8
Bu meselede hunsâ
erkek farzedildiğinde altı hisseden aldığı "bir hisse, dişi
farzedildiğinde aldığı üç hisseye nisbetle daha azdor. Çünkü 1/6 ve 3/8
kesirlerinin mahreci birleştirildiğinde 4/24 ^ 9/24
olur.
Nısıf Nısıf Altıda bir - Dişi farziyle Mesele
Zevç -. 3 Ana-baba bir Baba bir hunsâ : 1 6
kız kardeş : 3
Avliye 7.
Nısıf Nısıf Geriye kalan-Erkek farziyle Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir Baba bir hunsâ. : Mahcup 6
kız kardeş : 3
Bu meselede hunsâ dişi
farzine göre mahcup olduğundan miras hakkını kaybetmiştir, yani sakıt sayılır.
Yukarıdaki iki mesele
arasında mübayenet bulunduğundan aralarındaki nisbetin belirlenmesi için
herbiri diğeriyle çarpılır ve dişi farzına göre hissesi daha az olduğu ortaya
çıktığından ona göre işlem yapılır. [69]
Fıkıhta buna haml
denilir. Muris öldüğünde hayatta olan va-risleriyle birlikte bir de ana
rahminde bir çocuğu bulunursa, onun erkek veya kız olduğu kesinlikle
bilinmediğinden miras hukukunda ayrı bir bölüm ve mesele olarak ele alınmıştır.
O halde vârisler
arasında ana rahmindeki çocuik da bulunursa, bir erkek ile bir kız hissesinden
hangisi daha fazla ise o kadar mal alıkonur.
Bu sebeple ana
rahmindeki çocukla ilgili meseleyi tashih için biri erkek, diğeri dişi
farziyle iki mesele tanzim edilir. îki tashih arasında muvafakat bulunursa,
herbiri diğerinin vafkıyle çarpılır. Aralarında mübayenet bulunursa, herbiri
diğerinin tamamiyle çarpılır. Sonra da erkek farziyle olan meseledeki
vârislerin hisseleri dişi farziyle olan meselenin vafkına veya tamamına-, dişi
farziyle olan meseledeki vârislerin hisseleri erkek farziyle olan meselenin
vafkına veya tamamına çarpılır. îki meselede her vârisin aldığı hisselerin en
azı kesinlikle bilindiğinden ona göre verilir ve iki hisse arasındaki fazlalık,
doğum olayı meydana gelip çocuğun cinsiyeti belli olduktan sonra vârislere
taksim edilir.
Bu meselede ana
rahmindekinin erkek farzedilmesine göre mesele 24'den oluyor. Dişi
farzedildiğinde mesele 27'ye avl etmiş oluyor. Bu iki mesele arasında üçte bir
ile muvafakat bulunmaktadır. Birinci meseleyi 27'nin vafkı olan 9 ile, ikinci
meseleyi 24'ün vafkı olan 8 ile çarparız ve 216 rakamı elde edilir. Zevceye
birinci meselede 27, ikinci meselede 24 hisse isabet etmektedir. Bu durumda
ona 24 hisse verilir ve arta kalan 3 hisse tevkif olunur. Ana-babadan
her-birine ise birinci meselede 36, ikinci meselede 32 hisse isabet eder.
5 Onlara 32'şer hisse
verilir arta kalan 4'der hisseleri tevkif edilir. Kıza ise 13 hisse verilir ve
dört erkek çocuk ana rahminde varsayılarak 104 hisse tevkif edilir. Bu şekilde
tevkif edilen hisse 115'dir. Eğer ana rahminden bir veya birden fazla kız
ortaya çıkarsa, zaten zevce ve ana ile baba hisselerini dişi farziyle olan
meseleden aldıklarından kızların hissesi olan 128 kızlar arasında taksim
olunur.
Eğer ana rahminden bir
veya birden fazla oğlan ortaya çıkarsa, zevcenin tevkif edilen 3 hissesi ile
ana-babanın tevkif edilen 4ıder hisseleri onlara verilip tamamlanır. Geriye
kalan ile kızın hissesinin tamamı arasında ikili birli taksim olunur.
Şayet ana rahmindeki
çocuk ölü doğarsa, zevce ile ana-babanın hisseleri tamamlanır ve kızm aldığı 13
pay yarıya (108) iblağ edildikten sonra geriye kalan 9 da babaya verilir.
Açıklama .
Vârisler arasmda ana
rahmindeki çocuğun dişilik ve
erkekli-ğiyle farzı değişmiyen bulunursa, onun hissesi' tamam olarak verilir,
Sekizde bir Geriye kalan - Erkeklik
itibariyle Mesele :
Zevce : 1 Oğul - Ana rahminde : 7 8
Vâris, ana rahmindeki
çocuğun iki halinden biriyle sakıt olursa, o takdirde kendisine bir şey
Verilmez. [70]
Ortadan kaybolup ölü
veya diri olduğu kesinlikle bilinmiyen vârise fıkıhta mefkud denilir..
Ana rahmindeki çocuk
hakkında yapılan işlem gibi, mefkudun da bir kere diri, bir kere ölü olduğu
farzedüerek mesele tashih edildikten sonra ortaya iki mesele çıkmış olur. İki
mesele arasında muvafakat bulunursa, biri diğerinin vafkıyle, aralarında
mübayenet varsa, biri diğerinin tamamıyla çarpılır.
İki meseledeki
vârislerin paylarım belirlemek için asıl meseleden aldıkları hisse diğer
meselenin vafkı veya tamamı ile çarpılır. Her vârisin iki hale nazaran aldığı
hisselerinden en azı verilir ve faz lası, mefkudun durumu belirgin oluncaya
kadar korunur.
Nısıf Üçte iki Geriye kalan-Ölü Mesele :
Zevç : 3 Ana-baba bir iki Ana-baba bir erkek 6
kız kardeş.: 4 kardeş : ? Avliye : 7
Zevç hakkında mefkud,
ölü sayılıp 24 hisse verilir ve 4 hissesi tevkif olunur. İki kız kardeş
hakkında ise diri farzedilip 14 hisse verilir ve 14 hisse de tevkif edilir.
Böylece tevkif edilen hisselerin toplamı 18 eder.
Bundan sonra mefkudun
hayatta olduğu anlaşılırsa, zevc'e 4 hisse daha verilir ve onun hissesi böylece
28'e çıkarılmış olur. Geriye kalan 14 hisse ise ikili birli olarak yalmz
mefkude verilir.
Şayet mefkudun ölü
olduğu ortaya çıkarsa, 18 hisse olduğu gibi iki kız kardeşe verilir ve böylece
hisseleri 32'ye ulaşmış olur. Zevç hakkında ise mefkudun ölü farzedilmesine
göre işlem yapıldığından onun hissesi zaten tamam verilmiştir.[71]
[1] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/217.
[2] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/217-218.
[3] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla
İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/218.
[4] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/218-219.
[5] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/219.
[6] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/220-221.
[7] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/221-222.
[8] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/222-223.
[9] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/223-224.
[10] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/224.
[11] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/224-225.
[12] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/225-226.
[13] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/226.
[14] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla
İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/226.
[15] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/227.
[16] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/227-228.
[17] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/228.
[18] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/228.
[19] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/228.
[20] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/229.
[21] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/229.
[22] Mecelle. 1092.
[23] Mecelle : 278.
[24] Mecelle : 1038.
[25] Mecelle : 306.
[26] Bu hususta geniş bilgi için
bak: Mecelle -. 319 - 321 – 358.
[27] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/229-230.
[28] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/230-231.
[29] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/230-234.
[30] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/234-236.
[31] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/236.
[32] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/236-237.
[33] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/237.
[34] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/237-238.
[35] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/238.
[36] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/238-239.
[37] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/239.
[38] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/239-241.
[39] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla
İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/241.
[40] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/241-242.
[41] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/242.
[42] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/242-243.
[43] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/243-244.
[44] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/244-245.
[45] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/245.
[46] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/245-246.
[47] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/246-247.
[48] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/247-250.
[49] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/254-261.
[50] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/261.
[51] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/261.
[52] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/261-266.
[53] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/266-268.
[54] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/268.
[55] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/269.
[56] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/269-275.
[57] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/275-276.
[58] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/276-279.
[59] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/279-284.
[60] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/284.
[61] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/284-285.
[62] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/285-288.
[63] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/288-296.
[64] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/296-301.
[65] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/302-303.
[66] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/303-305.
[67] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/305-306.
[68] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla
İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/306.
[69] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/307-308.
[70] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/308-310.
[71] Feraiz, diğer bir tabirle
Miras Hukuku hakkında yararlandığımız kaynaklar i Fetâ\â-yi Hindiyye -
Et-Tuhfetü'1-Hayriyye Alâ'l-FevâidiVŞinşuriyye -Bacurî. Sadeîeştirerek
Feraidü'l-Feraiz.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı,
Uysal Kitabevi: 3/310-311.