GEÇMİŞTE VE GÜNÜMÜZDE FİKRİ SAVRULMALARIN ANA NEDENİ
İSLAMİ DÜŞÜNME YÖNTEMİNDEN SAPMAKTIR
Öncelikle belirtelim ki, İslâm farazi bir din değildir. İslam hayatta ikame edilmesi için / dosdoğru ve tam olarak uygulanması için her hususta olduğu gibi düşünceye de bir yöntem getirmiştir. Zira yöntem/ minhac / metot, hedefe götüren değişmeyen sabit esaslara ve yola denir. Düşüncede de bir yöntem olmamış olsaydı ya da o yöntemi belirlemek insanlara terk edilmiş olsaydı zihniyette istikrar oluşmazdı Müslümanlar İslâm adına yola çıkıp çok farklı ve çelişkili düşüncelere, değerlendirmelere ulaşırdı. Ölçü ve tartılarda yani değerlendirmelerde istikrarsızlık, karışıklık, fikri kaos ve adaletsizlik yaygınlaşırdı. Ne yazık ki sadece günümüzde değil geçmişte de Müslümanlarda müşahade edilen bu durumdur.
Nitekim Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi Vesellem) irtihalinden hemen sonra, Kur’an ve Sünneti Nebi ellerinde olduğu halde, Müslümanlar arasında olmaması gereken kanlı ihtilaflar, öncelikle bazı kişiler ve grupların
[.....]