RAMAZAN AYI DA KADİR GECESİ DE

DEĞERLERİNİ KUR’AN-I KERİM’DEN ALMAKTADIRLAR

 

Allahu Teâla şöyle buyuruyor:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ

"Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an indirilen aydır.” (Bakara: 185)

حم وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُّبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ

"Ha Mim. Andolsun o Kitab-ı Mübin’e ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü Biz uyarıcıyızdır.” (Duhan: 1-3)

إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ

"Muhakkak ki biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana haber veren oldu mu? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir: 1-3)

Bu nasslar bize Ramazan ayının ve Kadir gecesinin mübarek ve hayırlı, hem de bin aydan daha hayırlı oluşunun sebebi olarak onda Kur’an’ın indirilmesi olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu ay ve günlerin fazileti, mübarek ve hayırlı oluşu, madem ki Kur’an’ın o ayda ve günde indirilmiş ya da indirilmeye başlamış olmasına binaendir, o zaman bu hayır, bereket ve fazilet kaynağı niçin bizim hayatımızda hakim değil?!.. Niçin ondan uzak duruyoruz?!.. Zira Kur’an’ın hayrından, bereketinden ve faziletinden sadece onu okuyarak ya da ezberleyerek ya da hatim ederek yararlanamayız. Elbette bunları yapmalıyız. Fakat onlarla yetinmemeliyiz. Çünkü o Allah’ın bize gönderdiği Şanlı Rasul’ün, rasullük belgesi (mucizesi), risaletinin esası, mü’minler için hidayet, nur, şifa ve rahmettir. Allah’ın bize gönderdiği ve tabi olmamızı emrettiği dosdoğru yoldur.

Kur’an’ı Kerim’i, Allahu Teâla şöyle vasfediyor:

الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ

“Elif Lâm Ra. (Bu Kur’an) Rablerinin izni ile insanları karanlıklardan aydınlığa, her şeye galip ve övgüye layık olan Allah’ın yoluna çıkarman için indirdiğimiz bir kitaptır.” (İbrahim: 1)

وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ

“Bu kitabı da sana, her şey için bir açıklama, müslümanlar için bir hidayet, rahmet kaynağı ve müjdeleyici olarak indirdik.” (Nahl: 89)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءكُم بُرْهَانٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ نُورًا مُّبِينًا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ بِاللّهِ وَاعْتَصَمُواْ بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِّنْهُ وَفَضْلٍ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا

“Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. Allah’a iman edip O’na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf içine daldıracak ve onları kendine doğru giden dosdoğru bir yola götürecektir.” (Nisa: 174-175)

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Kur’an’ın faziletini anlatırken şöyle dediğini Ali Radıyallahu Anhu rivayet etmiştir:

ألا إنها ستكون فتنة فقلت ما المخرج منها يا رسول الله قال كتاب الله فيه نبأ ما كان قبلكم وخبر ما بعدكم وحكم ما بينكم وهو الفصل ليس بالهزل من تركه من جبار قصمه الله ومن ابتغى الهدى في غيره أضله الله وهو حبل الله المتين وهو الذكر الحكيم وهو الصراط المستقيم هو الذي لا تزيغ به الأهواء ولا تلتبس به الألسنة ولا يشبع منه العلماء ولا يخلق على كثرة الرد ولا تنقضي عجائبه هو الذي لم تنته الجن إذ سمعته حتى قالوا { إنا سمعنا قرآنا عجبا يهدي إلى الرشد } من قال به صدق ومن عمل به أجر ومن حكم به عدل ومن دعا إليه هدى إلى صراط مستقيم

“Haberiniz olsun, bir fitne çıkacak! Ben hemen sordum: Bundan kurtuluş yolu nedir, ey Allah’ın Rasulü? Buyurdu ki: Allah’ın Kitabı’dır (ona uymaktır). O’nda sizden önceki durum (milletlerin ahvali) ile ilgili haber, sizden sonraki durum ile ilgili haber ve sizin aranızdaki (ihtilaf) hususları hakkında hüküm vardır. O hak ile Batılı ayırt edendir. O, boş ve gayesiz bir söz değildir. Kim akılsızlık edip ona inanmaz ve onunla amel etmezse Allah onu helak eder. Kim onun dışında hidayet ararsa Allah onu saptırır. O, Allah’ın sağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir. O, dosdoğru yoldur. Ona uyan hevalara sapmaz, diller karışmaz. Alimler ona doymazlar. Onun çokça tekrarı usanç vermez, tadını eksiltmez. İnsanı hayrete düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez. O, öyle bir kitaptır ki cinler işittikleri zaman şöyle demekten kendilerini alamadılar. ‘Biz hiç duyulmadık, doğruya götüren bir Kur’an dinledik ve ona iman ettik.’ (Cin: 1) Kim ondan haber getirirse doğru söyler. Kim onunla amel ederse ecir alır. Kim onunla hüküm verirse adaletle hüküm vermiş olur. Kim ona çağrılırsa dosdoğru yola çağrılmış olur.” (Tirmizi, Sevâbu’l Kur’an, 14, 2906)

Allah ve Rasulü’nün; vasıflarını, faziletlerini ortaya koyduğu, hidayet, rahmet, bereket, şifa, nur olarak bize tanıttığı bu hayat, izzet, şeref kaynağı niçin fert yaşantımızda düşünce, duygu ve hayata bakışımızın esası değil, sosyal ve siyasal yani toplum ve devlet hayatımıza hakim değil?!.. İşte değerini onun içlerinde inmesinden alan şu mübarek ayda ve Kadir gecesinde Allah katında en sevimli ibadet olan oruçla ve taatla birlikte bu sorunun cevabı üzerinde tefekkür etmek ve Kur’an’la birlikte Şanlı Rasul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in bize Rabbımızdan getirdiği risaleti, Hak Din olan İslâm’ı hayatımıza hakim kılmanın yollarını düşünüp bu uğurda çalışmak için azmetmek, elbette ki bu ay ve günün manasına uygun olan en hayırlı amellerden olacaktır.

Tüm müslümanlar olarak bilelim ki; bugün yeryüzünde aşağılık mahluklar olan kafirlerin tağuti yönetimleri altında zulümlere, katliamlara, saldırılara maruz kalarak zillet, sefalet içinde karanlık, kirli bir hayat yaşıyorsak; bunun tek sebebi vardır o da, bu mübarek ay ve günde inmeye başlamış olan ve bu ay ve günü bin aydan hayırlı kılan Kur’an’ın Rabbımızın bize indirdiği hidayetin, risaletin ve bizim için razı olduğu tek Hak Din olan İslâm’ın; düşünce, duygu ve bakış açımızdan buna ilaveten de sosyal, siyasal yani toplumsal ve devlet yaşantımızdan uzaklaştırılmış olmasıdır. İşte bu mübarek ay ve günlerde bu gerçeği görmeli ve Allah’ın kesinlikle razı olmadığı şu içinde yaşadığımız vakıayı değiştirmek ve insanlığı çağdaş tağuti zulümattan yani laiklik, demokrasi, cumhuriyet, krallık, milliyetçilik, sosyalizim ve kapitalizmin karanlık ve kirliklerinden kurtarıp, Allah’ın nuruna yani arı duru ve arındırıcı olan İslâmî hayata kavuşturacak olan, Allah’ın indirdikleri ile yöneterek cihad yolu ile bu nuru aleme taşıyacak olan Raşidi Hilâfet Devleti’ni tekrar kurmak için ihlasla çalışanlarla beraber çalışmaya Rabbımızın şu ikazına kulak vererek azmetmeli ve ihlasla çalışmaya koyulmalıdır, var olan gayret ve çalışmalar da artırılmalıdır.

فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى

“Artık Ben’den size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, o, sapmaz ve betbaht olmaz. Kim de benim zikrimden (dinimden) yüz çevirirse artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.” (TaHa:123-124)

 

 

Ahmed KILIÇKAYA
www.islamiyontem.net

Paylaş :




WhatsApp